1. Haberler
  2. Avrupa
  3. Hollanda’da Türkçe Ana Dili Dersleri?

Hollanda’da Türkçe Ana Dili Dersleri?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2004 Yılında Bütçe Kesintisiyle Müfredattan Kaldırılan Türkçe Eğitimi, Türk Çocuklarını Entegrasyon ve Asimilasyon Arasında Sıkıştırıyor.

Gönüllü Kurumların ve Bireylerin Büyük Çabası, Yapısal Eksiklikleri Gideremiyor.

Hollanda’nın 70 Milyon Euroluk Tasarrufuyla Kaldırdığı Türkçe Eğitimi, Çocukların Dil ve Kültürel Kimlik Hakları İçin Yeniden Getirilmelidir.

(Analizin Hollandacası en alttadır.
De Nederlandse versie van de analyse staat onderaan)

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Automatisch gegenereerde beschrijving
İlhan KARAÇAY’ın analizi:

Hollanda hükümeti, 2004 yılında eğitim bütçesinde 70 milyon euro tasarruf sağlamak amacıyla Türk çocuklarına yönelik Türkçe eğitim programını müfredattan kaldırdırmıştı. Birçok eğitimci ve veli bu kararın yalnızca mali bir hamle değil, aynı zamanda ciddi kültürel sonuçlar doğuracak bir ihmal olduğunu belirtmişlerdi.
Aradan geçen yirmi yıl, bu endişelerin doğruluğunu fazlasıyla kanıtladı.
Türkiye ve Türk kökenli çocukların kendi anadilleri olan Türkçeyi yeterince öğrenememeleri, yalnızca dil eksikliği olarak kalmamış; onları kimliklerinden, kültürel aidiyetlerinden ve en önemlisi, kendi köklerinden uzaklaştırmıştır. Eğitim sistemi içinde iki dilli yetişen bu çocuklar, bir yandan ana dillerini kaybetmenin sancısını yaşarken, diğer yandan içinde bulundukları topluma tamamen uyum sağlayamama riskiyle karşı karşıya kalmışlardır.

Bu sorun, sıradan bir eğitim boşluğundan öteye geçmiş, entegrasyon ve asimilasyon arasındaki hassas dengeyi zedeleyen bir toplumsal sorun haline gelmiştir. Hollanda’da faaliyet gösteren bazı Türk kökenli kuruluşlar, Türkçeyi unutmamaları için çocuklara gönüllü olarak dil eğitimi sunmaya çalışmakta, ancak bu gayretler sistematik bir çözüm getirmekten uzak kalmaktadır. Bu eksiklik, Türk çocuklarının özgüvenlerini, kültürel kimliklerini ve kendilerini ifade etme becerilerini olumsuz etkilemekte. Sonuç olarak iki kültür arasında sıkışan, “ne tam anlamıyla Hollandalı ne de tam anlamıyla Türk” olabilen bir nesil yetişmektedir.

Hollanda hükümeti tarafından tasarruf gerekçesiyle alınan bu karar, yalnızca bütçe açığını kapatma amacını taşısa da, uzun vadede toplumsal bedeli çok daha ağır olmuştur. İki dilliliğin gelişimsel avantajlarını göz ardı eden, kültürel çeşitliliği zenginlikten çok bir yük olarak gören bu yaklaşım, yalnızca Türk çocuklarının değil, Hollanda toplumunun geleceğine de yönelik bir tehdittir. Bugün, Avrupa’da yaşayan Türk toplumunun kalıcı bir parçası olarak, Hollanda’da büyüyen çocukların hem ana dillerine hem de kültürel kimliklerine sahip çıkabilmesi için, Ankara’nın da bu meseleye diplomatik ve pratik bir çözüm getirmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

Türk çocuklarının, kimliklerinin önemli bir parçası olan Türkçeyi tam anlamıyla öğrenebilmesi için anadil eğitimine yeniden yer verilmelidir.
Dil, yalnızca iletişim aracı değil, kültürün taşıyıcısı ve kimliğin temel unsurudur; bu yüzden Hollanda’da büyüyen Türk çocuklarına kendi dillerinde eğitim hakkının sağlanması, gelecek nesillerin yalnızca bireysel değil, toplumsal bütünlük içinde de güçlü bir konumda var olabilmesi için elzemdir.

TÜRK DİLİNE GÖNÜL VERMİŞ KAHRAMANLAR:
HOLLANDA’DA TÜRKÇE EĞİTİMİ YAŞATMA MÜCADELESİ

Hollanda’da 2004 yılında müfredattan kaldırılan Türkçe eğitimin eksikliğini telafi etmek için, Türk toplumu kendi arasında büyük bir dayanışma örneği sergilemiştir. Kurulan dernekler, vakıflar ve gönüllü oluşumlar, çocukların ana dillerinde eğitim alabilmeleri için özveriyle çaba göstermektedir. İlk yıllardan itibaren büyük bir kararlılık ve inançla bu sürecin öncüleri olan dernekler, Türkçeyi bir aidiyet ve kültür dili olarak korumak amacıyla etkinlikler düzenlemiş, dersler vermiş ve destek programları hazırlamışlardır.

Özellikle Tilburg Üniversitesi eğitimcilerinden Prof. Kutlay Yağmur’un öncülüğünde başlatılan ‘Türkçe İçin Ele Ele’ oluşumu, bu çabaların en çarpıcı örneklerinden biridir. Naçizane şahsım da, dilimize sahip çıkmak için bu oluşumun içinde yer almış olmaktan büyük onur duydum. Bu gibi gönüllü kuruluşların ve bireylerin, sınırlı imkânlara rağmen gösterdikleri bu azim ve fedakarlık, yalnızca Türk çocuklarının eğitimine değil, dilin ve kültürün yaşatılmasına yönelik bir bağlılık simgesidir.

Türkçe ders programları hazırlayarak nesilden nesile aktarılacak bir değer yaratan bu kahramanlar, Hollanda’daki Türk toplumunun köprüleri olan dil ve kimliğin koruyuculuğunu üstlenmişlerdir. Onların emekleri ve katkıları, toplumumuzun bugün ve yarınları için en değerli hazinelerden biridir.

KAHRAMANLAR
Altta sizlere, Türkçe eğitim konusunda faaliyet gösteren bazı kuruluşları ve bireysel gönüllüleri tanıtacağım. Ama öncelikler bazı isimler vermek istiyorum.
Türkçe eğitim programları için maddi ve manevi yardımlarda bulunan, HOTİAD Başkanı Hikmet Gürcüoğlu, yardımcısı Faruk Halıcı, Türkçe eğitim konusunda çeşitli etkinlikler düzenleyen Latif Tuna, ilk yıllarda Bakanlıklarla mücadele eden Cezmi Doğaner, Türkçe derslerin kaptanı sayılan Canan Gönençay, bu konuda imkânlar sağlayan Yunus Emre Emstitüsü Amsterdam Müdürü Adil Akaltun, az sonra tanıtacağım STOC Başkanı İsmail Ercan ve Tulp Başkanı Melek Yücel, takdire şayan faaliyetlerde bulunuyorlar. Mustafa Ayrancı ise hakkı yakalamak için mahkemeden mahkeme koşuyor.

Türkçe eğitim konusunda faaliyet gösterenler ve bu konuda mücadele edenlerden kısa konuşmaları aşağıda sunuyorum. Kuruluşların faaliyetlerini de ardından okuyabileceksiniz:

                           Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, Voorhoofd, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
                          LATİF TUNA

“1985 yılında Temel Egitim Yasası’ nın yürürlüğe girmesiyle, yabancı ailelerin gidici değil, kalıcı oldukları üzerinde durulmuş, dolayısı ile Hollandalı çocukların da, yabancı çocukların dilleri, dinleri ve kültürleri hakkında eğitim almaları ve böylece gelecekte birlikte yaşayacak olan bu çocukların iş arkadaşı, meslektaş, aynı sektörde çalışan iş insanı, yüksek öğrenim yapıp profesyonel olanlar, seçilip sandalye sahibi politikacı, bilim insanı gibi alanlarda bu ülkede yaşayacaklar. Dolayısı ile çocuklar erkenden birbirlerinin dilleri, dinleri, kültürleri hakkında bilgi sahibi olarak iyi bir tanışma zemini oluşturmalılar.  Bundan dolayı kaynaşık kültürlü eğitim- (interkulturel eğitim)- devreye sokuldu. Kaynaşık kültürlü eğitimin aktörleri, yabancı öğretmenlerdi. Onlar bu dersleri veriyorlardı. Ama bu dersler Hollandaca veriliyor ve anadil ve kültür derslerinden kısıtlama yapılarak veriliyordu.
1990’lı yılların başında ise, yeni bir değişiklik tartışması başladı. Zamanın Eğitim Devlet Bakanı, “Beni, Türkiye’nin ovaları ve Fas’ın dağları ilgilendirmiyor. Bu çocukların bir an önce Hollandaca öğrenmeleri gerekir.” diyerek, 14 yıl sonraki yasaklamanın ilk adımını atmıştı.

Anadilini iyi bilen çocukların, Hollandaca’yı daha iyi öğrenecekleri bir gerçekti. Bu nedenle de çocukların kendi anadillerini öğrenmeleri gerekiyordu.

Son değişim, 1998-2004 arasında, OALT (Onderwijs Allochtone Levende Talen- Yaşayan Yabancı Diller Eğitimi) adı altında ve ders programları içinde, alt devre ve orta devre öğrencilerine Hollandaca öğrenme amaçlı, ders programları dışında, üst devre öğrencilerine anadil dersleri de konuldu.
Yasayan Yabancı Diller Eğitimi’ne parasal destek, 1 Ağustos 2004 tarihinde Meclis kararı ile kesildi ve bu dersler için görevli öğretmenlerin gorevlerine toplu olarak son verildi.

OALT’ın mimarı, zamanın Eğitim Bakanı Netelenbos idi. Bu eğitim anlayışı sona erdiğinde bir önceki devlet sekreteri Wallage, kendi dönemi ile en son dönemi hakkında “Bizim amacımız entegrasyondu, asimilasyon değil” demişti.

