Azerbaycan, bu yıl Karabağ’da mutlak zafere ulaşmış bir millet olarak Hocalı Soykırımını’nın 29.Yılını idrak ederken, soykırım suçu işleyenlerin mutlak cezalandırılmasını istiyor.
Bu yıl Muzaffer Millet olarak Hocalı soykırımını anıyoruz ve kararımız deyişməyəcək : HOCALI soykırımını yapan ermeniler cezalandırılmalı
BU YIL, HOJALI SOYKIRIMI’NIN 29. YILI. Halkımız 28 yıl boyunca Hocalı soykırımı gününü,– tarihin bu en korkunç trajedisinin anıldığı milli soykrım gününü onun kurbanlarının intikamını alamadığımız utançıyla kutladı. Ayrıca Hocalı trajedisi ile birlikte yurdumuzun işgal olunmuş yüzde 25’inin özlemi her Azerbaycanlı için acı oldu. Geçen yıl ise devletimiz, kahraman halkımız, kudretli Türk devletinin desteğiyle Dağlık Karabağ’daki kutsal topraklarımızı Ermenilerden kurtardı. Milletimiz artık büyük zaferin sevinci mutluluğu içinde. Böylece biz bu yıl unudulmaz Hocalı soykırımı gününü gönül rahatlığıyla kutlayırık.
Azərbaycanın Ulu önderi Haydar Aliyev Hocalı faciasını böyle söyleyerek resimlemişdir : ” Azerbaycan halkına yönelik Hocalı soykırımı kendi akıl almaz gaddarlığı ve insanlık dışı ceza yöntemleri ile beşer tarihinde bir vahşet aktıdır. Bu soykırım, aynı zamanda, tüm insanlığa karşı tarihi bir cinayettir” .
Evet, yıllar ve asırlar geçerse, Hocalı soykırımı sadece Azerbaycan Türklerinin tüm Turan kuşaklarının hafızasından silinmeyecektir. Çünkü bu bir insanlık trajedisidir. Bu, insanların Türk oldukları için tahrip edildiği ve soykırıma uğradığı bir trajedi eylemidir.
Böylece tarih unutmayacak 1992 yılı Şubat ayının 25’nı 26-sına bağlayan gece Azerbaycan halkının milli soykırım hadisesi işlenmişdir. Bu yıl kamuoyunun vahşetlerini olgular, delillerle ispatlayan, yaraları kan hafızası olan Hocalı Soykırımının üzerinden 29 yıl geçir. Evet, bu gün 100 yılın bir karinesinden çok uzun bir tarih bölümü olan Hocalı Soykırımının yıl dönümü, Anma günüdür.
Bilmiyorum bu yazımda işgalci Ermenistan’ın iç yüzünü ortaya koyacak–O gecenin ceset tepeciklerinden söz edeyim mi? Tepecik ölüler üzerinde işlenen insanlık dışı tecavüzlerden mi bahs edeyim?! Ya da bebeklerin, yaşlıların, kadınların akıl almaz hakaretlerle ketle getirilmesinden, sıcak evinden göçe düşenleri karlı o günde don vurmasından mı konuşayım?!
Elbette her ne kadar bu vehşetlerin konuşdukca-konuşulması,yazıldıkca yazılması için fazla tarihi arşiv belgeleri mevcuttur yine Hocalı Milli Soykırımı yaşanmışlığı ile anlatılmaz. Çünki Hocalı bir vahşet haykıran masal! Hocalı sağalmayan, kanı dayanmayan bir yara! Hocalı hukuksuzluğun bir şekli. Nihayet Hocalı Uluslararası suç olarak kabul edilse de 29 yıl boyunca suçluları cezasız kalmış bir soykrım tarihi!
Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi İnsan Hakları Enstitüsü Uzman Konseyi tarafından kabul edilmiş “Hocalı faciası uluslararası suç olarak – Ermenistan Cumhuriyeti’nin Azerbaycan halkına karşı amaçlı politikasının bir parçasıdır” adlı belgenin varlığı ve bu belgenin BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Genel Direktörlüğü, AGİT Parlamenter Asamblesi, AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu gibi uluslararası kurumlara, insan hakları için ulusal ve uluslararsı kuruluşlara, ayrıca Türkiye, Gürcistan, Rusya ve diğer ülkelerin parlamentolarına gönderilmesi Hocalı olayının çağdaşı olduğumuz XX yüzyılın bir milletin, bir dinin, bir dilin sivil toplumuna karşı diğer bir millet, din, dil grubunun işlediği en korkunç soykırımın olduğunu tastik eder.
