9 Nisana 1993… Bu tarih Kemal Ilıcak’ın aramızdan bedenen ayrıldığı tarih… Aradan tam 27 yıl geçmiş… Rahmet ve saygıyla anıyorum… Sizleri, Tercüman’la birlikte doğan Ilıcak’ın 1970’li yılların başına götüreyim…
Kemal Ilıcak, Cağaloğlu’ndaki Tercüman Gazetesi’nde muhabir olarak çalışmaktadır. Fakat sahibinin Necmettin Kutmangil olduğu Tercüman o günlerde 2-3 bin satmaktadır. Ödeme güçlüğü çeken gazetede 25-30 çalışan vardır. İki üç ay aylıklarını alamayan çalışanlar isyan aşamasında. Kemal Ilıcak ise memleketi Amasya’dan bir gayrimenkulünü satmış, Ataköy’deki bir metruk binada annesi ile ikamet etmekte; arkadaşlarına oranda daha iyi bir durumda.
Gazete sahibi Necmettin Kutmangil büyük mali sıkıntı çekmektedir. İyi bir müşteri bulsa, gazeteyi satmayı düşünmektedir. Çalışan arkadaşlar da Kemal Ilıcak’a, “Senin biraz paran var, bu gazeteyi alsan, bizim de patronumuz olsan” diye takılmaktadır. Bu fikir aslında Kemal Ilıcak’ın aklına da yatmıştır.
Necmettin Kutmangil’e parasını öder ve Tercüman’ın yeni sahibi olur Kemal Ilıcak, çalışanlara aylıklarını verir, her biri yeni bir şevkle çalışırlar ve gazeteyi birkaç ay içinde 20-25 binlik bir tiraja ulaştırırlar. Reklam ve ilanlar da gelmeye başlayınca, Tercüman gemisi artık açık denizlerde yüzer hale gelir.
Gazetenin resmi sahibi Necmettin Kutmangil’dir; henüz devir-teslim işlemleri yapılmamıştır. Gazetenin para kazandığını ve 25-30 binlere ulaştığını gören eski sahibi Necmettin Kutmangil, polislerle bir baskın düzenler ve gazeteyi eline geçirir. O gün aylıkları dağıtmış olan Kemal Ilıcak ise cebinde beş kuruşsuz sokakta bulur kendini. Cağaloğlu’ndan Ataköy’deki evlerine yürüyerek gider.
Vakit akşam olduğunda yorgun argın evin kapısını aralar ve durumu annesine anlatır. Annesi ise gayet inançlı bir şekilde, “Oğlum moralini bozma, Allah büyüktür… İki rekat şükür namazını kıl ve yat. Bakalım Rabbim neyler, neylerse güzel eyler” diye söylenir.
Kemal Ilıcak da öyle yapar. Gecenin geç saatlerinde telefon acı acı çalmaktadır. Telefonda Necmettin Kutmangil’in eşi canhıraş bir sesle konuşmaktadır:
“Kemal gel evladım gazeteni devral. Bize uğrusuzluk getirdi ve gece yarışı beyim kalp krizinden öldü. Sabahleyin git gazetenin başına geç!”
Kemal Ilıcak da öyle yapar. Gazeteye gider ve kaldığı yerden çalışmalara devam eder, birkaç gün sonra da gazetenin ruhsatını üzerine geçirir. Gazete kısa sürede tekrar tiraj almaya başlar. Artık Cağaloğlu’ndaki o taş binaya sığmaz olur. İşte, 1970’lerin ortalarında Cevizlibağ’daki o “T” binaya böylece geçilmiş olur.
Tercüman Gazetesi kısa süre sonra 4 yüz, 5 yüz, 6 yüz, 7 yüz derken 1 milyon tirajlara ulaşır. Bünyesinde yaklaşık 1500 kişi çalışmakta, evine ekmek götürmektedir. Fakat 1982’ye gelindiğinde Tercüman Gazetesi’nden bir gazete daha, GÜNEŞ Gazetesi çıkmıştır. Üstelik yine o yıllarda bir de Bulvar Gazetesi çıkarılmıştır. Muhafazakar ve milliyetçi tabanın sesi olan Tercüman, bu yavru Bulvar gazetesinin çıkışıyla da ikinci bir darbeyi alır.
İşte yıl 1993’e geldiğinde de gazetenin tirajı 1 milyonlardan eriye eriye 10-15 binlere düşmüştür. Ilıcak ise ısrarla, “Bu gazeteyi 1 milyona biz çıkardık, yine bu hallere biz düşürdük. Çaresini de bulacağız” diyor ve adeta çırpınıyordu. İşte Ankara’daki o uğursuz olay. Hürriyet gazetesi’ndeki o manşet… Başbakan Mesut Yılmaz’ın attığı çamur… Kemal Ilıcak, büyük bir arsanın satışında aracı oluyor ve elde edeceği komisyon ile gazeteyi tekrar eski günlerine kavuşturmak için çabalıyordu. Bu haberi Hürriyet’ten okur okumaz beyin kanaması geçiriyor ve oracıkta rahmet-i Rahman’a kavuşuyor…
Ne garip, gazetecilik Kutmangil ailesine de iyi gelmedi. Babasından yıllar sonra Günaydın Gazetesi’ni alan oğul Bekir Kutmangil de, bir sabah vakti 1995’te gazetesine gelirken yolda vuruluyor.
Ben 1990’lı yılların başında Fotospor’da çalışıyordum. Ancak arada bir Kemal Ağabeye uğrayıp, odasında çayını içiyordum. Tercüman Gazetesi’nin nasıl sahibi olduğunu o zamanlarda anlatmıştı. Ayrıca Güneri Cıvaoğlu da, Kemal Ilıcak’ın vefatıyla Milliyet Gazetesi’nde bu hikayeyi kaleme almıştı.
Ben Tercüman Gazetesi’nde birkaç yıllık tazminatımı bıraktım. Mirasçıları reddi miras ettikleri için alamadım. Ama Kemal Ilıcak’a helal hoş olsun. Çünkü yıllarca Ilıcak sayesinde evime ekmek götürdüm… Çocuklarımı doyurdum, okuttum. Nankör değilim…
Patronum değil Kemal Ilıcak ağabeyimi her duamda saygı, sevgi ve rahmetle yad ediyorum bilesiniz. Allah Tercüman Gazetesi’nde çalışıp aramızdan ayrılmış olanlara gani gani rahmet eylesin… Şu anda yaşayan meslektaşlarımıza, ağabey ve kardeşlerimize de Allah sağlıklı, sıhhatli ve mutlu uzun yıllar nasip etsin inşallah…
Selam… Saygı ve muhabbetlerimle…
Hüsamettin Acar yazıyor