6-7 Eylül İstanbul olaylarının perde arkası?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

‘Kimi karaya çalar kimi sarıya, muhabbet insana cana muhabbet’🌺
Sefa Yürükel: 6-7 Eylül 1955’de, ABD’nin Türkiye’de ki uşaklarına yaptırdığı ve halklar arası düşmanlığı körükleyip ve yayan Kontrgerillanın (Gladio- Süper Nato’nun) ilk eylemiydi bu. Bildiğimiz gibi, yüzyıllardır, emperyalistler İstanbul’da ve Türkiye’nin diğer değişik yerlerinde farklı kültür ve inançlardan insanların, kardeş ve dostça bir arada yaşamasını çekemediler ve istemediler. Değişik etnik grupların kardeşçe kültürel, ekonomik, sosyal, siyasi vb gibi zenginliği yaşatan farklılıkları halklar arasında düşmanlıklar yaratmak için kullandılar. Olaylarda, İstanbul’da ki azınlık yurttaşlardan 15 kişi öldürüldü, 400 kadına tecavüz edildi, 300 kişi yaralandı, 1000 iş yeri, 4214 ev, 2 Manastır, 73 Kilise, 1 Sinagog, 26 okul, fabrika ve Otel, toplam 5317 yer tahrip edildi. 1955’de Seferberlik Tetkik Kurulu (Kontrgerilla) üyesi ve 1988-1990’da MGK Genel Sekreteri olan Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu 6-7 Eylül’de ki olaylar için şöyle diyor: “Özel Har İşidir ( Kontrgerilla). Mükemmel bir örgütlenmeydi ve amacına da ulaştı” demiştir. O gün komşu komşuyu öldürmüş ve komşu komşunun malını çalmıştı. Bunlar olayları tertipleyen Kontrgerilla elemanlarınca yönlendirilmiş ve teşvik edilmişti.
Esasında İstanbul da ki 6-7 Eylül 1955’de değişik etnik gruplardan insanlarımıza karşı o gün yapılan vahşi ABD ve Galadio ( Kontrgerilla- Süper Nato) koordineli eylemler, bizim halklarımızın birliğine ve dirliğine (Türk Milletine) karşı ve Türkiye’yi uluslararası alanda zor duruma sokturmak için yapılmıştı.

Ve biz bu tür eylemleri daha sonra, 12 Eylül 1980 öncesi kardeş kanı akıtma da, Maraş, Çorum ve Sivas, Erzincan (Başbağlar) olayları olarak yaşadık.
Eğer 6-7 Eylül olaylarını o gün iyi anlasaydı Türk Milleti, bugün Türkiye, demokrasiyi ve laikliği benimsemiş, ekonomik, kültürel ve siyasi zenginliği ve icraatları ile hayran bırakan bir siyasi, ekonomik ve kültürel güç ve modern bir ülke olurdu. Bugünkü gibi gerici bir yönetimin iktidar olduğu, sosyal, rejimsel, kültürel ve siyasi yıkımın ve bunalımın, çaresizliğin ve gerici tarikatların cirit attığı bir süreçteki Türkiye asla hayal bile edilemezdi ve olmazdı da zaten.
Bugün Türkiye’ye gıpta ile bakılır, herkesin dost olmak için can attığı bir ülke olurdu Türkiye. Ama bunu istemediler. Onun için emperyalistler o günlerden bu yana da kendilerine ve gerici ideolojiye bağlı bir işbirlikçi iktidar ve sahte muhalefet yarattılar Türkiye ‘de. Beraber insanlarımızın kanımızı emdiler ve insanlarımızı katlettiler, kültürümüzü, sosyal, siyasi ve ekonomik yaşantımızı erezyona uğrattılar.
Lanet olsun!
Bugün biz sadece kabul edilmesi zor bir sonucu yaşıyoruz. Durum iyi değil! Çıkış yolu bulunması gerekiyor! Ama nasıl? Bunun için soğuk kanlı olmalıyız. Akıl ve bilimi rehber edinmeliyiz. Tarihsel olayları ve bugünkü verileri yerli yerine oturtmalıyız.

Öncelikle biz Türkler olarak, TC ile başlayan kısa tarihimizi iyi incelemeliyiz. Bunu yaparsak işte o zaman 6-7 Eylül ile başlayan ve Ayasofya ile doruğa çıkan olayların neden, nasıl ve ne için tezgahlandığını görebilir ve bugünlerin tıkanmışlığını, bunların sebebini ve sonuçlarını, kimlere güvenmemiz gerektiğini ve kurtuluş reçetem izinde ne olacağını görebiliriz.
Ve diyorum ki, 6-7 Eylül olaylarında hayatını kaybeden ve o dönemler bu yüzden çeşitli zorluklar yaşayan ve göçen değişik etnik gruplardan olan o günkü İstanbullu insanlarımız ışıklar içinde yatsınlar ve onların yaşadıkları acılarını bugünde yine candan paylaşıyorum ve hayatta kalanların kendilerine kardeşçe sevgi ve saygılarımı gönderiyorum .
Ve diyorum ki, bize sürekli bu acıları yaşatan:,
emperyalizm ve onun dünkü ve bugünkü yerli işbirlikçileri kahrolsunlar ve hiç bir zaman bahçelerine bahar gelmesin.
Ve diyorum ki, emperyalistlere ve işbirlikçi hainlere karşı, Türkiye’nin zenginliği olan ve çeşitli halklardan Türk Milletini oluşturanların birliği, kardeşliği ve bütünlüğünü seven ve isteyen herkes daim olsun. Dış ve iç düşmana inat bir olsun! Diri ve İri olsun! İnsanlarımız bir birinin dermanı olsun. Devleti adil olsun. Laik, Sosyal ve Hukukun Üstünlüğünü kabul eden ve icraa eden, bağımsızlıkçı ve demokratik işleyen, herkesi ayrım yapmadan kucaklayan bir hükümeti ve devleti olsun!
Sevgiyle kalın! Cumhuriyetle kalın, Atatürk’le kalın. Dostça ve Hoşça kalın!
SEFA YÜRÜKEL YAZIYOR
Sosyal Antropolog ve Etnograf
Soykırımlar ve terörizm araştırmacısı

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
6-7 Eylül İstanbul olaylarının perde arkası?