Akşener’den ‘Sedat Peker’ açıklaması: Erdoğan, bu kepazeliğe daha ne kadar sessiz kalacaksın?
Akşener’in açıklamaları şöyle:”Devletin idare edenlerin hangi işine baksak elimizde kalıyor. Biliyorsunuz sosyal medyada bir video furyası aldı başını gidiyor. İktidar isimleri çirkin ilişkilerin içinde geçiyor. Bu iş daha da ileri gitmiş, aile içi mesele haline gelmiş. Ama AKP içindeki skandallarla milletin gündeminin gölgelenmesini istemeyiz. Buradan konunun paydaşlarına sesleniyor. Türkiye’nin itibarı söz konusu, cümle aleme rezil ettiniz. Bu işler karşılıklı videolar yayınlamakla, ekranlara çıkıp saçmalamakla olmaz. Böyle devlet yönetilmez. Bu işler şeffaf yargı süreci ile olur. Yapılacak olan basit, İçişleri Bakanı ve suçlamalara maruz kalanlar kenara çekilir, savcılar devreye girer. TÜrkiye Cumhuriyeti’ne yakışan budur. Suçu olan cezası çeker, suçu olmayan aklanır, işinin başına döner.
Erdoğan bu kepazeliğe ne kadar sessiz kalacak? Alengirli işlerinizle milletimizi daha fazla yaralamayın, gerekeni yapın. Memleketi de daha fazla küçük düşürmeyin.
Yaşanan her yeni skandalda bir kez daha anlıyoruz ki , bu sistemin millete vereceği hiçbirşeye kalmamıştır.”Akşener’in açıklamalarından satır başları şöyle:
EKONOMİ ELEŞTİRİSİ
”-Sayın Erdoğan, bozulan ekonomi karşısında millete el uzatmadı. Ufak yardımlar dışında milletimiz devleti yanında göremedi. Geçen çıktı esnafa sözüm ona destek verdi, yine kredi verdi, borç verdi.
-O beş müteahhittin 9.4 milyar lira vergi borcunu sildin. Tek bir kişite 20 milyon vatandaşa verdiğinin iki katını veriyorsun.
-Akaryakıttaki ÖTV oranını arttırdılar. Benzine 55 kuruş, LPG’ye 35 kuruş zam geldi. Esnafımıza verilecek destek bu zamla iki ayda geri alınacak. İBAN yollamayı bıraktılar vergi olarak kesiyorlar.
GÜÇLENDİRİLMİŞ PARLAMENTER SİSTEM ÖNERİSİNİ AÇIKLADI
-İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlementer sistem önerimiz milletimize ve memleketimize hayırlı olsun.
Peki nedir bu öneri? Türkiye’nin partili cumhurbaşkanlığı sistemi ile düştüğü sıkıntılardan çıkış yoludur. Milleten yana olanı tarif eden, sistem tasarımıdır.
-Yıllar boyu siyasi felaketin ardından FETÖ 15 Temmuz 2016 ve sonrasındaki OHAL döneminde partilli cumhurbaşkanlığı sistemine geçildi. Yüzde 50 artı 1 için her şey mübahtır diyen bu sistem milletimizi kutuplaştırdı.
-Çoğulculuk ve saygının değil, nefretinin yüceltildiği sistemle karşı karşıya kalmış durumdayız. Bu düzen böyle gitmez. Bu sistem Anayasa yoksunluğu olarak tanımlanıyor.
-Önerimizde belirlediğimiz ilkeler, özgür birey, güçlü devlet, güçlü ekonomi ve güçlü sivi toplum ilkelerini barındırır.
İlkelerimiz şöyle:
1. Tarafsız cumhurbaşkanı: Cumhurbaşkanlığı makamı partiler üstü ve tarafsız olarak milletin birliğini temsil edecek. Cumhurbaşkanının yetki alanı demokrasinin tıkandığı anlarda hakemlik görevini yapan devletin en üst organı olacak. Sadece temsili görevler üstlenmeyecek. Bazı görev alanlarının siyasi tartışmalarının dışında kalması şart. Örneğin Genel kurmak başkanı, MİT başkanı gibi atamalardan cumhurbaşkanı görevde olacak.
Cumhurbaşkanı yalnızca bir dönem yapabilecek, görev süresi 6 yıl olacak. Görevi sona eren cumhurbaşkanı siyasete geri dönemeyecek.
2. Çoğulcu demokrasi, katılımcı meclis: Ülke yönetimi tek bir kişinin değil, başbakanlık ve bakan kurulunun yetkisinde olakca. Yönetme süresi, TBMM tarafından belirlenecek. Tek bir partinin sayısız hükümet kurmaya yetmezse, koalisyon kurulacak. Ama koalisyon kurulmadan önce şeffaflık gereği milletle paylaşacak.
