Türkiye bundan dört yıl önce bugün, herkesin gözleri önünde kanlı bir darbe girişimi yaşadı.
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ), Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sinsi bir planla yıllar içinde sızdırdığı mensupları, seçilmiş Cumhurbaşkanımız ve Hükümeti devirmeye çalışarak, anayasal düzenimizi değiştirmeye kastettiler.
Türk demokrasisinin maruz kaldığı bu hain darbe girişimine halkımızın her kesimince karşı çıkıldı. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, halkımızın ve devletimizin demokrasiyi koruma yönündeki ortak kararlılığı ve canı pahasına kahramanca direnişi sayesinde darbeciler başarısız oldular. Darbe girişiminin dördüncü yıldönümünde, demokrasimize sahip çıkarken yaşamlarını yitiren aziz Şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyor, Gazilerimize minnet duygularımızı sunuyoruz.
Hain darbe girişimi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından, ulusun yaşamına tehdit oluşturan bir kamusal acil durum olarak tanımlanmıştır. Geçen süreçte, on yıllarca ülkenin ve devletin çeşitli kesimlerine sinsice sızmış olan bu demokrasi düşmanlarına karşı kanuni çerçevede mücadele edilmiştir. Bu önlemler, her zaman güvenlik-özgürlük dengesi içinde, ülkemizin anayasası ve yasaları ile uluslararası yükümlülükleri gözetilerek alınmıştır. Alınan kararlara yönelik hak aramada her türlü iç hukuk yolu bulunmaktadır. Bu süreçte, başta kurucu üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi olmak üzere, ilgili uluslararası örgüt ve mekanizmalarla düzenli işbirliği içinde olunmuştur.
Geçen dört yılda, yurtiçinde, her şeyden evvel, hain darbe girişiminin sorumlularının adalet önünde hesap vermeleri sağlanmış olup, bu süreç devam etmektedir. Aynı zamanda, FETÖ’nün devlet kurumlarına yıllar içerisinde sinsice yerleştirdiği şebeke deşifre edilerek, “paralel devlet yapılanması” çökertilmiş; basından ekonomiye, geniş bir yelpazeye yayılan paravan oluşumları da ortadan kaldırılmıştır.
Darbenin planlayıcısı olduğu bütün delilleriyle ve mahkeme kararlarıyla ortaya konan, Fetullah Gülen ve terör şebekesi FETÖ’yle, diğer organize suç ve terör örgütleriyle olduğu gibi, devletimizin mücadelesi aralıksız sürmektedir.
Halen birçok ülkede çeşitli şekillerde faaliyet gösteren FETÖ, devlet kademelerine sızma girişimleri ve kurduğu uluslararası ağ ile küresel ekonomik ve siyasi etkisini sürdürmeye gayret etmektedir.
Bu süreçte, dost ve müttefik ülkeler başta olmak üzere uluslararası toplumdan beklentimiz, ortak değerlerimize tehdit oluşturan bu terör örgütüne karşı işbirliğinin küresel çapta güçlendirilmesidir.
Birçok ülkedeki FETÖ’nün okullarının ve derneklerinin kapatılması, FETÖ mensuplarının Türkiye’ye sınırdışı edilmeleri veya oturum izinlerinin iptal edilmesi ve bu ülkelerdeki FETÖ yapılanmalarına karşı yargılama süreçlerinin başlatılması kayda değer gelişmelerdir. Bununla birlikte, darbeci askerlerin ve FETÖ destekçilerinin bazı müttefik ülkelere yaptıkları iltica başvurularının olumlu sonuçlandığına da maalesef şahit olunmaktadır.
FETÖ yapılanması, sadece ülkemiz için değil, aynı zamanda mensup ve işbirlikçileriyle faaliyette bulunduğu diğer bu ülkeler için tehdit oluşturmaktadır. Özellikle FETÖ destekli sözde sivil toplum örgütleri ve okullar, genç dimağları zehirleyerek o ülke ve halklarının geleceği için en büyük tehlikeyi teşkil etmektedir. Bu konuda vatandaşlarımızın gereken özeni göstereceğini biliyorum.
Bu düşüncelerle, bugün artık büyük çoğunluğu aynı zamanda Belçika vatandaşı olmuş Türk toplumuna en iyi dileklerimi sunuyorum.
Dr. Hasan Ulusoy
T.C. Brüksel Büyükelçisi