Sevgili okurlar,
Türkiye’de gerçekten önemli gelişmeler yaşanıyor.. Bu önemli gelişmeler arasında, en önemlisi, Suriye’nin İdlip vilayeti sınırları içindeki Türk askeri varlığı ile adına, “ÖSO” denilen” Milli Güçler” ve diğer terör örgütü grup ve kümelerinin varlığıdır..
13 Mehmetciğimizin şehit edildiği ve sıcak gelişmelerin yaşandığı bölgede, Türkiye’nin “Gözetleme” adını verdiği, askeri noktaları kuşatılmış bulunmaktadır..
Türkiye, bu konuda çıkış yolu olarak, “Suriye Rejim güçlerinin” eski bulundukları yerlere çekilmesini, “Soçi mutabakatlarına” uyulmasını ve “Rusya ile Suriye ve İran’dan”, buradaki saldırıların önlenmesini istiyor..
Ayrıca Türkiye, bu mutabakatlar çerçevesinde üstlendiği rolünü de yerine getireceğini ifade ediyor..
Durumun özeti bu!
Şimdi bu bataklıktan nasıl çıkılacağına kafa yoruluyor.. Bizim askerlerimiz şehit edildi..Karşı taraftan da olan zayiatı düşünmek gerek!..
Bu bağlamda diplomatik temaslar sürüyor..Ama bir adım ileri gidildiği yolunda haberlere tanıklık edemiyoruz!
Yani ortada bir “kaos” durumu var..Korkarım, bu alanda Türk askerinin başına bir başka” çuval geçirilmez” ve askerlerimiz o bataklıktan sağ salim geri çekilir..
Sonuç olarak, buradaki “başarısızlığı, diplomatsızlığı, çapsızlığı” anlamak için, asker olmak, iktidarda olmak ve diplomat olmak gerekmiyor!
***
FETÖ’nün Siyasi ayağı?
Gelelim, FETÖ’nün siyasi ayağına?
Bu konuda hep muhalefet cephesinden, hem iktidar cephesinden olduğu kadar, konuyu tekrar gündeme taşıyan MHP Genel Başkanı ve iktidarın ortağı Devlet Bahçeli,” Artık yetti, bu siyasi ayağı ortaya çıkarınız. Çıkaramıyorsanız, biz bu işi hallederiz” türünden bir açıklama yaptı..
Belli ki, MHP ve Devlet Bahçeli’nin bir rahatsızlığı var.. AK Parti iktidarı,”Başkanlık Sistemi” içinde, “Milliyetçi” kesimin kadrolaşmasına sıcak bakmıyor!?..Bu yapılanma içinde olanların tasfiyesi ve işlerin iyi gitmemesi Devlet Bahçeli’nin ve arkadaşlarının gözünden kaçmıyor..
Onlarda, oyunu kuralarına göre oynamaya başladılar..
Ancak, en önemli açıklama CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geldi.. Kılıçdaroğlu FETÖ’nün siyasi ayağı olarak,” bu gruba kol kanat olan, onları iktidara taşıyan, onlara ne istedilerse veren” ve bu güruhun “Paralel Devlet yapılanmasına” kadar işi götürmesi ve sonunda, başlayan” iktidar kavgası “sonucunda, işin nereye vardığını hepimiz görmedik mi, bu duruma da şahit olmadık mı?
“15 Temmuz Darbe Kalkışması” olayı sonrası gelişmeleri ise, bilmeyenimiz mi var?
İşte, gitti FETÖ grubu, geldi Menzil grubu?
Haydi ayıkla pirincin taşını?
Siz, tüm bunların üzerine “15 Temmuz’u”, milli bayramların üzerinde görmeye, tutmaya başlarsanız, sizin samimiyetinizede itibar eden az olur!
Zaten “itibar” dediğiniz şey bu “Tek Adam”, bu “Cumhurbaşkanlığı” sistemi içinde harcandı gitti!..
Bakınız, eski AK Parti kurucularından ve eski başbakan,Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’de sessizliğini bozdu..
“Ben Cumhurbaşkanlığı sistemini hiç ama hiç istemedim” diyerek, yeni bir tartışma başlattı..
Alana inen Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise eleştirilerinin dozunu iyice artırmaya başladı..
