1. Haberler
  2. Kültür
  3. Sıkıntılı saatler ve zamanla yarış!

Sıkıntılı saatler ve zamanla yarış!

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


(Şimdi aldığım haberi bildiriyorum. Çalışma başladı) Dün telefonum çaldı. Arayan Almanya’dan tanıdığım Antakya’lı genç bir arkadaşımdı. “abi bizim akrabalardan üç kişi enkaz altında ve enkazdan sesler geliyor. Hiç bir yardım ekibi de gelip bakmıyor, bir yardımın olur mu? dedi.
Sesi çok heyecanlı ve üzgün geliyordu.
Çok kötü bir adetim vardır. Biri bana derdini söylediğinde; çözene kadar süreci takip ederim. Koordinatlarını ve oradaki akrabasının telefonunu istedim.
Bir müddet sonra yolladı.
Bu bilgileri bölgede teknolojik arama yapan yazılım şirketi sahibi gönüllü arkadaşıma yollamak için telefona sarıldım.
Telefonla ulaşamak imkansızdı.
İstanbul’da yaşayan yakınlarını aradım. Arkadaşı Hatay’dan Maraş’a yolladıklarını, telefonların çekmediğini ve yolda olduğunu söyledi.
Çaresizlik içinde bekliyordum.
Ama asıl bekleyenler vardı.
Onlar enkaz başında umutsuzca molozları eşeliyordu.
Sonra Maraş’taki arkadaşım aradı.
Maraş’a varmış.
Telefonlar Hatay’da çalışmıyor ama Maraş’ta çalışıyormuş.
Saat 13.00 olmuştu.
Durumu anlattım.
Koordinatları istedi.
Hatay’daki arkadaşlarına iletip, yardım isteyeceğini söyledi.
Bu iki grup termal kameralar kullanılıyordu.
Fakat o da telefonla Hatay’a ulaşamadı.
Umutsuzca beklemeye başlamıştık.
Telefon elimde sürekli bir yerleri aramaya çalışıyordum.
Adeta Hatay’ın dünya ile bağlantısı kesilmişti.
Eve geldim.
Akşam yemeğimi yerken Maraş’tan telefon geldi.
“Abi yasak olmasına rağmen uydudan baktım.
Üç kişiler. İkisi kesin yaşıyor. Birinin durumu ise muğallakta. Üçü de yanyana iki odanın arasındaki antrede sıkışmışlar.
Arama ekiplerine söyleyin, çok dikkatli kazsınlar” dedi.
Sevinçle Hatay’lı arkadaşımı aradım. Durumu bildirdim.
Bilgi gizli olduğu için ayrıntıları onlara söyleme dedim.
Sevinçle “tamam” dedi.
Telefonu kapadı.
Hatay’ı arayıp akrabalarına haber verecekti.
Fakat yine telefonlar krize girmişti.
Ne o, ne de ben Hatay’a ulaşamıyorduk.
Gece 23.00’de telefonlar çalışmaya başladı.
Enkaz altındakilerin yakınlarına durumu bildirdik.
Ama gelen ekipler buradan ses gelmiyor diyordu.
Dört gün olmuştu. Ve ölen insanın sesinin çıkmaması normal değil miydi?
Bu nasıl anlayış, anlamamıştım . Hiç kimse onları dinlemiyordu. Zamanla yarış başlamıştı. Çaresizdik. “Onlara söyle; yalvarsınlar, ağlasınlar ikna etsinler” dedim.
Ama nafileydi.
Telefonu çaresizce kapadım.
Televizyon kanallarına, Twitter’da milletvekili ve belediye başkanı hesaplarına girip mesaj atmaya başladım.
Koordinatları yolladım. Bana dönen olmayınca. A
klıma CHP SAKARYA il başkanını aramak geldi.
Ona da koordinatları vererek, yardım istedim.
Ve 01.45’e kadar bekleyip uyudum.
Sonucun ne olduğunu bilmiyorum.
Ama umutsuzum.
Bir çok insan ve hayvan enkaz altında; çaresizce bekleyerek sessizce öldü.
Bu tanımadığım ama yaşamaları için mücadele ettiğim üç kişi gibi.
(isimleri ilgili arkadaşın zarar görmemesi için yazmıyorum)

Erdal Bıçakcı yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Sıkıntılı saatler ve zamanla yarış!
Yorum Yap