Lakin bu vahşeti göz önünde canlandırmak, o gecenin ağrısını acısını rüya gibi yaşamak, onu hatta filmde, oyunda izlemek normal bireyin bilincine zor gelir. Acaba insanların kafalarını vücutlarından ayıranlar, mazlumların derilerini soyanlar, gözlerini oyup çıkaranlar, dün komşuları olanları kıtır kıtır doğrayanlar ve nice akla gelmez, dile getirilmez dehşetleri yapanlar insan mıydı ?!
Biz malesef bu sorunu 100 yıllar önce yaşanmış soykrımlarımızı anarken de çok dile getirmişik. Əcaba 1918 yılında ermənilərin Bakü ve tüm Azerbaycanda yapdıkları vandallıklar Hocalıdan çokmu farklı?!
Tarihe çok kısaca bakarsak, Ermenilerin defalarca soykırımlar, kanlı trajediler, terör suçları işlediklerini ve bu olaylarda da şimdi yaptıkları gibi güç için yalvardıklarını, güçsüz, silahsız, yaşlı, kadın, çocuk ve özürlülere eziyet ettiklerini göreceğiz.
Kuşkusuz, böyle kanlı olaylardan biri olan 1918 ulusal soykırım trajedisi unutulmazdır. Bu Ermeni vandalizmi, Türkiye’nin Azerbaycan’a kardeş eli ile önlendi ve yağma ve vahşi Ermeni aşiretleri püskürtüldü.
1918 yılında Şamahı kentinde Ermeniler tarafından yapılan zulümler, özellikle Ermeni vandalizminin bir gerçeği olarak tarihe geçmiştir. Tarihçilerin 7 ciltlik 925 sayfalık araştırmalarına dayanarak, Ermeni cellatların Şamahı’nın 53 köyünde 4.190 erkek, 2.560 kadın ve 1.277 çocuk olmak üzere 8.027 Azeriyi öldürdüğünü söyleyebiliriz. Öte yandan Ermeniler, sivilleri ele geçirme gerçeğinin yanı sıra, sistematik olarak maddi ve manevi miraslarını yok etmeye çalıştılar, bu da tarihi tahrif etme niyetlerini açıkça teyit ediyor. Örneğin Ermeniler Şamahı kentindeki Cuma Camii’nde başta kadınlar olmak üzere 1.800 Müslümanı toplayıp işkence ettiklerinde, Kuzey Kafkasya’nın en eski camisi olan 743. binanın tarih kitabını yok ettiler. Daha sonra Gürcistan’dan davet edilen bir arkeoloğun ciddi araştırmalarıyla caminin tarihi restore edildi.
31 Mart-2 Nisan 1918 Bakü katliamı, Ermeni Taşnakların Azerbaycan halkına yönelik gerçekleştirdiği maksatlı, planlı soykırımın gerçeklerine bir bütün olarak bakarsak, tarihi insan yerleşimlerimizi ve milli kültür anıtlarımızı yerle bir etmiş ve yakmış, genleri açgözlü ve Türk halkının kanına düşman olan Ermeniler denen vicdan, din, inanç, onur ve haysiyetten yoksun bu aşiretin Bolşeviklerin arkasında veya omuzlarında olduğuna şahit olacağız. Örnegin. Rusya İmparatorluğu, Azerbaycan’ın Türkiye ile birleşmesinden korktuğu için saldırdığında, Ermeniler bundan yararlanarak sinsi niyetlerini yerine getirdiler.
Ermenilerin halkımıza ve milletimize karşı işlediği soykırımın haritası – özellikle de Ermenilerin 1918 soykırımında Azerbaycanlılara karşı işledikleri zulümler – Guba bölgesindeki şehit mezarlığında yaşıyor. 2007 yılında bir yol onarımında tesadüfen bulunan ve başları vücutlarından ayrılan yüzlerce şehit cenazesi, Ermenilerin sonsuz Türk düşmanlığının tarihinin bir kanıtıdır.
