Sevgili okurlar,
Dün, güne Hendek İlçesi sınırları içindeki “Havai Fişek Fabrikası’nda ki o korkunç, sarsıcı patlama ile uyandık…
O korkunç, sarsıcı ve yakıcı patlama!
Hemen aklıma, 1999 Yılındaki o büyük deprem anı geldi..
Karasu’daki dairemizde yakalandığımız o büyük, unutamadığımız, hala içimizde korkunç kara delikler, yıkımlar bırakan deprem anına gittik..
Yerel saat ile 11,15 gibi meydana gelen olayın sesi, yakımı, ürkütücü yanı, ta Brüksel’de bizi de etkilemişti..
Diz bağlarım çözüldü, telefonuma gelen fotoğraflara ve video görüntülere sarılarak, hemen haberi okurlarımız ile paylaşmak üzere, www.belcikayenihaber.be ve www.belcikabelhaber.be üzerinden paylaşmaya büyük özen gösterdik..
Bir Sakaryalı olarak, olayın etkisi altında çayımı bile yudumlayamadım!.. Zira patlamalar hala sürüyor, bölgeye kurtarma ekipleri sevk ediliyor, yetkililer, tüm kurtarma araçlarını olay yerine sevk ediyordu..
Bu bilgiler bana önce Akyazı üzerinden ulaştı..Sonra Hendek ve ardından Sakarya merkez ve Bizim Sakarya Gazetemiz ile ulusal basından yansıyan haberler ile olayın büyüklüğüne, görüntülerde tanıklık ettik..
Bu fabrikada edindiğim bilgilere göre, 2009,11,12 ve 14 yıllarında da patlamalar olduğuna dikkat çekilerek, son patlamanın civar köylerde ve yerleşim merkezlerinde yıkıma sebep olduğunu belirtelim..
Evet, bir afet ile karşı karşıyayız!..
Şunu açık ve net söyleyebiliriz ki, 1999 Yılı büyük depreminden sonra gereken dersi almamışız!
Zira aradan geçen zamana rağmen, patlamaya müdahalede çok geç kaldık!?..
Evet, elinizde yeterli malzeme, yeterli ekip ve özellikle kimyasal kazalara karşı hazırlıklı durumunuz yoksa, ancak, fabrika yangınını ve patlamaları seyreder, gökteki yıldızları sayarsınız!
Kimyasal bir fabrikada, bir patlama yaşanıyor..
Patlamaya ve yangına, müdahale etmeniz, çıkan patlamada yaralananları tedavi edecek hastane donanımlarınız, bölgede yaşayanları, çıkan kimyasal gazlardan koruyacak tedbir ve duyuruların anında devreye sokulması gereklidir..
Üzülerek ifade edelim ki, bu patlama ve faciada bu durumları göremedik!
Bu durum gelecek için bizi, daha da kötümser bir hale soktu!
Maalesef patlamanın ve çıkan yangının duyulmasından sonra, olay yerine akın eden vatandaşlar, yangına ve patlamalara ilk müdahaleyi düşünseler de, patlamaların şiddeti ve yangının büyümesi nedeni ile olay yerine yaklaşmakta tereddüt ettiler..
Başta Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem Yüce, Hendek İlçe Belediye Başkanı Turgut Babaoğlu olay yerine hareket ederek, gerekli tedbirleri alan AFAD ekipleri ve itfaiyecilere destek verdiler..
Çaresizlik ne kadar kötü!
Bir ili yönetenler bile, fabrika hakkında gerekli bilgilere matuf değil!
Daha sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca ve Aile, Sosyal Politikalar ve Çalışma Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk Hendek’teki patlama alanına hareket ettiği basınla paylaşıldı..
Bu yazıyı kaleme aldığım sırada iki kişinin hayatını kaybettiği 74 kişinin yaralandığı haberleri Brüksel’e kadar yansıdı..
Büyük bir üzüntü içinde görüntüleri, haberleri takip etmek gerçekten kahrediyor..
Diyeceksiniz ki, bu tür patlamalar sadece Türkiye’de mi oluyor?
Elbette hayır!
Ama böylesine tehlikeli ürün üreten fabrikaların elbette yapımı, alınacak tedbirler, burada çalışacak işçilerin istihdamı, eğitimi, çıkacak kazalarda yapılacaklar çok önemlidir..
Söylenecek çok söz var ama, şunu ifade edeyim ki, Türkiye’de avukatların hak, hukuk, adalet için yollara düştüğü, parçalanma, bölünme ile karşı karşıya geldiği, hatta dijital medya ile ilgili yasak kararların havada uçuştuğu bir dönemde görüldü ki, habere, bilgiye yasak getirmeniz mümkün değildir..
Teknolojinin alabildiğine geliştiği, sınır tanımadığı, yeni teknolojik ürünleri, programları insan hayatına soktuğu bir dönemde, ülkenin siyasileri, sanal medya buluşmalarını, açıklamalarını, paylaşımlarını “boykot ve yasakla” karşılamaya kalkıyorsa vay halimize!
İşte bu “sanal yasakları” ilk olarak dillendirenler arasında yer alan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’den sonra, Hendek İlçe Belediye Başkanı Turgut Babaoğlu’nun da bu karar paralelinde, sanal paylaşımlarını askıya aldığını duyurmasını hayretle karşıladık!
Elbette bu durum, kendi kişisel meselesidir..
Ancak şu Hendek Havai Fişek Patlaması ve kazası da gösterdi ki, sanal medya, birçok ulusal basından önce, olayı duyurmuş, kamuoyu ile paylaşmış, haberci yanını ortaya koymuştur..
Bu alanlara yasak getirmek yerine, bu alanlardan özgür bir şekilde paylaşıma önem verilmesi, insanımızın habere, bilgiye ulaşmasının kolaylaştırılması gerekmektedir..
İşte bu noktada siyaset makamı, yani siyasi irade de, bu tür yasaklardan medet umacağını, özgürlüklerin alabildiğine genişletilmesine önem verecek adımların atılmasına öncülük etmelidir..
Bu bağlamda, muhalefet basının susturulmak istenmesi, Halk TV ile Tele 1 televizyonlarına getirilen ekran karartma cezalarını, asla tasvip etmiyorum..
Türkiye, bu tür yasaklarla bir yere varamaz!
Muhalefeti susturmak, tekelci bir anlayış ile korku ve baskı ile tüm basını, medyayı, sanal alemi kontrol etmek kimsenin haddine değildir..
Kazanılmış haklarımızı, özgürlüklerimizi kimse gasp edemez!
Haber alma,bilgiye ulaşma haklarımızın elbette takipçisi olacağız..
Zira, ne yaparsanız, yapınız haber sınır tanımaz!
Kimsenin ağzı torba değil büzemezsiniz!?
Herkes,her kesim sahip olduğu haklarını sonuna kadar kullanır,kullanmalıdır..
Ancak herkesin kişi hak ve özgürlüklerine riayet ederek, hakaretten uzak, bilgilendirmelerde bulunması kuraldır..
Kurallar ise herkes,her kesim içindir..
Kimse, kimseyi susturmakla tehdit edemez, kimse de, devletin imkân ve kabiliyetlerini, kendi kişisel arzuları yönünde kullanamazlar!
Çok sesli Türkiye, tek sesli hale dönüştürülemez..
Bu vesile ile Hendek İlçesi’nde meydana gelen patlamada hayatlarını kaybedenlere ve 27 Yıl önce Sivas’ta yakılan canlara Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileriz..
İnşallah, bir daha bu tür acılar yaşanmaz..
Yusuf Cinal yazıyor/ 5 Temmuz 2020 Brüksel