Küçük Savaşçı’nın yazarı Hüsameddin Acar:
‘BİZİM NESİL BU NESLE BORÇLU’
Osmanlı İmparatorluğu’nun 13 cephede birden savaş verdiği yıllarda, bırakınız üniversiteleri, liseler bile mezun veremedi. Ve genç denecek yaşta bu ülkenin çocukları, yıllarını savaş alanlarında geçirdiler. Birçoğu dönemedi, birçoğu sakat kaldı. Fakat Öyle bir destan yazıldı ki Çanakkale’de unutulası değil.
Küçük Savaşçının yazarı Hüsameddin Acar, “Bizlere genç Cumhuriyetin kapılarını açan bu çocukların on binlercesini çeşitli cephelerde yitirdik. Onlar genç ömürlerini savaş alanlarında geçirdiler ve şehit oldular fakat bize özgür bir vatan bıraktılar. İşte onun için bizim nesil bu nesle borçludur” diyor.
KÜÇÜK SAVAŞÇI, Ocak ayının ortalarında kitapçıların raflarını süslemeye başladı. Ve kısa sürede ilk baskısı tükendi. Yakında ikinci ve üçüncü baskısı da okuyucularla buluşacak. Gazeteci yazar Hüsameddin Acar’ın kaleme aldığı sürükleyici Küçük Savaşçı, Balkanlar’da yaşayan tüm aile bireylerinin Sırplar tarafından şehit edilen bir gencin, Osmanlı askerlerinin peşine takılarak geldiği Anadolu’da, ve özellikle Çanakkale’de yapmış olduğu insanüstü mücadelesini anlatıyor. Malum, Mart’ın 18’i ise Çanakkale Zaferi’nin 108. Yıl dönümü idi. Küçük Savaşçı’nın yazarı ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Biz sorduk Hüsameddin Acar cevapladı.
-Küçük Savaşçı’yı yazmaya nasıl karar verdiniz?
“Normalde, yazı yazdığım bir gazeteye köşe yazısı hazırlamakta amacım. Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümü olduğu için de ‘Çanakkale’de savaşan en genç savaşçı’ diye yazdım Google’a… Ve Küçük Savaşçı Ali Reşat’la böyle tanıştım. O çocuk bir derya idi, kahramanlıkları Avrupa basınına kadar ulaşmıştı. (Bu çocuk bir makaleye sığmaz, kitap olmalı) diye düşündüm…”
TÜM AİLESİ SIRPLARCA KATLEDİLDİ
-Ali Reşat nasıl bir aileden geliyor?
“Ali Reşat’ın babası Osmanlı Ordusu’nda yüzbaşıdır. Sırplar tarafından şehit edilmesiyle 10 yaşında babasız kalan Ali Reşat, annesi ve iki de kız kardeşi ile yaşamlarını güçlükle sürdürmeye başlar. Fakat babasından 3 yıl sonra tüm aile bireyleri de katledilir…”
-Orduya katılması nasıl olur Ali Reşat’ın?
“Ailesi katledilen Ali Reşat çaresizdir. O sırada Balkanlar’dan çekilmekte olan Osmanlı askerlerinin peşine takılarak önce Edirne’ye, sonra da Taksim’deki Askeri Kışla’ya gelir. Küçük olduğu için tüfek kullanamayan Ali Reşat, babasından el bombası kullanma dersi aldığını söyler ve bu konuda başarı göstererek kendini kabul ettirir…”
“Çanakkale’de ne tür kahramanlıklar yaptı Ali Reşat, biraz bahseder misiniz?”
“Savaş başladığında önce tüneller arasında asker ağabeylerinin su, gıda ve mühimmat ihtiyaçlarını karşılamakla uğraştı. Daha sonra siperler yaklaşıp cephe savaşları başlayınca Ali Reşat’a adeta gün doğdu. O küçücük bedeniyle, özellikle karanlık çöktüğünde, sürünerek düşman siperlerine doğru ilerledi ve çok iyi kullandığı el bombalarını bir biri peşine fırlatarak, düşman askerlerine büyük kayıplar verdirdi. Ve her dönüşünde asker ağabeylerine sucuk, kurutulmuş et ve çikolata ziyafetleri çekti Genç Savaşçı…”
-Bu konuyu biraz açar mısınız?
“Tabii. Bilirsiniz Osmanlı askerlerinin beslenme sorunları hat safhada idi. Yeri gelir bir un bulamacı, yeri gelir taş gibi sertleşmiş ekmek parçaları ile savaşıyordu cefakar askerlerimiz. Ali Reşat ise önce düşman siperlerine bomba yağdırıyor, ardından çeşitli yiyecekleri çantasına doldurarak asker ağabeylerine taşıyordu. Bir defasında komutanı Hüseyin Yüzbaşı’ya Browning marka bir tabanca getirdi. Gece olduğu zaman Ali Reşat’ın savaşı başlıyordu. Sessizce siperlere sokuluyor, önce imha ediyor, sonra da düşman askerlerinin çantalarında silah, yiyecek ve altın… ne bulursa asker ağabeylerine ziyafet çekiyordu …”
ENVER PAŞA’NIN EMRİYLE ÇAVUŞ YAPILDI
-Avrupa basınında nasıl yer aldı Ali Reşat?