Ders veren öğretmenler uzmanlaşıyorlardı.

Anadil ve kültür eğitimi öğretmenliğine başlayanlar, süreç içinde arka arkaya birçok meslek içi kurslar takip ederek kendilerini geliştiriyorlardı. Bunlar, öğretmenlerin çalıştıkları okul tiplerine göre çesitlilik arzediyordu:

1-Hollanda Yabancılar Merkezi NCB tarafından düzenlenen Hollandaca öğrenme kursu, 180 saatlik bir kurstu.

2-Kurs bitiminden sonra, üç ay süren “Hollandaca Toplumsal yaşantısına uyum ve Hollanda okul sistemini tanıma kursu” başlıyordu.

3- Hollanda Pedagoji akademisinde, tam yetkili öğretmenlik kursu, (haftada bir gun 2 yıl)

4- Hollandaca, okul öncesi çocukların eğitimi kursu, (dört ay, haftafa bir gün)

5- Özel eğitim de anadil ve kültür öğretmenliği kursu, (haftada bir gün 4 ay)

6- Türk kültürü ve toplumsal hayatı kursu. Utrecht Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, (haftada 4 saat,16 hafta)

7- Orta dereceli okullarda Türkçe Sınav Dersi öğretmenligi kursu. (Hoge School Rotterdam)

8- Hollandaca dili (NT2-2 diploması, konuşma, yazma, dinleme, okuma kursu.

9- Nuts Akademie, İkinci derece orta dereceli okullarda Türkçe öğretmenliği kursu (3 yıl)

Ayrıca pedagoji, orthopedagoji, eğitimbilimi, Güzel Sanatlar Akademisi, Dilbilimi  dallarında bir fakülte bitirerek kendilerini geliştiren arkadaşlarımız vardır.

Şu anda eski OALT’ Türkçe öğretmenlerinin haberlestigi bir Facebook sayfası vardır. Mehmet Ali Ocak ve Muzaffer Yanık burada aktiflerdir. Muzaffer Yanık Breda Pedagoji Akademisi’nde öğretim üyesidir.

Sonuç olarak, ‘Türkçe öğrenmenin cocuklarımıza ne gibi yararı olabilir?’ sorusuna vereceğim cevap şu olur:
Çocuklarımızın kendi dil ve kültürlerine yabancı kalmamalı için, alacakları ders, kültür krizi ile karşı karşıya kalmalarını önler. Bu da onların psikolojik gelişmelerini körükler.
İçinde yaşadığımız ülkenin dilini öğrenmek, kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. İyi bir Hollandaca öğrenebilmemiz için, önce kendi anadilimizi öğrenmemiz,  bize büyük fayda sağlayacaktır.”

              Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
              HİKMET GÜRCÜOĞLU

“Hollanda Türk İşadamları Derneği HOTİAD’ın başkanı olarak, bu konuda söyleyeceklerim azdır ama, bu konuda yaptıklarım çoktur. Yaptıklarım tabii ki maddi destektir. Bu konuda faaliyet gösteren pek çok kuruluş ve gönüllü insana sponsorluk yapmayı bir görev addettik.
Her Türk yurttaşının istediği gibi, ben ve arkadaşlarım, haklarımızı alana kadar mücadele edenlere destek olacağız.”

                   Afbeelding met tekst, kleding, Redenaar, Spreken in het openbaar Automatisch gegenereerde beschrijving
FARUK HALICI

Yapılan araştırmalarda, ana dilini iyi bilen öğrenciler, eğitim hayatında daha başarılı oluyor. Hollanda Karaliyeti’nin gelini Kraliçe MAXİMA hanımefendi, çocuklarının anadilleri İspanyol’cayı (Arjantin) öğrenmeleri gerektiğini söylemiş ve bunu gerçekleştirmiştir.

Organize ettiğim, geçlerle girişimcilik motivasyon konferanslarında şunu fark ettim. Çok eğitimli gençler kendilerini Türkçe ifade edemiyorlar ve hatta, her toplantı ve özel görüşmeleri Türkçe yapmıyorlar. Hollandacadan sonra ikinci dil olarak İngilizcede daha rahatlar.
Bu kadar eğitimli olan gençlerin, aslında Türkçeyi çok iyi konuşabilmeleri onların kariyelerine büyük katkı sağlayacaktır.
Bu konuda gençlerimizi eleştiremeyiz. Zira, vermediginiz bir şeyi onlardan isteyemezsiniz
Ama malesef okullarda Türkçe dersi olmayınca, evde de düzgün Türkçe konuşulmayınca, geriye sadece TV ve sosyal medyada öğrendikleriyle kalıyorlar.
Bu konu, köklü bir çözüm amacıyla masaya yatırılmalı”

                Afbeelding met overdekt, persoon, muur, tekst Automatisch gegenereerde beschrijving
                    MUSTAFA AYRANCI

HTİB Başkanı olan Mustafa Ayrancı ile görüşebilme imkânı yakalayamadığım için, bu konudaki savaşından kısaca söz edeyim.
‘Savaşı’ dedim, zira Ayrancı bu konuda gerçekten büyük mücadeleler verdi ve defalarca mahmekeye baş vurdu.

Bakınız, Mustafa Ayrancı, son olarak organize ettikleri, 60 yıllık göçün ve HTİB’nin 50’nci yıl kutlama resepsiyonunda bu konuda ne demişti:

“Sanmayın ki eşit haklar mücadelemiz sadece sokaklarda, meydanlarda, toplantı salonlarında cereyan ediyor. Mücadelenin bir boyutu da hukuksaldır ve mahkeme salonlarında geçmektedir.

Anadilde eğitim ile ilgili hukuksal mücadelemiz istediğimiz gibi neticelenmese de geçmişte açtığımız ve kazandığımız davaların yanı sıra son dönemde PVV lideri Wilders’a karşı açtığımız dava neticesinde mahkeme kendisinin ırkçı ve ayrımcı olduğuna kanaat getirerek bu duruşumuzu teyit etti fakat ne yazık ki bu kişi hala bizim ülkemizin yönetiminde söz sahibi. Bu mücadelede bize destek olan avukat arkadaşlarımıza huzurunuzda içtenlikle teşekkür etmek istiyorum.

Mücadelemiz her alanda ve her boyutta sürüyor ve sürmeye devam edecek. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da haksızlıklara karşı direneceğiz ve haklarımızı söke söke alacağız. Bunun böylece bilinmesini istiyoruz.
Yaşasın eşit haklar ve demokrasi mücadelemiz!”

                     Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, muur Automatisch gegenereerde beschrijving
                          CEZMİ DOĞANER

“Anadili derslerinin kaldırılması konusunda yasa çalışmaları 1995 yılında başlamıştı.
1995’den sonra Eğitim Bakanı ile görüştük. Türkler İçin Danışma Kurulu İOT’e üye fedarasyonlar beni de sözcü seçmişlerdi.
Eğitim Bakanı ile İşçi Partisi PvdA kongresinde konuştuk. ‘Tüm Türk örgütler birlikte hareket ediyoruz. Anadili derslerinin kaldırılmasına karşıyız’ dedim.
‘Hayır, biz sizin örgütlerinizle anlaştık. Anadili derslerini onlar organize edecekler’ dediler.
Hangi örgütleri kastettiklerini anlamadık. Kaldı ki biz, dünyada görülmemiş bir şekilde, sağcısı, solcusu, dincisi dinsizi 9 Federasyon bir araya gelmiştik.

2004 yılında Türkçe dersler Hollanda okullarından kaldırıldığı zaman, ‘Paramız yok, siz veya devletiniz para bulsun’ demişlerdi.

Yıllar sonra duyduğuma göre, Hollanda’da ZAMAN’cıların temsilcisi, Bakanlıkla görüşmüşler ve ‘Biz bu konudaki kursları organize öderiz. Siz bize sadece bu masrafları verin yeter.’ demişler.
ZAMAN’cılar önce kurslar, sonra da okullar açmaya başladılar.
Bakanlıktan birisi bana, ‘Bu kişiler başından beri, Türkçe eğitim konusunu baltaladılar ve ve bu eğitimin organizasyonunu kendilerine vermemizi istediler’ demişti.

TÜRKÇE EĞİTİM KONUSUNDA FAAL OLAN KURULUŞLAR:

DEVLETİMİZ
‘Türkçe eğitime destek’ denildiği zaman, tabii ki en başta, devletimizin yurt dışında başlatmış olduğu bir destekten söz etmek gerekiyor.
Öğretmen görevlendirilemeyen ülkelerde yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın çocuklarına yönelik, 2022 yılında başlatılan ‘Çevrim içi Türkçe ve Türk Kültürü’ dersleri, 2024-2025 ders yılında da devam ediyor.

2022 yılında, Amerika Birleşik Devletleri’nde başlatılan ve pek çok ülkeye yayılan Türkçe dersleri, daha sonra İsveç, Norveç, Finlandiya, Danimarka, Bulgaristan ve Çin gibi ülkelerde de başlamıştı.

Hollanda’da ilk kez bu yılın şubat ayında başlatılan dersler, Eğitim Bakanlığı bünyesinde görevli, alanında uzman öğretmenler tarafından, hafta sonları uzaktan eğitim yoluyla verilmekte olan Türkçe derslere çocuklarını kaydetmek isteyen veliler, alttaki afişte görülen karekodları okutarak kaydolmuşlardı.

Afbeelding met tekst, computer, Menselijk gezicht, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving
Ücretsiz olan derslere, vatandaş ve soydaşlarımız, Türkçe öğrenmek isteyen 5- 16 yaş aralığındaki çocukları için başvuruda bulundular.

Köklerden geleceğe köprüler, “dil” ile kurulur. Türkçemize sahip çıkmak isteyen veliler, çocuklarımızın Türkçe ve Türk Kültürünü öğrenmesi için sunulan bu fırsatı kaçırmadılar.

