1. Haberler
  2. Dünya
  3. Kanal İstanbul Projesi,bir ihanet projesidir!

Kanal İstanbul Projesi,bir ihanet projesidir!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

2011 yılında Çılgın Proje nitelemesiyle ilan edilen Kanal İstanbul projesi takip eden yıllarda genel ve yerel seçim dönemlerinde bile dillendirilmemiş ama Cumhurbaşkanı Erdoğan 13 Kasım 2019 günü Trump ile görüştüğü ABD gezisinden hemen önce ÇED raporu yayınlanmış, takiben NATO liderler zirvesinde 4 Aralık günü Londra’da Trump-Erdoğan görüşmesinden sonra
Kanal İstanbul projesi yeniden ve hızla gündeme sokulmuştur.
İktidar sahipleri Kanal İstanbul projesinin;
–        İstanbul Boğazındaki gemi trafiğini azaltmak
–        Gemi kazalarını azaltmak
–        Kanaldan geçecek gemilerden yılda 6-8 milyar dolar gelir sağlamak
için yapılacağını ifade etmektedirler.
Hukuki Durum
Anayasa:
III. Kamu yararı

  1. Kıyılardan yararlanma

MADDE 43.– Kıyılar, Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Deniz, göl ve akarsu kıyılarıyla, deniz ve göllerin kıyılarını çevreleyen sahil şeritlerinden yararlanmada öncelikle kamu yararı gözetilir.
Kıyılarla sahil şeritlerinin, kullanılış amaçlarına göre derinliği ve kişilerin bu yerlerden yararlanma imkân ve şartları kanunla düzenlenir.
İstenen İstanbul Kanalı, Terkos ve Sazlıdere gölleri, kanalın iki yanında oluşacak kıyılar ve hafriyat ile doldurulacak Karadeniz sahillerinde değişiklikler yapacağından, Anayasanın 43. maddesinin amir hükümleri nedeniyle önce KANUN çıkarılmalıdır.
Kanun çıkarılmadan hazırlanmış olan ÇED Raporunun yasal dayanağı olmadığı için, ÇED raporu YOK HÜKMÜNDEDİR.
İlgili tüm kurum ve gerçek şahıslar ÇED raporunun iptali için İdare Mahkemelerine DAVA açmalıdır.
Bu hususta Anayasa Mahkemesinin Van Gölü kıyısındaki Ahlat’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı Köşkü ile ilgili 2019/53 sayılı Kararı emsal alınmalıdır.
Projenin Finansmanı
Projenin tahmini maliyetinin 25 milyar US Dolar, bugünkü kurla yaklaşık 150 milyar TL olacağı belirtilmektedir.
Ulusal Kaynaklar:
2019 Bütçe açığı tahminen 123,7 milyar TL,
2020 Bütçe açığı öngörüsü 139 milyar TL
Toplam açık 363 m,iyar TL iken Kanal inşaatını milli kaynaklardan finanse etmek mümkün değildir.
Projenin Finansmanı
Dış Kaynaklar:
Dış borcu 450 milyar US Dolar olan ve dış borcun GSYH’nın % 60’nı aştığı Türkiye’de makro ekonomik göstergelerin tümünün bozulduğu ve sürmekte olan durgunluğun (resesyon) kısa vadede düzelmeyeceği şartlarda,
Türkiye’nin kredi risk primi – CDS (Credit Default Swap) 13 Ocak itibariyle 269,34 puanla en kötü beş ülke içinde bulunmaktadır.
Bu şartlar altında dış kaynak bulmak mümkün değildir.
Finansman bulunamayan proje
YAPILMAYACAKTIR.
Ancak, yabancılara satılan araziler nedeniyle projesi olmayan inşaatlar için bazı yerlerde göstermelik kazı faaliyetleri yapılacaktır.
Ancak son günlerde Money Maker Management isimli bir Amerikan Fonu, projeye talip olduğunu açıklamıştır.
Yapılmayacak olan Kanal projesinin esas sebeb, Montrö Sözleşmesini uluslararası tartışmaya açarak İPTAL edilmesini sağlamaktır.
Montrö Boğazlar Sözleşmesi
20 Temmuz 1936