Bakanların Meclis’e karşı sorumluluğu yok.Bizim önerimizde Meclis dışından bakan atanamayacak, milletvekilleri arasında seçilecek. Bakanlar, TBMM’ye karşı sorumlu olacak. Bu ucube sistem gazi Meclis’i devre dışı bıraktı.
AYM, HSK, SAYIŞTAY, RTÜK üyeleri Meclis tarafından belirlenecek.
Mevcut sistemde belediyelere yük binmiş durumda. Kentsel dönüşüm düzenlemelerinde Cumhurbaşkanı kararı aranır oldu.
3. Kuvvetler ayrılığı ve güçlü denetim: Bizim için herhangi bir vesayet kabul edilemez. Nitekim kuvvetler ayrılığı her türlü vesayetin önüne geçebilecek bariyerde.
Önerimizde devletin hiçbir kurumu anayasadan aldığı yetkiler dışında vesayet kuramayacak. Böylece Türkiye’de vesayet dönemi sona erecek.
Partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin ülkede açtığı sorunların nedeni keyfilik. Bu durum uluslarası finans çevrelerinde ekonomik kırılganlığa neden oldu. Önerimizde, Merkez Bankası’nı müdahalelere kapatacağız.
Merkez Bankası Başkanı Bakanlar Kurulu tarafından beş yıllığına atanacak.
En az yüzde 5 oranında kadın üyelerden oluşacak bu kurumlarda başkanlar bakanlar kurulu tarafından 4 yıllığına atacanak.
TBMM, Türk milleti adına bütçe düzenlenmelerinde söz söyleyecek. Önerimizle yolsuzluk ile mücadelede kamu da denetimsizliğe son vereceğiz. Kamuda denetimsiz alanlara derhal son vereceğiz. Hükümetin bütün harcamaları Sayıştay denetimine açık olacak. Milletin parasını harcarken sığınılan ticarı sır saçmalığına son verilecek.
4. Hukukun üstünlüğü ve tam bağımsız, tarafsız yargı: Milletimizin her bir ferdi şartsız kanunun önünde eşit olacak. Hiçbir suç cezasız kalacak, ama bu ülkenin hiçbir yurttaşı da sahte delillerle cezalandırılmayacak.
Adil yargılama ancak bağımsız ve tarafsız mahkemeler tarafından yapılabilir. Bu da hakim ve savcının tarafsız ve bağımsız olması ile mümkündür.
Mevcut sistemde cumhurbaşkanı ve bakan hukuksuzluğa sessiz kalıyor. Böyle hukuk olmaz, böyle adalet sağlanamaz. Bu nedenle, Türkiye bu utançtan kurtulacak. HSK, üye atama sistemi değiştirilecek. HSK, en az beşi kadın, 15 üyeden oluşacak. Adaylar barolar, üniversiteler tarafından önerilecek TBMM’de tarafından seçilecek. HSK üyeleri bir kez seçilecek ve görev süresi beş yıl olacak.
Bir ülkenin yönetimindeki en önemli unsuru da anayasayı korumaktır. Bu nedenle Anayasa Mahkemesi çok önemlidir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi de düzenlenerek vesayetin etkisinden kurtarılacak.
5. Devlette liyakat: İYİ Parti olarak ısrarla bir öneride bulunuyoruz, diyoruz ki liyakat vazgeçilmezdir. Ancak maalesef bir kişinin tercihlerine hapsedilen sistem, bir makama ulaşabilme kriteri, eş dost olma noktasında gelmişti.
Torpilin yeni adı haline gelen mülakat kaldırılacak. Liyakatli kadroların kaynağı akademidir. Apartmanlara sıkışmış üniversitelere çeki düzen vermek zorundayız. Bunu sağlamalının ilk koşulu da akademi ve mali özerklik. Bu nedenle güçlendirilmiş parlamenter sistemler üniversitelerin özerk hale getirilecek.
Rektör atamaları, kurum dışından yapılmayacak. Öğretim üyeleri kendi rektörlerini kendileri seçecek. En fazla oy alan öğretim üyesi YÖK bildirilecek ve ataması yapılacak.
Fakültelere de fakülte dışında dekan atanmayacak. Dekan, fakültenin öğretim üyelerinin içinden seçilecek.
15 Temmuz hain kalkışmasının ardından birçok kurum gibi TSK’da da büyük yıkıma neden oldu. Harp akademileri kapandı, milli savunma üniversiteleri kuruldu. Eğitimdeki liyakat sorununun, ordu içinde liyakata dönüşmesi kaçınılmazdır.
Askeri liseler ve harp akademeleri yeniden açılacak.