                             Afbeelding met Lettertype, tekst, Graphics, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving

                      Afbeelding met overdekt, persoon, muur, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving


Başkan: İsmail Ercan
Turkçe- Hollandaca Doçenti
Cep: 0655 36 46 98


Muhasebe:Naime Yıldırım
Turkçe- Hollandaca Doçenti
Cep:0619 63 09 67


Staj Yöneticisi: Jiyanda De Waal
Turkçe-Hollandaca-İngilizce Doçenti
Cep: 0621 20 55 97

Stichting Turks Onderwijs Centrum
Johan Huizingalaan 80
1065 JD Amsterdam
Tel: 020 669 90 79
Cep: 0655 39 46 98 – 0619 630967
E-mail: 
stoc@turksonderwijscentrum.nl

                                     Afbeelding met kleding, persoon, schoeisel, gebouw Automatisch gegenereerde beschrijving

STOC, göçmen çocukların yetiştirilmesinin ve eğitiminin iyileştirilmesiyle aktif olarak ilgilenmektedir ve göçmen sakinlerin katılımını, entegrasyonunu ve özgürleşmesini teşvik etmeyi amaçlamaktadır.

STOC‘ta çocuklara ve yetişkinlere günlük hayata, okula, işe ve günlük alışverişe gerçek Amsterdam vatandaşları olarak katılma fırsatı verilir.
STOC, çocuklara yönelik etkinliklere ek olarak, ebeveynler için çalışma bilgileri ve okul seçimi de düzenler. Türk çocuklarının yanı sıra şu anda Faslı, Mısırlı, Çinli ve Rus kökenli çocuklar da var.
Her gün bir aktivite var; Yeni gelenler, erkekler, kadınlar ve çocuklar için Hollandaca. Ancak aynı zamanda ilkokul öğrencilerinin ortaöğretime giden akışlar aracılığıyla, geride kalmadan onlara iyi bir şekilde şans vermeleri için rehberlik etmek. CITO, Hollanda’daki okul sistemi hakkında ebeveynler için eğitim ve bilgileri test eder. Bu sistemi yabancıların kendi dillerinde herhangi bir açıklama yapmadan anlaması çok zordur.

Kültür, sazda halk dansları ve müzik yapma dersleri aracılığıyla öğretilir ve yayılır. Çocuklar, insanları tanıtmak ve güzel Türk kültürünün tadını çıkarmak için ülke çapında veya mahallede düzenli olarak performans sergiliyor. Yani gerçekten çok kültürlü bir toplum olduğumuzu söyleyebiliriz.

Artık OALT (kendi dili) eğitimi imkânı yoktur. Bu nedenle STOC, Türkçe derslerine devam etme olasılığını araştırdı. Cumartesi günü çocuklar için iki farklı yeni Türkçe dersi ile başlıyoruz ve ebeveynler için ücretsiz eğitim danışma saatlerimiz var. Eğitim kursları da verilmektedir ve okullarda veli konseyi ve katılım konseyi hakkında bilgi verilmektedir. Kadınlar için kültürel toplantılar ve kahve sabahları var.

                  TULIP INSTITUTE

Afbeelding met tekst, krant, Menselijk gezicht, Nieuws Automatisch gegenereerde beschrijving

Tulip Enstitüsü yurt dışında çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda yaşayan Türk kökenli çocukların ana dillerini öğrenmelerine destek olmak ve bulundukları ülke toplumuna uyumlu bireyler olmalarına katkıda bulunmak amacıyla 2021 yılında kurulmuştur. Birçok eğitimci ve dil bilimcinin ısrarla altını çizdiği bir konu olan ana dil eğitimi, çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimi için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Tulip Enstitüsü 7-12 yaş aralığındaki çocuklara Türkçe ana dili eğitimi sağlamak ve aynı amaç için hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa kültürel etkinlikler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.

Bilindiği üzere, ana dili eğitiminin bireysel düzeydeki katkılarının yanında toplumsal düzeyde olumlu etkileri de bulunmaktadır. Zira iki dilli çocuklar; yaşadıkları topluma ana dillerindeki yetkinlikleri ölçüsünde uyum sağlamaktadır. Toplum, desteklenen bu dil çeşitliliği aracılığıyla dönüşmekte ve gelişmekte, böylece kapsayıcılığın temel ilkelerinden olan kültürel çeşitliliğin sağlanması noktasındaki en büyük adım ana dili eğitimi aracılığıyla atılmış olmaktadır.

Tulip Enstitüsü de kültürel çeşitliliği anlama ve gelecek nesillere aktarmayı hedeflemekte, kültürel çeşitliliğin sağlanmasındaki en temel bileşenlerden olan dil varlığını korumanın önemini vurgulayan çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda Hollanda’da öğrenim gören Türk kökenli çocukların Türkçeye ilgisini artırmak ve ana dili edinimi noktasında bilinç oluşturmak Tulip Enstitüsünün öncelikli hedeflerinden biridir.

Bilindiği üzere, ana dili eğitiminin bireysel düzeydeki katkılarının yanında toplumsal düzeyde olumlu etkileri de bulunmaktadır. Zira iki dilli çocuklar; yaşadıkları topluma ana dillerindeki yetkinlikleri ölçüsünde uyum sağlamaktadır. Toplum, desteklenen bu dil çeşitliliği aracılığıyla dönüşmekte ve gelişmekte, böylece kapsayıcılığın temel ilkelerinden olan kültürel çeşitliliğin sağlanması noktasındaki en büyük adım ana dili eğitimi aracılığıyla atılmış olmaktadır.

Vizyon

Tulip Enstitüsü yurt dışında çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda yaşayan Türkiye kökenli çocukların ana dillerini öğrenmelerine destek olmak ve bulundukları ülke toplumuna uyumlu bireyler olmalarına katkıda bulunmak amacıyla 2021 yılında kurulmuştur. Birçok eğitimci ve dil bilimcinin ısrarla altını çizdiği bir konu olan ana dil eğitimi, çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişimi için yadsınamaz bir öneme sahiptir. Tulip Enstitüsü 7-12 yaş aralığındaki çocuklara Türkçe ana dili eğitimi sağlamak ve aynı amaç için hizmet veren diğer kurum ve kuruluşlarla ortaklaşa kültürel etkinlikler gerçekleştirmeyi hedeflemektedir.

Misyon

Tulip Enstitüsü de kültürel çeşitliliği anlama ve gelecek nesillere aktarmayı hedeflemekte, kültürel çeşitliliğin sağlanmasındaki en temel bileşenlerden olan dil varlığını korumanın önemini vurgulayan çalışmalar yürütmektedir. Bu bağlamda Hollanda’da öğrenim gören Türkiye kökenli çocukların Türkçeye ilgisini artırmak ve ana dili edinimi noktasında bilinç oluşturmak Tulip Enstitüsünün öncelikli hedeflerinden biridir.

                      Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, peuter, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
                      Türkçe Ana Dili Dersleri

Tulip Enstitüsü olarak, Hollanda’da yaşayan çift dilli çocuklarımızın Türkçe eğitimine erişimini sağlıyor.
40 şehirde ve 60 lokasyonda derslik desteği sağlayan sivil toplum kuruluşlarımız, alanında uzman 35 öğretmenimiz ile çocuklarımıza Türkçe dersleri vererek ana dili gelişimlerine katkıda bulunuyor.

Yurt dışında yaşayan çocuk ve gençlerimiz çok dilli ve çok kültürlü ortamlarda büyümektedir. Bu süreçte hem Türk dili ve Türk kültürü, hem de yaşadıkları ülkenin dilsel ve kültürel kaynakları olmak üzere iki dil ve iki kültür ile beslenerek kendilerine has bir kültürel kimlik inşa etmektedir.

İçinde yaşadığı toplumu kendine has özellikleriyle tanıyabilen gençlerin özgüven sahibi, toplumsal uyum ve faydaları yüksek bireyler haline gelmelerinde Türkçe’nin etkili bir rol oynadığı açıktır. Diğer yandan böyle bir kültürel olgunluğa erişen gençlerimiz, doğup büyüdükleri ülke ile Türkiye arasında birer köprü olacak ve her iki ülkenin de geleceğine katkı sağlayabilecek niteliğe kavuşacaktır.

Türkçe dersleri kapsamında;
 Sivil toplum kuruluşları ile ders lokasyonlarını organize ediyor,
 Öğretmen yönlendirmelerini gerçekleştiriyor,
 Hizmet içi eğitimlerini sağlıyor,
 Materyal desteğini sağlıyor,
 Derslerimizin hepsinde standardizasyonu sağlayabilmek için eğitim koordinatörlüğümüzce hazırlanan yıllık planı uyguluyor ve takibini gerçekleştiriyor.

Ana dili eğitimi neden önemlidir?

Dilbilim tarihindeki birçok çalışma, ana dili gelişiminin iki dillilerin sosyal ve akademik yaşamları üzerindeki etkilerini keşfetmeye odaklanmıştır. Yapılan çalışmalar sonucunda iki dilliliğin çocukların dilsel, duygusal ve bilişsel gelişimini olumlu yönde etkilediği, iki dilli çocukların bilişsel kontrol görevlerinde tek dilli çocuklardan daha iyi performans sergilediği görülmüştür. Ayrıca iki dilli çocukların yaratıcı düşünme becerilerinin tek dilli çocuklara göre daha gelişmiş olduğu da bilinmektedir.

Yukarıda bahsedilen bulgular, iki dilliliği ve dolayısıyla çocukların ana dili eğitimi yoluyla ilk dil gelişimini desteklemek için sunulabilecek sayısız argümandan sadece birkaçıdır. Birçok dilbilimcinin önemini özellikle vurguladığı ana dili eğitiminin iki dilli çocukların duygusal, dilsel ve bilişsel gelişim süreçlerine katkı sağladığı bilinmektedir. Hollanda’da yaşayan Türk kökenli iki dilli çocukların dil gelişimini araştıran bazı özel araştırmalar, bu çocukların Türkçe dil gelişimlerinin Türkiye’de yaşayan akranlarına göre daha yavaş ilerlediğini bildirmiştir. Başka bir çalışmada ise Hollandaca eğitim alan iki dilli Türk çocukların tek dilli Hollandalı akranlarının ve Türkiye’de yaşayan Türkçe konuşan akranlarının akademik olarak gerisinde kaldığı görülmüştür. Ayrıca, Hollanda’da yaşayan iki dilli Türk çocuklarının, birinci ve ikinci dil gelişiminin kaçınılmaz olarak birbiriyle ilişkili olması nedeniyle her iki dilde de ana dili yeterliği olmadığı belirtilmiştir.]Bu bulgu, birinci dil, yani ana dili gelişiminin akademik olarak desteklenmemesi ve yeterli maruziyet ortamının oluşmaması gibi etkenlerin ikinci dil gelişimine doğrudan etkisinin en sarsıcı örneklerinden biridir.

