Sevgili okurlar,
Bugünkü yazıma nereden başlasam derken, imdada AK Parti İstanbul milletvekiliyken istifa eden ve adı eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu’nun kuracağı parti ile ilişkilendiren, Avrupa’dan hemşerimiz Mustafa Yeneroğlu yetişti..
Bakınız Mustafa Yeneroğlu ne diyor?
“AİHM, Osman Kavala ile ilgili hiç de sürpriz olmayan ihlal kararı verdi. Dosyayı okuyan her hukukçu, iddianamenin ne kadar boş olduğunu biliyor zaten. Ülkemin itibarı açısından çok üzücü, ama daha üzücü olan, bir insanın ömründen 770 günün gasp edilmesi!…”
Vay, vay, vay!
Bağımsız milletvekili Mustafa Yeneroğlu, son zamanlarda bu tür laflar ediyor, uzun cümlelerde kuruyor..Hatta uzun açıklamaları da var..
tanıdınız değil mi?
Peki bu Osman Kavala kim?
Bir döneme “ Geziciler”(Gezi Parkı) diye damga vuran ve hükümet karşıtı eylemlerde birlik edenlere, sözde yardım eden bir iş adamı..
Anladık ta ,”bunda ne var” diyeceksiniz elbet?
İşte bu “Gezi” eylemlerine su veren, yaralılara şefkat gösteren, onlarla yakından ilgilenen, dertleri ile dertlenen Osman Kavala canım!..
Şimdi anladın mı?
Peki ya karar?
Kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi veriyor..Resmen Osman Kavala’nın içeri tıkılmasında “hukuksuzluk var” diyerek, “Türkiye’ye ye gereğini yapınız “ diyor..
Gereği yapılır mı bilmem, ama yapılacak tek şey iddianameyi tekrar değiştirmek, ve işi kılıfına uydurmak olacaktır..
Ya da “veririz cezayı “ hukuka gölge düşmez?!
Ondan hiç şüpheniz olmasın!?
Geçelim!
***
Sevgili okurlar,
Geçmişte kaldı ama, hatırlatmadan edemedim..Hani AK Parti’nin Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı Bülent Arınç vardı..Şimdi “Danışman” olarak ortalarda dolaşıyor ya!?..
Sonunda gevezelik yapınca, ona da bir iş bulundu..
Lafı elbette bitirmedim..
Bir de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek vardı..
Hah şimdi hatırladınız, bildim..
İnsan nasıl bilmez?
“Ankara’yı parsel, parsel eyleyen “o muhteşem Süleymangillerden a canım!
Hatırladınız değil mi?
İnsan nasıl hatırlamaz babo?
Geçelim!
***
Sevgili okurlar,
Yine bir devre damga vuran ve hatta “tarih yazdıkları” için övünülen siyasi dehalarımızı hatırlatsam, ne dersiniz?
Eski Başbakan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, eski danışman, başbakan Ahmet Davutoğlu, eski bakan Ali Babacan, eski bakan Mehmet Şimşek, eski bakan Egemen Bağış, eski bakan Zafer Çağlayan, eski vali, eski bakan Muammer Güler, eski bakan Erdoğan Bayraktar ve Feridun Bilgin…
Ne kadar “eski” varsa eskide kaldı da?
Hepsinin anlı, şanlı bir geçmişi var şüphesiz..
Hatırlatalım dedik canım, kızmayınız?
Bakınız bu kadronun içinde cumhurbaşkanı, başbakan ve bakanlar var. Ve hepside şu sıralar yolsuzlukla suçlanıyor?.
Aman yanlış anlaşılmasın, suçlayan biz değiliz, devrin Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu suçlamaları adreslerine gönderiyor..
Duymadınız mı, okumadınız mı?
Allah iyiliğinizi versin?
Bu da mı “dış güçler “ oyunu!?
Sıkı durunuz, böyle yolsuzlukları, hırsızlıkları, aldatmaları ve aldatılmaları ile gündeme yine damga vuranların partisi Türkiye’de yüzde 50, Sakarya’da yüzde 70 oy alıyorsa, burada bur yanlışlık var demektir!?
Peki yanlışlık sizce nerede, ey Sakaryalı hemşerilerim?
Öyle her güne paça çorbası, ıslama köfte ve üstüne bal kabağı tatlı..
İyi geliyor değil mi?
Vay be Sakarya?
***
Sevgili okurlar,
İşin şakası bir yana, hani büyüklerimizin de bildiği o söz vardır ya,
” açtırma kutuyu, söylerim doğruyu” diye…
Dün Bülent Arınç ile Melih Gökçek, birbirini yaylım ateşine tutuyordu..
Bugün bir tarafta Cumhurbaşkanı, öte yanda geçmişte bakanlıkları, apoletleri sökülenler….
Ama, en önemlisi, neler olmuş, neler de bizim haberimiz yok mu?
Aaaa sizlerin vardı da söylemediniz mi?
Çekindiniz mi?
Kimden, ne diye?
Aşk olsun!
İşte eski başbakanlardan Ahmet Davutoğlu, bir değil, iki değil, üç defa
“Açıklarsam, dışarı çıkamazsınız” diye tutturdu..
Korosu bile kalmadı!
“Haydi açıkla, haydi açıkla…Açıklaaaaaa!”
Pardon, şarkının adını unuttum…
“Haydi söyle…” olacaktı…
Şöyle geri dönüp bir bakalım, hatırlayacaklar var mı?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu,
Başbakan Ahmet Davutoğlu,
Kiziroğlu Ahmet Hoca,
Stratejik Deha Ahmet Hoca…
En son, dolandırıcı Ahmet Hoca!
Bu dönüş hızını Türk Siyaseti de kaldıramaz; biz de bu kadarını kaldıramayız. Buraya kadar gelen bu üslûp siyasetimize de yakışmıyor!
Vay be?
Nereden, nereye?
Şimdi ise Şehir Üniversitesi efsaneleri gündemde?
Ey millet, uyu, uyu, yat uyu?
Elma dersem çık, armut dersem saklan?
Boş ver, üstüne iç bir bardak suyu!
Git sandık başına, “bunlardan başkası yok” diye ver oyu!?
Rahmetli annemin dilinden düşmezdi:
“Ah dereler, dereler, neler bilirim neler?”
Bakalım, bildiklerimizin ötesinde, bu beceriksiz siyasetçilerimiz, daha neleri bizlerle paylaşacaklar?
Bir devre, yine damgasını vuran, Ergenokan, balyoz, kafes kumpasları mağduru askerimiz Türker Ertürk yazıyor:
“Büyük rantın olduğu suçların yakalanması zordur. Böyle suçların yakalandığını duyarsanız, bu güvenlik güçlerinin başarısından çok suçluların rantın paylaşımında birbirlerine düşmesi ve bunun sonunda yapılan ispiyonların neticesidir.
Bugün ülkemizde yaşadığımız kepazelik de budur!”
Anladınız değil mi?
Son olarak, şu CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Özgür Özel’in sözlerini sizlerle paylaşmasam, haksızlık olur:
“Armudun sapı, üzümün çöpü ne demek?
Bu kadar stratejik önemde fabrikanın özelleştirilmesi başlı başına bir sorundur. Katar Emiri’nin Erdoğan’a yaptığı jet jesti, tarihin en büyük siyasi jestidir. Arkasından bu fabrika çıktığına göre tarihin en büyük siyasi rüşvetidir.”
Başka ne denir?
Yusuf Cinal yazıyor/Brüksel,www.bizimsakarya.com.tr
KARİKATÜRLER: Yasin Halaç