Dış Türkler, Ankara tarafından unutuldukça kimlik kayması yaşanacak ve önlem alınmazsa aidiyet hisleri yok olacaktır
2019 yılını geride bırakıp 2020 yılına girdiğimiz zaman yazmak istediğim değerlendirmeyi, geçmiş ve gelecek yılı kapsayan bir değerlendirme olarak değil, geçen bütün yılları ve gelecek olan bütün yılları içeren bir değerlendirme olarak yazmayı daha uygun buldum.
Konumuz Dış Türkler’i kapsayacak ama, yaşama ve çalışma alanım Hollanda olduğu için, benzetmelerin çoğu Hollanda’dan olacaktır. Siz bunu yine de ‘Dış Türkler’ olarak algılayınız.
Hollanda’da yaşayan Türkler olarak günlük hayatın hemen her alanında ayrımcı, dışlayıcı davranışlara maruz kalıyor ve var olan haklardan eşit şekilde yararlanamıyoruz. Gerek Türkiye ve gerekse Hollanda, eşit değerde vatandaş olmamız için, beklediğimiz çalışmaları 2019 yılında da yapmadı.
Bizim Türkiye’ye olan aidiyet duygumuz ve Hollanda’ya bağlılık hissimiz ile entegrasyon başarımız maalesef işe yaramıyor.
55 yıllık göç yaşamımızda, çocuklarımızın eğitimdeki başarılarına rağmen, iş ve eşit gelir konusunda mağdur olan hep biz oluyoruz.
Dış Türkler’in eksiği
2019’da Hollanda’daki Türk toplumu içinde kayda değer gelişmeler olmadı ama, Türkler’in pasifliği konusunda en eleştirel yıl oldu. Yani Türkler ‘Lobi oluşturma’ konusunda snıfta kaldılar.
Aslında bu zaafiyetin bir gerekçesi vardır.
Eskiden, tüm siyasi partiler içinde, etkinliği olan Türkler yer alıyordu. 6 Milletvekili, 10 İl Genel Meclisi Üyesi ve 250’yi aşkın Belediye Meclis Üyesi çıkaran Türkler’in şimdilerde esamesi okunmuyor.
Bu saydığım etikete sahip Türkler var ama sayıları öyle kabarık değil.
Bana göre, siyasi alanda güç kaybetmemizin başlıca nedeni DENK Partisi’dir.
Ağırlıklı olarak Türkler’den kurulu olan, yabancıların menfaatlerini korumak için mücadele edeceği sanılan DENK Partisi, başlangıçta çok iyi giden politikasını değiştirince güç kaybetti.
Genel seçim öncesinde şahsen benim de desteklediğim ve ‘Hangi görüşte olursanız olun, DENK Partisi’ne bir defalığına da olsa oy verin’ diye çağrı yaptığım bu parti, şimdilerde siyaset arenasında yok olmaya evrildi gibi.
Siyaseti DENK Partisi’nde sürdürmek için kendi partilerini terk eden Türkler de şimdi açıkta kaldılar.
Şimdi yapılması gereken, Türkler’in tüm siyasi partilere dağılmaları ve eskisi gibi seçilebilir konuma gelmeleridir.
Siyasi Partiler oy kazanımına çok önem verirler. Oy uğruna siyasi ideolojilerini bile bir kenara koyarlar.
Türkiye’nin eksiği
Yukarıda dış Türkler’in eksiğini dile getirmeye çalıştım
Devletimizi yönetenler, 55 yıl önce başlayan Avrupa’ya göç serüveninden bu yana, sık sık buralara geldiler vei lk yıllarda kamplarda yaşayan Türkler’i ziyaret ettiler ve dertlerini dinlediler. Dertler dinleniyordu ama, dinleyenler Ankara’ya dönünce anlatılanları unutuyorlardı.
Biz de, ‘Dinlediklerini sigara paketlerinin arkasına yazıyorlar ve sonra da atıyorlar’ gibi laflar ediyorduk.
Dertlerimizin çözümü için Dış Türkler Bakanlığı kurulmasını, parlamentoya yurtdışı Türkler’inden de katılım olmasını yazdık, çizdik. Bu sese kulak veren olmadı.
Eğri otupup doğru konuşmak gerekirse, Recep Tayyip Erdoğan bu serzenişlere kulak veren ilk devlet adamı oldu. Erdoğan, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nı kurdu ve yurtdışında oy kullanma işlevini kolaylaştırdı. Hoş, yurtdışından aday gösterme işlevini yapamadı ama, dileriz bundan sonraki seçimde bu da gerçekleşir.