Televizyon ekranlarında boy endam gösteren AK Partili etki ajanları bile artık, ne AK Partiyi, ne de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı savunacak argümanlara sahip!..Sanal ortamda yazılanlar ise bir başka Türkiye gündemini oluşturuyor..
Kokuşmuşluklar, rezillikler, adaletsizlikler, ahlaksızlıklar…
Allah’ım neler yazılıyor, neler?
Damattan, Cumhurbaşkanına, Burhan Kuzu’dan, Bülent Arınç’a, Melih Gökçek’ten, Mevlüt Çavuşoğlu’na kadar yazılanların ötesinde, intiharlar, depremler, yolsuzluklar, FETÖ kayırmaları, tecavüz ve ihale fesatlıkları konusunda, herkes çalakalem bir şeyler yazıyor..
Tuzu kurular ise, yol, köprü, hava limanı, ballı kaymak maaşların rüyasında!..
Öte yanda ise, toplanan vergi paraları, deprem yardımları ile diğer kaynakların,” nereye harcandığı yolunda ki”, derin sorular karşısında, “kaygı ve endişe” duymamak mümkün mü?
Allah hayırlısını versin de, bu son saatlerde ortaya atılan “darbe” söylentileri, “Aslan’ın gerçekten zorda olduğunu iyice işaret etmeye” yetti, arttı bile!
Aslında korkulan, “AK Parti’nin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın iktidara kaybedecek” olması, muhtemel bir “darbe” olarak adlandırılıyor ve bu gerginlik ortamından medet umuluyor..
Yani iktidar, yavaş, yavaş taraftarlarına,” bizi gönderecekler, gerekeni yapın” diyor!
“Sahibinin sesinden şarkılar” dinlemeye devam!
Gelişmelerin seyrini bekleyip göreceğiz elbette!..
***
Sevgili okurlar,
Sakarya’da, önce sevgili meslektaşımız Hüseyin Cumali, gazetesinden kapı dışarı edildi!..
Tasvip etmediğimiz gelişmeler yaşandı..Maalesef,” Sakaryalı fabrikasına, topraklarına, insanına sahip çıkamadığı” gibi Cumali kardeşimize de sahip çıkamadı!?..
Şimdi, bir süre önce patronu değişen YeniHaber Gazetesi’nden bir “veda” yazısına birlikte tanıklık ettik!..
Sakarya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve YeniHaber Gazetesi Genel Yayın yönetmeni Sezai Matur ve üç arkadaşı, yıllardır emek verdikleri, her gün bizler için hazırladıkları gazetelerinden ayrıldıklarını duyurdular..
Üzücü elbette!
Brüksel’de, CHP Belçika Birliği’nin davetlisi olarak bulunan, Türkiye Gazeteciler Federasyonu ve Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı, Milli İrade Gazetesi sahibi Yılmaz Karaca,Türkiye’de, özellikle Anadolu Basını’na dönük,” kıyımları, siyasi baskıları, kepenk kapatmalara ve hapiste olan gazetecilere “dikkat çekerek, durumun gittikçe daha da kötüleştiğini katılımcılarla paylaştı..
Kısacası Karaca,” Brüksel’de Türkiye’de gazetecilik mesleğinin nasıl bitirildiğini, üzülerek, içi sızlayarak “anlattı..
Elbette hiçbir şey, kimseye baki değildir!..Ama Türkiye’de var olan “temayüllerin, etik değerlerin, yerleşim geleneklerin”, bir, bir yıkılması hayra alamet şey değildir!
Sakarya’da, bu bağlamda gazete patronlarının bir araya gelmesini de memnuniyet verici bir gelişme olarak değerlendiriyorum..
İnşallah hayırlısı olur, güzel gelişmeler ile Sakarya’ya, Sakaryalı okura hizmet için adımlar atılır..
Doğrusu,dostum başkan, gazeteci Sezai Matur ve arkadaşlarının kararı bizi hep şaşırttı, hem de üzdü..
İnşallah uzun süre işsiz kalmaz ve bir köşede unutulmazlar!
Ne diyelim, geçmiş olsun!
Yusuf Cinal yazıyor,19 Şubat 2020 Brüksel
