1. Haberler
  2. Gazete
  3. Havuz Medyanın Doğuşu, Bir Devşirmenin Hikayesi..

Havuz Medyanın Doğuşu, Bir Devşirmenin Hikayesi..

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“BİZ GAZETECİLER ENTELLEKTÜEL FAHİŞELERİZ”
Önce, onurlu, gerçek gazetecilere; Kalemi ve kendisi boyun eğmeyenler, dürüstlükle sadece ve sadece gerçeklerden yana olan yazılar yazanlar, patronunun ve iktidarın sesi olmayanlar, topluma haberleri saklamadan gerçeklerle anlatanlar, aydın, yurtsever gazetecilere , yazarlara saygı ile selam olsun…
Aşağıdaki BİZ GAZETECİLER ENTELLEKTÜEL FAHİŞELERİZ başlıklı yazı,  kalemini satan, patronun, iktidarın istediği gibi yazan , gerçekleri karartan, patrona ihalelerde, tahsislerde, kapı açacak makaleler döşenen, toplumsal olaylara, haklılara, hukuksuzluklara göz kapatan, Gerçekler yerine yalanlar yazan, sözde gazeteci arsız, çıkarcı, döngel, güvenilmez gazeteci tayfasını anlatır.
Bu tayfa sadece güce uşaklık yapmaz, tezgâhın farkında olmayan saf halkı da kandırır. Gündemi saklar, iktidarın hoşuna gitmeyen haberleri duyurmaz. Sürekli olarak yalanlarla pembe tablolar çizer. Sanırsınız ki; ekonomi uçuyor, herkes Türkiye’yi kıskanıyor! işsizlik yok, enflasyon yok, dolar 10 TL olmamış. Hapishaneler boş! Halk mutlu ve mesut…
BİZ GAZETECİLER ENTELLEKTÜEL FAHİŞELERİZ
Solcu ve aynı zamanda Karl Marks ‘ın arkadaşı olan gazeteci Swinton, 1880 ‘lerde New York Times’ta yazıyor. Gazete bir Yahudi tarafından satın alındıktan sonra düzenlenen toplantıda, davetli gazeteciler basının onuruna kadeh kaldırmak üzere onu kürsüye çağırıyorlar.
Swinton elinde kadehiyle kürsüye çıkıyor. Çıt yok.
Ve tarihi cümleler dökülüyor bir bir ağzından…
“Dünya tarihinin su anına dek, Amerika’da ‘ Özgür ve bağımsız basın’ diye bir şey olmamıştır. Bunu siz de biliyorsunuz biz de…” diye başlıyor sözlerine. Ve devam ediyor.
“Hiçbiriniz düşündüklerinizi olduğu gibi yazmaya cesaret edemezsiniz. Bunu yapmaya kalktığınızda yazdıklarınızın basılmayacağını önceden bilirsiniz, çünkü çalıştığım gazete bana düşüncelerimi özgürce yazmam için değil, tersine yazmamam için bir ücret ödüyor. İçinizde benzer biçimde benzer ücret alan başkaları da vardır.
Düşüncelerini açıkça yazacak kadar salak olan her hangi biri, sokakta başka bir iş arıyor olacaktır. Çalıştığım gazetenin her hangi bir sayısında düşüncelerimi apaçık yazmaya kalksaydım, 24 saat dolmadan işimden atılırdım.
Gazetecilerin işi; gerçeği yok etmek, düpedüz yalan söylemek, saptırmak, kötülemek, servet sahiplerine ve iktidara dalkavukluk etmek, kendi gündelik ekmeği uğruna yurdunu ve soyunu satmaktır. Bunu siz de biliyorsunuz, ben de !
Öyleyse şimdi burada ‘bağımsız, özgür basının(!) şerefine(!) kadeh kaldırmak’ saçmalığı da nereden çıktı? Bizler, sahnenin arkasındaki zengin adamların ve emperyalistlerin oyuncakları, kullarıyız.