İki dilli çocukların akademik bir ortamda ana dil eğitimi almalarının önemi, konuyu farklı açılardan değerlendiren çalışmalarda da vurgulanmaktadır. Bu çalışmaların çoğu, ana dili yeterlilik düzeyinin ikinci dilin öğrenme sürecini etkilediği sonucuna varmıştır. Bu nedenle sadece ev ortamında ana dile maruz kalıyor olmak ve ana dili eğitimi alamamak çocuğun sadece ana dili gelişimini değil, ikinci dil gelişimini de engellemektedir. Nitekim, ev ortamında ana diline, okul ortamında ikinci diline maruz kalan çocukların her iki dilde de dil gelişiminin yetersiz olduğu bilinmektedir. Ayrıca, ikinci dil öğrenme hızı da ana dil gelişiminden büyük ölçüde etkilenmektedir. Konuya dair yapılan çalışmaların birinde ana dilini akademik bir ortamda öğrenen çocukların ikinci dillerini daha hızlı öğrendiği ve bu dildeki yeterliliklerinin akademik ortamda ana dilini öğrenmeyen çocuklara göre daha yüksek olduğu görülmüştür. Dolayısıyla iki dilli çocukların akademik ortamda aldıkları ana dili eğitiminin onların ikinci dil gelişimlerini, bilişsel gelişimlerini ve dolayısıyla akademik başarılarını olumlu yönde etkilediği yadsınamaz. Ancak, ana dili eğitiminin faydaları, yalnızca dil ve bilişsel beceriler üzerindeki etkileriyle sınırlı değildir. Ana dilinin gelişiminin akademik olarak desteklendiği durumlarda, bu kişilerin içinde yaşadıkları toplumun baskın dilindeki dil becerilerinin arttığı ve bu durumun iki dillilerin sosyal ilişkilerini olumlu yönde etkilediği gözlemlenmiştir.

Özetle, ana dilini akıcı bir şekilde konuşabilen iki dilli çocuklar, bilişsel, akademik ve sosyal becerilerindeki olumlu etkiyi deneyimlemekle kalmaz, ikinci dillerini de daha hızlı ve kapsamlı bir şekilde öğrenirler. Tüm bu faktörler çocuğun yaşadığı ülkenin diline, kültürüne ve toplumuna daha iyi uyum sağlamasının yolunu açar. Tüm bu çıkarımlar ışığında Hollanda’da yaşayan Türk kökenli çocukların Türkçe dil gelişimlerinin desteklenmesinin çocukların yaşamlarında birden fazla noktayı olumlu etkileyeceği ilkesi kabul edilmeli ve bu bağlamda çocukların gereksinimlerini karşılayacak eğitim olanakları sağlanmalıdır.

                          ÖĞRETMENLERİN GÖRÜŞLERİ

                                          Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                     Elif Pekgözlü
Kendi yurdundan uzakta öğretmen olmak; bir çocuğun hayatına dokunmak, anadilinde bir kelime öğretebilmek, bir hayal kurdurmak, özlem duyduğun her şeye bir adım daha yaklaşabilmektir.”

                                         Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, boom Automatisch gegenereerde beschrijving
                                               Gülay Hacıalioğulları
                 ”Öğretmen olmak küçük kalplere yavaş yavaş dokunabilmektir.”

                                        Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, buitenshuis, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
Hatice Işık-Beker
”Hollanda’da yasayan çocuklarımızın kendilerini Türkçe ifade edebilmelerine ve Türk kültürünü tanımalarına vesile olduğum için çok mutluyum.”

                                        Afbeelding met persoon, Menselijk gezicht, person, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                     Süleyman Sinan
                           ”Dünyaya tekrar gelsem, yine öğretmen olmak isterdim.”

                                        Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                        Faruk Aslankurt
”Duygu ve düşüncelerimizi ifade edebilmemiz ve kültürümüzü gelecek kuşaklara aktarabilmemiz için ana dili eğitimi önemlidir.”

                                        Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                            Esra Kışhan
”Öğretmenin yanı sıra öğrenmenin de tadını sonuna kadar çıkarabildiğim, ruhumun her daim genç ve dinç kalmasını sağlayan, hayatıma giren çocuklarla farklı hayatlara dokunabilmenin güzelliğini yaşayabildiğim mesleğime hayranım. İyi ki zamanında bu yolculuğa çıkmışım.”

                                        Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, glimlach, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                              Halil Atmaç
“Yurt dışındaki çocuklarımızın Türkçe öğrenebilecekleri kişi ve kurumlar bizleriz. Onların bunun için çok fazla imkanı yok. O yüzden bizler de onlara Türkçemizi öğreterek aynı zamanda ülkemize olan vefa borcumuzu ödüyoruz. Bunun yolu da ülkemize olan sevgi ve bağlılığımızdan geçiyor.’’

                                               Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
                                                                    Nursen Boyraz
”Öğretmen olmak, hayatım boyunca yaptığım en anlamlı iş; öğrencilerimin başarısı ise benim için en büyük mutluluk kaynağı.”

                                               Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, boom Automatisch gegenereerde beschrijving
Tuğçe Sinem Bilgin
                                           ”Öğretmen olmak tohumlara çiçek açtırmaktır.”

                                ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ

“Türkçe derslerinde zorlanmıyorum yeni kelimeler öğreniyorum ve öğretmenimiz bazen boyama yapmamıza izin veriyor o zaman çok seviniyorum. Diğer çocuklarla da Türkçe konuşuyoruz sınıfta.”
Elif Acar

“Türkçe derslerinde şarkı söylediğimiz ve boyama yaptığımız zamanlar çok güzel. Bazen komik şeyler de oluyor. Türkçeyi daha rahat konuşuyorum ama okurken biraz zorlanıyorum.”
Jasmin Cereci

                               VELİ GÖRÜŞLERİ

“Çocuğumun Ana dilimizi öğrenmesini istiyorum çünkü bu bizim kimliğimiz. Bizler evde yeterince Türkçe konuşmuyoruz bu nedenle de Türkçe dersleriyle destekliyoruz. Her şeyden önce Türkçe sınıflarında kendi yaşıtları diğer çocuklarla Türkçe sosyalleşebilmesi çok önemli. Çocuğum ilk başlarda kendini Türkçe iyi ifade edemediğinden derslere gelmek istemiyordu ama bu zamanla değişti. En büyük ilerlemeyi okumasında görüyorum. Okuması çok değişti buna bazen ben bile şaşırıyorum ve gururlanıyorum. Bu projenin hep devam etmesini istiyorum çünkü bu bizim için büyük bir nimet.”
Özgül Acar

“Benim çocuğum Türkçeyi anlıyor fakat konuşmuyor. Seksen yaşındaki anne ve babamla iletişim kuramaması benim içimi acıtan bir durumdu bu nedenle derslere başladık. Şimdi bazen arada birkaç cümle Türkçe duyuyorum ve mutlu oluyorum.”
Suat Sancar

“Çocuklarımın Türkçe derslerinden faydalanmasını istiyorum çünkü hem sosyal hem de iş hayatlarında gelecekte bunun önemli olacağını düşünüyorum. Türkiyedeki aile ve sosyal hayatta da kabul görmesi için güzel bir Türkçe ile konuşmasını istiyorum.”
Cem Cereci

“Bizim bu yıl ilk kez iki çocuğumuzun Türkçe dersine katılma imkanı oldu. Biz açıkcası başta nasıl bir eğitim yılı olur diye biraz tereddüt ettik. Şimdi ise iyi ki göndermişiz iyi ki devletimiz bizim çocuklarımız için böyle bir güzel eğitim sağlamış diyoruz. Avrupa gibi bir yerde bizlerin çocuklarını düşünüp bunu yapmanız bizi çok gururlandırdı.”
Balcı Ailesi

“Yurt dışında yaşayıp ana dilini güzel konuşabilen çocuklar ileriki hayatlarında sağlam ve kendine güvenen bir kişiliğe sahip olduklarını düşünüyorum. Vatanımıza tatile gittiklerinde veya ileriki hayatlarında Türkiye’de yaşayıp ve çalışmak istiyorlarsa, kendilerini düzgün ifade edebilmelerini istiyorum. Benim zamanımda şimdiki imkanlar yoktu maalesef. Benim zengin kelime hazinem olmadığı için, bir çok kez düşüncelerimi ve bilgimi tam anlatamıyorum Türkçede. Bu beni üzüyor. Çocuklarımın aynısını yaşamasını istemiyorum.
Şu sözler hep kulağıma küpe olmuştur:
*Dil kusurlu olursa, kelimeler düşünceyi iyi anlatamaz.
*Ana dili zengin insanların düşünme yetenekleri de zengindir. Anlaşılır olmak da dili iyi kullanmaktan geçer.
* Bir toplumu yok etmek için silahlara gerek yok. Lisanını unutturmak yeterlidir.
Çocuklarımda gözlemlediğim Türkçe kelime hazinelerinin geliştiği. Vatan sevgilerinin daha da arttığını hissediyorum. Oğlumun öğrendiği Türkçe şarkılarını evde tekrarlamasını görüyorum. Kızım aşırı istekli Istiklal Marşımızı öğrendiğini görüyorum.”
Hacer Durmuş

“Çocuklarımıza Avrupa’da bu şekilde profesyonelce Türkçe eğitimi verdiğiniz için minnettarım. Biz zamanında ilkokullarda ana dil eğitimi aldık haftada iki saat ve kalktığında bu dersler çok üzülmüştüm. O zaman iki saat bize çok az gelse bile şimdi ben kendi çocuklarımda o iki saatin öneminin gerçekten farkındayım. Ne mutlu ki siz öğretmenlerimiz Türkiye Cumhuriyeti sayesinde Avrupa’da, Hollanda’da Türkçe eğitimi veriyorsunuz.”
Nazlı Tuzcu

