ÖZKOÇ: “AKP’NİN HİKAYESİ ERDOĞAN’IN KEÇİÖREN’DEKİ APARTMAN DAİRESİNDEN SARAY’A GEÇİŞİNİN HİKAYESİDİR”
-“ASGARİ ÜCRET TÜİK’E DEĞİL GERÇEK ENFLASYONA GÖRE BELİRLENMELİ”
-“MİLLET, BİRİLERİ DAHA ZENGİN OLSUN DİYE Mİ PORSİYONLARI KÜÇÜLTECEK, KOMBİLERİ KISACAK?”
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, AKP’nin 19 yılını değerlendirdi. Özkoç, “AKP’nin 19 yılı, AKP Genel Başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ın Keçiören’deki apartman dairesinden, etrafı duvarlarla örülü bin odalı saraya geçişin hikayesidir. Milletten kopuşun, israf, kibir ve kayırmanın hikayesidir bu 19 yıl” dedi. Özkoç şunları söyledi:
“AKP 19 yılda gerçekten ne yaptı? Öncelikle iktidarda FETÖ ile kol kola girdi. FETÖ yapılanması bizzat Recep Tayyip Erdoğan’ın da ifade ettiği gibi onların döneminde güçlendi ve derinleşti, devlet kadrolarındaki yerini aldı. Anayasa değişikliğiyle yargı sistemini onların eline teslim ettiler. Fethullahçı terör örgütüne kozmik odayı, yani devletimizin sır kapısını açtılar. Balyoz ve Ergenekon davalarında FETÖ ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusuna kumpas kurdular. Ülkemizin vatansever Genelkurmay Başkanını, PKK’lı bir teröristin gizli tanıklığı ile müebbet hapse mahkûm ettiler. Darbeci generalleri de göreve getirdiler. 15 Temmuz’da Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri bu yüce Meclis’in kapısını açıp, direnişe geçen ilk milletvekilleri oldular. Ancak 15 Temmuz’da bu terör örgütü cumhuriyet tarihimizin en kanlı darbe girişimini gerçekleştirdi. 251 insanımız şehit oldu. Meclis’imiz bombalandı, devlet sistemimiz yaralandı. AKP kendi elleriyle yol açtığı yarayı onarabildi mi? Hayır. 20 Temmuz’da sivil darbe yaptı; ülkemizi Cumhuriyet tarihinde görülmemiş bir şekilde yasaklara boğdu. Yani ‘yasaklarla mücadele edeceğim’ diye gelen AKP, 15 Temmuz’a kadar da yaptığı yasakları, 15 Temmuz’dan sonra 20 Temmuz darbesiyle en üst seviyeye çıkarttı. Cumhurbaşkanına hakaret diye ucube bir suç tanımı yaptılar. 38 bin insan, 38 bin 608 insan yargılandı. Yaklaşık 33 bin kişi mahkûm oldu. 96 yaşındaki bir ninemiz Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanır hale geldi. Özgürlükler için geleceklerini söyledikleri Türkiye’de bugün dünyanın en nitelikli, bilgili mahkumları Türkiye’de ve biz bunda birinciyiz. Nasıl mı oluyor bu? Aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler, bilim insanları, öğrenciler cezaevlerindeler. Cezaevleri tıklım tıklım dolduğu için yeni cezaevleri yaptılar. Boşalttılar, tekrar doldurdular.” Özkoç şöyle devam etti:
TÜRKİYE G-20 LİGİNDEN DÜŞTÜ
“‘Türkiye’yi 2023’te en iyi ekonomisi olan ülkeler arasına sokacağız’ dediler. Türkiye G-20 liginden düştü, maalesef 21 inci sıraya geldi. ‘Kişi başına milli geliri 25 bin doların üstüne çekeceğiz’ dediler. Kişi başına milli gelir 8 bin 600 doların altına indi. ‘Yeneceğiz’ dedikleri yoksulluğun pençesine attılar insanlarımızı. Bugün Türkiye’de tam 20 milyon yoksul vatandaşımız var. Açlık sınırının altında asgari ücretle geçinmeye çalışan milyonlarımız var. Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesinde işsizlik var. Bugün Türkiye’deki işsiz sayısı 10 milyondan daha fazla. AKP’nin 2023 hedefine götürdüğü Türkiye, işte tam da böyle bir Türkiye’dir. ‘Şahlandıracağız’ dediğiniz Türkiye’yi borç kamburuna soktunuz. Devletin borcu 65 milyar dolardan, 180 milyar dolara çıktı. Özel sektörün borcu 43 milyar dolardan, 240 milyar dolara çıktı. Vatandaşın borcu ise tam yüzde 150 kat daha çok arttı. Bugün Türkiye’de vatandaşın borcu 1 trilyon lira civarında. Herkes icra kapılarında, i İnsanlar yoksulluk içeresinde, çaresizlik içerisinde. Paramız 2020 yılından bugüne kadar yüzde 64 oranında değer kaybetti, Türk lirasının değeri Cumhuriyet tarihimizin en düşük noktasına geldi. Yoksuluz, yoksullaşıyoruz, karakış kapımızda. AKP Türkiye’sinin ne yazık ki ülkemizin itibarı için cumhuriyet tarihimizin en zorlu noktasındayız.
EN FAZLA MÜLTECİ TÜRKİYE’DE
’Komşularımızla sıfır sorun’ dedi AKP iktidarı göreve gelirken, Türkiye’yi sıfır komşuluk noktasına getirdiler. Herkesle karşı karşıyayız. Hiçbir komşumuzla aramız iyi değil. Doğru bir diplomasiye sahip değiliz, egemen güçlerin arasında savrulup duruyoruz. ‘Suriye’de Emevi Camii’ne gireceğiz’ dediler. Süleyman Şah türbesini YPG ve PYD terör güçleriyle birlikte bizim toprağımıza, bizim bayrağımızı indirerek kaçırdılar. ‘Fırat’ın doğusunda bir koridor oluşturacağız’ dediler. ‘Burasını terör yuvası olmaktan kurtaracağız. Buraya yerleşim alanlarını koyacağız ve buraya mültecileri yerleştireceğiz’ dediler. Son tezkerede Fırat’ın doğusunu tezkereden çıkarttılar. En fazla mülteci barındıran ülke Türkiye; 5 milyon mülteci barındırıyor. Bu 5 milyona baktım merak ettim, kaç ülke nüfusu 5 milyon civarındadır diye. Dünyada tam 77 ülkenin nüfusu 5 milyon civarında. Yani biz 77 ülke nüfusuna eşdeğer bir şekilde, 5 milyonluk bir nüfusu kendi ülkemizde maalesef ithal ettik. Sınırımızı koruyamadılar, kimin ülkemize girdiği belli değil. Türkiye’de ne kadar IŞİD militanı, ne kadar Afgan ajanı var belli değil. Türkiye’de ne kadar El-Kaide ajanları var belli değil. Kars Emniyet Müdürü’nün söylediğine göre, 71 ilde bunlar örgütlendiler. ‘Uyuşturucu ile mücadele edeceğiz’ dediler. Türkiye dünyanın kokain durağı haline geldi. Uyuşturucu kullanımı 10 yılda yüzde 189 arttı, kullanım yaşı ise maalesef ilkokul seviyesine, 10 yaş noktasına kadar düştü.
EĞİTİMİ YABOZ TAHTASINA ÇEVİRDİLER
Çocuklarımızın eğitimini yazboz tahtasına çevirdiler. Tam 8 bakan değişti Milli Eğitimde, onlarca kez müfredat değişti. Sınav sistemi bir çorba sistemine dönüştü. LGS, OGS, SBS, TEOG, yeniden LGS… Alfabede kullanacak harf kalmadı. Devlet okullarında derslik açığı, öğretmen açığı bir tarafta, okulları temizleyecek hademelere, müstahdemlere nere iş vermediler. Okullar hijyen açısından tamamen kötü durumda. AKP iktidarı döneminde en çok özel okullara sahip çıkıldı. Özel okullara destek 3 kat oranında artırıldı. ‘Zenginin çocuğu okusun, yoksulun çocuğu ise cahil kalsın’ dediler. Parası olan eğitim aldı, olmayan kaderine terk edildi. Oysa cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi olmak için inşa edilmişti. Turgut Özal’lar, Demirel’ler, Erbakan’lar hep Anadolu’nun yükselen çocuklarıydı. Tunceli’nin bir köyünden çıkan Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en yüksek bürokrat seviyesinden daha sonra da Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkanlığına gelebildi. Bu eğitim çarkında artık böyle yoksul çocukların bu noktalara gelebilmeleri sizce mümkün müdür?