Bizler ipleri çekilince zıplayan oyuncak kuklalarız… Onlar ipleri çekiyorlar ve biz dans ediyoruz Yeteneklerimiz, olanaklarımız ve yaşamlarımız, hepsi başkalarının malı… Bizler entelektüel fahişeleriz.”
Toplantıyı şaşkın bakışlar arasında terk eden Swinton, Gazeteden de istifa edip kimseden para almaksızın ‘John Swinton’s Paper’ adlı tek yapraklı bir gazete çıkartmaya başladı.
Gücü ele geçiren iktidarlar medya ve yargıyı denetim altına almaya çalışırlar. AKP döneminde devşirilerek iktidarın sesi olan gazete ve televizyonların sayısı çok fazladır. Bazen 15 gazetenin aynı günde, bire bir aynı manşetle çıktığı görülmüştür.
Devşirilen ve iktidar tarafından kontrol edilen televizyonlar ve yazılı basın iktidarın toplumu yönlendirme araçlarıdır. Sürekli yalan haberler yaparlar, gerçekleri karartırlar, ülkeyi güllük-gülüstanlık gösterirler.
Ulusal basın olarak isimlendirilen tarafsız basında ise ancak birkaç gazete ve televizyon kalmıştır. Tarafsız medya iktidar tarafından kontrol edilen RTÜK ve BASIN İLAN KURUMU tarafından sürekli cezalandırıldığı bir süreç içindeyiz. Tarafsız medya hayatta kalma savaşı veriyor.
YALAN VE PROPAGANDA
Adolf Hitler’in Propaganda Bakanı Joseph Goebbels’in Sözleri günümüzde de baskıcı, otokrat, faşist yönetimler ve yöneticiler tarafından uygulanmaktadır. Örnekler;
Halkı her zaman ateşleyin, asla soğumasına ve düşünmesine izin vermeyin” / “insanların beyin tembelliğini gördükçe, her istediğimizi yapabiliriz” / “bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar” / “yalan söyleyin, mutlaka inanan çıkacaktır. olmazsa, yalana devam edin” / “halk büyük yalanlara, küçük yalanlara göre daha çabuk inanır” / “sadece bir rakibinize odaklanın ve kötü giden her şeyin suçunu onun üzerine yıkın” / “yargı devlet hayatının efendisi değil, devlet politikasının hizmetkârı olmalıdır” / “önemli olan aydınlar değil kitlelerdir. çünkü onları kandırmak çok kolay” / “her zaman etrafınızda bir yalaka ordusu bulundurun”
Joseph Goebbels’in Sözleri artık Türkiye’de de tekrarlanıyor. Gerçekler toplumdan saklanıyor.  Son 20 senenin Türkiye’sinde toplum, AKP’nin sistematik propagandaları ile gerçeklerden uzaklaştırılıyor. Toplum yanıltılıyor, gerçek gündemden haberdar olamıyor.  gelelim bir dönüştürme hikâyesine…
SABAH GAZETESİ ÖRNEĞİ İLE TÜRKİYE’DE BASIN NASIL DÖNÜŞTÜRÜLDÜ
Erdoğan istedi, yüz milyonlar toplandı’
01/02/2014
Yolsuzluk soruşturmalarına getirilen yayın yasağına dair tartışmalar, CHP Milletvekili Umut Oran ve haber sitesi T24’e gönderilen tebligatlar sonrasında, Sabah ve Takvim gazeteleriyle, a Haber ve atv kanallarının yer aldığı Çalık Grubu’na ait medya kuruluşlarının satılışına odaklandı. Peki Çalık Grubu’yla Kalyon İnşaat’a ait Zirve A.Ş. arasındaki 450 milyon dolarlık bu ‘alışveriş’te gizlenecek ne vardı?
