“Giresunlu Zeki” olarak anılmayı çok severdi. Babası ormancı, annesi ev hanımı idi.. Giresun’da okula gitti, eğitim gördü, sosyal, kültürel, sportif faaliyetlerde görev aldı.
Mesleği gereği Sakarya’nın Akyazı İlçesi’ne tayin oldu.. Kuzuluk İlkokulu’nda mesleğe başladı. Öğrencileri oldu, dostları, komşuları, arkadaşlıklar..
Bir eğitimci olarak on parmağında, on marifet vardı.. Bunları, yöre insanı için kullanmaya başladı.
Tabela yazımı, amatör gazetecilik, spor kulüplerine destek, öğrencilerin gelişimine ekstra katkı onun işi idi.
Sakarya-Akyazı-Kuzuluk derken, İstanbul’u mesken tuttu..
Orada Giresun dernekleri ile yakın ilişkileri oldu..
Gazetecilik mesleğini ilerletti..
Mavi Karadeniz TV’de programlar yapmaya başladı..
Yavaş, yavaş hastalığı nüksetti..
Hastane, tedavi gidip-gelmeleri başladı..
Kızları ve eşi ile başlattığı işleri de ihmal etmiyordu..
“Giresun Türküleri” adlı bir kitap hazırladı.. Ne acı ki, kendi türküsünü kendi yazmak zorunda kaldı..
Rahat edeceği, ülkesine, ailesine, insanlarına hizmet edeceği bir yaşta hasta düştü..
Devrin sağlık sorunları ile karşı karşıya kaldı…
Çaresizlikleri, arkadaşlarının ve ailesinin yardımları ile aştı..
Ama o mutlak son kaçınılmazdı..
Vefat etti, çok sevdiği ve görev yaptığı Akyazı-Kuzuluk Beldesi Mezarlığı’nda toprağa verildi..
Dostları yine yanındaydı..
GAZETECİ YAZAR YUSUF CİNAL
Zeki Al için Yusuf Cinal, “Bir öğretmen, bir baba, bir dost, bir arkadaş, bir vatansever, bir halk bilimci O bir Giresunlu, İstanbullu, Akyazılı bizim ellerden Sevgili merhum Zeki Al kardeşimi anlatmak gerçekten zordur!!
Mekanı cennet olsun! Adını yaşatacağız! Tebrikler Mehmet! Klipte bize de yer vermeniz her şeye değer! Yapacağımız bir şey varsa, lütfen görüşelim! Zeki Hocam için ne yapsak azdır! Çok sevdiği dağlar bile yetişir! Hak ettiği ilgi için paylaşalım! Allah, tekrar rahmet, cennet mekan eylesin! Dost ve sevenlerine selamlar olsun! Unutmak olmaz” diyerek, türküyü klıpleştiren yakını Mehmet Al’a teşekkür etti.