                            UZMAN GÖRÜŞLERİ

“Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının da desteğiyle faaliyetlerini sürdüren Tulip Enstitüsü’nü Hollanda Türk toplumuna katkılarından dolayı kutluyorum. Çocuklara yönelik Türkçe ve Türk Kültürü kurslarını nitelikli eğitmenlerle ve yerel sivil toplum kuruluşlarıyla başarıyla yürütmenin yanı sıra kütüphanelerde Türkçe kaynakların artırılmasında da aktif çalışmalar yürütmektedir. Hollanda’da iki dilli yetişen çocukların Türkçe yetkinliklerini artırma yolundaki başarılarının devamını diliyorum.”
Amsterdam Eğitim Ataşesi – Anıl Yılmaz

“Bir eğitimle başlayan keyifli yolculuğumuz kısa zamanda yeni fikirlerle, paylaşımlarla zenginleşti. Öğrenme meraklısı, enerjik ve yenilikçi ekibinizle çalışmak benim için çok anlamlı ve keyifli. Hollanda’da Türkçemiz için çaba gösteren, anlamlı çalışmalar yapan bu güzel ekibi ilgiyle takip ediyor ve kutluyorum. Çalışmalarınızın ve projelerinizin aynı heyecanla devamını diliyorum.”
Milano Eğitim Ataşesi – Prof. Dr. Tolga Erdoğan

“Birbirinden kıymetli çalışmalarla çocuklarımızın hayatlarına dokunan, Türkçe’mizin anlatım zenginliklerini ana vatanımızdan binlerce kilometre uzakta çocuklarımızla buluşturan ve nice verimli faaliyetlere imza atan Tulip Vakfını, yöneticilerini ve tüm eğitimcilerini kutluyor ve yürekten teşekkürlerimi sunuyorum.”
Maarif Vakfı Hollanda Direktörü – Sabri Yıldırım

“Türkçe derslerinin Türkiye’den gönderilen öğretmenler aracılığıyla okullarda verilemediği durumlarda ihtiyacı karşılayabilmek için Tulip Enstitüsü gibi ana dili olarak Türkçeyi öğretebilmek için bir araya gelen insanların kurduğu toplum yararına çalışan sivil toplum kuruluşlarının çabalarını Türkçenin yaşaması ve aktarılması için önemli buluyorum.”
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi – Dr. Ülker Şen

SONUÇ:

Hollanda’daki Türk çocuklarının Türkçe eğitim hakkına ilişkin tartışmalar, yalnızca bireysel bir dil öğrenme sorununun ötesine geçmiş; kültürel aidiyet, kimlik koruma ve iki dilli bireylerin sosyal uyumu gibi derin ve çok boyutlu meselelere uzanmıştır. 2004 yılında yapılan bütçe kesintisi, Türk kökenli çocukların anadilinde eğitim alabilme hakkını ellerinden alarak onların kültürel kimliklerine, özgüvenlerine ve toplumla uyum süreçlerine büyük bir darbe vurmuştur. Geçen yirmi yıl, yalnızca bu çocukların dil becerilerinde eksiklikler yaratmakla kalmamış, aynı zamanda sosyal ve akademik hayatta onları iki arada kalmaya mahkum etmiştir.

Hollanda’da, Türk toplumu içinde başlatılan gönüllü çabalar, toplumun anadiline olan bağlılığını ve dayanışma gücünü sergileyen umut verici adımlar olsa da, bu girişimler kurumsal bir destekten yoksun oldukları için sürdürülebilir ve kapsayıcı bir çözüm oluşturamamaktadır. STOC ve Tulip Enstitüsü gibi kuruluşların desteğiyle verilen Türkçe dersleri, dilsel gelişimi sağlamak ve kültürel aidiyeti pekiştirmek amacıyla önemli bir rol oynasa da, bu çabaların etkili bir sonuca ulaşması için devletler arası daha güçlü bir iş birliği şarttır.

Ankara’nın bu konuda aktif bir şekilde devreye girmesi ve Hollanda hükümeti ile Türkçe eğitimi konusunda kapsamlı bir anlaşmaya varması, iki dilli Türk çocuklarının eğitim hakkını güvence altına alacak ve onların anadillerini özgürce öğrenebilmesi için sistematik bir çözüm sunacaktır. Hollanda’da Türkçe eğitiminin yeniden müfredata dahil edilmesi, yalnızca bireysel ve kültürel anlamda bir kazanım sağlamakla kalmayacak; aynı zamanda Hollanda toplumunun kültürel çeşitliliğini destekleyen bir adım olarak, uzun vadede sosyal uyum ve birlikte yaşamaya da olumlu katkılarda bulunacaktır.

Dil, toplumların kökleri ile gelecekleri arasında köprü kuran en temel unsurlardan biridir. Bu köprü yeniden inşa edilmediği sürece, iki dilli Türk çocuklarının kimliklerinden uzaklaşması, hem Türk toplumu hem de Hollanda için ciddi bir kayıp anlamına gelecektir. Bu nedenle, Türkçe eğitiminin Hollanda’daki Türk çocukları için kalıcı bir eğitim hakkı olarak tanınması; yalnızca bireylerin değil, toplumların da geleceğine yapılacak bir yatırımdır.

Hier is de Nederlandse versie van de analyse

ANKARA MOET NU EEN STAP ZETTEN OM HET 20-JARIGE PROBLEEM VAN TURKS ONDERWIJS VOOR TURKSE KINDEREN IN NEDERLAND OP TE LOSSEN…

Het Turkse onderwijs, dat in 2004 door bezuinigingen uit het curriculum werd geschrapt, zet Turkse kinderen klem tussen integratie en assimilatie.

De inspanningen van vrijwillige instellingen en individuen kunnen de structurele tekortkomingen niet volledig verhelpen.

Het Turkse onderwijs, dat werd geschrapt door een besparing van 70 miljoen euro door Nederland, zou opnieuw moeten worden ingevoerd voor de taal- en culturele identiteitsrechten van de kinderen.

Afbeelding met windmolen, buitenshuis, hemel, gras Automatisch gegenereerde beschrijving
ANALYSE DOOR: İLHAN KARAÇAY:

De Nederlandse regering schrapte in 2004 het Turkse onderwijsprogramma voor Turkse kinderen uit het curriculum om 70 miljoen euro te besparen op het onderwijsbudget. Veel opvoeders en ouders verklaarden destijds dat dit niet alleen een financiële zet was, maar ook een verwaarlozing met ernstige culturele gevolgen.

Twintig jaar later hebben de ontwikkelingen deze zorgen meer dan gerechtvaardigd. Het onvermogen van Turks-Nederlandse kinderen om hun moedertaal Turks voldoende te leren, heeft niet alleen geleid tot een gebrek aan taalvaardigheid; het heeft hen ook verwijderd van hun identiteit, culturele verbondenheid en, vooral, van hun wortels. Deze tweetalige kinderen, die opgroeien binnen het onderwijssysteem, ervaren aan de ene kant het verlies van hun moedertaal en lopen aan de andere kant het risico dat ze zich niet volledig kunnen aanpassen aan de samenleving waarin ze zich bevinden.

Dit probleem gaat verder dan een eenvoudig onderwijsprobleem en is uitgegroeid tot een maatschappelijke kwestie die het delicate evenwicht tussen integratie en assimilatie verstoort. Sommige Turkse instellingen in Nederland proberen vrijwillig taalonderwijs aan te bieden om te voorkomen dat kinderen hun Turkse taal vergeten, maar deze inspanningen schieten tekort in het bieden van een structurele oplossing. Dit gebrek heeft een negatieve invloed op het zelfvertrouwen, de culturele identiteit en de uitdrukkingsvaardigheden van Turkse kinderen. Het resultaat is een generatie die gevangen zit tussen twee culturen en die “noch volledig Nederlands, noch volledig Turks” is.

Hoewel deze beslissing van de Nederlandse regering, die werd genomen met het oog op besparingen, primair was bedoeld om het begrotingstekort te verminderen, zijn de maatschappelijke kosten op de lange termijn veel hoger gebleken. Deze benadering, die de ontwikkelingsvoordelen van tweetaligheid negeert en culturele diversiteit meer als een last dan als een rijkdom beschouwt, vormt niet alleen een bedreiging voor de toekomst van Turkse kinderen, maar ook voor de Nederlandse samenleving. Vandaag de dag, als een blijvend deel van de Turkse gemeenschap in Europa, is het noodzakelijk dat Ankara diplomatieke en praktische oplossingen biedt om kinderen die in Nederland opgroeien in staat te stellen hun moedertaal en culturele identiteit te behouden.

Voor Turkse kinderen moet moedertaalonderwijs opnieuw een plaats krijgen zodat ze de Turkse taal, die een belangrijk onderdeel van hun identiteit is, volledig kunnen leren. Taal is niet alleen een communicatiemiddel, maar ook de drager van cultuur en een essentieel onderdeel van identiteit. Daarom is het van cruciaal belang dat Turkse kinderen die in Nederland opgroeien, het recht hebben om onderwijs in hun eigen taal te ontvangen, zodat toekomstige generaties niet alleen als individuen, maar ook als onderdeel van een hechte gemeenschap sterk kunnen blijven.

HELDEN DIE HUN HART AAN DE TURKSE TAAL HEBBEN VERBONDEN: DE STRIJD OM HET TURKS ONDERWIJS IN NEDERLAND LEVEND TE HOUDEN

De Turkse gemeenschap in Nederland heeft sinds de afschaffing van het Turkse onderwijs in 2004 een sterk gevoel van solidariteit getoond om dit tekort te compenseren. Verenigingen, stichtingen en vrijwilligers hebben zich met toewijding ingezet om kinderen onderwijs in hun moedertaal te bieden. Vanaf de eerste jaren hebben de verenigingen die als pioniers met vastberadenheid en geloof aan deze strijd zijn begonnen, activiteiten georganiseerd, lessen gegeven en ondersteuningsprogramma’s opgezet om Turks als taal van identiteit en cultuur te behouden.