Fethullah Gülen’in ses kayıtlarının hükümete yakın gazetelerde yayımlanması sonrası epey gürültü koparan Zaman gazetesi, Sabah-ATV satışına ilişkin ses kayıtlarını yayımlamakta sakınca görmedi. Kayıtlara göre, 20 Aralık’ta gerçekleşen satışı, hükümete yakın işadamlarına baskı yoluyla bizzat Başbakan Tayyip Erdoğan organize etti. Bu kişilere karşılığında ihale sözü verildi. Gazetenin haberindeki iddialar şöyle:
Kalyon’un gücü yetmeyince…
* Erdoğan’ın Çamlıca Kısıklı’daki villasında Cemal ve Ömer Faruk Kalyoncu’yla 21 Temmuz’da yaptığı görüşmede, Sabah ve atv’nin Kalyon Grubu’na devri kararı alındı. Ancak Kalyon’un gücü, Çalık’a 1,1 milyar dolara satılan Sabah-atv’yi almaya yetmiyordu. Gereken kaynağın sağlanması için müteahhitlerin devreye sokulmasına karar verildi.
* Eski Ulaştırma ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, işadamlarının ‘para koyma’ eylemini organize ederek para havuzu oluşturma işiyle görevlendirildi; görüşmeleri Erdoğan’ın Rize’den hemşehrisi Mehmet Cengiz yaptı. İddiaya göre, Başbakan’ın oğlu Bilal Erdoğan da işi takip edip bu amaçla Cengiz’le görüştü.
Karşılığında havalimanı ve yol ihalaleri aldılar
* İstanbul’un ‘Çılgın Proje’si Kanal İstanbul’un en önemli ayağı olarak tanıtılan üçüncü havalimanının yapımını üstlenen müteahhitler Cengiz İnşaat, Limak İnşaat ve Kolin İnşaat, demiryolu projelerinde aldığı ihaleleriyle tanınan Makyol İnşaat, IC İçtaş İnşaat ve Özaltın İnşaat gibi şirketlerden para koyması istendi. Buna ilişkin talimatı Erdoğan verdi.
* Kalyoncu, Çalık Grubu’ndan medya kuruluşlarını almak için 23 Ağustos 2013’te, 380 milyon TL sermayeyle Zirve Holding’i kurdu; Cengiz de 450 milyon dolar topladı. Telefon görüşmelerine göre işadamları bunun karşılığında hızlı tren, tünel, demiryolu, karayolu ve havalimanı gibi ihaleler için hükümetten söz aldı.
‘Biz alıştık, sen de alışırsın’
* Sekiz işadamından iki ay gibi kısa bir sürede 630 milyon dolar toplandı. Tapelere göre, Binali Yıldırım Ankara Ahlatlıbel’de PTT’nin bir sosyal tesisindeki bir toplantıda hangi işadamının ne kadar para vereceğini tebliğ etti.
* Bu toplantıdan sonra teknik takibe takılan telefon görüşmelerine göre, işadamları çok rahatsızdı. Öyle ki, kendisinden 20 milyon dolar istenen bir işadamının ‘Gece uyuyamayıp hap aldığı’ ama yine de kendisinden daha az miktar istenmesine sevinerek ‘bakanın kendisini sevdiğini’ söylediği de telefon görüşmelerine yansıdı.
* Bir diğer görüşmedeyse, Başbakan’ın istediği icraatlar için ilk kez para verecek bir işadamına diğerlerinin ‘sen de yakında alışırsın’ mealindeki telkinleri duyuluyor; başka bir konuşmadan da işadamlarından birinin dört-beş yıldır bu tür işler için para verdiği anlaşılıyor.
9 Soruda Sabah-atv satışı
Sabah-atv satışıyla ilgili bilmeniz gerekenler, 9 Soruda:
1 – Sabah-atv’nin satışı ne zaman gündeme geldi?
Turkuvaz Grubu kanatları altında, Başbakan Erdoğan’ın ‘Bizim Çalık’ diye hitap ettiği Ahmet Çalık tarafından yönetilen Çalık Holding bünyesinde yer alan Sabah ve atv’nin 17 Aralık operasayonundan üç gün sonra, 20 Aralık 2013’te Kalyon Grup’a ait Zirve A.Ş.’ye satıldığı haberi geldi. Rekabet Kurumu, Sabah-atv’nin satışına 19 Aralık 2013 tarihindeki ara kararıyla onay vermişti.
2- Çalık Holding Sabah-ATV’yi nasıl almıştı?
