SİLİFKE GÖKSU OVA KÖYLERİNDE YAŞAM MÜCADELESİ (*)
Karaman ve Antalya’ dan göçüp gelen iki köy yan, yana ; iki köy arası 600 metre. Ama her bir köyün arazisi yan, yana. Yıllardır komşu , komşu yaşamışlar. Göksu nehri kıyısında Göksu Sulama kanalları da yapılınca tarlalar ekilmiş, bahçeler yapılmış. Seralar kurulmuş. Gün olmuş Akgöl, Para Deniz den balık çıkarmışlar. Balıkçı köyü olmuşlar.
Tapusu olanlar, hazine arazisini ekip biçenler. Dedesinden, babasından nasıl geldi ise devam etmiş. Büyük Şehir yasası ile birlikte köy meraları, ekip, biçilen yerler birden bire Belediyenin mülkiyetine geçmiş. O da satmış. Hem de 600 dönüm su altı yeri 27 milyon gibi bir değere satmışlar.
Ama bir şeyler olmuş. Göksu Deltası Koruma Alanı, Hazine den belediyelere geçen yerlerde eken, biçenlere cezalar gelmeye başlamış. Para cezası, hapislik.. 200 yakın kişi mağdur olmuş.
İki köy de ortak dertleri ile karşı karşıya. CHP Silifke Belediye Başkan Adayı Opr .Dr. Mustafa Turgut köylere ziyarete gelince, dertler ortaya çıkıverdi. Merası gitmiş, ektiği tarlalardan uzaklaştırılmış. Dert küpü köy halkı, yeni deyim ile mahalle halkı yerinde duramıyor.
Şimdilik ortalık durgun, ama ya 1 nisan sonrası ne olacak? İşte iki köyü de korku almış.
Sorun var, çözümü de olmalı. Ama nasıl bir çözüm.
– Göksu Deltası Koruma Planları yöre halkını da içine alarak yeniden düzenlenmeli,
– köylülerin ana , atadan kalma zilyetlik hakları korunacak şekilde, belediye ve hazine tarafından yapılacak satışların, yöre halkına yapılması.
– üreten köylüye destek olmak üzere yeni teşvikler hazırlanmalı .
Sorun var. Çözüm de olabilir. Buna bakış çok önemli. Sorun çözülürse , Göksu deltası yöre halkı tarafından korunur. Örneği var. Muğla Köyceğiz- Dalyan Delta Koruma Planlarına yöre halkı dahil edilmiştir.
Yöre halkı teknecilik, balıkçılık, pansiyonculuk ve seracılık yapmaya devam ediyorlar. Hem de barış içinde. Kumsala birileri elini uzatırsa, hep birlikte karşı duruyorlar.
Gelin Göksu Deltasında yer alan bu iki köyün yanında; Ulugöz, Burunucu, Gülümpaşalı ve Çavuşbucağı mahallelerinde aynı sorunlar yumağı var onu çözelim.
Yöre halkı ile kuşlar, kaplumbağalar, yılanlar, çıyanlar birlikte dostça yaşasın.
(*) Notlar :
1. SÖKÜN KÖYÜ TARİHÇESİ
Rivayete göre ,köyün şimdiki kurulduğu yere 1 km. ötede ırmak kenarına gelip yurt tutmuşlar. Bir gün bir hastalık gelmiş toplu ölümler başlamış. İleri gelenler ‘’haydin sökün çadırları gidelim ‘’demişler. Buraya gelip iskan olmuşlar. Buranın adı da Sökün olarak kalmış.
Bir başka rivayete göre ise; Göksu nehri taşmış. Sel altında kalmışlar. Jandarma gelmiş, komutan sökün çadırları haydi gidiyoruz. Demişler. Şimdiki yere taşınmışlar.
Yaklaşık iki asır önce Antalya yöresinden göçebe olarak gelip yerleşmişler. Buraya geleli ise; 120 sene olmuş. Antalya’dan gelip ilk yerleşen sülale ise; Hebil Oğulları olmuş. Irmak kenarında olmaları kısa zamanda tarım işlerine girmişler. Sulama kanallarının yapılması ile tüm araziler ekilmiş.
