İstismarlar, tacizler almış başını gidiyor…
Önleyici hiç bir tedbir alınmadığı gibi denetimsizlik had safhada…Devletin imkanlarını arkalarına alarak her türlü gerici örgütlenmeyi rahatça yerine getirenler ve bu işten saltanat sürenler aslında din eğitimini ve bu yurtları paravan olarak kullanıyor… Çocukların geleceği karartılıyor…
Sözüm ona hayırlı işler yapıyor ve hayırlı dini bütün yurttaşlar yetiştiriyorlar ama ne yazık ki işin örtüsü o, arkasında bir vahşet ve kazanç kapısı var… Çocuklar tecavüze uğruyor ve bunun ne kadarı gün yüzüne çıkıyor tartışılır…
Bu yurtlar, kurslar finanse ediliyor mali bir denetim yok..
Toplanan paralar, bağışlar ne oluyor, nerelere harcanıyor ve bu uğurda tecavüze uğrayan beyni yıkanmış çocuklar onların cihatçı askerleri oluyor…
Ve kulakları tırmalayan, yüreğini sızım sızım sızlatan “abi yapma günah” sözcükleri…
Ört bas edilmeye çalışılmasını çokça duyduk ve gördük…
Hatta bir tanesinde kurban kestik dediler bunu da duyduk…
Din bunun neresinde, iman bunun neresinde, hepsi bir zenginleşme aracı ama mahvolan yoksul çocukların hayatı ve ülkenin geleceği….
Sahte Softalar ve örümcek kafalı yobazlar bu ülkenin en büyük belasıdır, her şeyi kirlettikleri gibi dini de kirlettiler bu ülkede…
Ellerinin, gözlerinin değdiği her şey kirleniyor ve kendilerine göre bir cennet ama bizlere, çocuklara, kadınlara bir cehennem yarattılar Anadolu’da…
***
CHP 26. Dönem İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş, dini cemaatlerin yurt ve kurslarında yaşanan cinsel istismar vakalarını engelleyecek bir mekanizmanın olmamasının, çocukların geleceğini kararttığını söyledi. Son vakanın Beykoz’un İshaklı Köyü’ndeki bir cemaat yurdunda yaşandığını belirten Yarkadaş, “Yeter! Canımız yanıyor, çocuklarımızın geleceği karartılıyor” tepkisini gösterdi.
***
“Abi yapma günah”…….
Bir tarikat yurdunun bir odasından yükseliyordu bu çığlık….
Yurt görevlisinin ise “yapmayın böyle şeyler” diyerek odadan çıkması ise daha korkunç…
Yani sanki umursamaz, yani önem arzetmeyen sıradan, küçük yaramazlık gibi bir durum olarak görülüyor demek ki…
Oynarken milesi çalınmamıştı çocuğun…
Tıpkı bir bakanın “bir kereden bir şey olmaz” demesi gibi bir tavır değil mi?
Oysa ülkenin her yanından küçücük çocukların “abi yapma” çığlıkları yükseliyor yıllardır.
Ama yapıyorlar, artarak, hız kesmeden çoğalarak, alçakça bir saldırı var her alanda…
Ülkem inliyor “abi yapma”…
Ama gözü dönmüş, cahil işbirlikçi kafaların ürünü hastalıklı bir kitle hiç acımıyor, yapıyor…
“bir kereden bir şey olmaz”
Ve cehalet yayıldıkça tecavüzler artıyor, tarikat, cemaat yurtları çoğaldıkça gök kubbede çınlıyor “abi yapma” çığlıkları…
Bir cezaevinde çocuklar yalvarırken, alçak birkaç gözü dönmüş görevli tarafından tecavüz ediliyor çocuklara…
Yapıyorlar ve ödüllendiriliyorlar, terfi alıyorlar…
Ülkem utanıyor, elleriyle saklıyor yüzünü…
Onlar utanmıyor, kılıf buluyorlar neredeyse bir ibadet şekli diyecekler…Buna, badeleşmek denir dinimizde diyor itin biri, sözde bir cemaat lideri…
Ve sadece çocuklar değil…
Bu ülkede…
Kuşlar, balıklar, ağaçlar, deniz, hava yalvarıyor “abi yapmayın, kıymayın”
Ama dinler mi kafalarının içini örümcek ağı gibi sadece zevk ve rant bürümüş yobazlar…
Fırsat ellerine geçmiş, ne varsa, yerin altında ve üstünde hepsi yağmalanmalı, hepsi ganimet olmalı…
Çocukların geleceği mahvolacakmış…
“Bir kereden bir şey olmaz”
Deniz kirlenecekmiş….