Ciner Grubu tarafından Dinç Bilgin’den satın alınan iki medya organına TMSF 2007 yılında el koymuştu. Daha sonra da grup 2008’de 1.1 milyar dolar karşılığında Çalık Grubu’na satılmıştı.
3- Satışa ilişkin tartışmalar nasıl ortaya çıktı?
‘İkinci dalga’ yolsuzluk soruşturma dosyasında yer alan kayıtların şubat ayı başında sosyal medyada ‘Haramzadeler’ rumuzlu kullanıcı tarafından yayınlanmasıyla Sabah-ATV’nin satışına ilişkin söz konusu iddialar tartışılmaya başladı.
4- Fezlekeye göre Sabah-ATV’nin satışı nasıl gerçekleşiyor?
Kayıtlara göre Başbakan Erdoğan’ın doğrudan talimatıyla, eski bakan Binali Yıldırım, Sabah ve atv’nin satın alınması için bir grup işadamını yönlendiriyor.
Erdoğan’ın Çamlıca Kısıklı’daki villasında Cemal ve Ömer Faruk Kalyoncu’yla 21 Temmuz’da yaptığı görüşmede, Sabah ve atv’nin Kalyon Grubu’na devri kararı alınıyor. Kalyon’un gücü, Çalık’a 1,1 milyar dolara satılan Sabah-atv’yi almaya yetmeyince, gereken kaynağın sağlanması için müteahhitlerin devreye sokulmasına karar veriliyor.
5- Havuz nasıl oluşturuldu?
Paraların havuzda toplanması görevini üçüncü havalimanı ihalesini kazanan işadamlarından Mehmet Cengiz ve Cemal Kalyoncu üstleniyor.
20 Ağustos’ta Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz ile Kolin Holding’in patronu Celal Koloğlu arasında geçen konuşmanın tutanaklarına göre Koloğlu, “Beyefendi nasıl bir plan yapacaksak bana görev verdi. Böyle bir görev kırk yılda bir verilir. Sizlerin de bunu yapmanız lazım, kaçar tarafı yok” diyor.
6- Havuza hangi işadamı ne kadar para aktardı?
Cemal Kalyoncu, Çalık Grubu’ndan medya kanallarını almak için 23 Ağustos 2013’te, 380 milyon TL sermayeyle Zirve Holding’i kurdu.
Mehmet Cengiz de iki ay içerisinde 630 milyon dolar topladı. İşadamları görüşmelerde hızlı tren, tünel, demiryolu, karayolu ve havalimanı gibi pek çok ihale için hükümetten söz aldıklarını belirtiyor.
Mehmet Cengiz, görüşme kayıtlarına göre bu aşamadan sonra alım için havuz oluşturmaya başlıyor. Cengiz, Koloğlu ve Özdemir eşit düzeyde ortak olduklarından 100’er milyon dolarla havuza katkı yaparken, üçüncü havaalanı konsorsiyumuna dâhil olmak isteyen işadamı İbrahim Çeçen 100, Adnan Çebi 30, Hayrettin Özaltın 20 milyon dolarla havuza katılıyor.
Havuzda yer alan şirketlerin aldığı kamu ihaleleri
Cengiz-Limak-Kolin
BEDAŞ- İstanbul Avrupa Yakası Boğaziçi Dağıtım Şirketi özelleştirmesi, 2 milyar dolar
Akdeniz Elektrik dağıtımı özelleştirmesi 550 milyon dolar
Bursa Uludağ Elektrik dağıtımı özelleştirmesi 1 milyar dolar
Sivas-Tokat –Yozgat (Çamlıbel) elektrik dağıtımı özelleştirmesi 260 milyon dolar
Yusufeli Barajı
Ankara Hızlı Tren Garı Projesi
Cengiz
Hasankeyf Ilısu Barajı
Atasu Barajı
İstanbul Metrosu Taksim-4 Levent hattı
Ordu Giresun Havalimanı altyapı
Maltepe Sahili Dolgusu Projesi
Eti Alüminyum, Oymapınar HES, Antalya Eti Liman İşletmeleri
Cengiz- IC İctaş (3. Köprü yüklenicisi)
Ankara –İstanbul Hızlı Tren 1. ve 2. Etaplar
Trabzon Aşkale yolu
Cengiz-Kalyon
Şile Ağva Yolu
Kalyon
Taksim yayalaştırma projesi
Metrobüs ulaşım hattı
Çağlayan Kavşağı Yol Yapımı
Bakırköy Adliyesi Binası
Ataköy Atık Su Arıtma Tesisi ile toplam 100 milyar TL’lik kamu ihalesi
7- Sabah-atv satışının Kuzey Ormanları ile ne ilgisi var?