Her kurumun içinde Devlet Liyakat Kurumu oluşturulacak.
6.İnsan hakları ve bireysel özgürlükler: Demokratik, sosyal hukuk devletinin en temel kuralı olan kişinin bireysel özgürlükleri, hukuk tarafından en üst seviyede korunması sağlanacak.
STK’lar güçlendirilecek. Hak savunucuları yapmaları için önlerindeki engeller kaldırılacak.
Devlet, STK’larla birlikte çalışacak.
İşçilere, öğrencilere, baro başkanlarına, doğaya sahip çıkan köylülerine, doğa savunucularına, 8 Mart Dünya Kadınlar gününde itilip kakılan kadınlara, EYT’li vatandaşlarımıza hukuksuzca müdahale edilemeyecek.
Bizim inancımıza göre gençlerimiz, ülkemizin teminatıdır. Gençlere layık bir Türkiye’yi birlikte inşa etmek istiyoruz. Liyakatın sağlanması ile ekonomik bağımsızlığına kavuşmanıza olanak sunulacak.
Türkiye, mevcut kadın haklarını savunan sözleşmelerden bir gecede çıkabiliyor. Kadınlara işlenen suçlar artık Türkiye için büyük bir ayıptır. Kadına karşı suçlar Anayasa’da düzenlenecek.
Pandemide döneminde milletine omuz vermeyi çok gören bu sistem milletin değerlerine yabancıdır. Bir sosyal devlet, aç ve açıkta bıraktığı vatandaşa bakmak zorundadır. Bu vatandaşın hakkıdır.
Sanatçıların, sosyal haklarına kavuşması için yasal düzenlemeler yapılacaktır.
Bu cennet vatanın doğası, en büyük değerimizdir. Bu zenginliğimiz, hızla yağmalanıyor. hiç kimse Kaz Dağları’nı talan edemeyecek, kimse İkizdere’ye taş ocağı açamayacak, Salda Gölü’ne ihanet edilmeyecek,
7. Özgür basın: Basının özgür olmadığı bir ülkede, siyasetin ve seçimlerin eşit şartlarda yapılması mümkün değildir. Bunu AKP’nin medya düzeninde yaşadık.
Medya patronlarının diğer iş kollarındaki yatırımları çok sıkıcı denetlenecek. Medyayı diğer alanlarda avantaj olarak kullanılması engellenecek.
8. Adil ve özgür seçimler: Milletin iradesinin hakkıyla yansıtamayan seçimler, demokrasinin önündeki en büyük engeldir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemde seçimler adil ve özgür bir şekilde yapılacak. İlk adım olarak seçim barajı yüzde 5’e indirilecek. Siyasi etik ilkelerinden taviz verilmeyecek. Önerimizde, YSK’nın yapısı ve işleyişinde gerekli düzenlemeler yapılacak. YSK, seçime ilişkin kararlarına karşı Anayasa Mahkemesi’nde itiraz edilebilecek.
İYİ Parti olarak, Türkiye’yi ayrılmaz bir bütün olarak görüyor, bu ülkenin huzurunu daim kılmak için çalışıyoruz. Bu kütlü ülkü milletce birbirimize güvenmemizi gerektirir. Güçlendirilmiş parlamenter sistemimiz bu ülküden kaynaklanmıştır.
Önerimiz, ülketi kutuplaşmadan ve ekonomik krizden kurtaracaktır. Bu günden itibaren siyasi partiler, sivil toplum örgütleri ile sürekli temas içinde olacağız. Önerimizi hep birlikte geliştireceğiz. ”
Bahçeli’ye Rize Cevabı
Akşener şöyle konuştu:
”Geçtiğimiz hafta Rize’nin İkizdere ve Çayeli ilçesini ziyaret etti. Bizim için kutsal olan doğamıza sahip çıktık.
Biz ziyaretlerimizi yaparken İkizdere ve Çayelinde, AKP teşkilatlarının topladıkları gruplarının provokasyon girişimleri oldu. Ama Rizeli yurttaşlarımız bunlara prim vermediler. Yanlış anlaşılmasın, ben Erdoğan’ı ve arkadaşlarını anlayabiliyorum. Zor günler geçiriyorlar. Sulandırmak zorunda oldukları kocaman bir millet gündemi var.
Ama bunları yaparken Rizeli kardeşlerimi zan altında bırakmayı kabul etmem. Rize’den bize zarar gelmez, ben Rize’nin geliniyim.
Dün de küçük ortak çıkıp demişki benim Rize’ye gitmem provokasyonmuş. Sayın Bahçeli, ben gezmezsem kim gezecek muhterem. Ben dinlemezsem, milletin derdini kim dinleyecek. En son ne zaman esnaf ziyareti yaptın, işsize iş buldun.”