  1. Maddesine göre Boğazlardan geçiş ve seyir serbestisi kabul edilmiştir.
  2. Maddesinde ise ticari gemilerin “barış zamanında, sancak ve hamuleleri ne olursa olsun, gündüz ve gece, 3’ncü maddenin hükümleri (sağlık ile ilgili hususlar) saklı kalmak üzere, hiç bir merasime tabi olmadan Boğazlardan geçiş ve tam serbestisine sahip olacaklardır”

Montrö Boğazlar Sözleşmesine göre, İstanbul ve Çanakkale Boğazları serbest su yollarıdır ve buralardaki deniz ulaşımı hakkında Türkiye Devleti hiçbir yasal kısıtlama yapamaz.
Bu nedenle İstanbul Boğazından geçecek gemileri Kanal İstanbul’dan geçmeye
ZORLAYAMAZ.
1- Trakya’nın Savunulması
Açılacak Kanal Trakya’yı savunmasız bırakır.
1947 yılında Türkiye’ye Amerikan Yardım Heyeti (American Mission to Aid Turkey-AMAT) adıyla kurulan teşkilat 1949 Ekim ayında yeniden düzenlenerek Türkiye’ye için Ortak Amerikan Askeri YHeyetin 1947 yılında başlayan görevi Türkiye’nin NATO üyesi olduğu 1952 yılına kadarki dönemde, bir Sovyet askeri saldırısına karşı Sovyet kuvvetlerinin Akdeniz, Süveyş Kanalı ve Basra petrol bölgelerine inmesinin engellenmesi için Türk ordusunun güçlendirilmesi, Türkiye’nin ulaşım altyapısının düzenlenmesi için inceleme ve araştırmaların yapılmasını kapsamaktadır.
Yardım Heyeti (Joint American Military Mission for Aid to Turkey-JAMMAT) adını almıştır.
JAMMAT Planlama Grubunun 3 nolu saha çalışmasıyla ile ilgili raporunun 3 nolu ekinde verilen aşağıdaki haritalarda, (ki bu haritalar, Türkiye karayolları haritaları olup “Gizli – SECRET” olarak damgalanmıştır) Varşova Paktı kara kuvvetlerinin muhtemel saldırı yolları ve hava indirme bölgeleri işaretlenmiştir.
Bu haritaların yer aldığı orijinal rapora ulaşılamamıştır.
http://www.midafternoonmap.com/2013/01/the-russians-are-coming-or-still-seeing.html
KANAL İSTANBUL
Aynı çalışmada verilen bir başka haritada ise Trakya ve İstanbul çevresine yapılacak çıkartma ve hava indirme birliklerinin muhtemel büyüklükleri ile Türk ordusunun Bulgaristan’dan gelecek düşman kuvvetlerini durduracağı Çatalca ve Gelibolu Savunma Hatları ve düşman indirme kuvvetleriyle yapılacak çatışma alanları gösterilmektedir.
Haritada, Trakya’da Çakmak ve Gelibolu’da Çanakkale savunma hatları olarak gösterilen yerler için;
ÇED Raporu’nun 1426. sayfasında (6. bölümünün 155. sayfasında) “Zincirbozan-Gelibolu mevkiinden Saros Körfezi’ne bir kanal açılması” öneriliyor.
Yani ÇED Raporu ‘kökü dışarıda bir mihrak’ tarafından Montrö Sözleşmesi’ni delmek amacıyla hazırlanmış bir rapordur.
Kanalın açılması Trakya’yı Düşmana terk etmektir
24 Temmuz 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması’nın 2. Maddesinde Yunanistan ile sınırlarımız, 11 Ekim 1922 tarihli Mudanya Mütarekesi ile belirlenmiş olan sınırlara uygun olarak çizilmiş, Karaağaç mahallesi Türkiye sınırları içine alınmıştır.
Trakya’nın savunulmasından sorumlu 1. Ordu’nun ilk savunma hattı Babaeski-Tekirdağ hattıdır.
Ana savunma hattı ise Çatalca’daki ÇAKMAK Hattıdır.

