Yok yok, başlığın sindirim sistemi ile
barsaklarla, anüs ile alakası yok…
Kişilikle, karekterle alakalı…
Kim söylemişti bilmiyorum ama desteksiz atanlara, çok konuşanlara, bol keseden söz verenlere bir büyüğüm “ Ağız ishali olmuş” derdi…
Diğer Avrupa ülkelerine gelenlerde aynısını yapıyor, söylüyor mu bilmem.
Ama Hollanda’ya gelenlerin çoğunluğu ne yazık ki böyle…
İşimiz gereği her kesimden insanla tanışıp sohbet ediyoruz.
Bir de Türkiye’den geldikleri için bizim misafirimiz olmasalar bile ev sahibi gibi davranıyor, hizmette, ikramda kusur etmiyoruz, beklentisiz, ricasız…
Doğru mu?
Gördükleri ilgi ve ikram karşısında bu insancıklar adeta “ Ağız ishali “ olup başlıyorlar konuşmaya…
“Türkiye’ye geldiğinizde mutlaka beklerim, gelmezseniz gücenirim, bi çay- kahve içeriz, bizim oranın şusu, busu meşhurdur, hatta yemek yeriz ”
Cart… cart…cart…
Yıllar önce benzer bir durumu sevgili Vedat Gültekin anlatmıştı…
Ünlü tiyatrocu, sinema sanatçısı Rutkay Aziz Hollanda’ya gelmiş…
“Canımın içi mutlaka beklerim, gelmezseniz gücenirim. Sizin gibi genç yetenekler tiyatromuzu görsünler izlesinler ” falan filan…
O zamanlar Vedat zaten Hollanda’da tiyatro yapıyor ve Hollanda’da ünlü… Türkiye’de isim yapmak, şan şöhret olmak gibi bir derdi yok…
Davete icabet etmek, tecrübe edinmek için kalkıp gidiyorlar ta Hollanda’dan Türkiye’ye…
Tiyatro aşkıyla birlikte Rutkay Aziz gibi bir ünlü tecrübeli bir “usta” ısrarla davet ediyorsa vardır bir bildiği deyip inanıp kanıp Ankara’ya varıyorlar. Tekrar ediyorum Vedat’ın Türk tiyatrosunu yakından tanımaktan başka bir amacı, beklentisi yok.
Binbir hayallerle ve öğrenme merakı ile geldikleri Ankara’da iki gün boyunca tüm uğraşmalarına rağmen “ Ünlü, usta sanatçnın” yüzünü bile göremeden geri dönüyorlar!
Ankara’da kaldıkları süre içinde içinde bir iki kez telefon ile görüşme şerefine nail olabiliyorlar ama!
İki gün boyunca telefonla rica minnet ulaşabildikleri ustadan duydukları kelimelerin sayısı ve tamamı şöyle:
“Canımın içi yoğunum size döneceğim, canımın içi telefonu kapatmak zorundayım… Canımın içi akşama, canımın içi yarın sabah, canımın içi acil bi işim çıktı”
Hollanda’da ağız ishali, Türkiye’de kabız, derken haksız mıyım…
Sadece sanatçılar değil, iş insanları belediye başkanları, vekiller, eş-dost akrabalar için de genel durum aynı…
O yüzdendir ki Türkiye’ye geldiğimde kimseye ben geldim, demiyorum, demem de… Aradığım insan, arkadaş, dost bir elin parmaklarını geçmez… Sosyal medya diye bir şey var, kim kimin nerede olduğunu görüyor, biliyor…
“Türkiye’ye gittin gideli misafirin eksik olmuyor” diyorlar. Ne mutlu bana ki çevremde Avrupa’da ishal, Türkiye’de kabız kimse yok…
Bugünlerde okullarında yaz tatiline girmesi, kurban bayramını sılada kutlamak için akın akın Türkiye’ye geliyor Avrupalı Türkler…
Aman ağzınızın tadı kaçmasın, moraliniz bozulmadan tatil yapmak istiyorsanız bu tür insanlardan uzak durun…
Ayrıca her sene bu “Avrupa’da ishal Türkiye’de kabız” insanlar hakkında o kadar çok serzeniş duydum ki yazmakla bitmez.
Çiçeği burnunda bir emekli ( Hollanda’dan), yılların tecrübesi ile bu kadar da olsa yazmasam olmazdı değil mi?
5 Temmuz 2022
Yavuz Nufel