“Öncelikle yaptığı inanılmaz başarı ile Genel Kurmay 2. Başkanı Enver Paşa tarafından çavuş rütbesi ile ödüllendirildi. Biliyorsunuz biz Çanakkale’de İtilaf Devletleri’ne karşı Almanya ile güç birliği yapmıştık. Ali Reşat’ın ününü duyan Alman basını savaş esnasında Çanakkale’ye gelerek özel izinle Ali Reşat ile uzun bir röportaj gerçekleştirir. Bu röportaj özellikle Almanya basınında büyük ilgi görür. Gazete ve dergi günün erken saatlerinde tükenince, ikinci baskı dahi yapılır…”
AĞIR YARALANDI, YİNE SAVAŞMAYA DEVAM ETTİ
-Cephede ağır yara aldığı ve ölümden döndüğü olayı anlatır mısınız?
“Ali Reşat çok dikkatliydi lakin bir metre kareye dört bin merminin düştüğü bir savaştan bahsediyoruz. Küçük bir dikkatsizlik cana mal olabiliyordu. Bir defasında omzundan sıyırdı kurşun. Komutanının zoruyla sağlık çadırına gitti. Fakat gördü ki, orada kendisinden çok ağır kolları, bacakları kopmuş kan içinde askerler var; çadırdan kaçtı, omzuna bir bez sardı. Fakat ikinci yaralanma çok ağırdı ve şarapnel parçası karnına isabet etmiş, iç organlarına büyük zarar vermişti. Doktorlar “Yaşarsa, dört beş ay içinde ancak toparlanır” derken, Ali Reşat, 4 haftada iyileşti ve tekrar savaşmaya devam etti…”
GAZİ MUSTAFA KEMAL: NEREDE BU KAHRAMAN?
-Askerden sonra Ali Reşat nereye gitti?
“Ali Reşat, Osmanlı askerlerinin peşine takılarak önce Edirne’ye gelir. Tarihi Meriç Köprüsü’nün yanında mola verilir. Mola esnasında Meriç Nehri’nde sele kapılan 10 yaşlarında bir kızı kurtarınca, kızın ailesi tarafından evlerine davet edilir. Ali Reşat ise, Çanakkale Savaşı sonrası önce şehit komutanı Hüseyin Yüzbaşı’nın emanetlerini Maraş’taki ailesine götürür, daha sonra, geride maalesef bir ailesi kalmadığı için, kendilerine samimi kucak açan Edirneli bu aileyi ziyaret eder. Savaş sonrası askeri birlikleri ziyaret eden Gazi Mustafa Kemal, daha önce tanıştığı Ali Reşat’ı sorar. Komutanı ve asker arkadaşları, Ali Reşat’ın Balkanlar’dan geliş hikayesini, tüm aile bireylerinin Sırplar tarafından katledildikten sonra Osmanlı askerlerinin peşine takılarak Çanakkale’ye kadar geldiğini anlatınca, Gazi’nin de dikkatini çeker. Çünkü kendisi de Balkan topraklarından gelmiştir Anadolu’ya. Mazi Gözlü, Sarı Saçlı Komutan; “Şimdi nerde bu kahraman asker?” diye sorar. Askerler ise, “Meriç Nehri’nde kızlarını boğulmaktan kurtardığı için o aileden davet almış. Oraya gitmeyi düşündüğünü bizlerle paylaşmıştı komutanım!” diye cevap verir. Gazi, bu mangal yürekli Küçük Savaşçı’yı bir daha göremeyeceği için çok üzülür…”
GENÇLERİMİZ KÜÇÜK SAVAŞÇI’YI TANISIN İSTİYORUM
-Okuyucunun da büyük ilgisini gören Küçük Savaşçı’dan ne bekliyorsunuz, hedefiniz nedir?
“Aslında Küçük Savaşçı’yı okurlar sevdi. İlk baskısının kısa sürede tükenmesi onu gösteriyor. Lakin benim öncelikli hedefim Ali Reşat yaşındaki tüm gençlerin bu kitabı okumasıdır. Benim için para ikinci, hatta üçüncü sırada gelir. Kitabım tüm liselerimizde okunmasını arzu ediyorum. Okusunlar ki, bizlere özgür ve bağımsız bir ülke bırakmak için canlarını ortaya koyan, yedi düvele karşı inanılmaz bir destan sergileyen bu gençlerin kahramanlıkları bilinsin. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un, “Ne büyüksün ki, şanın kurtarıyor tevhidi,
Bedrin Aslanları ancak bu kacak şanlı idi…” diye anlattığı bu kahraman Türk askerlerin yiğitlikleri genç neslimize örnek olsun. Malum, üç tarafı deniz, fakat dört tarafı düşmanlarla çevrili bir coğrafyada yaşıyoruz. Gençlerimiz, aziz milletimizin her bireyi bunun şuuru içinde olsun yeter… Küçük Savaşçı gibi binlerce, on binlerce isimsiz kahramanımızın kıymeti bilinsin, hayırlarla, dualarla yad edilsin… Çabamız bundandır…”
Küçük Savaşçı
D&R, İdefix, Kitap Yurdu, BKM ve akılfikir2015@gmail.com adreslerinden temin edilebilir.