Erdoğan’ın en doğru düşüncelerinden biri de, Lobi faaliyetlerinin güçlenmesi için kurdurduğu De Union of European Turkish Democrats (UETD) teşkilatı oldu. Bunun Türkçe açılımı Avrupalı Türk Demokratlar Birliği.
Bu teşkilat yurtdışındaki Türkler’in ve genellikle gençlerin her türlü sorunlarının çözümü için uğraş vereceği gibi, içinde yaşanılan ülkeye çok yönlü katılım ve sorumluluk alarak lobi oluşumunda da önderlik yapacaktı.
UETD’nin kuruluşunda etkin ve o dönemde Yurtdışındaki Türklerden de sorumlu olan Devlet Bakanı Prof. Dr.Mehmet Aydın, Amsterdam Noord’da yapılan bir toplantıya katılmıştı. Program Yavuz Nufel’in yazdıǧı ve Türkevi Yayınlarından çıkan 40 Yıl 40 İnsan kitabının tanımıydı. Hepimiz oradaydık. Bakan Aydın, artık Avrupa’daki Türklerin siyasette, ekonomide, eǧitimde daha katılımcı olmaları, Türkiye Avrupa Birliǧi ilişkilerinde rol oynamaları gerekir demişti. UETD örneǧini vererek, gruplar, partiler, hizipler üstü bir yapılanmayla, Avrupa ‘daki Türklerin hak ettikleri konuma gelmeleri Başbakanımız Recep Tayyip Erdoǧan’ın arzusudur mesajını vermişti.
UETD bu çerçevede bir süre ciddi etkinler yaptı. Kısa zamanda Hollandalı siyasetçiler, yazarlar ve gazetecilerin dikkatini çekti.
O yıllarda bizzat şahit olduǧum bir iki olay şöyle: uzun yıllar NRC’nin Türkiye sorumlusu olarak İstanbul ve Ankara’da görev yapan Hollandalı meslektaşım Froukje Santing beni aradı. Elinde Hollanda-Türkiye ilişkileri ile ilgili bir projesi vardı. Kendisine Ankara’da partner arıyordu. Birlikte UETD Hollanda Başkanı Veyis Güngör’ü ziyaret ettik. Veyis Güngör bizi çok sıcak karşıladı. UETD Başkanı, Hollanda ve Türkiye’nin çıkarlarına yönelik bu projenin hayata geçirilmesi için, tüm baǧlantılarını kullandı ve bize yardımcı oldu.
Bir başka projeye de daha şahit oldum. Rotterdam’dan Hollanda’da eǧitim alanında uzmanlaşmış bir kızımız Hollanda’daki eǧitim sistemlerinden Montassori, Janaplan veya Dalton metodunu Türkiye’de bazı okullarda uygulamak isteǧini UETD Başkanına getirmişti. Başkan Güngör, o gün Milli Eǧitim Bakanı olan Ömer Dinçer’in müsteşarını arayıp Rotterdam’dan gelen kızımız için randevu yapmıştı. Bunlar benim bizzat şahit olduǧum bir iki konuydu…
Ne var ki, çok güzel bir amaçla kurulmuş olan bu teşkilat, Erdoğan’ın yoğun işlerinden zaman bulamaması nedeniyle bazı milletvekillerinin kontroluna bırakılmıştı. İşte ne olduysa ondan sonra oldu, işin içine siyaset sokuldu ve Avrupa devletleri de bu teşkilat için ‘Ankara’nın uzun kolu’ damgasını vurdu.
İşin içine siyaset ve menfaat o kadar sokuldu ki, adeta bir iç kavga başladı.
Erdoğan Cumhurbaşkanı olduktan sonra Bosna Hersek’in başkenti Saraybosna’da düzenlenen 6’ncı Olağan Genel Kurul toplantısı’na katıldı. Zetra Olimpik Spor Salonu’nda yapılan bu genel kurulda, Avrupalı Türk Demokratlar Birliğinin (UETD) ismi Uluslararası Demokratlar Birliği (Union of International Democrats-UID) olarak değiştirildi.
Şimdilerde bu teşkilata AK Parti’nin Avrupa şubeleri gözüyle bakılıyor.
Oysa, Avrupa’daki Türkler, yaşadıkları ülkelerde dün olduǧu gibi bugün de hak ettikleri konumda deǧiller. Aşaǧıda okuyacaǧınız söyleşi bu iddiamızın çok açık bir örneǧidir.
İlhan Karaçay yazıyor