Türkiye’de 12 Mart ve 12 Eylül Amerikancı darbeleriyle birlikte üretilen kültür ve ahlak soykırımı ile birlikte arşınlanan süreçte gelinen son nokta olarak yönetici ve yönetim krizi ile başbaşadır.
Ülkede özellikle son 50 yıllık süreçte, Cumhurbaşkanlığı, Hükümet, Bakanlar, bürokratlar, siyasetçiler, işadamları, sendikalar, partiler, STKlar, gazeteciler, gazeteler, yargı mensupları, medya patronları, akademisyenler, sanatçılar, polisler, subaylar, MİT çiler, insan, kardeşlik, paylaşım, dayanışma adım adım çürütüldü.
Siyaset, iktidar, muhalefet kavramları rafa kalktı.
Çürümeyenler ise ya tasviye edildi yada susturuldu.
Dışardan içi dolu görünen kabuğun içi 1939’dan itibaren belli bir emperyalist proje ve işbirlikçilerin iştahı ile boşaltıldı.
Ortalık insan görünümlü kıravatlı yaratıklara kaldı.
Bu süreçte,
Devlet yıkıldı.
Rejim yıkıldı.
Siyaset yıkıldı.
Demokrasi yıkıldı.
Hukuk yıkıldı.
Adalet yıkıldı.
İnsanlık yıkıldı.
Kimlik yıkıldı.
Ahlak yıkıldı.
Gelenek yıkıldı.
Vatandaş yıkıldı.
Saygı ve sevgi yıkıldı.
Ortalık, siyasilerin ve bürokratlarında içinde olduğu Tarikatlara, Gladio’ya ve Mafya’ya kaldı.
Bugün maalesef Türkiye’nin 1939 ‘dan sonra adım adım içine düştüğü bu hazin durumu, herkes yani Türkiye ve dünyadaki ilgili ilgisiz herkes seyrediyor.
Fransa’nın Le Monde ve ABD’nin New York Times… gibi en etkili gazeteleri de bugünlerde Türkiye üzerine bunu yazıyorlar.
Yani Türkiye’nin içindeki çürümüşlükler ve rezaletler sadece Türkiye’de değil dünyada da gözleniyor, konuşuluyor, yazılıyor ve çiziliyor.
Bu konuda örneğin dış basında neler yazılıyor çiziliyor biliyor musunuz?
….. Türkiye’yi resmi, gayri resmi çetelerin yönettiğini yazılıyor… çürümüşlüğü, şantajları, uyuşturucu baronlarını, bunların bir birinin veya bir başkasının malına çökmelerini, devlet görevlilerin, siyasetçilerin ve mafya’nın nasıl bu yapıyla iç içe olduğunu ve bunun gibi yüz kızartıcı rezaletleri yazıyor….
Türkiye’de de herkes, Türkiye’de ki bu çürümeyi sanki kendi ülkesinde değil de Antartika’da olmuş gibi tribünden ve heyecanla seyrediyor.
Çekitdekleri hazırlayıp, arkası yarını bekliyor…..
Evet, Halk’ta ki tarihi hafızasızlıktan dolayı da Türkiye’nin beden bu hale geldiğini sorgulayıp, bunu yaratan 12 Martçılara, 12 Eylülcülere ve onların yarattığı bilumum yiyicilere, bire ahlak yoksunları üç kuruşluk menfaatiniz için nasıl kıydınız bu güzel vatana diyen yok ……?!
Bunu nereden görüyoruz?
Bir mafya kabadayısının ve suçluların suç ortaklarının aralarındaki iç çelişkiden ve bir birini tasfiyesinden dolayı, son 20 gündür yaptığı ifşaatlarından ve o ifşaatları zevk alarak, biz neden bu hale geldik diye düşünmeden ve sorgulamadan oluşan seyredilmelerden görüyoruz.
İsterseniz açın bakın sosyal medya’da ki yorumlara…. insanların nasıl bu konuda alenen makaraya sarıldığını ve mafya, gladio, siyaset ve tarikat dörtgeninde, bu bataklıklığın içinde ki elemanların bir birlerine karşı tamamen şahsi menfaat amaçlı ve karşılıklı olarak yürüttüğü psikolojik savaşın seyirci olarak ve biri lehine yorumlayarak bir parçası olduğunu görebilirsiniz.
Ama ey halk, alımızı başımıza alalım…..!
Böyle devlet yönetilmez diyelim.
12 Mar ve 12 Eylül’lün ürettiği bu insan tipini, kültürü, çürümüşlüğü ve bataklığı, yüz kızartıcı lığı reddediyoruz diyelim!
Bundan sonra, biz Halk olarak Türk Devleti’nin koridorlarında gezen, korunan suç örgütü mensuplarına, biz Halka ait tüm olanakların nasıl peşkeş çekildiğini ve kendi aralarında malı götürmek için nasıl bir birlerini ifşa ettiğini görüyoruz ve biz böyle bir düzende yaşamak istemiyoruz ve buna hayır diyoruz diyelim.
