Sevgili okurlar,
Gazeteniz, Bizim Sakarya’da yer alan habere göre; ”Sakarya’nın Hendek ilçesinde bir havai fişek fabrikasında 3 Temmuz 2020’de meydana gelen, 7 kişinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin ise yaralandığı patlamaya ilişkin, aralarında fabrika sahiplerinin de bulunduğu 5’i tutuklu 7 sanığın yargılandığı davanın ikinci duruşmasının, ikinci günü başladı. Duruşmada, müştekilerin sözlü müdahale sonrası yarım kalan sanık A.Ç.’nin çapraz sorgusunun ardından müştekilerin dinlenmesi ile dava devam ediyor” büyük bir dramın adalet önünde hesabı görülüyor..
Gerçekten çok büyük acıların yaşandığı ve sadece Sakarya’da değil, tüm ülke genelinde büyük infial yaratan bu olayda hayatlarını kaybeden, yaralanan ve işini kaybedenlere tekrar Allah rahmetler eylesin, acil şifalar ve sabırlar dileriz!..
Bu davanın görüldüğü salona elbette acılı ailelerin yanı sıra sendikalar, bazı sivil örgüt temsilcileri ve siyasiler ile basın mensupları geldiler..
Ama üzülerek ifade edeyim ki, bu davanın görüldüğü yere Sakaryalıların gelmemesi ne ile izah edilebilinir ki?
Niye ki?
Haklılar, ateş düştüğü yeri yakıyor!
“Orada acılar içinde, kaybettiklerinin hakkının, hukukunun, geleceğinin peşinde olan aileler ile bütünleşmek, onlarla birlikte olmak, onları desteklemek” aklımıza gelmedi mi?
Maalesef Boğaziçili öğrenciler kadar bile olunamadı?
Yani ellerinize kelepçe mi vurulurdu?
“Hak, hukuk, adalet” için ellerinize kelepçe vurulsa ne olur ki?
“Bu korku, bu sindirilmişlik, bu pısırıklık”, daha önce de fabrikalarımızın yok pahasına satılması ve yine topraklarımızın karşılıksız olarak belli adreslere peşkeş çekilmesinde de yaşanmadı mı?
Tüm bunlara kayıtsız kalmayanlara, sesini yükseltenlere, meydanlarda yerini alanlara, hak, hukuk, adalet mücadelesinde olanların hakkını teslim edelim..
İyi ki varlar?
Bu iyiler içinde yer alan Sakarya Milletvekili Engin Özkoç’u davanın görüldüğü salonun önünde basın mensuplarına açıklama yaparken dinledim..
Yerden göğe kadar haklı..
Acılı ailelerin, mağdurların hak, hukuk ve adalet mücadelesinde, onlara destek için gelmiş..
Söyledikleri gerçekten önemli..
Fabrika sahibinin “aba altından sopa göstermesini ve suçu kabul etmemesini, ihmalleri ve patlamanın geliyorum demesini”, bir, bir anlattı..
İyi ki Engin Özkoç var..
“Sakarya için, ülke meseleleri için girilemeyecek toplara kafa uzatan ve zaman, zaman bu uğurda hırpalanan, mahkemelere verilen, hakkında fezlekeler hazırlanan milletvekilimizin çabaları” inşallah hatırlanır..
Bir başka milletvekilimiz İYİ Parti kurmaylarından Ümit Dikbayır’dan da söz etmezsem, haksızlık olur!..
Ya diğerleri?
O türkü de olduğu gibi; “Elmayı top, top yapalım, birilerine bahşiş atalım, işler çok kötü, sessiz kalalım” anlayışlarındalar!?..
Adlarını bilenleriniz var mı, bilmem?
Ben bilmiyorum!
O zaman Sakaryalı, bir daha ki sefere, gerçek temsilcilerini seçmeli..Biat edenlerden, birilerinin icazeti ile seçilenlerden bu ile ülkeye fayda olmayacağını artık bilmeli, öğrenmeli..
Kaç yıl geçti be kardeşim?
Yoksa siz oylarınızı, parti liderine mi verdiniz?
Bu tepkisizlik, bu korku, bu sessizlik neye yorulmalı?
Neyse, sizin bileceğinizdir elbet!
Sizden iyi bilecek değiliz ya?
Allah hayırlısını versin!
Burada bir tebrik gazetemiz Bizim Sakarya’ya gitsin..
Başından itibaren olayı tarafsız, objektif bir şekilde okurlarına duyurmayı prensip kabul eden arkadaşlarımızı tebrik ederim..
İşte bunun adı habercilik, gazeteciliktir..
İnşallah okurlarımız da bunun görür, takdir eder..
***
Sevgili okurlar,
Türkiye’nin içinde bulunduğu,” ekonomik, siyasi, sosyal, kültürel ve sağlık sorunları” hepimizin malumudur..
Özellikle devletin tepesinden yapılan açıklamalar, Sağlık Bakanlığı mesajları, toplum tarafından ne kadar alınıyor, değerlendiriliyor, takdirlerinize bırakıyorum!..
Ama bir gerçek var ki, artık bu siyasi iktidara güven, bu siyasi ortaklara inanç hepten gitti!.
Bunu şunun için söylüyorum:
Son “Hukuk ve Ekonomik Eylem programlarına” vatandaşımızın güveni ve inancı gerçekten kalmamış!..
Ülkede hiçbir heyecan yaratmayan ve bugüne kadar yapılan yanlışların, ihmallerin onayı anlamına gelen bu eylem planlarının, ne insanımıza, ne ülkeye bir yarar getirmeyeceği açık ve net ortadır..
Bir ülkede, “kurallara, önce kuralları açıklayanlar uymazsa, israftan ve gösterişten elini çekmezse, labe- lep kongreler yaparsa, cenazelerde boy endam gösterirse, uzun konvoylar ile bir yerden bir yere gidiyorsa, lüks, ihtişam ve şatafatı bırakmamışsa”, kim, neye, neden inansın, güvensin ki?
İşsizliğin çığ gibi arttığı, ekonomik sorunların büyük sarmal oluşturduğu, hak, hukuk ve adaletin rafa kaldırıldığı, birçok sektörden feryatların yükseldiği, şu salgın döneminde sürecin doğru yönetilmediği, acı ama, gerçek olarak önümüzde duruyor!
Türkiye’nin bu sorunların üstesinden gelmesi, silkinmesi artık bu iktidar, bu anlayış ve bu yönetimle mümkün değildir..
O nedenle acilen, bu ucube sistemden, fabrika ayarlarına dönülmeli ve devletin yaşatılması, insanın yaşatılması ile sağlanmalıdır..
Türkiye’nin bu girdaptan çıkış yolu budur..Zira ülkenin, insanımızın daha büyük zarar görmemesi ve iflasların yaşanmaması, vatandaşımızın umutlarını tüketmemesi için, bunda zaruret vardır!..
Allah yardımcısın olsun!
Yusuf Cinal yazıyor,Brüksel