  1. Ordunun ağır zırhlı birlikleri Çatalca’da konuşludur.

Kanalın açılması, bir saldırı halinde Trakya’daki birliklerimizin takviyesiz kalmasına yol açacaktır.
Çünkü İstanbul ile Trakya, kanal üzerine yapılacak 5-8 adet köprüyle bağlanacaktır.
Bir savaş sırasında düşman hava kuvvetlerinin ilk hedefi bu köprüler olacaktır.
Köprülerin yıkılması halinde Trakya’daki savaşan birliklerimize kanal üzerinden ikmal yapmak mümkün olamayacağı gibi birliklerin takviyesi veya geri çekilmeleri için Marmara Denizi kıyısındaki Tekirdağ ve Ereğli limanları da yeterli olmayacaktır.
Bunun kaçınılmaz sonucu ise Trakya’daki VATAN TOPRAKLARINI DÜŞMANA TERK ETMEKTİR.
2- Karadeniz’den Kuşatma
ABD, Karadeniz’e neden çıkmak istemektedir?
1-      Ukrayna’daki batıcı hükümeti desteklemek, Kırım üzerinden Rusya’yı güneyden kuşatmak,
2-      Gürcistan’a tam destek vermek, NATO’ya alarak Gürcistan’daki askeri üslere yerleşerek, Rusya’yı Kafkaslardan kuşatmak, bu çerçevede Mustafa Kemal ve Lenin’in anlaşarak yıktıkları “Kafkas Seddi”ni tekrar kurarak, Rusya ile Türkiye’nin irtibatını keserek, Türkiye’yi kuzeyden kuşatmak,
2- Karadeniz’den Kuşatma
ABD, Karadeniz’e neden çıkmak istemektedir?
3-      En önemlisi ise Romanya’ya ve Ukrayna’nın Odessa veya başka uygun bir limanında NATO Avrupa Füze Kalkanı projesi kapsamında Füze Kruvazörü konuşlandırarak, böylece Rusya’nın stratejik hedeflerini vurma imkânını elde etmektir.
Avrupa Füze Kalkanı hazırlıkları öncesindeki çalışmalarda Pentagon yetkililerinin 5.03.2007 tarihli Füze Savunma Programı sunumunda, İran’dan Avrupa ve ABD’ye yönelik balistik füze saldırılarına karşı;
Doğu Avrupa’ya (Polonya’ya) 2011-2013 yıllarında uzun menzilli füzesavar yerleştirilmesi,
Pasifik’teki test alanında kullanılmakta olan orta-yörünge radarının 2011’de Orta Avrupa’ya (Çek Cumhuriyeti’ne) yerleştirilmesi,
İran tehdidine karşı ise (Türkiye’ye) seyyar bir izleme ve takip radarı yerleştirilmesi,
öngörülmüştür
Avrupa Füze Savunması bileşenlerinin yerleştirileceği 2 nolu seçenekte Ukrayna limanlarına füze destroyeri
konuşlandırılması öngörülmektedir.
Hâlbuki, Avrupa Füze Kalkanı kurulmasının esas amacının, Şubat 2009 tarihli ABD Kongre Bütçe Ofisi Raporu’nun 14. sayfasında verilen 3 seçenekli haritalarda, İran’dan ABD’ye yapılacak balistik füze tehdidinin önlenmesi için olduğu açıkça ifade edilmektedir.
Ancak 2007 yılında hazırlanan Pentagon sunumlarında İran’dan ABD’ye Balistik Füze atılacağı senaryoları hazırlanmıştır.
ABD-NATO tarafından Türkiye’ye yerleştirilmek istenen füze kalkanının “İran’a karşı” olduğu yüksek sesle dillendirilmesine rağmen, NATO’nun 19-21 Kasım 2010 tarihli Lizbon liderler zirvesi kararlarında İran, Suriye hatta Rusya “tehdit” olarak yer almamaktadır.