Een van de meest opvallende voorbeelden van deze inspanningen is de oprichting van ‘Hand in Hand voor Turks’, onder leiding van Prof. Kutlay Yağmur van Tilburg University. Ook ik heb de eer gehad om deel uit te maken van dit initiatief om onze taal te beschermen. De vastberadenheid en opoffering die deze vrijwillige organisaties en individuen tonen ondanks hun beperkte middelen, is niet alleen een symbool van toewijding aan het onderwijs van Turkse kinderen, maar ook aan het behoud van taal en cultuur.

Deze helden, die Turkse lesprogramma’s opzetten en zo een waarde creëren die van generatie op generatie wordt doorgegeven, fungeren als beschermers van de taal en identiteit die als bruggen dienen voor de Turkse gemeenschap in Nederland. Hun inspanningen en bijdragen zijn een van de meest waardevolle schatten voor de toekomst van onze gemeenschap.

HELDEN
Hieronder stel ik enkele organisaties en individuele vrijwilligers voor die actief zijn op het gebied van Turks onderwijs. Allereerst wil ik enkele namen noemen.

HOTIAD-voorzitter Hikmet Gürcüoğlu, zijn plaatsvervanger Faruk Halıcı, Latif Tuna, die verschillende activiteiten organiseert rond Turks onderwijs, Cezmi Doğaner, die in de eerste jaren met ministeries streed, Canan Gönençay, die bekend staat als kapitein van het Turkse onderwijs, Adil Akaltun, directeur van het Yunus Emre Instituut in Amsterdam, en STOC-voorzitter İsmail Ercan en Tulp-voorzitter Melek Yücel, die allemaal lofwaardige activiteiten uitvoeren. Mustafa Ayrancı rent van de ene rechtszaak naar de andere om rechtvaardigheid te verkrijgen.

Hieronder leest u korte uitspraken van degenen die actief zijn op het gebied van Turks onderwijs en die hiervoor strijden. Daarna volgt informatie over de activiteiten van de betrokken organisaties.

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, Voorhoofd, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
LATİF TUNA

“Met de invoering van de Basisonderwijswet in 1985 werd duidelijk dat buitenlandse gezinnen zich niet slechts tijdelijk in Nederland bevonden, maar hier zouden blijven. Hierdoor werd het belangrijk dat Nederlandse kinderen onderwijs kregen over de taal, religie en cultuur van hun buitenlandse leeftijdsgenoten. In de toekomst zouden deze kinderen immers zij aan zij werken: als collega’s, zakenpartners, academici, politici en wetenschappers. Daarom werd intercultureel onderwijs, oftewel geïntegreerd cultuuronderwijs, ingevoerd. Het was de taak van buitenlandse leerkrachten om dit onderwijs te verzorgen. Echter, deze lessen werden in het Nederlands gegeven, en er werd bezuinigd op de lessen in moedertaal en cultuur.

Begin jaren ’90 ontstond er een nieuwe discussie over een beleidswijziging. De toenmalige Staatssecretaris van Onderwijs verklaarde: ‘Mij interesseren de vlakten van Turkije of de bergen van Marokko niet. Deze kinderen moeten zo snel mogelijk Nederlands leren,’ en zette hiermee de eerste stap richting de latere afschaffing, veertien jaar later.

Het is een feit dat kinderen die hun moedertaal goed beheersen, het Nederlands sneller en beter leren. Daarom zou het belangrijk zijn dat zij hun moedertaal goed kunnen leren.

De laatste verandering vond plaats tussen 1998 en 2004. In het kader van het OALT (Onderwijs in Allochtone Levende Talen) werden lessen in het Nederlands voor de onder- en middenbouw ingevoerd, terwijl de bovenbouw leerlingen ook moedertaalonderwijs kregen. Deze ondersteuning voor het onderwijs in vreemde talen werd per 1 augustus 2004 afgeschaft na een besluit van het Parlement, waardoor ook de leraren die deze lessen verzorgden, hun baan verloren.

De grondlegger van het OALT-systeem was toenmalig Minister van Onderwijs Netelenbos. Bij de afschaffing van dit beleid verklaarde de voormalige Staatssecretaris Wallage: ‘Ons doel was integratie, niet assimilatie.’

De docenten die lesgaven, specialiseerden zich.

De docenten die begonnen met moedertaal- en cultuureducatie, ontwikkelden zich door achtereenvolgens veel verschillende cursussen te volgen. Deze varieerden afhankelijk van het type school waar de docenten werkten:

  1. De cursus Nederlands, georganiseerd door het Nederlands Centrum Buitenlanders (NCB), was een cursus van 180 uur.
  2. Na afloop van de cursus begon de drie maanden durende “Inburgerings- en kennismakingscursus met het Nederlandse schoolsysteem”.
  3. De cursus volledig bevoegde lerarenopleiding bij de Nederlandse Pedagogische Academie, (één dag per week gedurende twee jaar).
  4. De cursus Nederlands voor de educatie van kleuters, (vier maanden, één dag per week).
  5. De moedertaal- en cultuureducatiecursus in het speciaal onderwijs, (één dag per week gedurende vier maanden).
  6. De cursus Turkse cultuur en sociale leven, georganiseerd door de Faculteit der Letteren van de Universiteit Utrecht, (vier uur per week, 16 weken).
  7. De cursus voor docentschap Turks examenonderwijs op middelbare scholen (Hogeschool Rotterdam).
  8. De cursus Nederlandse taal (NT2-2 diploma, spreken, schrijven, luisteren, lezen).
  9. De Nuts Academie, opleiding voor Turks docentschap in het voortgezet onderwijs (drie jaar).

Daarnaast zijn er collega’s die zich verder hebben ontwikkeld door af te studeren in vakgebieden zoals pedagogiek, orthopedagogiek, onderwijskunde, de Academie voor Schone Kunsten en taalkunde.

Op dit moment is er een Facebookpagina waar voormalige OALT-Turkse docenten met elkaar in contact blijven. Mehmet Ali Ocak en Muzaffer Yanık zijn hier actief. Muzaffer Yanık is docent aan de Pedagogische Academie in Breda.

“Als antwoord op de vraag ‘Wat voor voordelen kan het onze kinderen opleveren om Turks te leren?’ zou ik het volgende willen zeggen: De lessen zorgen ervoor dat onze kinderen niet vervreemd raken van hun eigen taal en cultuur, wat voorkomt dat ze in een cultuurcrisis belanden. Dit bevordert ook hun psychologische ontwikkeling. Het leren van de taal van het land waarin we wonen, is een onvermijdelijke noodzaak. Om goed Nederlands te kunnen leren, zal het eerst beheersen van onze moedertaal ons veel voordelen opleveren.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
HİKMET GÜRCÜOĞLU

“Als voorzitter van de Nederlandse Turkse Ondernemersvereniging (HOTIAD) heb ik weinig woorden, maar veel daden bij te dragen in deze kwestie. Hetgeen ik bijdraag, is financiële steun. Wij beschouwen het als onze plicht om als sponsor op te treden voor vele organisaties en vrijwilligers die zich inzetten voor deze zaak. Zoals elke Turkse burger hoop ik dat we onze rechten krijgen en zal ik met mijn vrienden degenen steunen die hiervoor strijden.”

Afbeelding met tekst, kleding, Redenaar, Spreken in het openbaar Automatisch gegenereerde beschrijving
FARUK HALICI

Onderzoek wijst uit dat leerlingen die hun moedertaal goed beheersen, succesvoller zijn in hun schoolcarrière. De Koninklijke Hoogheid Koningin MAXIMA benadrukte ook dat haar kinderen hun moedertaal, het Spaans (uit Argentinië), moesten leren en zij heeft dit gerealiseerd.

Tijdens de ondernemerschapsconferenties voor jongeren die ik heb georganiseerd, is me opgevallen dat hoogopgeleide jongeren zich niet goed kunnen uitdrukken in het Turks. Zij geven zelfs in privégesprekken de voorkeur aan het Engels als tweede taal, na het Nederlands. Jongeren met zo’n hoge opleiding zouden veel baat hebben bij het goed spreken van het Turks, wat ook hun carrière ten goede zou komen.

We kunnen onze jongeren hierin niet verwijten maken; wat niet wordt gegeven, kan niet worden verwacht. Maar omdat er geen Turkse lessen op school worden gegeven, en er thuis ook geen goed Turks wordt gesproken, blijft hun taalgebruik beperkt tot wat ze oppikken van televisie en sociale media. Deze kwestie moet grondig worden besproken om tot een oplossing te komen.”

Afbeelding met overdekt, persoon, muur, tekst Automatisch gegenereerde beschrijving
MUSTAFA AYRANCI

Omdat ik geen gelegenheid had om de voorzitter van de HTIB, Mustafa Ayrancı, persoonlijk te spreken, wil ik kort zijn strijd in deze kwestie belichten. Ik noem het ‘strijd’, want Ayrancı heeft veel inspanningen geleverd en heeft herhaaldelijk de rechter moeten inschakelen.

Ayrancı sprak tijdens de receptie ter gelegenheid van de 60-jarige migratie en het 50-jarig jubileum van de HTIB over het belang van gelijkheid: “Gelijke rechten is niet alleen een strijd op straat of in vergaderzalen; een belangrijk aspect is ook juridisch en speelt zich af in rechtszalen. Onze rechtsstrijd voor moedertaalonderwijs heeft misschien niet altijd het gewenste resultaat gehad, maar onze successen, waaronder het vonnis tegen PVV-leider Wilders, bevestigen onze standpunten. Ondanks dat hij nog steeds invloed heeft, blijven we onrecht bestrijden en onze rechten opeisen.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, muur Automatisch gegenereerde beschrijving
CEZMİ DOĞANER

“De wetsvoorstellen om het moedertaalonderwijs af te schaffen begonnen in 1995. Na 1995 hadden we gesprekken met de Minister van Onderwijs. Ik werd als woordvoerder gekozen door de Federatie IOT. Op het congres van de PvdA sprak ik met de minister: ‘We zijn tegen het afschaffen van moedertaalonderwijs en werken hier als Turkse organisaties samen aan,’ zei ik. De minister antwoordde: ‘We hebben afspraken gemaakt met uw organisaties, zij zullen het moedertaalonderwijs organiseren.’ Wij begrepen niet welke organisaties zij bedoelden.

