Sevgili okurlar,
Yeni bir hafta, yeni heyecanlar, yeni sorunlar ve kış kapıda!
Türkiye’de kışa hazırlık elbette, “odun, kömür, gaz elektrik ve diğer sosyal ihtiyaçların tamamlanması” ile yapılır..
“Sağlam botlar, ayakkabılar, sağlam kışlık mont ve pardösüler, giysiler tekrar gar dolaplardan çıkarılır, olmayanlar ise bunları bütçeleri nispeten en uygun fiyata tedarik etmek zorunda” kalır..
Akılların, gözlerin “Euro-Dolar” dalgalanmasında olduğu şu günlerde, pula dönen Türk Lirası ile ilgili vatandaşlarımızın da, içine düştüğü durumu, televizyon ekranlarından izleyerek, paylaşanlar da yok değil!..
Kimi borcunu ödemek için dolar, euro satın almaya, kimi de otomobilini, kıymetlisini satıp Türk Lirasına dönüştürüp, “Euro, Dolar” satın almaya çalıştığı şu günlerde, herkes “ekonomist” oldu!
KİMYAGERİ BOL TOPLUM!
Bu durum da, ”ne Eurosu, ne Doları” olmayanlar, alın teri aylık Türk Lirası ile geçinmenin hesabı içindeler!
Bir de beklenti “asgari ücret” elbette!
“3 Bin 600 olsa, ya da 4 Bin 500, hatta 5 Bin Türk Lirası olsa”, ne değişir ki?
Bu para ile piyasalardaki yangından mal kapabilirler mi?
Geçimlerini sağlayabilirler mi?
Şurada Yoksulluk sınırı “10 Bin TL’yi aşmış, açlık sınırı ise 3 Bin TL’nin üzerine çıkmışsa” geçmiş olsun!
Artık “asgari ücretin” ne kadar olacağının, bir önemi kaldı mı?
Sevgili dostum, yazar arkadaşım Nazım Aktürk, yine Karasu’nun yolunu tutmuş..
Belli ki yalnızlık ve Karasu sahili, mavilikler, sessizlik ona çok iyi geliyor..
Hatta oltacı tayfasını izlemek bile, güzel bu havalarda..
Kalkan’a olta atmak bile, insanı nasıl rahatlatır bilirim!
Nazım Aktürk, “bu sistem bizi kimyager yaptı” demeden edemiyor!
HERKES EKONOMİST!?
Sistem bu sıralarda, birilerini “ekonomist” yapmışsa, bu köprünün altından, daha çok sular geçer demektir!
Yine sevgili dostum, gazeteci meslektaşım Nurettin Yılmaz “Simit’in 3,5 TL,ekmeğin 3 TL’ye satıldığına” dikkat çekiyor..
“Euro, Dolar girdabında”, neler yaşanacağı belirsizliğini korurken, bir başka fiyatta Bizim Sakarya Gazetesi haberlerine yansıdı..
Çiftçimiz ürettiği ıspanağı bile, “ederine” satamamaktan şikayetçi!..
Tarlada bir bağ ıspanak, 2-2,5 TL.
Halde ise, fiyatlar 5-6 TL..
Haydi al, alabilirsen?
Tencerede zorda bugünlerde!
Bu fiyata bile insanımız ıspanak yiyemeyecek durumda!
Dedim ya, “bu zor koşullarda Türkiye’de yaşamak, geçim sağlamak, çoluk çocuğu gelecek, yarınlara hazırlamak” ne kadar zor!
AVRUPA BİZİ KISKANIYOR YA?
Gelin biraz da “Avrupa bizi kıskanıyor ya” buralardan söz edelim!..
Brüksel’de sokaklara döküldü çalışanlar, işçiler, memurlar, polisler, itfaiyeciler?
“Ücretlerinin artırılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi” istemi ile Brüksel’in en gözde ana caddelerinden yürüyerek, başbakanlık önüne gelerek, seslerini duyurdular, isteklerini haykırdılar, şarkılar söyleyip sloganlar attılar..
Onlara,” yer tahsis etmem” diyen olmadı!
Onları,” hakaret etti” diye mahkemeye veren hiç olmadı!
“Kraldan fazla, kralcı olanlar” hiç ama hiç olmadı!
Onları,” terörist, hain ilan eden” hiç ama hiç çıkmadı!
Emniyet güçleri, onları arka planda izlemekle yetindi..
Maytaplar atıldı, havai fişekler patlatıldı, orkestralar işçi marşları çaldı, güle, oynaya yürüdüler hep birlikte..
Demokrasinin tadını çıkardılar gün boyu!
Haklarının peşindeydiler kadın, erkek?
“Oy verdikleri, vekalet verdikleri siyasileri göreve” çağırdılar?