SÖKÜN KARPUZ FIKRASI
Sökün köyü deyince karpuz akla gelir. Bir de karpuz fıkrası dillenir:
Bir gün birisi Sökün’e gitmiş, gelmiş.
“ Sökün’e gittin mi?
“ Gittim.”
“ Karpuz yedin mi? “
“ Yedim.”
“ Karpuz Çorbası içtin mi? “
“ Hayır içmedim. “
“ o zaman Sökün’e gitmedin, karpuz da yemedin.”
“ Neden?”
“ Sökün ün karpuzu meşhurdur. İçini yiyeceksin. Sonra alta kalan kısmı da sıyıracaksın. Kaşıklayıp içeceksin. İşte o zaman görev tamam. ”
KAYNAK KİŞİ: Ali ARSLAN, 1939 doğumlu. Sökün köyünde oturur.
TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
Sökün : 29 hane
Muhtar : Ahmet oğlu Ali.
27 aile çitçilik, bir aile sığırtmaçlık, 369 dönümlük arazide buğday, arpa, çavdar tarımı yapılmakta. 3 aile 11 dönümlük arazide pamuk tarımı, 22 dönüm susam, 20 dönüm fasulye(71 kutu ) , 10 dönüm karpuz( 229 okka ) , 6 dönüm tütün ekilmekte. 56 adet öküz, 4 beygir, 14 kısrak, 18 adet merkep, 6 adet katır ve 19 ailede 22 adet süt ineği bulunmakta.
2. KURTULUŞ KÖYÜ TARİHÇESİ
Kurtuluş köyüne Karaman yöresinden Çetirevlli aşiretli, 1910 yıllarında gelmişlerdir.
Önce, yanları insan boyunda taş duvar, üstü ince kıl çadırlar yapmışlar. Onun için köyün adı Çetirevli köyü olmuş. Uzun süre bu geniş bir alanda köy olarak yaşamışlar.
1958 yılında Bulgaristan ‘dan göçmenler gelmiş. 52 aile buraya yerleştirmişler.
Göçmenlerin kurtuluşunu simgelesin diye köyün adı, o dönem muhtar olan Habip VAROL’ un katkıları ile onların gelişini de simgelesin diye Kurtuluş köyü olarak değiştirilmiş.
Daha sonra buraya sera işi yapan seracılar, fakılar, tahtalı aşiretleri gelmiştir. Gelenlerin bir kısmı Tarsus’a, Mut’a gitmişler. Halen akrabalar arasında ziyaretler devam etmektedir.
Kaynak Kişi: Zeynel Özkan, 1964 doğumlu.
Kurtuluş (Çetirevli) Köyü : 92 hane
Muhtar : Ahmet oğlu İsmail Bey.
243 dönümlük arazide, arpa, buğday ekimi yapılmaktadır. 4790 süt koyunu, 772 kuzu, 8 süt keçisi, 69 oğlak, 134 dişi deve, 80 erkek deve, 38 süt ineği, l64 öküz, 22 kısrak, 13 merkep bulunmakta idi. Çetirevli köyünün adı, 1951 yılında bu köye gelen göçmenlerin yerleştirmeleri töreninde konuşan TBMM Başkanı Refik Koraltan ‘ın arzusu üzerine daha sonra Kurtuluş Köyü olarak değiştirilmiştir.
TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇA
3.BOLACALIKOYUNCU KÖYÜ TARİHÇESİ
FEKE- AYDIN Yöresinden, Antalya ‘ya oradan da Taşeli bölgesine gelen Bolacalı/ Bozdoğan Aşireti zaman içinde Silifke ‘ye gelmişlerdir. Önce Bozdoğan adını verdikleri yere , konaklamışlar, daha sonra deniz kenarına ovaya doğru inmişlerdir. Araplı denilen yere de Araplar gelmiş. Çoğunluğu Hoca’ymış. Bu yüzden Bol Hocalı anlamına Bolacalı adını aldığı rivayet edilmektedir. Kış aylarında buralarda kalıp, yaz aylarında Güme ve Dağpazarına yaylalara gittikleri rivayet edilir. Yaklaşık iki asır önce buraya çok kalabalık bir grup yerleşmiş. Zaman içinde Çadırlı, Kocapınar, Mut yöresine gitmişler. Hala Balandız, Mut Köprübaşı köylülerinin 60-70 yaşlarında olanların nüfus kayıtları Bolacalı Koyuncu olarak gözükmektedir.
