Sevgili okurlar,
Hayatın, yani yaşamın ne kadar kısa olduğunu bilmeyenimiz yok!..
Bunu zaman, zaman “ hayat bir üflemelik” diyerek de tarif ederim!..
Neden mi. böyle bir giriş yaptım?
Takdir edersiniz, bizler gurbette yaşıyoruz!..
Şairin dediği gibi “ Duvarı nem, sürgünü gurbet öldürürmüş” misali. bir yaşam içinde olan bizleri anlamak gerek..
Yurtdışında hani hatırı sayılır bir Türk nüfusu var..
Dünyanın hemen ,hemen her ülkesinde, hayat mücadelesi içinde olanların büyük bir bölümünün yaşam kesitlerine tanıklık etmiş, birçok olayı bizzat yaşamış bir gazeteci olarak, bu sabah farklı bir sürpriz acı ile uyandık!..
Damadım, babası ile ilgili olarak aldığı haberi paylaştı..
“Babam hayatını kaybetmiş olabilir, ona gidiyorum!”
Arkadan acı haber geldi..
1952 Yılında Ailesi ile birlikte eski Yugoslavya topraklarından(Kosova) ayrılarak, Türkiye’ye göç eden milyonlarca aileden birinin öyküsünü yaşayan Denizsever Ailesi’nin, bir ferdiydi Muharrem Denizsever!..
İstanbul Yeşilköy’de ikamet ettiler uzun süre..
Kuyumculuk ile iştigal etti..
Sonra, her gurbetçi gibi geleceğe yurtdışında görerek, tekrar Avrupa topraklarına göç ettiler..
İki oğlu bir kızı ile Belçika’da farklı bir yaşam içindeydi..
Kız kardeşinin İstanbul’da vefatı yüreğine oturmuştu..
Ardından, o da nefesini Yüce Mevla’ya teslim etti!..
MÜSLÜMAN MEZARLIĞI
Burası Türkiye değil?
Hemen işlemlere başlandı..
Ama, Belçika tatildi..
İşlemler ancak pazartesi günü yapılabilinecek!..
Anlayacağınız, pazartesi günü resmi işlemler tamamlanacak ve salı günü merhum Muharrem Denizsever’i Brüksel’deki Müslüman Mezarlığı’na defnedeceğiz..
Dünür olmuştuk!
Aramızda muazzam bir dost, kardeş ilişkisi vardı..
Üç, beş gön önce bendeydi..
Artık sekerek zor yürüyordu..
Biraz şekerinden şikayeti vardı..
Bir gece uykusunda Yüce Mevla’ya teslim oldu!..
Allah, gani, gani rahmet eylesin!
Mekânı cennet olsun!
İSLAM DİNİ RESMEN TANINDA
Sevgili okurlar,
Belçika Devleti 1974 Yılında İslam Dini’nin resmen tanıdı..
Avusturya’dan sonra, Belçika İslam Dini’ni resmen tanıyan ikinci ülke..
Diğer ülkeler, herkesin din hürriyetine saygı gösteriyor..
Yani tolerans, söz konusu!
Bu manada Belçika’da 1963 Yılında ilk cami derneği kuruldu ve bir cami inşa edildi..
Belçika’nın maden bölgesi Limburg’un Heusden Zolder ilçesinde inşa edilen Selimiye Camii , bugün tam bir kompleks olarak hizmet veriyor..
Toplantı salonları, ibadet alanları, kurs ve eğitim için alanlar, kütüphane ve morgu var..
Gel gör ki Belçika’da, dini alanda ilişkiler iyi gitmiyor?..
Türkiye’den gelen “din görevlilerinden” Belçika rahatsız?
Sadece “din adamlarından” değil, ”Türkçe ve Türk Kültür Dersleri öğretmenlerinden” de öyle!?..
Bu nedenle Belçika, Türkiye’den gelecek din görevlileri ile Türkçe ve Türk Kültür Dersleri öğretmenlerine vize vermiyor..
Bu konuda yazışmalar, görüşmeler de sürüyor..
Ama sorun, atlatılmış değil..
Belçika ayrıca, inşa edilen ve ibadete açılan camilerin de statüsünü de değiştirmek istiyor?..
