25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’nün, Dominik Cumhuriyeti’nden bize ulaşan kanlı bir tarihi var. Bu tarih, bir diktatöre karşı yapılan onurlu bir mücadeleyi bizlere anlatıyor. Her 25 Kasım’da, sokağa inip “Kadına Karşı Yapılan Her Türlü Şiddete Hayır” demeden önce, şiddet ve kanla beslenen bir diktatörü deviren, demokrasi ve özgürlük savunucusu üç kızkardeşin mücadelesini okumamız bugünkü mücadelemiz açısından da önemli olacaktır.
Rafael Trujillo adlı diktatör, 1930’da askeri darbe yaparak Dominik Cumhuriyeti iktidarını ele geçirdi. Bu diktatör, ülkeyi tam 31 yıl boyunca baskı ve zulümle yönetti. Diktatör Trujillo, ABD’nin, kendisine yakın kişilerin ve burjuva kesiminin desteğiyle iktidarda kalmayı uzun yıllar boyunca başardı. Ancak ülkede onun bu dikta rejiminden hoşlanmayanlar da vardı. Baskının olduğu yerde direnişin de her zaman olduğu bir gerçekti. Ülkede zaman zaman özgürlük ve hak talep eden hareketler, ayaklanmalar kendini var ediyordu. Ona ve rejimine karşı koyan hareketlerden biri de Clandestina adlı hareketti. Hareket, Patria, Minerva ve Maria adlı 3 kızkardeşten oluşuyordu. Bu kardeşler Mirabel Kardeşler olarak biliniyorlardı. Kocaları da onlara destek oluyor, rejime ve Trujillo’ya karşı birlikte direniyorlardı. Trujillo’nun kendisine ve yönetimine karşı gelenlerden kurtulma yolu ise oldukça acımasızdı. Onları ya hapse attırıyor ya da öldürtüyordu.
Mirabel Kardeşler’in demokrasi ve insan hakları talepleri, onların Trujillo tarafından pek çok kez hapse gönderilmelerine neden oldu. Diktatör Trujillo onları hapse göndermekle kalmadı. Tüm mülklerine de el koydu ve yaptığı bir halk konuşmasında şöyle dedi; “Ülkenin en büyük iki sorunu kilise ve Mirabel kardeşlerdir.” Böylece diktatör, Mirabel Kardeşleri vatan haini ilan ediyor ve kendisini dinlemeye gelen yandaşlarına yapmaları gerekeni açık ve net bir biçimde söylüyordu. Mesajı alan diktatör yandaşları, Trujillo’nun bu konuşmasından sadece 23 gün sonra, 25 Kasım 1960’da kocalarını hapishanede ziyaret etmekten dönen Mirabel kardeşlerin arabasını yolda durdurdular. Arabadan indirdikleri Mirabel kardeşlere önce tecavüz ettiler sonra da sopalarla döverek öldürdüler. Trujillo’nun yandaşları, Mirabel Kardeşler’in cesetlerini bir uçurumdan aşağıya attı. Devlet ve medya ise bu olayın bir trafik kazası olduğunu söyledi.
Mirabel Kardeşler’in ölümüyle bir zafer kazanacağını sanan Trujillo’nun başı ise daha çok derde girdi. Ülkede ayaklanmalar daha çok arttı. ABD verdiği desteği geri çekti.
Mirabel Kardeşler’in ölümünden 6 ay sonra 30 Mayıs 1961’de ise Trujillo bir suikast sonucu öldürüldü. Trujillo’nun öldürülmesinden yaklaşık iki sene sonra, Şubat 1963’de de Dominik Cumhuriyeti demokratik bir şekilde oy kullanarak hükûmetini seçti. Böylece Dominik Cumhuriyeti acımasız diktatöründen kurtulmuştu ancak bunun bedelini ödenebilecek en ağır şekilde, yaşamlarını feda ederek Mirabel Kardeşler ödemişti.
Mirabel Kardeşler’in bir vakfı ve müzesi kuruldu. Ayrıca Dominikli şair Pedro Mir, Kelebeklerin Amini şiirinde, Mirabel Kardeşlerin katledilmesini kınayıp anlattı. Julia Alvarez de, Kelebekler Zamanı kitabında Mirabel Kardeşlerin hayatını ve mücadelesini anlattı. Kelebekler Zamanı kitabı aynı isimle sinemaya da uyarlandı. Böylece tüm bu eserlerle birlikte Mirabel Kardeşler ölümsüzleşmiş oldu.
Mirabel Kardeşler’in öldürülmesinden yıllar sonra, 1981 yılında, Dominik Cumhuriyeti’nde Latin Amerika Kadın Kurultayı toplandı ve 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan etti. Birleşmiş Milletler (BM) ise daha geç bir tarihte, 1999 yılında 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. Böylece 25 Kasım, Mirabel Kardeşler’in ölümlerini ve onurlu mücadelelerini anma ve kadına yönelik yapılan her türlü şiddetle mücadele etme günü oldu.
25 Kasım’ın Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ilan edilmesinden sonra kadına yönelik şiddet elbette ki durmadı. Ancak bu günün kadınların kendi tarihlerine sahip çıkmaları, Mirabel Kardeşler’in gücünü kendilerinde hissetmeleri ve birlikte örgütlenip kadına yönelik her türlü şiddetin büyük bir insan hakkı ihlali ile ayıbı olduğunu haykırmaları açısından son derece önemli bir gün oldu. Dünya’da ve Türkiye’de her 25 Kasım’da kadın örgütleri çeşitli komiteler kurup, eylem planları hazırlıyorlar ve özellikle kadınlara yasaklanmaya çalışılan sokaklarda kendilerine yöneltilen erkek şiddetini protesto ediyorlar.
Mirabel Kardeşler gibi bizim için bedel ödemiş cesur ve onurlu kadınları anmak ve kazandığımız hakları kaybetmemek adına ne kadar kararlı olduğumuzu göstermek için 25 Kasım’da sokakları boş bırakmıyoruz.
Dilay Kaçar
(Gaia Dergi)