“Bir kereden bir şey olmaz”
Ağaçlar tükenecekmiş, soluyacak hava bulamayacağız…
“Bir kereden bir şey olmaz”
Taş ocakları, mermer ocakları doğayı öldürüyormuş…
“Bir kereden bir şey olmaz”
Ve ırzına geçmedikleri hiçbir şey bırakmadılar ülkede…
Hepsi bir kere yapsalar, o kadar çoklar ve o kadar aç gözlüler ki memleket cehenneme döndü…
Mutlu gülüşleri olan çocuklar olmayacak bu ülkede…
Hangi kapının ardında tecavüz yaşayacağı korkusuyla yaşama tutunmaya çalışacak…
Mutlu kadınlar olmayacak mesela…
Bir yobazın bilmem kaçıncı karısı veya cariyesi olarak satılmayı bekleyecek 12-13-15 yaşlarında…
Bir köle gibi zincirlere vurularak pazarlarda satılan kadınları görmediniz mi?
Çok uzakta değil hemen yanı başımızda…
Şimdi daha çok farkında değilsiniz…
Gün be gün yayılıyorlar, çoğalıyorlar ve bir ahtopot gibi güzel olan, iyi olan her şeyin üzerini kirli kollarıyla sarıyorlar…
Ülkedekiler yetmiyor, dışarıdan ithal ediyorlar…
Geliyor büyük ölüm, geliyor büyük karanlık, geliyor büyük cehalet dalgası…
Adeta bir tsunami…
Siyasal İslam dağlarda mermer ve taş ocakları, siyasal islam siyanürlü altın madenleri, siyasal islam yabancılara satılan topraklar, siyasal islam tüketilen tarım ve açlığa mahkum edilen halk, siyasal islam üfürükçülük, siyasal islam çöl demektir, çöl…
Akbabalardan başka Kurdun kuşun dahi yaşamadığı, leş yiyenlerin dört gözle beklediği ölüm demektir siyasal islam…
Ülkem ağlıyor, Anadolu ağlıyor “abi yapmayın, kıymayın” diyor ama uçkuru çözük namussuzlar dört bir yandan saldırıyor…
Saldırıyor o kekik kokulu Istırancalara..
Saldırıyor Tanrıların sofrası Kaz dağlarına….
Saldırıyor üzerinde kuşların oluk oluk aktığı Kuzey Ormanlarına…
Saldırıyor içinde geyiklerin şarkı söylediği Küre dağlarına…Akdeniz, Marmara, Ege, Karadeniz dört bir yandan yağma, talan ve zulüm altında…
Çocuklar, kadınlar, ağaçlar ağlıyor, kuşlar ağlıyor, balıklar kan ağlıyor işbirlikçi gericilerin pençesinde, kısaca Anadolu kan ağlıyor…
Bu topraklar, Anadolu olalı beri böyle bir zulüm görmedi…
“Abi yapma” diyor kentler “kıymayın”…
“Abi yapma” diyor çocuklar, kurtlar kuşlar, börtü böcek…
Dinler mi hiç gözü dönmüş yobazlar ve tecavüz de “bir kereden bir şey olmaz” diyerek bir sonrakini küraralar kafalarında…
Her defasında “bir kereden bir şey olmaz”
Her defasında “bir kereden bir şey olmaz”
Ama oldu, oluyor işte ne varsa iyilikten ve güzellikten yana yok olup gidiyor birer, birer…
Ne yaşamda onur, ne ölümde huzur, ne okulda bilim, ne havada oksijen, ne sofrada zeytinyağı, ne tarlada soğan, ne denizde coşku hiçbir şey kalmamacasına bir yağma, bir zulüm altında…
Cehalet ortaçağı geçti…. Cehennem zebanisi gibi ortada boy gösteriyor yobazlar… Kirli, cahil ve doymaz bir açlıkla bakıyorlar her şeye…
Her alanda çağ dışı gericilik hakim…
İstanbul seçimleri bu gidişata dur diyecek bekliyoruz…
Ama şunu da bilin ki, geldikleri gibi gitmeyecekler, çünkü cehennemdir yaratmak istedikleri…
Çünkü Onlar cehennemden beslenir, cennetten değil…
Korku bir eski yaradır, an gelir alt üst olur dünya…
Kısa çöp, hakkını ister uzun çöpten…
Ve onlar bunu biliyorlar, bugüne kadar gerçekte kaybettikleri seçimleri bir şekilde muhalefetinde desteği ile meşrulaştırdılar..