In 2004, toen de Turkse lessen werden afgeschaft, kregen we te horen dat er geen budget was. Pas jaren later vernam ik dat een vertegenwoordiger van de ZAMAN-beweging had aangeboden om lessen te organiseren, mits zij de financiën ontvingen. De minister vertelde me: ‘Deze personen wilden vanaf het begin de organisatie van het Turkse onderwijs overnemen.’

OP HET GEBIED VAN TURKS ONDERWIJS
ACTIEVE INSTELLINGEN:

ONZE OVERHEID

Wanneer we het hebben over ‘steun voor het Turkse onderwijs’, moeten we uiteraard eerst de steun vermelden die door onze overheid in het buitenland is geïnitieerd.

Voor de kinderen van onze burgers en landgenoten die wonen in landen waar geen leraren kunnen worden toegewezen, zijn in 2022 de ‘Online Turkse Taal- en Cultuurlessen’ gestart, die in het schooljaar 2024-2025 worden voortgezet.

De in 2022 in de Verenigde Staten gestarte Turkse lessen, die zich later over meerdere landen hebben verspreid, zijn inmiddels ook begonnen in landen zoals Zweden, Noorwegen, Finland, Denemarken, Bulgarije en China.

In Nederland zijn deze lessen in februari van dit jaar voor het eerst gestart. Ze worden verzorgd door vakbekwame leerkrachten in dienst van het Ministerie van Onderwijs en worden in het weekend via afstandsonderwijs aangeboden. Ouders die hun kinderen willen inschrijven voor deze Turkse lessen, hebben zich geregistreerd door de QR-codes te scannen die op de onderstaande poster te zien zijn.

Afbeelding met tekst, computer, Menselijk gezicht, schermopname Automatisch gegenereerde beschrijving
De lessen zijn gratis, en onze burgers en landgenoten hebben hun kinderen in de leeftijd van 5 tot 16 jaar die Turks willen leren, ingeschreven.

Bruggen van de wortels naar de toekomst worden gebouwd met taal. Ouders die onze Turkse taal willen behouden, hebben deze kans niet gemist om hun kinderen Turks en de Turkse cultuur te laten leren.

                                 STOC
Afbeelding met overdekt, persoon, muur, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving


Voorzitter: İsmail Ercan
Turkçe- Hollandaca Doçenti
Cep: 0655 36 46 98


Penning meester:Naime Yıldırım
Docent Turks-Nederlands
Cep:0619 63 09 67


Stage manager: Jiyanda De Waal
Docent Turks-Nederlands-Engels
Cep: 0621 20 55 97

Stichting Turks Onderwijs Centrum
Johan Huizingalaan 80
1065 JD Amsterdam
Tel: 020 669 90 79
Cep: 0655 39 46 98 – 0619 630967
E-mail: 
stoc@turksonderwijscentrum.nl

STOC is actief betrokken bij de verbetering van de opvoeding en het onderwijs van migrantenkinderen en streeft ernaar de participatie, integratie en emancipatie van migrantenbewoners te bevorderen.

Bij STOC krijgen kinderen en volwassenen de kans om deel te nemen aan het dagelijks leven, school, werk en winkelen als echte Amsterdammers. Naast activiteiten voor kinderen organiseert STOC ook informatiebijeenkomsten over beroepsmogelijkheden en schoolkeuze voor ouders. Naast Turkse kinderen zijn er nu ook kinderen van Marokkaanse, Egyptische, Chinese en Russische afkomst.

Er is elke dag een activiteit: Nederlands voor nieuwkomers, mannen, vrouwen en kinderen. Daarnaast biedt STOC ook begeleiding voor basisschoolleerlingen, zodat zij zonder achterstand goed voorbereid naar het voortgezet onderwijs kunnen doorstromen. Er worden CITO-toetsen afgenomen, en ouders krijgen uitleg en informatie over het Nederlandse schoolsysteem, dat zonder toelichting moeilijk te begrijpen is voor mensen met een migratieachtergrond.

Cultuur wordt bijgebracht en verspreid door middel van lessen in volksdansen en muziek met traditionele Turkse snaarinstrumenten. De kinderen treden regelmatig op in de buurt of elders in het land, waarbij zij de Turkse cultuur presenteren en de schoonheid ervan laten zien. We kunnen dus echt zeggen dat we een multiculturele samenleving zijn.

Nu de mogelijkheid voor OALT (onderwijs in eigen taal) is weggevallen, heeft STOC onderzocht of er opties zijn om verder te gaan met Turkse lessen. We starten op zaterdag met twee nieuwe Turkse lessen voor kinderen en bieden ouders gratis adviesuren over onderwijs. Daarnaast worden er cursussen georganiseerd en informatie verstrekt over medezeggenschapsraden op scholen. Voor vrouwen zijn er culturele bijeenkomsten en koffieochtenden.

TULİP İNSTİTUTE

Afbeelding met Lettertype, Graphics, tekst, grafische vormgeving Automatisch gegenereerde beschrijving

Afbeelding met tekst, krant, Menselijk gezicht, Nieuws Automatisch gegenereerde beschrijving

Tulip Instituut is opgericht in 2021 met als doel Turkse kinderen die in het buitenland in meertalige en multiculturele omgevingen opgroeien, te ondersteunen bij het leren van hun moedertaal en hen te helpen zich als harmonieuze individuen in de samenleving te integreren. Moedertaalonderwijs, waar veel opvoeders en taalkundigen de nadruk op leggen, is van onmiskenbaar belang voor de emotionele, taalkundige en cognitieve ontwikkeling van kinderen. Tulip Instituut heeft als doel Turkse moedertaalonderwijs te bieden aan kinderen van 7-12 jaar en culturele evenementen te organiseren in samenwerking met andere organisaties met een soortgelijke missie.

Het is bekend dat moedertaalonderwijs niet alleen op individueel niveau voordelen biedt, maar ook op maatschappelijk niveau een positieve impact heeft. Tweetalige kinderen integreren zich beter in de samenleving naarmate ze vaardiger worden in hun moedertaal. Door deze taaldiversiteit te ondersteunen, transformeert en ontwikkelt de samenleving zich, en wordt een belangrijke stap gezet in de richting van culturele diversiteit – een essentiële pijler van inclusie.

Het Tulip Instituut streeft ernaar om culturele diversiteit te begrijpen en door te geven aan toekomstige generaties, met het besef dat taalbehoud één van de fundamentele elementen is voor het bevorderen van culturele diversiteit. Een van de prioriteiten van Tulip Instituut is dan ook om het bewustzijn te vergroten over moedertaalverwerving en de interesse in Turks te stimuleren bij Turks-Nederlandse kinderen die in Nederland studeren.

Visie
Tulip Instituut werd in 2021 opgericht met de bedoeling Turkse kinderen die in het buitenland leven in meertalige en multiculturele omgevingen, te ondersteunen bij het leren van hun moedertaal en hun aanpassing aan de samenleving waarin zij zich bevinden te bevorderen. Moedertaalonderwijs, een onderwerp dat vaak door onderwijsexperts en taalkundigen wordt benadrukt, speelt een cruciale rol in de emotionele, taalkundige en cognitieve ontwikkeling van kinderen. Tulip Instituut wil moedertaalonderwijs bieden aan kinderen van 7-12 jaar en samenwerken met andere organisaties om culturele activiteiten te organiseren.

Missie
Tulip Instituut zet zich in voor het begrip en de overdracht van culturele diversiteit naar toekomstige generaties, en voert studies uit die het belang benadrukken van taalbehoud als een essentiële component van culturele diversiteit. Het vergroten van de belangstelling voor Turks onder Turkse kinderen die in Nederland studeren, evenals het creëren van bewustzijn over moedertaalverwerving, zijn daarbij kernprioriteiten.


Turkse Moedertaalonderwijs

Tulip Instituut zorgt voor toegang tot Turks onderwijs voor tweetalige kinderen in Nederland. Met steun van non-profitorganisaties in 40 steden en 60 locaties, en met 35 deskundige leraren, bieden we Turks lessen aan die bijdragen aan hun moedertaalontwikkeling. Kinderen en jongeren in het buitenland groeien op in meertalige en multiculturele omgevingen, wat hen voedt met zowel de Turkse taal en cultuur als die van hun leefomgeving en hen helpt een unieke culturele identiteit te vormen. Het vermogen van jongeren om hun samenleving te begrijpen met hun eigen kenmerken, draagt bij aan hun zelfvertrouwen en sociale aanpassing, waarbij Turks een cruciale rol speelt. Deze culturele verrijking stelt hen in staat als brug te fungeren tussen hun land van oorsprong en hun geboorteland, Nederland.

Binnen het programma voor Turkse lessen:
 Organiseren we de locaties in samenwerking met non-profitorganisaties,
 Werven en begeleiden we docenten,
 Bieden we bijscholing aan,
 Verstrekken we lesmateriaal,
 Volgen we een jaarplan op, opgesteld door onze onderwijscoördinatoren, om de standaardisatie te waarborgen.

Waarom is moedertaalonderwijs belangrijk?
Veel studies in de taalkunde hebben aangetoond dat moedertaalontwikkeling een positieve invloed heeft op de sociale en academische prestaties van tweetalige kinderen. Onderzoeken tonen aan dat tweetaligheid de linguïstische, emotionele en cognitieve ontwikkeling van kinderen ten goede komt, en dat tweetalige kinderen beter presteren bij cognitieve taken dan eentalige leeftijdsgenoten. Ook is aangetoond dat tweetalige kinderen een hoger creatief denkvermogen hebben.