Hiç uzaklara getmeyelim. 2020-ci yılda, 27 Eylül’den başlayarak 44 gün boyunca Azerbaycan halkı, ebedi vatanımızı, Dağlık Karabağ yerleşimlerini nefret edilen Ermeni işgalcilerinden kurtarmak için silaha sarıldı. Azerbaycan Milli Ordusu, Cumhurbaşkanımız Başkomutan Sayın İlham Aliyev önderliğinde, Türk halkının doğasında ve karakterinde var olan cesaret ve kahramanlıkla Dağlık Karabağ sınırları boyunca karşı saldırı operasyonları yürütdü ve Zafer çaldı. Bu vatan savaşında erməniler ellerine düşün har fursetde Azerbaycan asgerlerine dedelerinden miras kalmış türk duşmanlığını yaşatdılar. Azerbaycan’ın Gence şehri gibi tarihi anıtı ateşkes isteyen Ermenilerin 11 ve 17 Ekim tarihlerinde, Berde şeheri 28 ekimde gerçekleştirdiği soykırım ve vandalizmde ağır hasar gördü. Burada dikkat çekmek isterim ki, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni ziyaret eden yabancı yetkililer Hocalı soykırımı gibi, siyasi diplomasi, uluslararası siyaset, en yüksek, ilahi adalete zıdd Gence ve Barda’da son zamanlarda yaşanan olaylara göz yumuyorlar. Elbette bunun bir adı İslamofobi. Hemçinin bir asgerimize benzin töküb diri-diri ateşe verdiler. Tutsaklarımıza acımasızca davrandılar.
Bu vahşetleri yapanların bir ismi var Vandal! Kanı düşman olan kişiye vandal denir. Böylece, Hocalılar 1918 soykırımından bir sonraki Ermeni vahşetinin kurbanı oldu. İnsanlığa sığmayan vahşetle katl edildi. Dünya Nagasaki, Hiroşima dehşetini yaşadı o gün. Beşer, – ırkından, dininden bağımsız olarak bütün dünya halkları lanetler okudu ismi ermeni olan ve hala millet denilen canilere, katillere.
Tarihe bir kanlı salname de ek olundu. Elbette Ermeniler tarihsel olarak korkak, zayıf bir millettir. Her zaman birine sığınmışlardır. Ayrıca hemişe birinin niyetini yerine getirmek için kullanıldılar. Bu acıdan 1992 yılının Şubat ayının 25-den 26-sına bağlayan gece ermeniler Geçmiş Sovyetler Birliği’nin Rus Ordusu’nun yardımıyla ulusal Hocalı soykırımını yaptılar. Bu kanlı facianın sonucunda Bağımsız Azerbaycan Cumhuriyetinin Hocalı ilinin 63’ü çocuk, 106’sı kadın, 70’i yaşlı ve karı olmak üzere 613 sakini katledildi, 8 aile tamamen yok edildi. Düşman güllesinden 76-sı çocuk, 487 kişi yaralandı. 1275 kişi esir götürülüdü. Rehin götürülenlerden 150 kadarının da dahil olmak üzere 68 kadın ve 26 çocuğun kaderi bu güne kadar bilinmemektedir.
Artik Bakü’de Şehitlik gibi ovunmayan derdimize ortak bir çok Anıt mezarlıklar vardır. 1-ci Karabağ savaşının, 20 ocak kurbanlarının uyuduğu Şehitler Hiyabanı ve köy-köy, el-el şehir mezarlıkları. Bunlar sırasında Hocalı Şehitlerimizin ruhuna dikilmiş abide de bir ayrı dert anıt yerimiz. Her yıl binlerce vatandaşımız 1992 yılı Şubat soykurumu olayında hayatlarını kaybetmiş vatandaşlarımızı anmak için Hocalı abidesini ziyaret ediyorlar.
