Bir kaç kez bu yazıyı yazıp paylaşmayı düşündüm, sonra vazgeçtim. Aradan iki ay geçti. Artık yazmalıyım dedim — düşüncelerimi ve edindiğim izlenimleri paylaşmazsam kendimden bir eksiklik, hatta bir haksızlık etmiş gibi hissediyordum. Neyse, anlatayım.
Uzun yıllardır yazın memleketime, Poyracık’a ve Kınık’a gidiyorum. Her seferinde bir hayal kırıklığı daha yaşıyorum. Maalesef ahlaki bir çöküşün içinde olduğumuzu, herkesin kendi çıkarını öne koyduğunu görüyorum. İnsanlarımız günü kurtarma derdinde; yarına yönelik, ahlaklı çocuklar yetiştirme kaygısı pek yok. Hele çocuklara örnek olacak davranışlar neredeyse hiç yok.
Uyanık davranıp başkalarını kazıklamayı normalleştiren bir nesil yetişiyor. Saygı diye bir şey beklemeyin.
Gözlemlerimi birkaç kısa olayla paylaşayım:
Fırın Kuyruğu
Sabah erkenden fırında sırada bekliyorum. Önümde sadece bir kişi var. Sıra bana geldi, tam “iki ekmek” diyecektim ki bir kadın önüme geçip ekmeklerini kapıp çıktı. “Tamam” dedim, bekledim. Ardından 10–12 yaşlarında bir çocuk yanıma gelerek yüzüme bakıp gülümseyerek “üç ekmek” dedi, aldı çıktı. O anda düşündüm: Bu çocuğa babası muhakkak “Koş oğlum, ekmekleri al gel; kendini ezdirme, sırada bekleme, açık göz ol” demiştir. Böyle öğretiliyor demek.
Tamirci
Aracımda bir sorun vardı; Kınık’ta bir oto tamircisine gittik. Yabancı plakalı arabamı görünce biraz temkinli yaklaştılar. Tamirciye derdimi anlatıyorum, değişecek parçaların bende olduğunu söyledim; ne kadar işçilik alır diye sordum. Usta arabayı inceledi, kalktı ve “Abi 8 bin liraya yaparız” dedi. Ben uyardım: “Bu iş kolay değil, motoru sökmen gerekebilir, parçalar hemen değişmez” diye. Benim 15 yıllık torna ve motor rektifiyesi tecrübem olduğunu bilmiyordu; bana “ne anlar” bakışı attı. Yine de pazarlık etmeden kabul ettim. Arabayı bir hafta sonra teslim ettim. ettim; İki saat sonra aradılar: “Başlıyoruz ama 10 bine olmaz, bu iş 30 binden aşağı olmaz” dediler. Bu olayın ayrıntılarını uzatmayacağım, ama şunu söyleyeyim: tamircide gördüğüm “ASLAN” edasıyla konuşan usta ile davranışları açısından ACEMİ kalan taraf aynıydı — ne yazık ki güven sarsıldı.
Hastane
Bir diğerinde Kınık Devlet Hastanesi’nın acil bölümünde tedavim yarıda bırakıldı. Tetanos aşısı yapılmadan önce vezneye gidip parayı yatırmam gerektiği söylendi; aşıyı ancak ödemenin ardından yapacaklardı. Bu da, sağlık hizmetlerinin insan odaklı olması gerektiği düşüncesiyle çelişiyordu.
Bunlar yalnızca birkaç örnek — daha fazlası da var. Memleketimi çok seviyorum; buna rağmen her yaz, ne zaman fırsatım olsa, oraya gitmeye devam edeceğim. Fakat lütfen, toplum olarak —esnafı, işçisi, memuru, çiftçisi— bu gidişata son verelim. Yozlaşmayı durduralım.
Türkiye’de yaşanan krizlere rağmen dik duralım. Kişiliğimizi ve saygınlığımızı yitirmeyelim. En önemlisi: çocuklarımızı ahlaklı, saygılı bireyler olarak yetiştirelim.
(Okuyan herkese: küçük vicdanlı davranışlar, örnek olma çabaları ve birbirimize saygı, her şeyi değiştirir. Başlamak için çok geç değil.)
Ramazan Kurt 02/11/2025




