Sevgili okurlar,
Memleketimiz Sakarya’dan gelen ikinci patlama haberi ile adeta kahrolduk!
“Kahrolduk” ne kelime yıkıldık!
Bu defa, 3 Mehmetçiğimiz şehit, biri ağır olmak üzere, 9 vatandaşımız ise yaralı!
Konu ile ilgili bir yığın açıklama, haber ve yorumlar olayın detayları hakkında yeterli bilgi veriyor..
Ancak, işin gerçeğini CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya milletvekili Engin Özkoç,” Tedbir almalıyız. Kaybettiğimiz bizim canlarımız, onların çoluk-çocukları var, eşleri var, hayatları var. Biraz önce Sayın Sakarya Valisi ve Cumhuriyet Başsavcısı ile görüştük. Patlamanın nedenini sordum. Fabrikadaki patlayıcı maddelerin yarattığı risk nedeniyle 3 gündür, Ankara’dan ve İstanbul’dan gelen patlayıcı uzmanları, Sakarya’nın Taşkısığı Bölgesindeki taş ocaklarında imha çalışması yapıyorlarmış. Kamu kuruluşuna ait kamyonlarla taşınıyormuş. Burada son kamyonlardan bir tanesi indirilirken maalesef patlama gerçekleşmiş; 3 askerimiz şehit olmuş, 1’i ağır 9 yaralımız var”diye özetledi.
Doğrusu bu!
Bu haberden sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, fabrikanın kapatılacağı yolunda açıklamalarda bulundu..
Ardından İzmir, İstanbul ve diğer belediyelerden havai fişek kullanımı konusundaki alınan yasak kararları geldi..
Sakarya kent olarak öteden beri ateşli silahlar ve patlayıcılar konusunda muzdarip bir il?..
Nedeni açık!
Düğünlerde, efelenerek, aşka gelerek coşku içinde belimizden çıkardığımız silahlarımız ile havaya, rastgele ateş etmek güya adettenmiş?
Kim icat etmişse bu adedi?
Bu konuda kazaran hayatlarını kaybettiğimiz insanlarımızdan sonra, “Sakarya Kafkas Dernekleri’nin” aldığı bir karar gereği, düğünlerde ateşli silah kullanmak yasaklandı..Ama bu yasak, bütün Sakarya köylerini kapsamıyor..Sadece “Kafkas” kökenli yerleşim merkezleri ve düğünlerinde bu karar uygulanıyor..
Temennimiz tüm düğünlerde, tören ve asker uğurlamalarında da kararın uygulanmasıdır..
İşte bu yasaklama kararı sonrası düğünlerde, coşkulu törenlerde ve buluşmalarda havai fişek gösterisi yapılmaya başlandı..
Bütün bunların maliyeti ortada; acı, gözyaşı ve hüzün!..
“Üç kuruş kar yapacağız” diye, hayatları söndürmenin, göz yaşına, acıya boğmanın âlemi mi var?
Başta siyasiler, yerel otoriteler, artık bu duruma geçit vermesin!
Şurada 10 Vatan evladını kaybettik!
Bunların acısı yıllarca kalbimizden çıkar mı sanıyorsunuz?
Ya yaralıların içine düştüğü durum?!
Lütfen herkes görevini Layiki ile yapsın!
Üstesinden gelemeyeceğiniz, başaramayacağınız, sonu ölümle bitecek görevlendirmelerde bulunanlar, kılı kırk yararak, bu görevlendirmelerde bulunsun ve bu izin kâğıtlarına imza atsın!
Lütfen, bu acılardan ders alalım, başka canlar yanmasın, ocaklar sönmesin?
Bu ihmaller, nemelazımcılık ve umursamazlıklar son bulsun!
***
Sevgili okurlar,
Bir başka kanayan yaramız siyasettir!
Siyasetteki bu çekişme, bu sivri dil, bu üslup asla tasvip edilemez?
Muhalefete mensup partilerin temsilcileri, Sakarya Hendek Havai Fişek Fabrikası’ndaki patlamalar, ölümler ile ilgili bir “Araştırma Önergesi” veriyor..
İktidar, “yangından mal kaçırır “gibi, bu araştırma önergesini reddediyor!
Niye acaba?
“Failler bilinmesin, bulunmasın, eksikler ortaya çıkmasın” diye mi?
Böyle siyaset mi olur?
Siyaset erki, iktidar gerçeklerden korkar mı?
Sonra, ortada büyük ölüm, yıkım, zarar ve ziyan var!
Bu ormanlık alanda kurulan fabrikaya kim izin vermiş, kimler bu binaların yapımına nezaret etmiş, kimler son derece tehlikeli ve üstelik önceden birkaç vukuatı olan bir fabrikanın, bu alana kurulmasına aracılık etmiş ki?
Neresinden baksanız, neresinden tutsanız elinizde kalıyor!
Pislikleri temizlemek, üstünü örtmek, siyaset makamına mı kaldı?
Sonra, bu siyaset makamını orada ikame eden, bu Sakaryalı değil mi?
Sana oy veren, seni iktidar yapanlarla doğruyu neden paylaşmaktan çekiniyorsunuz ki?
Sakarya’da sadece bu fabrika mı?
Çaylarımızı, derelerimizi, denizimizi, çevremizi pisleyen, kirleten o kadar fabrika, o kadar kurum ve kuruluş var ki, bunlara neden dokunulamıyor?
Yapanın yanında neden bu yaptıkları kar kalıyor?
Yine sanal medyadan okuduk?
Adam çıkmış, Acelle Yaylası’nın göbeğine betonarme bina dikiyor?
Ah be kardeşim, ağaçlara ne oldu? Bir ahşap bina yapsan, çevreyi kirletmesen ne olur ki?
Adam çıkmış, köyün yanı başında taş ocağı açacak!
“Her güne dinamit, her güne taş tozu, her güne gürültü” satacak?
Buna kim dayanır?
İşte Hendek İlçesi’nde köylüler, bir belediye başkanı ile yıllarca mahkemeleştiler!..
Ne oldu?
Dağlar delik deşik edildi!..
Köylüler perişan, yeşiller bembeyaz taş tozuna büründü!..
Kim mi kazandı?
Yaşasın iktidar!
Bu kafa ile giderseniz, hep iktidar ve iktidardan nemalananlar kazanır, siz ise aşağıda hak aramak için debelenir durursunuz!
Azıcık bal çalınca ağızlarınıza “yeter” diye elinizin ötekini itersiniz!?
Memleketin bu güzelliklerini talan ettirmeyelim!
Kuralları ihlal edenlere sahip çıkmayalım!
Yasalar hepimizin içindir, yasalara uyma medeni cesaretini gösterelim!
Ah sorumsuz kardeşim, ah nemelazımcı kardeşim, ah bilgisiz cahil kardeşim, ah siyaseten şartlanmış kardeşim, sen bu kafayla daha çok çeker ve güdülürsün!
Boşuna dememişler, “akılsız başın ceremesini ayaklar çeker” diye!
Bakalım, “bu gaflet uykusundan” ne zaman uyanırsın?
Bilesin ki, bir umut sende!?
Hayatlarını kaybeden şehitlerimize Allah rahmet, yaralılarımıza şifa, geride kalanlara sabır versin!
Yusuf Cinal yazıyor/10 Temmuz 2020 Brüksel