GÜN YÜZÜ – ALİ BEKTAŞ

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

“Zor mu paylaşarak çoğaltmak sevgiyi, bölüşerek artırmak ekmeği, ille de bölüşerek.”

La kitaptan sipariş verirken, tanıdık bir yazar diye Araştırmacı Yazar rahmetli Ali Bektaş
Dede bir de roman yazmış diye ekledim. Kitaplar geldi, onları okumaya başladım. Sıra GÜN
YÜZÜ ne geldi. Baktım ki, başka ALİ BEKTAŞ, Ankara sokakları, gezdiğim yerler. Hem
de severek gezdiğim yerlerde gezinen roman kahramanları. İlgimi çekti. Bir çırpıda okurken,
karşıma Ermenek Göçük olayı çıkıverdi. İyice ısındım. Kitap bittiğinde not düştüm.
“ işte Türkiye… Ermenek’de maden kazası , Ankara Kızılayda Patlama. Ortak payda insanlar
öldürülüyor. Birisi ekmek uğruna emek verirken diğeri hak aramak için eylem yapan, ya da
Kızılay gibi karınca örneği meydanı dolduran insanlar. Kimileri buluşacak. Bekliyor
sevdiğini, çok önemli şeyler söyleyecek. Ama birileri patlatıyor bombayı… İnsanlar ölüyor.
İnsanlar ölüyor, kimileri de seçim kazandık diye seviniyor. Fırrığı Yelli Yıldız gidiyor.
Çocukluk aşkı Handan ile buluşamadan bombalar onu parçalıyor. 14.4.2022“

İşte genç yazarımız bunları görmüş , belki de içinde yaşamış, ama bir gerçeği ortaya koymuş.
Ülkede ekmek parası için ölümüne çalışan maden işçileri. O günlerde biz de 13 aralık 2014
tarihinde Silifke Kent Konseyi olarak gitmiştik. 18 aileyi tek tek ziyaret edip, sohbet ettik.
Halil Emmi yoktu çocuklarına ayakkabıları teslim ettik.

O günlerimi gazetelerde paylaşmıştım. Özet olarak :

“Kömür ocaklarını gördüler yıllardır. Sessiz sedasız, önce
üstlerden aldılar. Sonra içlere gittikçe işler zorlaştı. Birileri kapattı,
gitti. Kayıtlara bile almadılar. İkincisi geldi, o da kazmaya başladı. O ocağın
altında oymaya devam ettiler. Sular akmaya başladılar.“ a ne güzel su dediler
içtiler, ellerini, yüzlerini yıkadılar. Naz etmeye başladılar, yemek molası
aşağıda olsun. Servis olmasın. Hepsine tamam dediler. Girdiler ocaklara. Giriş
o giriş bir daha çıkamadılar. 18 insan canlı girdi. Günlerce suyun içinde
kaldılar. Biri yukarıda ağaçlara sıkı sıkı sarılmış. Ellerinde sıkı sıkıya
tuttuğu ağaçların izi kalmış. Evine, bahçesine yakın, bir umut bağa, bahçeye
bakıyor. Üretiyor, satamıyor. Borçlar çoğalıyor. Maden ocağı tek umut. Giriyor, ama çıkamıyor. Eşleri
dul kalmış. Çocukları babasız. Babalar, analar acı içinde.
Üç çocuk, karnında bebek. Acı çeken anne. Stres, düşünce, Fadime , dua istiyor.
Yaşamak istiyor. 7 aylık çocuğunu sağlıklı doğurmak istiyor. O çocuklarını
büyütmek istiyor. Eşinin ölümü acı gelmiş. Unutamıyor. “aha şuradan çıkacak
gibi“ diyor. Nazmiye Teyze , oğlunu vermiş. Acılı. Elinde torba da oğlunun yetiştirdiği armutları
dağıtıyor. Çocuğum olmadı. Kardeşimin çocuğunu aldım. Büyüttüm. Üstüme
yazdırdım. Ama onu maden aldı. Acı ölüm beni yaktı diyor. O acının içinde gelin
size “aşağı çağların gözünü gösteriyim“ diyor. Peşine takılıyoruz. Ermenek
ten çıkan su buralardan tekrar çıkıyor.
“gitti oğlum, nasibi bu kadarmış.“
Çocuklar hayal kuruyor. Ne olmak istediklerini soruyoruz Hüseyin
Özcan doktor, Ali İlhan, Emniyet Müdürü, Ramazan Üzer lise birde okurken,
okulu bırakmış. Eş dost, yetkililer ara girmiş. Okula başlayacak. Hep okumak
istiyorlar. Artık madenci olmak istemiyorlar. 9 ocaktan 7 si kapalı. 2 ocak
çalışmaya başlamış. Kimin ocağa indiğini bilen yok.