Kaynak Kişi :
Ali Akdağ, 1945 doğ. Bolacalı Koyuncu köyünde oturur.
BULAÇLI DEREBEYLİĞİ:
“ Varsakların bir kolu olan , Bozdoğanlar : 16 y.y. keçe evlerde konaklayan ve Silifke yöresinde en yoğun nüfusu oluşturan cemaatti.1584 yılında Silifke kazasından bölünerek , oluşturulan Bozdoğan Kazası , Bozdoğan Yörüklerinden meydana gelen bir teşkilat olmuştur.” (2)
“.. Osmanlı kayıtlarında : Boz Doğanlıların İçel de yoğunlaşmaları, fakat Aydın’a kadar uzanan bölgelerde varlıklarını sürdürdükleri görülmekte. 16.y.y. tahrir defterlerinde bu cemaatin yoğun olarak bulunduğu asıl saha Silifke Civarıdır. 1520 lere ait tahrir defterlerinde ; bazen kabile , bazen ise, cemaat olarak görülmektedir. Boz Doğanlılar, Bozdoğan köyü olmak üzere ayrı bir Yörük teşkilatı dahi oluşturmuşlardır. (4)
“.. Silifke de yaşamış olan Bulaçlı aşiretinin beyi , Nebi, aşiret reisliğini az görerek; derebeyi olmak istemiş. Yeğer Koyağı denilen yerden kalkmış Çadırlı, Eyceli, Bozdoğan ,Tahtacı Beleni, Güney Kilise, İmambekirli, Kozaklı, Melemenci, Burunucu, Bahçederesi, Araplı, Bolacalı Tahtacısı, Emmili, Koyuncu, Çetrevli köylerini alarak Bulaçlı derebeyliğini kurmuş. Nebi Bey daha sonra tüm İçel yöresinin Beylerbeyi olmuş. Nebi ‘nin derebeyliği 1853 yılında son bulmuştur. (1)
BULAÇLI- BOLACALI NAHİYESİ:
1871 Yılında Nevahi, Nahiyeler nizamnamesi ile 1872 yılında Bolacalı Nahiyesi kurulmuş. Bu nahiyenin merkezi Taşucu nda kurulmuş. 1903 yılında son bulmuştur. (2)
TARIHI ARABLI KÖPRÜSÜ:
Taşucu eşrafından Hacı Mehmet Efendi (Hacı Paşa)’nin müteahhitliğinde yaptırılan köprü, 1900 yılına gelirken tamamlanmıştı. 5 gözlü kemerli ve doğu-batı yönünde uzanan köprü, kesme taştan yapılmıştır
KAYNAK :
1. Sami Gürtük’ün Silifke tarihi yapıtı. Sah. 182.
2. Ayhan Yalçın , Yüzyıl Önce Taşucu (1800-1903 ) yapıtı. Sah.:11
3. Sait Uğur, İçel Tarihi. C.ı. Mersin 1943. sah. 66
4. Üçler Bulduk, Bozdoğan Yörükleri ve yaylak Kışlak Sahaları ( Anadolu da ve Rumeli de Yörük ve Türkmenler Sempozyumu Bildirileri,) sah.sah.72.
1584 yılında Selendiye ye bağlı Mamuriye nahiyeleri ile Mut’a bağlı Sinanlı ve Silifke’ye bağlı Bozdoğan Yörükleri nin kaza olarak teşkilatlanması ile sancağa bağlı kaza 9 çıkmıştır. Sah. 43 TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
Silifke kazası : 1584 yılında ise Silifke ve Bozdoğan olarak iki kazaya ayrılmıştı. 1584 yılında Silifke kazasından ayrılan Bozdoğan kazasının sadece 5 köyü vardı. Zaten bu kaza konar- göçerlerin , özellikle de Bozdoğan boyunun idari ve adli ihtiyaçlarını temin etmek amacıyla kurulmuştu.
