BİR TÜRK MİLLİYETÇİSİ DAHA YALNIZ GÖÇ ETTİ!
AHSEN BATUR DA GİTTİ
Yazardı, yayıncıydı, büyük kafa ve büyük karakterdi.
Hedefe dimdik giden asil bir ruhtu.
İnsanlar elindeki imkânlarla yürür.
Akıllı insanın yol yürümesi böyledir.
Ahsen Batur aklı aşan akıllılarımızdandı.
İstisnai bir ruhtu.
İmkânlarının varamayacağı yükler altına girdi.
Deliliğin şahane örneğini vererek ömründe ömürler sürdü.
Giriştiği yayıncılık akla ziyandır.
Yaptığı işleri bir üniversite organizasyonuyla başarmak mümkün değildir.
Ahsen Batur, tek başına ordumuzdu ve büyük zaferler elde etti.
Onunla konuşsanız hayallerinin başlangıcında olduğunu düşünürdünüz.
Böyle bir ordular sevkeden ruh ordusuna sahipti.
Arapçasının mükemmel olduğunu bilenler söyler.
Fransızca ve Rusça da bilir.
Bu üç dilden tercümeleri vardır.
Türkçeyi bütün lehçeleriyle en iyi bilenler arasındadır.
Uzun yıllar Özbekistan’da yaşadı.
Türklüğün Türkistan’daki kalbinde ideallerinin hamurunu yeni bir dikkatle mayaladı.
Uluğbey’in Hazinesi o yılların bize hediyesidir.
Abdullah Kadiri’nin, Pirimkul Kadirov’un eserlerini Türkiye Türkçesine o aktardı.
Kürdoloji Yalanları’nda çok kaynak kullandı ve yalancıların suratına şamar gibi indirdi.
Evet, bildiğini iyi bilir ve keskin söylerdi.
1200 yıllık Sürgün’de Türk sözünün macerasını anlattı.
Batı Dayatmacılığı ve İslam yine keskin ilmî polemik eserleri arasındadır.
Vânî Efendi’nin Arâisül Kur’an’ını bitirmeden ölmeyeceğim diyordu, onu da bitirdi.
Telif eserlerinin her biri değerli değil, çok değerlidir.
Asıl büyük işini Selenge Yayınları’yla yaptığını söyleyenler haklıdırlar.
Hepsi de kaynak eser niteliğinde bir kütüphanelik eser yayınladı.
Muazzam bir iştir.
Buraya girince hepimizin gözü önünde yaşanan bu yayınevinin devri macerasını ayrıca yazmak lazım.
Hazindir.
Hayatında hazin demek yetmeyecek bir büyük idealistin yürüyüşünün ağır macerası vardır.
Bunlar da yazılacak.
Dinden geçinenlerden yaka silkerdi.
Yazdıklarını okuyanlar, onların dininden olmadığını duyarlardı.
En çok kavgası onlarlaydı.
Mektep arkadaşı Tayyip Bey’e en ağır sözleri eden odur.
İlim âlemine, milliyetçi geçinenlere, herkese çatardı.
Dilini tutmayan bir serdengeçti ruhuyla konuşur, konuşurdu.
Küfür onun dilinde şiir tadındaydı.
Feys’teki küfürlerini toplamak bile Türkçe’ye hâkimiyetini gösterir.
Evet küfür de dilin vazgeçilmez yaratıcılık alanıdır.
Türklüğe sarsılmaz bir imanla bağlıydı.
Bu imanla her şartta çalıştı.
Son yılları ağır geçti.
Bunları konuşacağız.
Gelecek Salı Yeniçağ yazım da Ahsen Batur’u anlatacak.
Çünkü artık Türkiye’nin bir Ahsen Batur’u yok.
Vefat haberini gece yarısı Gökçe Fırat’ın instagram paylaşımından öğrendim.
Yürek yakan son anlarının yalnızlığı içinde Gökçe Fırat vardır.
Devlet yoktur, sözüm ona milliyetçiler yoktur.
Ağlayan eşi ve Gökçe Fırat vardır.
Bir devin yalnızlığı, bizim her türlü değerden boşaldığımız yılların taşlaşmış ruhunu ayan beyan gösterdi.
Evet büyük ruhlar yalnızdır.
Ve Ahsen Batur gibi baturluğun zirvelerinde yalnız giderler.
Uzak cedlerinin diliyle anılmayı ve uğurlanmayı çok sevecektir:
Kutlu tini şâd, mekanı uçmağ olsun!
Yağmur TUNALI