Türkiye’de “Şehir hastaneleri” ile ilgili birçok şey duymuşsunuzdur.. Kimi sağlıkta çağ atladığımızı,kimi,insanımızın sağlık konularının suistimal edildiğini,ranta dönüştürüldüğünü anlatır durur.. Kimi de başka bir telden dem vurur..
Manavgat İlçesi’nde yıllardır eczacı olarak görev yapmakta olan ve aynı zamanda iyi bir araştırmacı ve yazar olan Mahmut Öz,kendi köşesinde ilginç bir olaya dikkat çekti..Gelin birlikte okuyalım:
HASTANENİN HALİ…
Bugün babamı özel bir hastaneden devlet hastanesine gönderdiler. Bir Dr ismi aldım, kayıt bölümüne gittim randevu için. Memur, özel Hastaneden çıkış yapmadan ve Kayıt için hasta burada olmadan sana numara veremem dedi. Derdimi anlattım, “95 yaşında bir hastanın, hastane acilinden buraya gelecek, o süreçte, dr muayene sistemini kapatırsa, ben bu yaşlı adamı ne yaparım. Buradan randevu alıp, ondan sonra gidip özel hastaneden getireceğim “ dedimse de, memur arkadaş kabul etmedi, gittim getirdim, doktor hasta kabulü kapatmış. Kadın umursamadı bile, başka doktora götür dedi. Çaresiz yeni bir doktora yazdırdım. 95 yaşında acil bir hasta bekler mi? Bekledik. muayeneye üç hasta birden giriyor. Şaşırdım. Beni muayene ederken, bir başka hasta benim mahremimi dinleyecek, dünyada bunu kabul eden bir sağlık kuruluşu yok. İlk defa böyle bir uygulama görüyorum dediğimde, bir arkadaş,” Bu bir şey mi Hocam, ben filim için numara aldım sıraya girdim, sıram geldi içeri girdim, ismimi söyledim, filmimi elime verdiler, nasıl olur?, ben ilk defa geldim, daha filim çektirmedim dedim, onu iptal ettiler, yeniden, çektiler” diye anlattı. Anlayacağınız,30 yıldır eczacılık yaparım, değişen bir şey yok. Kantinden herkes şikayetçi idi, kapanmış ama geçici de olsa, bir su içecek yer oluşturulamamış. Yani halk yok, hasta yok, insan yok, hastalık var.