Sah. 44 TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
16.Y.Y. Silifke sinde en önemlisi ve nüfusu en yoğun olan Bozdoğan cemaati idi. Bıçakçılar, Burhanlar, Seydililer, Kara Ömerli, Köseli, Kargın cemaatlerinden oluşan Bozdoğan boyunun bir kısmı Silifke kazası kır kesiminde yaşamakta idi.
Bozdoğan oğlu Mehmet, 1516 yılında Bozdoğan cemaatine mensup , başta Bozdoğan köyü olmak üzere diğer köylerden 40237 akçelik zeamet tasarruf etmekte idi. Sah. 45 TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
Silifke halkının çoğunluğu ise, Bozdoğan cemaatinden idi. Taşlık Silifke de Şamlu, Bozkırlı cemaatleri bulunmakta idi.
Dr. Şenol Çelik’in araştırmasına göre : 15. y.y. sonlarında Silifke nin 10 köyde Şamlu, 7 köyde Bozkırlı, 6 köyde küçüklü, 5 köyde Bozdoğan , 4 köyde Şeyh Gönenç, 4 köyde Cukılı, 2 köyde Kara Mahmut , 2 köyde Başara, 1 köyde develü cemaatlerine ait aşiretler bulunmakta idi.
Silifke kazasındaki Ağaçeri, Bozdoğan, Çatak , Katrangediği, Taştepecik gibi köyler Bozdoğan aşiretine ait köylerdi. TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
Bulaçlı ( Bulacalı ) Derebeyliği : Bolacalı aşireti reisinin hakimiyetindeki bu derebeyliği İçel havalesi derebeyliğinin başı olup, diğer dere beyler senede bir kez onun yanında toplanırlar. 1870 ten sonra Bolacalı, Karataş ve Evkaf nahiyeleri görülmektedir. Sah. 67… TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
1708 yıllarında önceden İçel sancağına yerleştirilen ama sonradan yerlerini terk edip Aydın taraflarına giden, Bolacalı ( Bulaçlı) , Tormarlı, Büyükece, Çavuşlar cemaati eski yerlerine yerleşmişlerdir. Sah. 70 TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
ANADOLUDA VE RUMELİ DE YÖRÜKLER VE TÜRKMENLER SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI (2000)
Bozdoğan Yörükleri ve Yaylak, Kışlak Sahaları . Üçler Bulduk.
… Osmanlı kayıtlarında İçel’de yoğunlaşmaları, fakat Aydın’a kadar uzanan bölgelerdeki, varlıkları Karaman oğullarının hakimiyet sahasını genişlettikleri dönemde Bozdoğan Teşekküllerinin de özellikle Orta ve Batı Toros lara doğru yayıldıklarının bir işaretidir.
… 15. y.y. tahrir defterlerinde, bu cemaatin yoğun olarak bulunduğu asıl saha Silifke civarıdır. 1520 lere ait ilk tahrirlerde, bazen kabile, bazen cemaat olarak kaydedilen Bozdoğanlıların merkezi Bozdoğan köyü olmak üzere ayrı bir Yörük teşkilatı dahi oluşturmuşlardır. Ayrı isimleri olmayan ve Bozdoğan umum adı ile kaydedilen Silifke, Gülnar, Mud’ daki bazı Bozdoğan cemaatleri umumiyetle aynı bölgelerde yaylamaktaydılar. Sah. 72.
ANADOLUDA VE RUMELİ DE YÖRÜKLER VE TÜRKMENLER SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ KÜLTÜR BAKANLIĞI YAYINLARI (2000)
Bozdoğan Yörükleri ve Yaylak, Kışlak Sahaları . Üçler Bulduk.
16. y.y. İçel Yörükleri Hakkında Bazı değerlendirmeler. Şenol Çelik. Sah. 96-101
Bolacalı Koyuncu Köyü . Bozdoğan Yörükleri Silifke yöresinde 1584 yılında kaza olarak teşkilatlanmışlardır.