Sabah-atv’nin satışı için oluşturulan havuzda yer alan Kalyon Grup, Cengiz İnşaat, Limak, MAPA ve Kolin ortaklığı aynı zamanda İstanbul’un akciğeri Kuzey Ormanları’nı imara açan üçüncü köprü ve üçüncü havalimanının da aralarında olduğu birçok kamu ihalesini kazanıyor. Kuzey Ormanları Savunması’na bu proje yöreyi talan ve ranta açacak.
8- Sabah-atv’nin bugün itibarıyla sahibi kim?
Sabah-atv’nin de içinde olduğu medya grubunun Zirve Holding’e satışına ilişkin Rekabet Kurumu tarafından 19 Aralık 2013’te onay verilmiş olsa da, Sabah’ın künyesinde gazetenin sahibi olarak halen Turkuvaz Holding gözüküyor.
Satış işleminin onaylanması için Radyo ve Televizyon Üst Kurumu’na (RTÜK) değişen ortaklık yapısı hakkında yapılması gereken bildirim de henüz yapılmamış durumda.
9- İddiaların muhatapları kayıtlar için ne dedi?
Başbakan Erdoğan,, Sabah-atv’nin satışının işadamlarına verdiği talimat sonucu oluşturulan havuzda toplanan paralarla gerçekleştiği iddialarına ilişkin bir soruya “Bir defa havuz diye bir ifade kullanıyorsunuz. Bunu ben de merak ettim, sordum. Bunu siz uyduruyorsunuz. Ne havuzu ya? Şu anda burayla ilgili bu adımı atan firma sıradan bir firma değil. Bu ortağı olduğu firmada hisselerini kalkıp kendi amcasına devrediyor” yanıtını verdi.
Havuza 100 milyon dolar aktardığı söylenen Limak’ın patronu Nihat Özdemir ise Sabah ve Atv’nin yeni patronuna bu parayı verdiğini kabul etti, “Verdim, ama borç verdim” dedi.
Ve daha sonraları Çalık Holding siyasi ve ticari nedenlerle  SABAH gazetesini sattı. Olay şöyle gelişti;
Hürriyet ile Sabah’ın gizli sahibi
Önce Milliyet ile Vatan gazetelerini 74 milyon dolara satın aldı. Milliyet’in eski yazarı Metin Münir bu satın almayı, “Dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ile istişare ederek” diye açıkladı ki, bu iki gazete Türkiye’nin en çok zarar eden iki medya kurumuydu. Nitekim Vatan kapandı, Milliyet ise şimdilerde kapanacak dedikodularının merkezinde.
Bu tecrübeyi yani büyük zararı yaşayıp gören Demirören Ailesi ilginçtir geçen yıl tam genel seçim arifesinde Hürriyet ve Posta gazetelerinin-Kanal D ve CNN Türk gibi yayın organlarının bulunduğu Doğan Medya’yı 916 milyon dolara satın aldı.
Bunun için çiftçi bankası Zîraat’dan 750 milyon dolar kredi kullandı. Akıl alacak şey değil, zira bilançolar ortada yani Türkiye’de medya sektörü para kazanmaz, zarar eder. Öyle iken Demirörenler bankadan üstelik dolar faizi ile kredi çekip nasıl ve niçin böyle bir şey yapar?
Bu aileyi bendeniz 25 yıldır tanırım. Bildiğim kadarı ile malvarlıkları bile bu kredinin yarısı etmez. Öyle ise böyle bir yatırım neden sorusu kocaman bir soru işareti değil mi?
