Son sınırların açılması ile AB ile köprüler atılıyor.
Suriye içine dalarak ta; Rusya ve İran’ı karşımıza aldık. Onlarla da gizli bir savaşın içindeyiz.
Ekonomik, sosyal ve siyasal birliktelik içinde olduğumuz ülkelerle ilişkilerimiz tamamen bozuluyor. Çok kötü günler bizi bekliyor.
NATO müttefiki olmamıza rağmen hiç bir devlet yanımızda yer almıyor. Çünkü haklı olduğumuz konuları bile savunamıyoruz. Suriye’de isteyen istediğini aldı.
En büyük zararı biz gördük. Geri kabul anlaşması ile 8-10 milyon mülteciyi ülkemize kabul ettik, bakıyoruz. Bu büyük bir hataydı. Uyardık. Hain olduk. İnsani olarak yardım etmek zorunda olduğumuz söylendi. Fakat bu ülkenin ekonomik durumu, bu kadar göçmenin ihtiyaçlarını karşılayacak durumda değildi.
Kendi vatandaşımız sürünüyor.
“Suriye Milli Ordusu” ismi verilen “şeriatçı bir grupla” iş birliği yapmak, dünya kamuoyunda” teröristlerle işbirliği yapmak” olarak algılanıyor.
Çünkü Birleşmiş Milletler yasal devlet olarak Şam yönetimini kabul ediyor. Bu “ordu” dedikleri adamların bir çoğu Libya da Kaddafi’ye karşı savaşmıştı.
Sonra Suriye’ye “taşeron” olarak taşındılar.
Libya’ nın durumu ortada!.
Suriye ortada!.
Bizim durumumuz meçhul.
Ülkenin çizgisi belli değil.
Nereye gidiyoruz.?
Batı ve Rusya ile ticaretimiz biter, iş adamlarımıza giriş yasağı gelir, AB de yaşayan işçilerimiz geri yollanmaya başlanırsa; o zaman tamamen hapı yutarız.
Erdal Bıçakçı yazıyor