TÜRKİYE DEVREDEN ÇIKSIN?
Türkiye’den kontrol edilen camiler, Belçika’nın işine gelmiyor..
Yani Belçika, Türkiye’nin Belçika’daki Türkleri kontrol etmesinden rahatsız?..
Onların,” dini, siyasi, ekonomik, sosyal olaylarda konu edinmesini, siyaseten kullanılmasını” kesinlikle istemiyor.
Anlatmak istediğim, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimi ile Belçika pekte barışık değil?..
Elbette, “ terör ile mücadelede Türkiye’nin suçlamaları, Sözde Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili Belçika’nın aldığı tavsiye kararları da” bu işin çabası olarak öne çıkıyor..
İşte, Belçika ile Türkiye arasındaki bu sorunlar, nasıl aşılacak, bekleyip göreceğiz?..
Bir de bunlara son günlerde Türkiye tarafından yapılan, “İslamofobi” suçlamaları eklendi!..
Dini hassasiyetler konusunda Belçika, kendi insanlarına bile tolerans göstermiyor..
Yani Hıristiyan dini sembolleri kamusal alanda yasak..
Bizimkiler, istedikleri gibi Belçika’da at koşturmak istiyor!..
“İstedikleri yerde kurban kessinler, istedikleri yere cami yapsınlar, istedikleri yerde Kur’an kursu açsınlar, istedikleri gibi vatandaştan para toplasınlar, istedikleri gibi Türkiye’den din görevlisi getirsinler, istedikleri tarikatların şubelerini kursunlar!…”
Yani, istedikleri gibi!
Oh ne ala memleket!..
BELÇİKA İŞİ SIKI TUTUYOR!
Yaşanılanlar karşısında, şimdi Belçika, “sütten ağzı yanınca, yoğurdu üfleyerek yemeği” tercih ediyor!..
Bütün bunlara rağmen, Belçika’daki bu yasakları Türkler, şu sıralar resmi pasaportla(Yeşil Pasaport) üç aylık, altı aylık periyotlarda din görevlisi ve Türkçe, Türk Kültür Dersleri öğretmenleri getirerek aşmaya çalışıyor.
Nereye kadar elbette?..
Bir de; artık burada yetişen gençlerden “din görevlisi devşirilmeye” başlandı..
Bir iki, üç ay kurs, al sana din görevlisi?!
Bazı torpilliler ise ön safta, bu ballı kaymak görevlere getiriliyor!..
Bütün bunlarda, Diyanet’in Belçika Şubesi önemli rol oynuyor..
Yani Belçika, Avrupa ülkeleri için yazılacak çok şey var..
Türkiye’yi çok iyi bulan Avrupalı Türkler, “euro-dolar yükselmesinden” pek memnunlar..
BELÇİKALI TÜRKLER ÇOK MEMNUN?
Nasıl memnun olmasınlar ki?
Bozdur 100 Euro, harca, harca bitmiyor!..
“Türkiye’de ekonomi dibe vurmuş” umurlarında mı?
Demem o ki, Belçika’da Türkler bir başka cennette yaşıyor, ama bunun farkında olan çok az insanımız var!..
Artık bunlara siz ne dersiniz bilmem ama, “Belçika-Türkiye ilişkilerinde, Belçika’da yaşayan Türklerin bir kesiminin büyük problem” olduğu ortada!..
Bunlar tabii ki, iki ülke arasındaki görüşmeler ile aşılacak..
Biz bu konuda, üzerimize düşeni fazlası ile yapıyoruz..
Herkes gereğini yapsa, ilişkilerimiz daha güzel olacak..
Son 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda, bir Belçika Dışişleri görevlisi hazır bulundu.. Belçika ve Türk bayraklarının süslendiği bir pasta ortaya getirildi ve karşılıklı temenniler ile pasta kesildi..
Bu bir sorunların çözümü için başlangıç gibi geldi bana..
İnşallah, ilişkilerimiz daha iyi olur, gelişir ve Belçika Türk dostluğuna yeni bir ivme kazandırılır..
Yusuf Cinal yazıyor, 13 Kasım 2021 Brüksel,www.bizimsakarya.com.tr
.