Pasifik’teki Marshall Adaları Kwajalein Atolündeki Amerikan Bucholz Askeri Hava Üssünde görev yapmakta olan Orta Yörünge Radarının Çek Cumhuriyetine yerleştirilmesi, Rusya’nın baskısı karşısında 2009 yılında Obama tarafından iptal edilmiştir.
Polonya’nın Baltık Denizi sahilinde Redzikowo’daki Ustka-Wicko üssüne yerde konuşlu füzesavar sistemi yerleştirilmesi, gecikmeler nedeniyle 2020’ye
Rusya Savunma Bakanlığı Kaliningrad’a Polonya’daki füzesavarları vurabilecek olan 500 km. menzilli İskender füzeleri yerleştirildiği açıkladı. Ayrıca  6000 km menzilli Voronej-DM Ufuk Ötesi Radar, Kasım 2011’de faaliyete başladı.
AN/SPY-1 Radarı
Menzil : 180 km
ABD, Romanya’nın Devesolo üssüne  AN/SPY-1 radar, Mark 41 Dikey Fırlatma Sistemi (Vertical Launching System-VLS) Standart Füze-3 (Standard Missile-3 SM-3) füzesavardan oluşan karada-konuşlu Aegis füzesavar sistemlerinin (füzeler hariç)  yerleştirilmesini tamamlamıştır.
Ancak modernizasyon kapsamında tesise SM-3 Block 2A füzelerinin* yerleştirilmesi yapılmakta olup, sistem işletmeye açılana kadar Amerika üsse geçici olarak yedi bataryalık THAAD (Terminal High Altitude Area Defense) füze sistemi yerleştirilmiştir.
* : SM-3 Block 2A füzeleri, Menzil 2.500 km, hız 4,5 km/sn (16.200 km/sa), operasyon tavanı 160 km
Rusya, Devesolo üssüne yerleştirilen Amerikan füzesavar sistemlerinin kullandığı Mk41 dikey fırlatma kovanlarının saldırı amaçlı füzeler içinde kullanılabileceği gerekçesiyle, bu durumun nükleer başlıklı karadan-karaya atılabilen, menzili 500 ile 5.500 kilometre arasında olan nükleer ve konvansiyonel balistik füzelerin yasaklanmasını öngören ve ABD ve SSCB arasında imzalanmış olan 1987 tarihli Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler-INF anlaşmasına aykırı olduğu gerekçesiyle kaldırılmasını talep etmiştir.
Ancak ABD 3 Şubat 2019 itibariyle anlaşmadan çekildiğini açıklamıştır.
ABD, Tomahawk seyir füzelerini modernize ederek, W84 model 150 kilotonluk taktik nükleer başlıkla donatmış, füzelerin karadan-karaya veya gemiden-karaya Mk-41 dikey fırlatma kovanlarından ve denizaltıların torpido kovanlarından atılabilecek modellerini hizmete sokmuştur.
Füzeleri Hızı                : 890 km/saat
Seyir Yüksekliği           : 30-50 m
Menzili                                   : 1300 – 2500 km
Rusya Balistik Füze Üsleri
ABD, Devesolo üssüne nükleer başlıklı Tomahawk seyir füzeleri yerleştirerek, Rusya’nın Moskova ile Karadeniz arasındaki bölgelerinde bulunan Vypolzovo, Kozletsk, Tagil, Teykovo, Yoskar Ola, Tatischkovo sabit Kıtalararası Balistik Füze üslerini vurmayı amaçlamaktadır.