Niye mi?
Belçika’da bile enflasyon yüzde 5’leri geçti!..
HERKES HAKKI, HUKUKU PEŞİNDE!
Piyasaya yansıyan artışlar karşısında bu istem elbette masumane bir gösteriden öteye geçmedi..
Haklarını istediler, alın teri ücretlerini!
Sonra alanlar, “aşı yaptırma mecburiyeti” getirilen itfaiye ve sağlıkçılara kaldı..
Onlarda, “özgürlüklerimize dokunmayın” diyerek, seslerini siyasilere duyurmaya çalışarak, Federal Sağlık Bakanlığı önüne kadar yürüdüler ve tepkilerini dile getirdiler..
Ve Polisler!
Onlarda iki haftadır, başkent Brüksel’de ve diğer kentlerde yaptıkları eylemler ile hayatı felç etmeye devam ediyorlar!..
Polisler, yanlış okumadınız!?
Sendikaları öncülüğünde, onlarda “ücret talebinde bulunarak, çalışma koşullarının iyileştirilmesini” istiyor..
“Siyasiler” dedim ya?
Hani seçip, bizlere hizmet için göreve getirdiklerimiz..
Asli görevlerini yapsalar, insanların sokaklara çıkmasına mahal mi kalır?
“Yılın, günün, ayın şartları, ekonomik durum, pahalılık ve geçim endeksleri göz önüne alınarak”, bunun gereği yapılamaz mı?
Bal gibi yapılır!
NEREDESİN EY ASGARİ ÜCRET?
İşte Türkiye’de “asgari ücret” oyununun arkası, hep yarın?
“Kırmızı çizgimiz bu rakam, sizi mağdur etmeyeceğiz, işçimize bayram yaşatacağız, işçimizi enflasyona ezdirmeyeceğiz..” türünden açıklamalar da, bu işin sosu olsa gerek!
Bu milletin hakkını teslim etmek, alın terini hesaplamak bu kadar zor mu?
Şu siyasilere, bu durumda güven kalır mı?
Papatya falı gibi durum?
3 Bin, olmadı, 3Bin 500, yok 4 Bin, illaki 5 Bin TL.?
Vay be siyaset?
Seni seçenlere, nasılda çalım atıyorsunuz?
AH BE İSTANBUL?
Bu yazıyı hazırlarken, gözlerim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasına takıldı..
“Zor bir süreçten geçiyoruz, zor günlerde vatandaşımız için hizmetten başka düşüncemiz yok.. Bu burada sosyal konut ihtiyacı için temel atacağız.. Ama Ankara’dan üzerimize gelenler, kendi asli görevlerini bırakmış, İstanbul Kanalına kafa takanlar, ülkenin içinden geçen kanala akıtılan paraları hesaplayamıyorlar?
Üstelik, bizleri, çalışanlarımızı “terörist” ilan etmeler, çalımlar, ayak oyunları, İstanbullunun hakkını gasp etmeler.. Ama bütün bunlara rağmen ayaktayız, hizmetteyiz.. İstanbullu bize güvendi, onları kapı dışarı etti..16 Milyon ile bu zor günleri geçeceğiz.. Hizmetten bizi kimse alıkoyamaz” diyerek, önemli cümleler kurdu..
İstanbul’a, İstanbullu ’ya ihaneti asla düşünmüyor!..
Söylediklerinin izinde yürüyor, gündüz gece!
İstanbul aşkı bu ya, yaşanır!
HAYDİ EDİRNE’YE?
Beri yanda bir başka televizyon haberi, “Yılbaşında Edirne’de yer kalmadı” başlıklı ve Bulgaristanlı komşularımız, “ucuzluk cenneti Türkiye’ye” geliyor..
Allah, Allah, ucuzluk cenneti Türkiye!
Her şey kelepir burada!
Doların, euron varsa, oh ne ala memleket!
Bozdur 100 Euro, 100 Levha harca, harca bitmez!
Ülke bu hale geldi ya, helal olsun!
“Katar’ın kelepir yatırımlar aradığı Türkiye’de” durumun özeti bu!
HERKES YILBAŞI MODUNDA!
Belçika’da ve diğer AB ülkelerinde sokaklar, caddeler ışıl, ışıl insanlar çoktan “yılbaşı moduna” girmiş!
Korona’ya rağmen herkes mutlu ve eğleniyor..
Renkli, görkemli ışıklar altında gününü, gecesini yaşıyor.. “Mutluluğun fotoğraflarını” çekiyor, paylaşıyor!..
Sahi sizler, “mutluluğun fotoğrafını” en son ne zaman paylaştınız ki?
En son ne zaman?
Yusuf Cinal yazıyor, 14 Aralık 2021 Brüksel
Karikatürler: Yasin Halaç