Dün akşam San Fransisko’da yaşayan arkadaşlarım aradı. Oy kullanmak için en yakın büyük elçilik olan Los Angeles şehrine gitmişler. Uzaklık 550 km. Bir de yoğun trafiği düşünün yaklaşık altı saat. Dönüşle birlikte 1100 km. 12 saat. Seçim ikinci tura kalınca “tekrar gideceğiz, bu bizim görevimiz” dediler. Oğlum Portekiz’in Porto şehrinde yaşıyor. Eşi Portekizli Türk vatandaşı ve iyi bir Atatürkçü. Oy kullanmak için 300 km uzaklıktaki Lizbon büyük elçiliğine gitmişlerdi. “Baba moralim bozuk, ikinci kez oy kullanmayacağım galiba” onu da motive ettim. Tekrar 600 km yol yapıp oy kullanacaklar. Siz evinizin dibindeki sandıklara niçin gitmiyorsunuz?
Lütfen çevrenizdekileri de motive edip sandığa götürün.
Sonuçları da kontrol edin.
KORKMAYINIZ?
İnanın bu ülkede iyi insanlar çoğunlukta. Ülkeye yön veren sadece küçük kötü bir azınlık var. Halk gücünün karşısında hiç kimse duramaz. Korkmayın, direnin. Bizi savunacak örgütün veya partinin olup olmaması da inanın önemli değil. Biz birbirimizi buluruz. Sosyal medyada hiç görmediğim çok uzaklarda yaşayan arkadaşlarım ve dostlarım var. Aynı yerde yaşamadık, hiç tanışmadık. Ama şimdi hergün beraberiz. Kimin saat kaçta kalkacağını dahi biliyorum. Messenger’de sohbet edebiliyorum. Bizi bir araya getiren düşünce birlikteliğimizdir. Diktatörlerin tek korkuları bir araya gelmiş bilinçli ve dirençli halk topluluklarıdır. Korkup, sinersek Arap toplumları gibi karınımızın doyduğuna şükreden sürüler oluruz. İnsan gibi yaşamak istiyorsanız, çocuklarınızın özgür ve mutlu yaşamasını istiyorsanız; direneceğiz. Başka yolu yok. Haydi çalışmaya ve oy kullanmaya. Bugün yıkamazsak, yarın yıkarız.
Erdal Bıçakçı yazıyor