Halk desteği yok bitti ama güçleri var, tüm mevzileri ele geçirdiler, yandaşlarla doldurdular…
Yetmedi ithal ettiler ve ediyorlar….
Anadolu çığlık, çığlığa, Anadolu aç, Anadolu dönmek istemiyor bin yıl önceye…
Anadolu çığlık, çığlığa “abi yapma artık günah” diyor…
Anadolu yeti ulan artık yetti diyor…
Ve iş çığrından çıktı ulan, biz köle değiliz, Anadolu’da sömürge olmayacak diyerek yürümek üzere…
Az kaldı bak göreceksin Anadolu ayağa kalkacak, ve onları kendi pisliklerinde boğacak…
Yalvarmayacak “abi yapma günah” diye…
O “bir kereden bir şey olmaz” diyerek bu toprakları parselleyenleri, çölleştirenleri, çocuklara tecavüz edenleri, ne var ne yok yağmalayıp insanlara din satan din bezirganlarını önüne bir katacak ki…
İşte o zaman saraylar, saltanatlar çökecek…
Az kaldı, Anadolu şöyle bir yekinecek ve yürüyecek…
Ve Bedrettin, ve Baba İshak ve Baba İlyas, bize oradan bakıyor…
Hoşça kal yarın…
Bülent Karagöz…
***
“MAĞDUR KÜÇÜK ÇOCUK İSE ‘ABİ YAPMA GÜNAH’ DİYOR”
Eline geçen bir polis ifadesini dehşet içinde kalarak okuduğunu belirten Yarkadaş, bilgileri şu şekilde paylaştı: “Ailelerinden koparılıp cemaatlerin yurtları ve Kuran kurslarına verilen çocukların yaşadığı cinsel istismarlara bir yenisi daha eklendi. Bir ailenin gönderdiği polis tutanağını dehşet içinde okudum. Cinsel istismar iki gün önce yaşanıyor. 11 yaşındaki öğrenci şok yaşıyor. Beykoz’un İshaklı Köyü’ndeki kursta yaşanan istismarlar, 11 yaşındaki çocuğun, 13 yaşındaki bir çocuğun kendisine yönelik istismarıyla başlıyor.
İstismara şahit olan kurs görevlisi, ‘Böyle şeyler yapmayın’ diyerek odadan çıkıyor.
Mağdur küçük çocuk ise ‘Abi yapma günah’ diyor.
Okurken dehşet içinde kaldığım polis ifadelerini burada yazamam. Ne yazık ki; cemaat yurdunda yaygınlaşan bir istismar zinciri var.
Öğrenciler arasındaki istismar vakalarını önleyen ve önleyecek bir mekanizma da yok.
Küçücük çocuklar ailelerinden uzak güvensiz bir ortamdalar. Bu ve buna benzer binlerce cemaat yurdu var! Ne bir denetim var; ne de bu tür vakaları engelleyecek bir sistem… Yeter! Din eğitimi adı altında çocuklarımızın geleceğini karartmayın! O çocuklar ülkemizin geleceğidir.
Çocuklarımızı istismara kurban ettirmeyin! İçimiz acıyor!”
Hoşçakal yarın
Bülent Karagöz