Rusya’dan ABD’ye yönelik batı yönünde balistik füze saldırısı halinde füzelerin izleyeceği rotaları, füzeler henüz Rusya sınırları içindeyken izleme imkânı olan en gelişmiş radar, Norveç’in Vardo kentindeki Amerikan Gobus-II radarıdır.
Sabit Füze Üsleri Vardo radarı için kör alanlarda bulunmaktadır. Bu nedenle, Bu üslerden atılacak balistik füzelere, Vardo radarının ufuk çizgisine yükselene kadar herhangi bir müdahale yapılamaz ama Rus füzeleri radarın izlemesine yakalandığı andan itibaren, Polonya’nın Redzikowo’daki Ustka-Wicko üssüne yerleştirilecek Aegis SM-3 Block 2A (RIM-161 A) füzesavarlarının hedefi olacaktır.
Ancak, Rus füzeleri radar ufkuna girdiğinde yüksek hızları ve irtifaları nedeniyle Polonya’daki ABD füzesavarlarından kurtulabileceklerdir. Örneğin Rus SS-25 (RT-2PM TOPOL) füzesi ortalama hızı 7 km/sn (25.000 km/sa) yaklaşık 20-25 saniyede 100 km yüksekliğe erişebilmektedir.
Polonya Ustka-Wicko üssündeki 180 km menzilli AN/SPY-1 ve Norveç Vardo’daki Globus-II radarlarına yakalansa bile hızı ve yükseklikleri nedeniyle vurulamayacak olan Rus balistik füzelerinin üslerini Romanya’daki Devesolo üssünden atılacak Tomahawk seyir füzeleriyle vurmak istemektedir.
Rusya bu girişime karşı tedbir olarak, Devesolo üssünü vurmak için Krasnador’da Molkino’ya (44o 47’ 29,440’’ K, 39o 13’ 04,754’’ D) taktik nükleer başlıklı
İskender Füzeleri yerleştirdi.
Rusya bu girişime karşı tedbir olarak, Devesolo üssünü vurmak için Krasnador’da Molkino’ya (44o 47’ 29,440’’ K, 39o 13’ 04,754’’ D) taktik nükleer başlıklı
İABD, Romanya’daki Devesolo üssünü İskender füzelerine karşı koruyabilmek için Karadeniz’de sürekli görev yapacak Aegis füzesavar sistemi taşıyan Ticonderoga (CG-47) Sınıfı Kruvazörler veya Arleigh Burke (DDG-51) Sınıfı Destroyerler sokmak istemektedir.
Muhtemel bir savaş halinde Krasnador’dan Devesolo üssüne atılacak balistik İskender füzelerini, bu gemilerden atılacak  füzesavar füzelerle Karadeniz üzerinde vurma üstünlüğünü elde etmek istemektedir.
skender Füzeleri yerleştirdi.
ABD’nin Karadeniz’e daimi deniz gücü sokmasının önündeki engel
Montrö Sözleşmesi’dir.
Kanal İstanbul’un gündeme getirilmesi ile Montrö Sözleşmesi’nin feshi için uluslararası tartışmalar başlamıştır.
Fesih işlemi için ABD’nin tetikçiliğini yapacak en kuvvetli aday Romanya olacaktır.
Kanal İstanbul Projesi
Türkiye’nin ulusal güvenliği için büyük bir tehdit olup, bölgenin ekolojisi için bir cinayet projesi olmaktan çok, Türkiye’nin güvenlik ve toprak bütünlüğü için bir İHANETP rojesidir.
Haluk DURAL
DPT eski Uzmanı
Millî Merkez Genel Sekreteri

 
 
 
 
 
 

1
mutlu
Mutlu
3
_zg_n
Üzgün
2
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Kanal İstanbul Projesi,bir ihanet projesidir!
Yorum Yap