Ve bir parantez:
Hatırlayalım Doğan Medya Grubu’nun eski patronu Aydın Doğan’ın, gazete ve televizyonlarını satması için 28 Şubat soruşturmaları bağlamında tehdit edildiği yazılıp çizilmişti.  Bütün bunlardan hareketle olsa gerek Demirören ismi için Ankara kulislerinde, medya grubunun patronluğunu birileri adına yaptığı şeklinde türlü  iddia ve yakıştırmalar var.
ÇALIK-TAYYİP-NİYAZOV
Gelelim Sabah-ATV olayına:
Önce Berat Albayrak’ın bir dönem genel müdür olduğu Çalık Holding bu medya grubunu 1.1 milyar dolara satın aldı… Sonrasında Ahmet Çalık Türkmenistan’da yaşadığı tecrübeden olacak hemen bu yükten kurtulmaya çalıştı.  Çalık’ın Türkmenistan tecrübesi, Başkan Niyazov’un ölümü ile yerine gelen devlet başkanının servetine el konulması için hakkında soruşturma başlatmasıydı. Belli ki Ahmet Bey Türkiye’de de AKP sonrası benzer kabusları yaşamamak için Sabah-ATV’den kurtulmak istedi.
ALO, 100 MİLYON DOLAR GÖNDER
Ancak….Bu medya grubunu satın alacak iş adamı hemen bulunamadı. Derken malum telefon tapelerinde yer alan iddialar göre, müteahhitlere salma salınarak yüzlerce milyon dolar toplandı. Tapelerdeki iddialara göre; Binali Yıldırım’ın bir telefonuyla 100’er milyon dolar veren şirketlerden Limak’ın, Cengiz’in ve Kolin’in onlarca milyar dolarlık çok sayıda ihale aldığı yazılıp çizildi.
Ancak ilginçtir; Sabah-ATV’nin sahibi bir telefonla 100’er milyon verenler değil, Trabzonlu Kalyoncular oldu ki, bu aileyi de Ankara’dan 25 yıldır tanırım. Benim bildiğim, bu ailenin böyle bir maddi varlığının olmadığıdır. Oysa şimdi milyar dolarlık Sabah-ATV’nin sahibi görünüyor.
SERHAT ALBAYRAK GÖLGE PATRON
Buradaki büyük ayrıntı, Sabah–ATV’yi patron yetkisiyle damat Berat Albayrak’ın ağabeyi Serhat Albayrak’ın yönetmesidir. Bitmedi, aynı Sabah-ATV ya da Turkuaz Gurubu yine Aydın Doğan’dan D&R’ı 440 milyona satın aldı.
Aklım almıyor, 10 yıl öncesine kadar küçük bir inşaat şirketi olan Kalyoncular şimdi televizyon-kitap-gazetede en büyük olmuş! Tablo özetle bu ise, Sabah-ATV ve D&R’ın perde gerisinde biri var mı yok mu, siz söyleyin.
ERDOĞAN’IN KOMŞUSU ZEKİ YEŞİLDAĞ
Ve Star-Akşam-Güneş, Kanal 24 ile 360 TV’ye:
Sahibi görünen Tayyip Erdoğan’ın komşusu Zeki Yeşildağ benim 1980 öncesi Üsküdar’dan tanıdığım olan bir ülkücü. Abisi Hasan Yeşildağ, Tayyip Erdoğan’ı, Pınarhisar cezaevinde korumak için bilinçli olarak karşılıksız çek verip hapse girmişti.
Babası fırıncı olan hemşehrim Zeki Yeşildağ sürekli zarar eden 3 gazete ile 2 televizyonu bugün nasıl finanse ediyor, bilmiyorum. Doğru mu bilmem, sevgili Zeki kardeşimin birileri adına patron göründüğü yine iddialar arasında. Sonuç: Hürriyet-Sabah ve diğerlerinin gerçek patronu adı geçenler mi, yoksa başkası mı karar sizin!
Naci Kaptan / 16 Ekim 2021

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Havuz Medyanın Doğuşu, Bir Devşirmenin Hikayesi..
Yorum Yap