Kadın, hep vardı. Kâh en önde zorluğa göğüs gerendi, kâh arkada destek
olan, kâh sıkıntılarda yanında yürüyen.
Kadın hep vardı. Ve hayatın tam ortasındaki merkez kuvvet gibiydi.
Dokunanın güç aldığı, yaklaşanın destek bulduğu bir nokta. Hayatımıza
değer katan kadınlarımıza 4 farklı kategoride ödül plaketi vermek için
biraraya gelindi.
Saadet partisi Brüksel temsilciliğinin kadın kollarının düzenlemiş
olduğu programa Saadet partisi Brüksel ana teşkilat başkanı Hasan Yavuz
Uzun, Kadın kolları başkanı Nuran Erdoğan ve yönetimi, Saadet partisi
Avrupa’dan Brüksel bölge Sorumlusu Elif Birinci ve misafirlerin
katılımları ile her yıl 8 Mart Kadınlar gününde düzenlediğimiz HAYATA
DEĞER KATAN KADINLAR programını Brüksel merkez binasında
gerçekleştirilmiştir.
Programa başkanların açılış konuşması ile başlarken, sinevizyon
gösterileri eşliğinde, Girişimcilik ödülüne Şeyma Çolak hanım, Anne
ödülüne Özge Özgüneş hanım, İyilik ödülüne Münevver Gökmen hanım,
Kültür Sanat ve spor ödülüne Fatma Tülümen hanım layık görüldü ve
kendilerine plaketleri takdim edildi.
Kadın, toplumun inşasında büyük pay sahibidir. Anne olarak, öğretmen,
doktor, mühendis, gazeteci, yazar-çizer, bilim insanı olarak, fabrikada
işçi, tarlada köylü, pazarda esnaf, ticaret erbabı ,iş kadını, yönetici
olarak, toplumun her alanında çalışan ,üreten, iradesini; kimsenin
etkisinde kalmadan, her türlü baskının dışında , özgür ve özgün şekilde
ortaya koyan kadınlar, daha güzel bir yarını şekillendirecek en önemli
unsurdur.
Sahip olduğu özelliklerin farkında ve bu potansiyelini; iyinin, güzelin,
faydalı ve doğru olanın gerçekleşmesi için kullanan kadın
DÜNYAYI İMAR EDER, MEDENİYETİ İNŞA EDER, TOPLUMU İHYA EDER…
Adaletin hâkim olduğu gelişmiş bir toplum için, kadınların etkinlik
alanlarının genişletilmesi, eğitim, istihdam, sağlık, siyaset, hukuk vb.
alanlarda eşit fırsat ve olanaklardan faydalanabilmeleri büyük önem
taşımaktadır.
Kadinlarin, çocukların gençlerin ve bütün vatandaşlarının geleceğe
umutla baktığı, toplumsal barış ve huzurun tesis edildiği insan onuruna
yakışır bir yaşam tarzının hüküm sürdüğü mutlu bir dünya hedefliyoruz.
Bu yüzden, kadının eğitimini, sağlığını, sosyalleşmesini ve üretime
katılmasını sağlamak, bunların önündeki engelleri kaldırmak, aslında
hem bireye hem de topluma yapılan en büyük yatırımdır. Elbette sağlık
hizmeti ve nitelikli eğitim, itibarlı, güvenli ve onurlu bir yaşam, kamu
hizmetlerine ve kaynaklarına eşit erişim, kadın-erkek her insanın en
doğal hakkıdır. Ancak hala, kadın daha doğarken, sosyal yapının
önyargılarına muhatap olmakta, eğitimi, sağlığı, istekleri, umutları
toplumda ikinci planda tutulmaktadır.
Dahası ekonomik, sosyal, siyasal ve akademik alanda maddi manevi türlü
zorluklarla karşı karşıya kalmaktadır.
Bugün kadınların en büyük problemi geçim sıkıntısıdır.
Doğal olarak çalışmak zorunda kalan bilgi birikimini ve tecrübesini
üretime dönüştürmek isteyen kadınımız “çalışma hayatı” içinde büyük
zorluklar yaşamaktadır ve çoğu zaman değersizleştirilmektedir. Evine
gelir getirebilmek için, ağır şartlarda, uygun olmayan zaman ve zeminde,
sosyal güvenceden mahrum statüde ve ucuz işgücü olarak çalışmak
durumunda kalmaktadır.
