CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasının tamamını deprem gündemine ayırdı.
Kılıçdaroğlu’nun sözlerinden öne çıkanlar şu şekilde:
Depremin beşinci günü hala tüm enkaz kaldırılmış değil. Tüm umudumuz enkaz altında olanların kurtarılması. Tüm arama kurtarma ekiplerine yürekten teşekkür etmek bizim görevimizdir.
CHP’li belediyelerin İzmir Depremi’ndeki çalışmaları
Ben tüm belediye başkanlarına, milletvekillerinden tüm üyelere kadar arkadaşlarıma teşekkür etmeliyim. 91 milletvekili arkadaşımız İzmir’de görev yaptı. Her enkazın başında 24 saat milletvekillerimiz bekledi. Çadırlar ziyaret edildi. Bizim bir eksiğimiz var mı, sizin bir eksiğiniz var mı, diye soruldu. Çadırlar süratle kuruldu. Süt, ekmek, çorba dağıtıldı. Verdiğimiz mücadelede sadece İzmirliler için değil aslında. 2 bin 588 çadır belediyelerimiz tarafından kuruldu. Uyku tulumu, maske, ısıtıcı dağıtıldı. Arama kurtarma personeli sayısı bin 784’tü. 267 iş makinası görev aldı. Ücretsiz mobil internet erişiminin altyapısı da oluşturuldu. Seyyar tuvalet, seyyar mutfak yerleştirildi. Hayatını kaybedenlerin cenazeleri il dışına gönderilecekse, bu sağlandı. Psikolojik destek isteyenlere bu çerçevede yardım edildi. Şu an İzmir’de kimse aç, açık değil. Bunlar CHP’li belediyelerin çabalarıdır. Elbette Kızılay, AFAD gibi kurumların katkıları da var.
Afet yasaları
Deprem olduğunda can kaybını nasıl minimize edebiliriz? Mal kaybını nasıl engelleriz? Yaralı sayısını nasıl engelleriz? Bu üç soru üzerinde durulması gerekiyor. Her depremden sonra bir yasa çıkarılır. Yasalar arasında tutarlılık yok. Parlamentonun niyeti varsa her türlü kanun çıkartılabiliyor. 2012’de Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun çıkıyor. Bu önemli bir kanun, kimsenin hakkını yemeyelim. Bugüne kadar nerede, ne kadar riskli alan belirlendi. Nerede bu riskli alanlar? Riskli alan belirlendikten sonra oraların yıkılması gerekiyor. Valilik bunu tespit edip bakanlık kararıyla belediyeye yıkma talimatı verilir. Belediyenin bunları yıkma kararı alma yetkisi yok.
Devlet terbiyesi olan, saydam olan, üniversitelerin bilgi ürettiği ülkelerde depremle mücadele iki aşamalıdır. Birinci aşaması depreme dayanıklı yapılar yapmaktır. Dolayısıyla deprem olduğunda da kimsenin burnu kanamayacak. İkinci aşama depremin oluşması halinde riski nasıl giderebiliriz? Türkiye’de hangisi yapılıyor? Depreme dayanıklı konut yapılmıyor. Depremden önce neden önlem almıyoruz? Allah bize akıl vermiş. Bilim adamları bu konuda çaba harcıyorlar.
“AKP ve MHP milletvekilleri deprem araştırma önerilerine hayır oyu verdiler”
Bundan sonra da depremler olacak. Parlamento görevini yaptı. Getirilen bütün kanunlar parlamentodan geçti. Depremle ilgili 58 araştırma önerisi verdik. AKP ve MHP milletvekilleri, hayır oyu vermişler. Parlamentonun depremi araştırması reddedildi. Bilim insanları da görevini yapıyorlar. Önlem alın, diye dillerinde tüy bitti. Sivil toplum örgütleri de üzerine düşeni yapıyor. Üniversiteler de üzerine düşeni yaptı. Meslek kuruluşları da onlarca, yüzlerce rapor hazırladı. Bunlar da görevlerini yaptılar.
CHP’nin deprem raporu
Deprem konusunda en nitelikli raporu hazırlayıp hükümete sunan tek parti var, o da Cumhuriyet Halk Partisi’dir. 2005 yılında Uluslararası önemli bilim insanlarının hazırladığı rapor Deniz Baykal’ın önüne gelir. Baykal raporun önemini görür ve bunun başbakana sunulmasını ister. Kamuoyuyla da paylaşılmamasını ister. CHP heyetine 20 dakika randevu verilir. Raporu sunmaya başladıkları zaman Erdoğan raporun önemini anlar, ilgili bakanları ve müsteşarları da çağırır. 20 dakika randevu verilmesine rağmen üç buçuk saat dinlerler. Erdoğan bu brifingin İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı’na da bu brifingin verilmesini ister. CHP heyeti de bunu kabul eder. Gayet güzel. Peki ne oldu? Bu rapor sadece raflarda yer aldı.
“Bu bir siyasi tercihtir”
Bu bir siyasi tercihtir. Paranın nereye harcanacağına dair siyasi tercihtir. Depremde insanların ölmemesine mi harcayacaksınız parayı, yoksa 20 yıl yolcu garantili havaalanlarına mı? Bu bir siyasi tercihtir. Rahmetli Ecevit 1999 Depremi’nden sonra ek vergiler getirdi. Bunlardan bir tanesi Özel İletişim Vergisi sürekli hale getirdi. Buradan toplanan para 35 milyar dolar. Bu parayla siz bir deprem riskini en aza indirebilirsiniz. Adı üstünde deprem vergisi. Nereye harcadınız diye soruyoruz, kıyamet kopuyor. Nereye gitti bu paralar? Suriyelilere gelince para çok. 50 milyar dolar harcadılar. Bizim insanımızda tabutlukta ölümü bekliyor.