VATANDAŞIN PARASI BEŞ KİŞİNİN CEBİNE GİRDİ
Ülkedeki temel adaletli eğitim sistemini tamamen bozdular, işleyen adalet mekanizmasını da yok ettiler. Siyasetin oyuncağı haline geldi adalet sistemi. Türkiye’nin yoksulları çoğalırken, bu çarklar sarayın kendisine bol bol para aktardı. Papaz Brunson’un bir telefonla özel uçakla ABD’ye gönderildiği bir ülkede, kimse yargı bağımsızlığından da söz edemez. Peki gerçekten AKP iktidarı hiçbir şey mi yapmadı? Yaptılar, yolsuzluk yaptılar, yol yaptılar, köprü yaptılar, hastane yaptılar, havaalanı yaptılar. Bunların hepsini ödeme garantili, yatış garantili, geçiş garantili diyerek, beşli çeteye milyarlarca dolar para akıttılar. Vatandaşın parası beş kişinin cebine girdi. Beşli çete ve saray efradı, dışardaki halkı saray duvarları içerisindeki yoksulluğa itti. Hakaret ettiler insanlarımıza, memuru itibarsız kıldılar, azarladılar, parmak gösterdiler. Gençlerin umudunu, emeğini çaldılar. En ufak bir şey yaptıklarında gençlere ‘siz teröristsiniz’ dediler. Esnafı bitirdiler. Esnaf bağırınca, Recep Tayyip Erdoğan onları azarladı. Çiftçiyi üretimden kopardılar. Tayyip Erdoğan gittiği yerlerde milletin kafasına çay satan bir ülke konumuna soktu Türkiye’yi. İşçiyi açlık sınırının altında asgari bir ücrete mahkûm ettiler. ‘Kardeşinize yetki verin’ dedi Recep Tayyip Erdoğan. ‘Tek başına bana yetki verin bakımdan doları nasıl indireceğim, faizi nasıl düşüreceğim’ dedi, dolar aldı başını gitti. Faiz baronlarına her gün, her saat başı milyonlarca dolar para aktarır hale geldi Türkiye. Şimdi bize dönüp Enerji Bakanı diyor ki, ‘tasarruf yapın.’ Nasıl tasarruf yapacağız? ‘Doğalgazınızı kısın’ diyor. Şimdi saraydaki insanlar, ‘öğünlerinizi azaltın’ diye bize sesleniyorlar. Evi az ısıtalım, porsiyonları küçültelim. Niye? Niye evimizi az ısıtıp, porsiyonları küçültüyoruz? Siz daha çok para kazanın diye mi? Beşli çete daha çok zenginleşsin diye mi? Biz giderek yoksullaşırken, siz daha da palazlanın diye mi? İtibardan tasarruf etmeyin diye Türkiye’yi itibarsız hale getirdiniz. ABD Başkanı, Türkiye Cumhurbaşkanı’na ‘aptal olma’ diyebildiği bir tabloda hâlâ saraylarda, sofralarda itibar arar hale geldiniz.