Şunu da belirtelim ki, Hocalı Soykırımı kurbanlarına “Bir millet iki devlet” kardeş Türkiye’de – Ankara’da, İzmir’de, Denizli’de, İzmit’te ve ayrıca dünyanın çeşitli ülkelerinde Avrupa’da – Hollanda’da,Almanya’da, Bosna Hersek’te, Meksika’da Anıtlar dikmekle anıları korunmaktadır.
Bütün bunlar dünya halklarının beşerin Azerbaycan halkının Karabağ’da, kutsal toprağın ayrı ayrı bölgelerinde işlenmiş facialara, o sırada Hocalı’da yaşanan vahşetler dolu Soykırım olayına duyarsız olmadığını teyit etmektedir. Fakat elbette ki, bu yapılanların ebedi sahipleri ve tüm Azerbaycan halkı Milli Soykırım işleyen katillerin cezalarını bekliyor. Dünya siyasileri ise halen bu on yıllar boyu düşünülmüş, gerçekleştirilmiş Ermenilerin Türk soykırımının nöbeti vahşet planı Hocalı olayı ile ilgili kendi kararlarını vermemişlerdir.
Bakmayarak ki, BM Genel Kurulu tarafından 260 A (III) sayılı kararı ile kabul edilmiş 9 Aralık 1948 tarihli “Soykırım suçunun önlenmesi ve ona göre cezalar” Sözleşmesi; Nürnberg Askeri Mahkeme Tüzüğü; Uluslararası Ceza Mahkemesi Yugoslavya üzerine Nizamnamesi (madde4); Uluslararası Ceza Mahkemesi Ruanda üzerine Şartı (madde 1); Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin statüsünü (madde 6); Azerbaycan Cumhuriyeti Ceza Kanunu (madde 103); Azerbaycan Cumhurbaşkanının “Azerbaycanlıların soykırımı hakkında” 26 Mart 1998 tarihli kararnamesi o meşum gecenin Soykırım mahiyetini daha açık ve dolgun ifade etmektedir.
1993 yılında Ulu önder Haydar Aliyev’in girişimi ile 26 Şubat tarihi Hocalı soykırımı günü olarak kabul olundu. Heydər Aliyev’in 25 Şubat 1997 verdiği N 498 karar sonucunda, her yıl Şubat ayının 26-sı saat 17.00-da Azerbaycan Cumhuriyeti arazisinde Hocalı soykırımı kurbanlarının anısına saygı belirtisi olarak sessizlik dakikası ilan olunur. Haydar Aliyev Hocalı soykırımının onuncu yıldönümü ile ilgili Azerbaycan halkına 25 Şubat 2002 tarihli başvurusunda yazıyordu: Hocalı şehitlerinin ruhu karşısında bizim vatandaşlık ve insanlık borcumuzdur. Öte yandan, facianın asıl uluslararası hukuki-siyasi değer alması, onun ideologlarının, organizatörlerinin ve icraçılarının layıkıyla cezalandırılması bir bütün insanlığa yönelik bu acımasız eylemlerin gelecekte tekrarlanmaması için önemli şarttır.
Azerbaycan halkı Hocalı faciasını tarihinin en kanlı olayı gibi daima yad ediyor, vatandaşlarımız insana karşı şiddetin en bariz ifadesi Hocalı’ya Adalet sloganı ile daima kendi seslerini dünyaya çattırlar. Lakin beşeri vahşetleri belirten 26 Şubat Hocalı (Türk) soykırımına dünya devletlerinin genel ses vermemesi, facianın uluslararası düzeyde çözüm bulmaması Azerbaycan halkının milli ruhunu kesinlikle zedeleye bilmir ve biz inanıyoruz ki, hak-adalet er geç yerini bulur.
Biz Muzaffer Milletik! Nasıl Azerbaycan halkı, Azerbaycan devleti, Muzaffer Ordumuz Vandal Ermenileri Dağlık Karabağ topraklarımızdan kovdu, devlet sınırlarımızı restore etti, gün gelecek HOCALI soykırımını yapan ermenilerin cezalandırılmasını da sağlayacaktır. O gün çok uzakta değil, çok yakın!
Dr.Hatıra Guliyeva Bakü’den yazıyor
Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Felsefe ve Sosyoloji Enstitütüsü,
Çokkültürlük ve Hoşgörü Felsefesi Bölümü Başkanı