Herkesin bildiği gibi ciddi bir devlet yapısının ve Halkın örgütlü olduğu yerde bu tür bir çürüme olmaz. Olamaz.
Herkesin bildiği gibi Türkiye’de de bugün gerçek ve ciddi bir iktidar ve muhalefet olsa bu gibi suçlu yapılar devlette asla yer almaz.
Evet, Türkiye bu Gladio, Siyaset, Tarikat ve Mafya dörtgeninden ve 12 Mart ve 12 Eylül darbelerin sonucu gelişen bu bataklık üreten kültürden, insan tipinden ve darbelerin sonucu olarak haksız yere iktidar ve sarı muhalefet olanlardan derhal kurtulmalıdır.
Temiz devlet ve temiz toplum yaratmalıdır.
Bununda bugünlerde de görülüyor ki var olan hiç bir çözüm üretmeyen bu günkü siyasi partilerden medet umarak olmayacağı çok bellidir.
Çözüm yeni ve bugünde var olan çoban ateşlerinin, ( Hareket, Platform, Çevre, Grup, Dernek ve Vakıflar…vs gibi) bir eşgüdümle; birlikte, ulusal düzeyde, milli ve birleşik akıl oluşturulan toplumsal oluşumlar meclisini oluşturmak için, yetkin ve etkin bir oluşumu insan odaklı olarak yaratmaktan geçmektedir.
Bunu yapması gerekende, öncelikle egoları ve grup çıkarcılığını bırakması gereken çoban ateşlerinin sorumluları ve mensuplarıdır.
Bu tarihi sorumluluğu yerine getirmekte artık bu oluşumların omuzlarında ve sorumluluğundadır.
Ama esas olan yine tercihi Türkiye’nin gerçek sahibi olan Türk Milleti’nin yapmasıdır.
Millet bundan sonra Türkiye ‘de ya bu Amerikancı darbelerin sonucu oluşan rezaletleri, kokuşmuşluğu, ahlaksızlığın bataklığını kabul edecek ve Türkiye’nin eskiden Amerika’nın fahişesi olmuş Küba’da ki gibi işbirlikçi Batistaların bataklıklar ülkesine çevrilmesini seyredecek, ya da Türkiye’yi Mustafa Kemal Atatürk’ün, 1924 Anayasa’sının ve birinci TBMM’nin ruhunu yaşatan, bağımsızlıkçı, anti emperyalist, laik ve hukukun üstünlüğünün olduğu bir Türkiye’yi yeniden, ikinci defa yaratmak için kızıyla kızanıyla kolları sıvayacaktır.
Ve Millet, yeniden kendi içinden çıkaracağı bir liderlikle ve yine kendi kararlılığı ve azmiyle, Ergenekon’dan 3. defa yine kendini düzlüğe çıkaracaktır.
Ne oldu? çok mu sert bu sözler….?
Kimse kusura bakmasın. ..
Yine tekrar edeyim,
Kendine planlı bir biçimde dayatılan, 12 Mart ve 12 Eylül kültürüne ses çıkarmayan, darbecilerin ve darbelerin şefi olan ABD’nin, Türkiye’nin en dinamik ve en siyasi kesimini 12 Mart ve 12 Eylül de biçmesine ses çıkarmayan, kahramanlarını Balyoz, Ergenekon, Atabeyler vs gibi kumpaslarda boğulmasına ses çıkarmayan bir toplumun karşılaşacağı yer tabi ki cennet bahçesi değil, şimdiki Türkiye’yi içine çeken bu bataklık olacaktı.
Çünkü Amerikancı darbe kültürü bataklık üretir. Seyredenlerde bu bataklıkta sivri sinek olmakla karşı karşıya kalır. Bu bir kuraldır. Ses çıkarmayıp mücadele etmediniz miydi de bundan kaçış yoktur.
Eğer Türkiye olarak, biz asil bir Milletiz ve Devletiz diyorsan,
artık uyan Türkiye.
Kendine gel….
Akrepleşme….
Kendini sokma….
İntihar etme…
Kendini yılanlardan ve çıyanlardan kurtarmak için titre ve kendine gel!
Bundan sonra hiç beklemeden yüz kızartıcı ifşaların asla zemin bulamadığı ve olmayacağı bir demokratik, laik ve bağımsızlıkçı Türkiye’yi kendi ellerinle yeniden inşa et.
Bu senin hakkın.
Kısacası yeniden doğum yap.
Atatürk’ün ülküsü doğrultusunda yeniden ikinci defa Türkiye Cumhuriyeti’ni yarat.
Eğer onurunla ve mutlu olarak yaşamak istiyorsan başka yolunda yok Türkiye.
Maalesef gerçekten de başka şansın yok TÜRKİYE 🇹🇷
Sefa Yürükel