Çocuktum.
Beş altı belki yedi yaşındaydım.
Benim hâlâ yeryüzündeki en büyük kahramanım olan büyükbabam da (Okçuoğlu Raif Pehlivan namı diğer Hatibağa) kırk beş yaşlarında var yoktu. Bir şey dikkatimi çekiyordu hep: Büyükbabam, kendisinden dört yaş büyük ve köy içine evli ablası Okçu Halamı bir hafta görmese duramıyor, her görüşünde de ellerini öpüp ağlaşıyorlardi. Hem çok üzülüyor hem de çocuk aklımla bir anlam veremiyordum olan bitene. Büyünce öğrenecektim: Meğer büyükbabam üç ay on altı günlük, ablası da dört yaşındayken babaları (büyük dedemiz) Hacı Ahmet oglu Raif, Çanakkale’de (16 haziran 1331 (1915) günü, Triyandafil Çiftliği denen mevkide) İngiliz emperyalistlerinin attığı bombalardan şehit düşmüş. Babasız büyümenin hüznü ve gözyaşlarıymış onlar. Diyeceğim şu dostlar: Âkif’in ‘Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırtmasın ‘ duasının benim gönlümdeki izdüşümü, çocukluğumdaki işte o gözyaşlarıdır. Bu vesileyle 12 mart/ İstiklal Marşımızın kabulünün yıldönümünü bir kez daha kutluyorum.efendim…
Fahri Tuna yazıyor