Sözün kısası artık : Başyayla- Bozyaka köyünden Kamil Yaman, Üzümlü den Ömer Cansu ,
Güneyyurt mahallesinden Mehmet Özcan, Pınarbaşı mahallesinden Hasan Tuncer, Hüsnü Çolak, Cami mah. Mehmet Bahar, Aşağı Çağlardan ; Ali Haznedar, Kerim Haznedar, Osman Çoksöyler,
Hüseyin Çolak, Bahri Özer , İsa Gözbaşı. Ermenek Gökçekent köyünden Hüseyin Gültekin, İsa
Gözbaşı, İsmail Gürses, Kazancı Gökçeler Mahallesinden Mehmet Tokat, Tezcan Gökçe, Ermenek
Görmeli köyünden Uğur İlhan ve ailesine ulaşamadığımız Recep Çiloğlunu acı ölüm aramızdan aldı. “

Kahramanımız Umut , köyde gariban çocuk ve çocukluk aşkı Handan, ona sevdiğini bile
söyleyememiş. Ama onu uzaktan sevmiş. Onlar köyden giderken de üzülerek el sallamış.
Yıllar sonra, okumuş, adam olmuş, işe girmiş. Karşısına feleğin aşk sopasını yemiş Yıldız
çıkmış. Onu sevmiş, o da onu sevmiş. Ama yaralar kabuk bağlıyor, ama geçmiyor. Yıldız ,
onu terk edip giden sevgilisi Levent in tekrar gelişi ile eski aşkları depreşiyor, yola tekrar
devam etmeye karar veriyorlar.

Umut‘un kaderi Ermenek Maden kazası sonrasında yırtık Lastik ayakkabı, Oğlunu kaybeden
annenin çığlığın duyuyor. Onların dertlerine ortak olmak için yola çıkıyor. İşte Ermenek’ de
yol, sokak ararken, iki gazeteci ile birlikte karşılaşıyor. Onlar haber peşinde o da yüreğinde
yanan ateşi söndürmek in ev ev dolaşmaya başlıyorlar.

Gazeteciler, okuyucuları için notlar alıyor. Umut’ta kendi dünyası için not alıyor. Bir öykü
olur, bir roman olur.

Handan gazeteci Tarık ile Ankara’ya dönerken mutlu. Göçük ve sonrası yaşananları
görmek onun geçmiş zorlu yaşamını bir daha güncelleştiriyor.

Arkadaşı Yıldız ile görüşmek istiyor. gördüklerini paylaşmak istiyor ama o başka dünyalarda,
eski aşkı ile yeni yollar peşinde. Yıldız’ın veda mektubu. Bir yıkılış, ama destek olan dostları.

Handan ile Ermenek’te kesişen yollar; artık Ankara’da yeni yaşama merhaba diyor. Onun
artık yoldaşı oluyor. ortak paydalar, acılara bakış. Dünyaya bakış. Onun çocuk edinme
çabalarına katkı sunmak. Onun mutluluğuna ortak olmak.

Sona yaklaşan mutluluk … Kızılay’da buluşacaklar. Onu beklerken patlayan bomba. Acı Son.
Kitaba Gün Yüzü adını koymuşlar. Ama Gün yüzü görememiş Umut.

Kitabı okumak lazım. Belki sizler Gün Yüzünü görürsünüz. .

  1. GÜN YÜZÜ- AL BEKTAŞ. La Yayınları – Ankara

Haber Giriş: Rümeysa Şahin

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
GÜN YÜZÜ – ALİ BEKTAŞ