Deze bevindingen vormen slechts een paar argumenten ter ondersteuning van tweetaligheid en moedertaalontwikkeling. Speciale onderzoeken in Nederland onder Turkse tweetalige kinderen wijzen erop dat de taalontwikkeling in het Turks langzamer verloopt in vergelijking met leeftijdsgenoten in Turkije. Een andere studie toonde aan dat Turkse kinderen die in het Nederlands onderwijs volgen, academisch achterlopen op zowel hun eentalige Nederlandse als Turkse leeftijdsgenoten. Deze resultaten laten zien dat het gebrek aan academische ondersteuning voor de moedertaalontwikkeling ook de ontwikkeling van de tweede taal negatief beïnvloedt.

Het belang van moedertaalonderwijs in een academische omgeving wordt herhaaldelijk bevestigd in onderzoeken vanuit verschillende invalshoeken. Veel studies concluderen dat beheersing van de moedertaal het leerproces van de tweede taal ondersteunt. Alleen blootstelling aan de moedertaal thuis is niet voldoende, en een gebrek aan moedertaalonderwijs kan niet alleen de moedertaalontwikkeling, maar ook de ontwikkeling van de tweede taal belemmeren. Daarnaast is gebleken dat kinderen die hun moedertaal in een academische omgeving leren, hun tweede taal sneller en efficiënter leren.

Samenvattend profiteren tweetalige kinderen die vloeiend in hun moedertaal zijn, niet alleen van verbeterde cognitieve, academische en sociale vaardigheden, maar leren ze ook sneller en efficiënter hun tweede taal. Dit leidt uiteindelijk tot een betere aanpassing aan de cultuur en samenleving waarin ze leven. Met deze inzichten moeten er in Nederland meer onderwijsfaciliteiten worden geboden ter ondersteuning van de taalontwikkeling van Turks-Nederlandse kinderen, aangezien dit een positieve invloed heeft op meerdere aspecten van hun leven.

MENINGEN VAN DE DOCENTEN

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
Elif Pekgözlü

“Leraar zijn in een vreemd land betekent dat je een verschil kunt maken in het leven van een kind, dat je een woord kunt onderwijzen in hun moedertaal, dat je hen kunt inspireren om te dromen en dichter bij alles te brengen waar je zelf naar verlangt.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, boom Automatisch gegenereerde beschrijving
Gülay Hacıalioğulları

“Leraar zijn betekent geleidelijk kleine hartjes kunnen raken.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, buitenshuis, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
Hatice Işık-Beker

“Ik ben erg blij dat ik bijdraag aan het vermogen van onze kinderen in Nederland om zichzelf in het Turks uit te drukken en hun cultuur te leren kennen.”

Afbeelding met persoon, Menselijk gezicht, person, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving
Süleyman Sinan

“Als ik nog eens geboren zou worden, zou ik weer leraar willen zijn.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, person Automatisch gegenereerde beschrijving
Faruk Aslankurt

“Onderwijs in de moedertaal is belangrijk voor het uiten van onze gevoelens en gedachten en voor het doorgeven van onze cultuur aan toekomstige generaties.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, buitenshuis Automatisch gegenereerde beschrijving
Esra Kışhan

“Ik ben dol op mijn beroep, waarin ik niet alleen lesgeef, maar ook geniet van het leren, altijd jong van geest blijf, en de schoonheid ervaar van het aanraken van verschillende levens via de kinderen die mijn leven binnenkomen. Ik ben zo blij dat ik ooit aan deze reis ben begonnen.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, glimlach, kleding Automatisch gegenereerde beschrijving
Halil Atmaç

“Wij zijn degenen die onze kinderen in het buitenland Turks kunnen leren, want zij hebben weinig mogelijkheden hiervoor. Door hen Turks te onderwijzen, betalen we onze schuld terug aan ons land, uit liefde en verbondenheid.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, kleding, persoon, glimlach Automatisch gegenereerde beschrijving
Nursen Boyraz

“Leraar zijn is het meest betekenisvolle werk dat ik ooit heb gedaan. Het succes van mijn leerlingen is de grootste bron van geluk voor mij.”

Afbeelding met Menselijk gezicht, persoon, kleding, boom Automatisch gegenereerde beschrijving
Tuğçe Sinem Bilgin

“Leraar zijn is de kiemen tot bloei laten komen.”

MENINGEN VAN DE LEERLINGEN

Elif Acar
“Ik heb geen moeite met de Turkse lessen, ik leer nieuwe woorden en de leraar laat ons soms kleuren. Dat vind ik heel leuk! Ik spreek ook Turks met de andere kinderen in de klas.”

Jasmin Cereci
“Het is heel leuk wanneer we zingen en kleuren in de Turkse les. Soms gebeurt er iets grappigs. Ik spreek Turkser met meer gemak, maar lezen blijft wat moeilijk.”

MENINGEN VAN DE OUDERS

Özgül Acar
“Ik wil dat mijn kind onze moedertaal leert, want dat is onze identiteit. Thuis spreken we niet altijd genoeg Turks, dus ondersteunen we dat met lessen. Bovenal is het erg belangrijk dat mijn kind kan socialiseren met leeftijdsgenoten in het Turks. Aanvankelijk wilde mijn kind niet naar de lessen omdat ze zich niet goed kon uitdrukken, maar dat veranderde na verloop van tijd. Ik ben erg trots op de vooruitgang in haar leesvaardigheid. Ik hoop dat dit project blijft bestaan, want het is een groot voordeel voor ons.”

Suat Sancar
“Mijn kind begrijpt Turks maar spreekt het niet. Het was pijnlijk voor mij dat hij geen contact kon maken met mijn ouders, die tachtig jaar oud zijn. Dus begonnen we met de lessen. Soms hoor ik een paar Turkse zinnen en dat maakt me blij.”

Cem Cereci
“Ik wil dat mijn kinderen profiteren van de Turkse lessen, omdat ik denk dat dit zowel sociaal als in hun carrière belangrijk zal zijn. Ik wil ook dat ze goed Turks spreken om geaccepteerd te worden in de familie en sociale omgeving in Turkije.”

Familie Balcı
“Dit jaar hebben we voor het eerst de mogelijkheid gehad om onze twee kinderen naar de Turkse lessen te sturen. In het begin hadden we wat twijfels, maar nu zijn we blij dat we ze gestuurd hebben. Dat de overheid zo’n mooie opleiding biedt, maakt ons trots.”

Hacer Durmuş
“Ik geloof dat kinderen die hun moedertaal goed kunnen spreken, een sterk en zelfverzekerd karakter hebben. Wanneer ze Turkije bezoeken, wil ik dat ze zichzelf goed kunnen uitdrukken. In mijn tijd waren er niet zulke mogelijkheden. Omdat ik zelf een beperkte woordenschat heb, kan ik mijn gedachten soms niet goed overbrengen in het Turks. Dat doet me verdriet. De rijke woordenschat die ik bij mijn kinderen zie, maakt me blij. Ik merk ook dat hun liefde voor ons land toeneemt. Het horen van Turkse liedjes en het leren van ons volkslied maakt me trots.”

Nazlı Tuzcu
“Ik ben dankbaar voor de professionele Turkse lessen die aan onze kinderen in Europa worden gegeven. Vroeger kregen we twee uur moedertaalonderwijs per week. Hoewel we dat toen weinig vonden, besef ik nu hoe waardevol het is. Het maakt me blij dat er dankzij de Turkse Republiek Turks onderwijs wordt gegeven in Nederland.”

MENINGEN VAN EXPERTEN

Anıl Yılmaz, Onderwijsattaché van Amsterdam:
“Ik feliciteer het Tulip Instituut, dat met de steun van het Bureau voor Turken in het Buitenland en Verwante Gemeenschappen waardevolle bijdragen levert aan de Turkse gemeenschap in Nederland. Het Instituut biedt lessen Turks en Turkse Cultuur en werkt actief aan het uitbreiden van Turkstalige bronnen in bibliotheken. Ik wens hen veel succes bij het verbeteren van de Turkse taalvaardigheid van tweetalige kinderen in Nederland.”

Prof. Dr. Tolga Erdoğan, Onderwijsattaché van Milaan:
“Onze leerzame reis begon met veel enthousiasme en heeft zich in korte tijd verrijkt met nieuwe ideeën en samenwerkingen. Het is een eer en genoegen om te werken met jullie dynamische en innovatieve team dat zich inzet voor de Turkse taal in Nederland. Ik kijk uit naar een voortzetting van jullie inspirerende werk.”

Sabri Yıldırım, Directeur van de Turkse Stichting voor Onderwijs (Maarif) in Nederland:
“Ik wil het Tulip Instituut en alle docenten bedanken voor hun werk, dat bijdraagt aan het behoud van onze rijke Turkse taal en cultuur in Nederland.”

Dr. Ülker Şen, Universiteit van Gazi:
“Het Tulip Instituut speelt een cruciale rol in het behouden en doorgeven van de Turkse taal. Ik waardeer hun inzet enorm en vind het van groot belang dat er organisaties zijn die zich inzetten voor het behoud van de Turkse taal.”

CONCLUSIE

Het recht op Turks taalonderwijs voor Turkse kinderen in Nederland gaat verder dan enkel een kwestie van taal. Het raakt ook aan culturele identiteit, zelfvertrouwen en sociale integratie van tweetaligen. De bezuinigingen van 2004 hebben een enorme impact gehad op de taal- en cultuurontwikkeling van Turkse kinderen, waardoor ze zich minder thuis voelen in zowel de Nederlandse als de Turkse cultuur. De afgelopen jaren hebben getoond dat vrijwillige initiatieven binnen de Turkse gemeenschap weliswaar steun bieden, maar onvoldoende structurele en institutionele ondersteuning krijgen om een blijvende oplossing te zijn.

De heropname van Turks onderwijs in het curriculum zal niet alleen bijdragen aan individuele en culturele verrijking, maar ook aan de sociale cohesie in Nederland, door de culturele diversiteit te versterken. Taal vormt een brug tussen het verleden en de toekomst van gemeenschappen, en zolang deze brug niet wordt herbouwd, zal de vervreemding van tweetalige Turkse kinderen zowel een verlies betekenen voor de Turkse gemeenschap als voor de Nederlandse samenleving.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Hollanda’da Türkçe Ana Dili Dersleri?
Yorum Yap