.4.BURUNUCU KÖYÜ TARİHÇESİ
Karaman’ dan yaklaşık 200 yıl önce Emmili sülalesi( 6-7 emmi uşağı) gelmiştir. Önce Bozdoğan deresine yerleşmişler, daha sonra hayvancılıktan tarıma doğru geçerken, şimdiki yerleşim yerine geçmişlerdir. Yerleşilen yerin bir Burun’un ucu olmasında dolayı, yerleşkenin adı ; Burunucu köyü olmuştur. Bozdoğan deresinde otururlarken yalnız kışlık olarak kullanılmış. Yaz ayları geldiğinde Karaman tarafında yaylalara gitmişler( Halen yaz-kış oturulan bir yerleşkedir ).
Kaynak Kişi :
Mustafa Uysal, 1927 doğ. Burunucu köyünde oturur.
OSMANLI TAHRİR DEFTERLERİNDE BURUNUCU/ EMMİLİ
18.y.y.Bulaçlı (Bolacalı) derebeyliğinin içinde Emmili köyü de yer alır.
Kaynak Kişi :
Ayhan Yalçın, yüzyıl önce Taşucu (1800-1903 ) yapıtı sah.11
5.GÜLÜMPAŞALI KÖYÜ TARİHÇESİ
Rivayete göre ;Önceki ismi Çolaklı iken , buraya bir Paşa gelir. Herkesle konuşurken, hem gülümser, herkese tatlı dilli, gülüm diye hitap edermiş. Burada asker besleyip devletin emrine veriyormuş. O yüzden kendisine paşalık unvanı vermişler. Yaklaşık 150-200 yıl önce Çolaklı denilen yere Adana Kozan’ dan Koca Kiyalar, Antalya Dimliçayırdan , Dimliler yerleşmişler. Daha sonra Afrika’dan Mıktatlı sülalesinin geldiği söylenir.
Köy olurken, o dönemde sevilen ve aynı zamanda bu köyden evlenen enişteyi tanımlayan Gülümpaşalı adını koymuşlar.
Köyde daha önceki uygarlıklardan kalma iki höyük bulunmaktadır. Birisi Dimli Höyüğü, diğeri ise; Toprak Tepe höyüğü.
Kaynak Kişi:
Hamdi Doğdu. 1958 doğ. Halen Köy Muhtarı olarak görev yapıyor.
Gülümpaşalı Köyü : 12 hane
8 adet çiftçi, 2 adet sığırtmaç, 1 adet çoban . 1 kişi memleket dışında ilim tahsil ediyor.153 dönümlük arazide buğday, arpa, susam ve türün yetiştirmekte. 7 dönümlük arazide pamuk, 3 aile 3 dönüm bağa sahip. Bu bağlardan 22 okka pekmez üretilmiştir. 5 ailede 8 adet süt ineği bulunmaktadır. Çift sürmek için 17 adet öküz , binmek , yük taşımak için 4 kısrak, 5 merkep ve 2 deve bulunmakta. TEMETTÜ DEFTERLERİNE GÖRE 19.YÜZ YILDA SİLİFKE AHMET UÇAR
6.ULUGÖZ KÖYÜ TARİHÇESİ
Daha önceki adı Muhacir Köyü’dür. 1924 yılında Yunanistan’ ile yapılan göç anlaşması uyarınca, burada yaşayan Rumlar Selanik’e gitmişler, Selanik yakınlarından: Demirhisar, Butkua, Turşucuk köylerinden gemiler ile Taşucu Limanına getirilmişlerdir. Bir kısmı Muhacir Çiftliğine, bir kısmı da Bahçe köyüne yerleştirilmiştir. Ulugöz ve Bahçe köyleri bir birleriyle yakın akraba bulunmaktadır. Bu köylerden Mudurnu ( Bolu ) ve Karataş’ a ( Adana ) gemiler ile muhacirleri götürmüşler.
1944 yılına kadar köyde Rumlara ait kilise durmakta iken, yıkılarak okul yapılmış. Kilise binası o kadar sağlammış ki; yıkımı bir hafta sürmüş. Yer, yer dinamit atılarak yıkılmış. Taşlarından okul yapımında kullanılmış.
Kaynak kişi :
Mustafa Erdem, 1948 doğumlu. Ulugöz köyünde oturur.