Çıkarılan yasalar ve iyileştirmeler olsa da, bu yasaların
uygulanmasındaki keyfilik ve denetimsizlik, özel sektör başta olmak
üzere bir çok alanda büyük bir mağduriyet oluşturmaktadır.
Üreten insan mutludur. Ancak üretimin karşılığı sadece para ile
ölçülmemelidir.
“Çalışıp para kazanıyorsa değerlidir.” yargısı, tüm hayatını, ailesi ve
çocuklarına adayan ve bunu tercih eden “ev hanımı” nı
değersizleştirmektedir. Hâlbuki ki her kadın evinde, çalışma alanında
ülkesine büyük katkılar sunmaktadır.
Kadın, yaratılışı gereği annelik vasfı ile toplumu oluşturan en önemli
unsurdur. Bu nedenle kıymetli ve önemli sorumlulukları vardır. İlk
mürebbiyedir. Yapıcı, onarıcı, toparlayıcı ve koruyucu özellikleri ile
ailenin bel kemiğidir. Bu yüzden geleceğimizi şekillendiren ve evde ağır
işçi olarak çalışan kadınların, ev hanımlarının, “özlük haklarının
verilmesi” için yapılacak düzenlemeler BİR LÜTUF DEĞİL, EN DOĞAL HAKKIN
TESLİMİDİR.
Bu konuda en yüksek hassasiyeti göstermek hepimizin insanlık
vazifesidir. Tek bir kadının, bir insanın uğradığı zulmün karşısında
ayağa kalkmak öncelikle inancımızın gereğidir.
Kişinin “hayatı” hiç kimsenin tekelinde değildir… Ve fiili duruma ceza,
en üst seviyeden verilmelidir.
Bugün Saadet Partisi olarak dünyanın dört bir yanında; çocuklarıyla
savaşın ortasında hayatta kalma ve özgürlük mücadelesi veren, zor
şartlar altında çalışarak yaşam mücadelesi veren, uğradığı haksızlık
karşısında hukuk mücadelesi veren, esaret altında hayat mücadelesi veren
tüm kadınlarımızın yanında olduğumuzu tekrar ifade etmek istiyoruz.
Gayretimiz ve mücadelemiz adil ve yaşanabilir bir dünya için..
Amacımız tüm insanlığın “saadetidir.”
Bugün insanlık, “hak ve adaletin hâkim olduğu yeni bir dünyanın” hayali
ve ihtiyacı içindedir. Böyle bir dünyanın kurulumu için kadınlar olarak
en üst seviyede sorumluluğa sahip olduğumuzun bilincinde olarak,
devletin ve sivil toplumun, iş ve sosyal yaşamda, kadını ve toplumu
önceleyen ve destekleyen her türlü çalışmasını büyük bir memnuniyetle
karşılıyoruz.
Bugün kadını; yazılı-görsel-sosyal medyada, reklamın ve tanıtımın bir
unsuru, şiddetin ve tacizin bir mağduru olmaktan çıkarıp, çalışan,
düşünen, öğreten, iyileştiren, güzelleştiren, ilham veren yanının
görünmesine, bilimin, sanatın, ekonominin, eğitimin, huzur ve barışın,
sevginin öznesi olarak ülkemizin yarınlarına olan katkısının
desteklenmesine hepimizin ihtiyacı var.
Bu açıdan, kadınlarımızın başarılarıyla buluşmak için,
SADECE 8 MART’IN DEĞİL, HER GÜNÜN DEĞERLİ OLDUĞUNA İNANIYORUZ.
Bu süreçte biliyoruz ki, kadınlarımızın cesareti, dirayeti ve
fedakarlığı ile ülkemizin aşamayacağı engel yoktur.
..Ve biliyoruz ki, kadınların değer katmadığı hayat, siyaset, ekonomi,
sivil toplum eksik kalacaktır.
Kadın kolları başkanı Nuran Erdoğan