5 km doğu istikametinde, 50 hektar büyüklüğünde, hem de, denize kıyısı ve bağlantısı olan, dünyada bu tip göllerin “Lagün” diye anıldığı, sinesinde, çok özel tadında “deniz kefali,” çok özel tadında “Sazan balığı” hatta nehirlerin Mersin Balığı denilen şaheser tadındaki “Yayın Balığını” barındıran
Küçük boğaz gölü…
*
3 km batısında, Kızıl ırmak ve Fırat nehrinden sonra 800 km ye varan uzunluğuyla, ülkenin üçüncü büyük nehri Sakarya …
*
Ki o Sakarya Nehri, Osmanlı döneminde yakılan, yok olan Deniz Filolarını, yeniden ayağa kaldırmak için girişilen seferberlikte, Karasu Ormanlarından kesilen ağaçların nehir yolculuğundan sonra deniz yoluyla İstanbul’a taşınmasında en kısa yol olarak kullanılan, müthiş bir nehir ulaşım yolu…
*
Ayrıca, bu gün kilosu 25 bin (eski parayla 25 milyar) liraya satılan en kaliteli havyarı bünyesinde bulunduran Mersin Balığının en bol olduğu bir zenginlik kaynağı…
*
Sakarya Nehrinden 4 km batıda ise, Dünyada, koruma altına alınmış su basar ormanlarının olduğu “Acarlar Longozu…”
*
Kuzeyi ise; bilhassa dolaşım hastalıklarına şifa veren kumu ile, 30 km uzunluğundaki sahili…
*
Bir de, İTÜ den bir grup akademisyenin tespiti ile tescillenen havasında, insan bünyesine radyasyon girmesini önleyen, Japonya’da torba içerinde ve parayla satılan “İyot Gazı”
bulunan müthiş bir zenginlik…
*
Güneyi ise, orman örtüsü ile birlikte müthiş çavlanı ve deresi ile bir zamanların her bölümünde alabalık zenginliğindeki “Maden Deresi..”
*
Bir de, şehir içerisinde Küçük boğaz gölünden, Sakarya nehrine kadar takribi 10 km uzunluğunda “doğal bir kanal…”
*
Kısaca, bu dünyada, “Cennet” bir yeri anlatmaya çalıştım..
*
Bir tek şeyi vermemiş Yüce Tanrı bu Cennet beldeye…“ADAM…”
Adam yetiştirmemiş bu topraklar…Yetişen “Adamlar” da yaşatılmamış bu topraklarda…Ya da bu topraklar bu “Adamları” kabul etmemiş…
*
En başta, bu toprakları vatan yapan Kuvayı Milliye önderi “İpsiz Recep ve Arkadaşlarının” bir anıt heykeli yok…
*
Karasu’nun yetiştirdiği ve orgeneral rütbesindeki İsmail Koçmar’ın isminin verildiği bulvardan tabelası kaldırılıyor da Karasu’da bir Allah’ın kulundan ses çıkmıyor…
*
Karasu’nun yetiştirdiği fakat Karasu’nun dışında yaşayan değerleri Kurban Bayramında bir yerde bir etkinlikle buluşturalım diye
kurulan dernek dağılıyor…
*
Ve…Bu “Cennet Karasu’yu” yönet diye, 31 Mart’ta ; Tıpkı, İstanbul Fatih’teki Çarşamba semtine benzer şekilde, her çeşit Tarikat Mensubunun, evlerin alt katlarını kuran kursu adı altında, “İslamcı, dinci”(Dindar kardeşlerimi tenzih ederim) nesil yetiştirme gayretindeki mahallede, doğup büyüyen,oradan, yine malum o zihniyetin “Arka Bahçemiz” diye nitelendirdikleri “İmam Hatip” ortaokul ve Lisesini bitirdikten sonra, doğup büyüdüğü İslamcı-dinci hava eş değerindeki Konya’da, Hukuk Fakültesini bitiren,bitirdikten hemen sonra, Karasu’da hiçbir ne sosyal etkinlik ya da sosyal dernekte görmediğimiz, adını duymadığımız kişi, başladığı”İcra Avukatlığı” yanında sürdürdüğü Siyaseti ise, hep tepelerden yapılan
atanmalarla sürdüren bu kişilik oluyor “Belediye Başkanı…”
“Nereye..? Bu cennet beldeye…Bu “Adam” mı bu cenneti yönetecek…Bu sığ sularda büyümüş yetişmiş kişi olarak…
Vah benim Karasu’m vah..!
Küçük boğaz gölü, Sakarya Nehri ve bir zamanların Türkiye’de ünlenen “Yeni mahalle” “Acarlar Longozu”, “Maden Deresi,”
“Deniz Kumu ve iyotlu havası,”Karasu’nun tarihinde iz bırakan “İpsiz Recep ve arkadaşları” anıtı gibi güzelliklere proje mi sunacak sığ sularda yüzmeyi öğrenmiş bu siyasi zihniyet…
Düşünüyorum da, İzmir Seferhisar’ı Yavaş şehir, (Slow city) statüsünde dünyaya tanıtan şimdi İzmir Belediye Başkanı olabilme başarısını gösteren Tunç Soyer…
Beylik düzü’nü, İstanbul metropolünün yaşanılabilir, rahat bir beldesi yapma başarısını gösterdiği için bugün İstanbul Belediye Başkanı olan Ekrem İmamoğlu…
Ankara’nın Beypazarı ilçesini dünyaya tanıtan Mansur Yavaş…
Ya da, Sakarya’nın Hendek İlçesini Türkiye’nin önemli ilçelerinden biri haline getirip sınıf atlattırmayı başaran bir Ali İnci, Karasu’da Belediye Başkanı olsaydı Karasu bu gün, değil Türkiye’nin, Dünyanın gıpta ile baktığı saygıdeğer bir ilçe haline dönüşürdü…
*
Daha, göreve başlar başlamaz İlçe Başkanlığını yaptığı Belediye Başkanının işe aldığı işçileri “İcra Avukatlığından” gelen
acımasızlığı ile, eş ve çocuklarının gözyaşlarına bakmadan
kapı önüne koyarak,
Ya da, kendisini tebrik etmeye eşiyle birlikte gelecek olan eski bir Belediye Başkanına, sırf, aynı dünya görüşünü
paylaşmadığı için randevu vermeyerek,Veya, kendisine Karasu’da yaşayan takribi 3-4 bin kişilik Kars Arpaçaylı’larının, Arpaçay Belediye Başkanının uzattığı “Kardeş Şehir “ olma teklifine, bu güne kadar cevap vermeyen, bu zihniyet Karasu’da sevgiyi, saygıyı hoş görüyü ayaklar altına alarak,tıpkı tepedeki büyüklerinin Ülke insanlarını ötekileştirdiği gibi Karasu Halkını da ötekileştirme gayretinde…
*
Atatürkçü ve Laik olarak gördükleri kesime kin duyan ve onlardan intikam alma hevesindeki zihniyet sebebiyle ; Bu Gün ; İt, kopuk,
kabadayı ve orospuların rahatça büyüdüğü “Adam”ların kaçtığı cehenneme dönüştürülüyor, benim güzel memleketim Karasu’m…
Vah..! Vah..! Vah..!
Muzaffer Tatlı/Karasu-Sakarya