Her sey bir hayalle başlar
Dijital Dünyanın Kapısı: Facebook’un Tarihçesi
21. yüzyılın başında bir üniversite yurdunda doğan fikir, kısa sürede dünya nüfusunun yarısından fazlasını birbirine bağlayan bir iletişim ağına dönüştü. Facebook, yalnızca bir sosyal medya platformu değil, dijital çağın şekillendirici gücü haline geldi.
Bir Hayal, Bir Kod, Bir Devrim
2004 yılında, Harvard Üniversitesi’nde bilgisayar bilimi öğrencisi olan Mark Zuckerberg ve arkadaşları tarafından kurulan Facebook, başlangıçta sadece Harvard öğrencilerine özel bir platformdu. Amaç, öğrencilerin birbirini daha iyi tanımasını sağlamaktı. Ancak bu fikir, hızla diğer üniversitelere, sonra Amerika geneline ve nihayet tüm dünyaya yayıldı.
Sadece birkaç yıl içinde Facebook, sosyal etkileşim kavramını kökten değiştirdi. Geleneksel iletişim yolları artık yeterli görünmüyor, insanlar günlük yaşamlarını ekranlardan aktarıyor, duygularını sanal “beğenilerle” ifade ediyordu. Facebook bir teknolojik icat değil, bir toplumsal dönüşümün sembolü hâline geliyordu.
Facebook’un Yolculuğu: Sadece Büyümek Değil, Dönüşmek
2006 yılında herkese açık hale geldiğinde, Facebook artık yalnızca bir “arkadaşlık” platformu değil, haberlerin yayıldığı, tartışmaların yapıldığı, kampanyaların başlatıldığı ve hatta devrimlerin örgütlendiği bir mecra olmuştu.
Arap Baharı’ndan ABD seçimlerine, iklim hareketlerinden kişisel gelişim kampanyalarına kadar birçok olay, Facebook üzerinden organize edildi. Bir yandan özgürlük ve ifade alanı sağlarken, öte yandan sahte haber, manipülasyon ve veri gizliliği gibi ciddi sorunları da beraberinde getirdi.
Rakamlarla Facebook:
Etkinin Ölçeği
Bugün (2025 itibariyle), Facebook’un 3 milyarı aşkın aktif kullanıcısı var.
Bu, dünyanın en büyük “sanal ülkesi” demek. Her gün milyarlarca gönderi, milyonlarca etkinlik ve yüz binlerce grup bu platformda etkileşim hâlinde.
Bu sayılar birer istatistik değil; dijital bir toplumun varlığını, yönünü ve sorumluluğunu gösteren işaretlerdir.
Facebook Ne Oldu, Ne Olabilir?
Kurulduğu günden bu yana Facebook, sürekli değişim içinde oldu. Önce gençlerin buluşma noktasıydı; sonra iş dünyasının, sivil toplumun ve siyasetin vazgeçilmez aracı oldu. Şimdiyse dijital etik, yapay zekâ, metaverse ve küresel yönetişim gibi konuların merkezinde yer alıyor.
Ama ne olursa olsun şu soru önemini koruyor:
Facebook bizim ellerimizde neye dönüşüyor?
Bir sahneye mi, bir aynaya mı? Bir maskeye mi, yoksa bir yüzleşmeye mi?
Kapanış Notu:
Facebook’un tarihçesi, sadece bir şirketin değil, bir çağın öyküsüdür. Bu öyküde biz de varız. Hem yazarız hem okuruz. Hem şekillendiririz hem de şekilleniriz.
Unutmayalım:
Teknolojiyi şekillendiren eller, insanlığın kaderini de şekillendirir.
Devam
Rafet ULUTÜRK/BULTÜRK Genel Başkanı