Bir yıl önce bugün, 5 Mayıs 2019, saat 11.00 gibi Rafet aradı ( Batı Avrupa Kırım Türkleri Kültür ve Dayanışma Merkezi Genel Başkanı Rafet Karanlık ) .
Misafir Bir arkadaşımla Almanya’da araba kiralama şirketindeydim. Rafet ise turdan Giessen’e dönüyordu.
Rafet ” Yarın tedavi amaçlı hastahaneye yatacağım. Uyutup ciğerlerimi tam tedavi edecekler ” dedi.
Rafet ile günde bir kaç kez arka arkaya konuşurduk. Son yıllarda bütün konuşmaları sitem, hayal kırıklığı ve acı doluydu. Bu sohbetimizde benzeri içerikle geçti. Çok duygusal şeyler söyledi.
” Rafet boş ver, yatma hastahaneye ” dedim. Bir kaç ay önce hastahanede günlerce komada ve yoğun bakımda kalmıştı. ” Bu Almanlara güvenme. Uyuturlarsa bir daha uyandırmazlar” dedim. Son yıllarda basit basit nedenlerle hastahaneye yatan bir çok tanıdığım tabutla çıktı hastahaneden. Bu hadiseleri Rafet de yakından biliyordu.
” Usta ne yapayım. Yatacağım” dedi.
Aslında doktorların sözüne harfi harfine uyan birisi değildi. Bu kez konuşmasında bir teslimiyet hissettim.
Neden bilmiyorum. Bu konuşmanın Rafet ile son konuşmamız olduğunu hissediyordum. Öyle de oldu. Rafet ile son telefon konuşmamızdı.
Yaklaşık bir ay sonra doktorlar tarafından sokulduğu suni komadan çıkamadı ve hakkın rahmetine konuştu.
Vefatının üzerinden 11 ay geçti. Bu süre zarfında ben de Kiev’de bulundum. Bir çok insanla tanıştım. Bunların önemli bir bölümü Kırımlı gençlerdi.
Rafet’in iki nesil boyu vatana dönmelerini ve yetişmelerini dört gözle beklediği gençler. Çoğu, Rafet Karanlığın adını bile duymamışlardı. Onlara Rafet’in siyasi mücadelesini anlattıkca, duygulandıklarına tanık oldum.
Ben iki üniversitede hem istanbul’da hem Köln’de tarih, antropoloji ve prehistorya okudum. Dünyanın 50 ülkesini gezdim yaşadım veya bu ülkelerde çalıştım. Lakin Rafet Karanlık Başkandan öğrendiğim tarih şuurunun Kırım ve Türklük bilincinin yerini hiç bir üniversite asla doldurulamaz.
En çok kavga ettiği insan bendim. Lakin, Rafet Başkana ve onun mücadelesine vefalı kalan bir kaç insandan biri olduğuma eminim. Ne zaman telefon konuşmalarımızı anımsasam gözlerim doluyor.
Her zaman derdim ; Rafet zor adamsın. Zor adamsın ama sen ölünce ben kimle konuşacağım?
Rafet de “ Sen kötü adamsın uzun yaşarsın. Onun için ben senden erken ölücem. Onu sen düşün! “ cevabını verirdi.
Nitekim dediği gibi de oldu.
Nur içinde yat Rafet Başkan. Sensiz bu dünyanın tadı tuzu yok. İyiki bu günleri görmedin!
Ahmet Özay yazıyor..