“Deprem Risk Yönetimi Konusunda Hepimizin Sorumluluğu var”

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Afet Yönetim Uygulama ve Araştırma Merkezi (AYM) Jeofizik Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Utkucu Düzce depreminin 23. yılı için bir rapor hazırladı.

Prof. Dr. Murat Utkucu “23. Yılında 12 Kasım 1999 Düzce Depremi ve Düzce-Sakarya Bölgesinde Deprem Tehlikesi Üzerine” isimli raporunda Düzce depremini tetikleyen durumlar ve depremin jeofizik bakımından incelenmesini yaptı.

845 kişinin yaşamını yitirdiği 4 bin 948 kişinin yaralandığı deprem, 17 Ağustos 1999 İzmit depreminden yaklaşık üç ay sonra Düzce Fayı’nın kırılmasıyla meydana geldi. 7.2 büyüklüğündeki 12 Kasım 1999 Düzce depremi Türkiye’de yüzyılın felaketi olarak nitelendirildi. Prof. Dr. Utkucu raporunda 1999 İzmit depreminin, Marmara denizindeki faylara olduğu kadar Düzce Fayı üzerinde de büyük bir gerilme artışına sebep olduğunu söyleyerek 1999 Düzce depreminin beklenmedik durum olmadığına dikkat çekti.

Düzce depreminin İzmit depremi gibi Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) üzerinden meydana geldiğini söyleyen Prof. Dr. Utkucu Kuzey kolunun 1999 İzmit ve Düzce depremlerine kadar büyük bir deprem üretmediğini belirtti. Düzce depreminin batıdan Gölyaka’nın güneyinden başlayıp Kaynaşlı’nın doğusuna kadar uzanan 40 kilometre uzunluğunda bir yüzey kırığı oluşturduğu bilgisini veren Prof. Dr. Utkucu, yüzey kırığı boyunca oluşan kırılmanın 3 alt fay parçasından oluştuğunu söyledi.

Prof. Dr. Utkucu Düzce Fayı ve KAFZ ana uzanımı arasındaki bağlantıyı sağlayan Bakacak ve Elmalık faylarının bir deprem üretip üretmeyeceğinin tartışma konusu haline geldiğine değinerek bu fay parçasının 1944 depreminde kırılmamış olması bir deprem tehlikesi taşıyabileceğini öne sürdü.

Düzce depremine sebep olan fay hattının yakınındaki önemli fayların yakın geçmişte kırıldığını anlatan Prof. Dr. Utkucu uzmanların ikincil bir fay olan Hendek fayı hakkında henüz yeterli bir bilgiye sahip olmadığını söyledi. Bu fayın Gümüşova-Hendek-Adapazarı hattına kadar uzandığını ve Adapazarı Ovası içinde çökeller altında izlenemediğini belirten Prof. Dr. Utkucu bu fayın, Kuzey ve Güney Kolları’na göre daha az tehlikeli olduğu ve 1943 Hendek depremini ürettiğini açıkladı.

Raporunda Adapazarı Orhan Camisi kitabesinde, caminin 1878 ve 1943 depremlerinde yıkıldığının kayıtlarda geçtiğini söyleyen Prof. Dr. Utkucu en son 1419 depremi ile kırılan, Geyve-Mekece-İznik hattı Kuzey Kol’a göre çok daha az hareketli bir fay olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Utkucu uzun süredir sessiz olan bu fayın, olası bir kırılmada büyüklüğü 7 civarında olan bir deprem üretecek enerjiye sahip olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Utkucu Düzce ve Sakarya illerinde önemli bir deprem tehlikesinin mevcut olduğu vurguladı.

Prof. Dr. Utkucu raporunda Sakarya Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü’nde TÜBİTAK tarafından desteklenen “Türkiye’de Zaman Bağımlı Deprem Gerilme Etkileşimlerinin Modellenmesi ve Deprem Tehlikesi Üzerine Çıkarımlar” başlıklı yeni bir proje için araştırmalar yapıldığını aktararak, proje kapsamında 1999 deprem kırılmalarının postsismik gerilme değişimleri ile hesaplanacağını aktardı.  Deprem zararlarının azaltılması hakkında bilgi veren Prof. Dr. Utkucu, “Risk Yönetimi konusunda alınacak daha çok yol var. Unutulmamalıdır ki Deprem Risk Yönetimi konusunda hepimizin sorumluluğu var.” şeklinde konuştu.

Haber: Fatma Şimşek

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
“Deprem Risk Yönetimi Konusunda Hepimizin Sorumluluğu var”