MİLLET İTTİFAKI İLE BİRLİKTE GELİYORUZ
Buradan bir kez daha Cumhuriyet Halk Partisi’nin Grup Başkanvekili olarak sesleniyorum: Ülkemizin her kesimiyle ilgili, çiftçilerimizle, esnafımıza, emeklilerimizle, işçilerimizle, öğrencilerimizle; Türkiye’nin kaynaklarının hakça paylaşıldığı bir Türkiye’yi inşa etmeye geliyoruz. Artık Türkiye’de hiç kimsenin yarınına kuşku duymayacağı bir ülkeyi inşa etmek için geliyoruz. Kaynaklarımız nerede mi? Kaynaklarımız Türkiye’nin çarçur edilen, heba edilen, tüketilen kaynaklarında. Ethem Sancak’a 480 milyonu verip de kaçıran anlayışı yok ederek kaynak oluşturacağız. Beşli çetenin paylaştığı değil, 83 milyon insanımızın paylaştığı, kaynakların paylaşıldığı bir Türkiye’nin inşası için geleceğiz. Millet İttifakı ile birlikte geliyoruz.”
ASGARİ ÜCRET ARTIŞI GERÇEK ENFLASYONUN ÜSTÜNDE OLMALI
Özkoç gazetecilerin sorusu üzerine: “Enflasyon TÜİK’e göre yüzde 19 civarında ama bilim adamlarının yaptığı araştırmaya göre yüzde 49,5, yani yüzde 50 civarında. TÜİK artık sarayın; ona hizmet ediyor, onun yalanlarını paylaşıyor. 2800 lira asgari ücretle çalışan vatandaşımıza eğer biz yüzde 19’da bir zam yaparsak, diyelim ki 3500 liraya getirdik. Bunda dahi bu ülkenin koşulları altında o vatandaşımızın huzur içerisinde bir hayat yaşaması mümkün mü? Hayır değil. Tam da bilim insanı olan ekonomistlerin açıkladığı gibi en az şimdilik yüzde 50 civarında yapılacak bir zamla, üstelik de vergi alınmayacak bir asgari ücretle ancak insanlarımız doğalgazını kısmadan, kuru ekmek yemeden, kimseye belki de muhtaç olmayacak bir dengede yaşama fırsatı bulabilirler. Onun için bir markete giden Recep Tayyip Erdoğan’ın, gofret alarak asgari ücretin yarısını kullandığı bir Türkiye’de 2825 liraya yüzde 19 zam yaptınız diye halkı geçinebilme noktasına getiremezsiniz. Milletimiz yoksul, milletimiz aç, milletimiz evinde elektrik, doğalgaz kullanamıyor. Devletin kaynakları gani gani birilerine aktarılıyor ama yurttaşlara aktarılmıyor. Onun için biz asgari ücretten asla vergi alınmamasını ve asgari ücretin en az Türkiye’de bilim insanlarımızın söylediği noktalara getirilmesinden tarafız” diye konuştu.
KUL HAKKI YİYENLE BİR OLUNMAZ
Özkoç bir başka soru üzerine de “Bütçe komisyonunda bir tartışma yaşandı. Bakan Varank, varak varak bir şeyler söyledi. Kendi partisinin kurucusu olan Abdüllatif Şener onun karşısına çıktı ve ona dedi ki: ‘Bak Varank; ben bu senin içinde bulunduğun siyasi parti kurulurken eş kurucu başkanlarından bir tanesiydim; birlikte kurduk ve aynı eşit değerde kurduk’ dedi. ‘Sen o zamanlar vırak vırak çocuk gibi ağlıyordun ama ben bir partinin de kurucusuydum. Şimdi benim karşıma geçip de ahkam kesme. O partide de artık adaletten yana bir siyasi parti olmaktan çıktı’ dedi. ‘Sizde artık hırsızlar ordusu oldunuz, namusluların sizin aranızda yeri yok’ dedi. Kendisine teşekkür ediyoruz. Biz her seferinde söylüyoruz: Hangi siyasi partiye mensup olursanız olun, birincisi vatana ve millete ve bayrağa olan bağlılığınızdan vazgeçmeyin. İkincisi, asla kul hakkı yiyenlerle yol yürümeyin. Abdüllatif Şener neden ayrıldığının gerekçesini çok açık bir şekilde vırak vırak bağıran bakana gereğini söyledi; o da ağzının payını aldı, oturdu” dedi.