CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu partisinin grup toplantısında konuşuyor. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
Azerbaycan’ın toprakları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgal altında. 30 yıldır devam ediyor bu işgal. Şu an sürmekte olan çatışmalarda Azerbaycan’ın yanındayız, 83 milyon olarak kalplerimizle onlarla. Bu işgalin sona ermesini diliyoruz. Sivillerin hedef alınması çok acı. Umarım uluslararası kuruluşlar bu duruma engel olur.
Sorunlar demokrasi içinde çözülür. Parlamentoya seçilerek geliyoruz. Demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Demokrasilerde insanlar düşüncelerini özgürce ifade ederler. Eğer gazeteciyi hapse atarsanız, siyasetçiyi hapse atarsanız, Türkiye’de demokrasi olmadığı inancı uluslararası camiada güçlenir. Demokrasi maalesef zaten yok. Baroların seçim yapmasıyla ilgili yasaya aykırı bir yasak getirildi. Hukukçuya yasaya aykırı yasak uyguluyorsunuz. Miting yapacaksın serbest, barolar kendi kongrelerini yapacaklar, yasak. Kargaları bile güldürecek bir uygulama.
Demokrasilerde doğal olan seçimle gelenin seçimle gitmesidir. Çünkü meşruiyetin kaynağı halktır. Siz seçimle gelen birinin yerine kayyum atıyorsanız, orada demokrasi yoktur. Üstelik seçimle gelen Belediye Başkanı aynı olaydan yargılanmış, hapse girmiş, sonra da Anayasa Mahkemesi devleti tazminata mahkum etmişse durum daha da vahimdir.
Ankara, Balıkesir, Bursa Belediye Başkanları görevden alındığında da aynı itirazı yaptık. Sayın Davutoğlu istifa ettiğinde de aynı şeyi söyledik. Adaletsizlik kime karşı yapılmışsa sesinizi yükselteceksiniz. Demokrasiler çifte standardı kabul etmez. Gözaltına alınanlar HDP’liler, deniliyor. Bir yerde milletin iradesi yok sayılıyorsa ve siz itiraz etmiyorsanız, size dilsiz şeytan denir. Hangi gerekçeyle altı yıl beklediniz? Papazı bir günde salıyorsun. Acaba Millet İttifakı’nı nasıl dağıtırız, hinliği içindeler.
Pandemi sürecinden geçiyoruz. Sağlıkçılarımız tarih yazdılar. Türk Tabipleri Birliği (TTB), vakaların doğru açıklanmasını istedi. Her türlü hakareti ettiler. Sonra ortaya çıktı ki, Bakan vakaları doğru açıklamıyor. Devletin sözcüsü yalan söyler mi? Bazen devletin menfaatleri gereği açıklama yapılmaz, ama yapıyorsanız doğruyu söyleyeceksiniz. Yoksa dünyada alay konusu olursunuz.
Esnafı genelde orta direk olarak tanımlarız. Esnaf Ahi Evran geleneğinden gelen kişidir. Çocukken ilk karşılaştığımız da mahallenin bakkalıdır. Salgın döneminde 700 bine yakın dükkan kapatıldı. Kapatıldı da ne oldu? Kapatılması doğruydu, ancak kapatıyorsan sosyal devlet olarak gerekeni yapman gerekir. Hemen bir sicil affı çıkarılması gerektiğini söyledik. Kiraların devlet tarafından ödenmesini, stopaj vergisinin kaldırılmasını, bankalara olan borçlarını bir yıl süreyle faizsiz erteleyin dedik. Hiçbirini yapmadılar. Her şeye insafsızca zam yaptılar. Esnafın sorgulaması lazım. 1 milyon 656 bin esnafımız var üç büyükşehirde 35 bin esnaf kepenk kapatıldı. Haziran ayında 7 bin 222 iş yeri kapandı. Bu son beş yılın en yüksek verisi. TÜİK verilerine göre ise 335 bin esnaf kepenk kapattı.
Yıllardır uyarıyoruz, yanlış yapıyorsunuz, dedik. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde marangoz Şahin, banka kredisini ödeyemediği için dükkanında intihar etti. Erdoğan ve bakanlar bunu biliyor mu acaba? Aydın Nazilli’de 49 yaşında perdecilik yapan Halis, intihar ediyor. Cebinden çıkan mektupta borçları nedeniyle intihar ettiğini söylüyor. Bunlar esnaf. Tüm esnaf kardeşlerime sesleniyorum: Saray sizi duyuyor mu? Bir daha söylüyorum, bütün garibanların, esnafın, sokak satıcılarının sözcüsüyüm, temsilcisiyim.
CHP’li tüm milletvekillerini görevlendirdik. Dükkan sahipleriyle görüşüp rapor yazacaklar. Biz 81 ile esnafın ayağına milletvekillerimizi gönderdik. O, Saray’a üç tane esnafı çağırıp sorunlarını dinleyemez.
Azerbaycan’ın toprakları uluslararası hukuka aykırı bir şekilde işgal altında. 30 yıldır devam ediyor bu işgal. Şu an sürmekte olan çatışmalarda Azerbaycan’ın yanındayız, 83 milyon olarak kalplerimizle onlarla. Bu işgalin sona ermesini diliyoruz. Sivillerin hedef alınması çok acı. Umarım uluslararası kuruluşlar bu duruma engel olur.
Sorunlar demokrasi içinde çözülür. Parlamentoya seçilerek geliyoruz. Demokrasiyi güçlendirmemiz lazım. Demokrasilerde insanlar düşüncelerini özgürce ifade ederler. Eğer gazeteciyi hapse atarsanız, siyasetçiyi hapse atarsanız, Türkiye’de demokrasi olmadığı inancı uluslararası camiada güçlenir. Demokrasi maalesef zaten yok. Baroların seçim yapmasıyla ilgili yasaya aykırı bir yasak getirildi. Hukukçuya yasaya aykırı yasak uyguluyorsunuz. Miting yapacaksın serbest, barolar kendi kongrelerini yapacaklar, yasak. Kargaları bile güldürecek bir uygulama.
Demokrasilerde doğal olan seçimle gelenin seçimle gitmesidir. Çünkü meşruiyetin kaynağı halktır. Siz seçimle gelen birinin yerine kayyum atıyorsanız, orada demokrasi yoktur. Üstelik seçimle gelen Belediye Başkanı aynı olaydan yargılanmış, hapse girmiş, sonra da Anayasa Mahkemesi devleti tazminata mahkum etmişse durum daha da vahimdir.
Ankara, Balıkesir, Bursa Belediye Başkanları görevden alındığında da aynı itirazı yaptık. Sayın Davutoğlu istifa ettiğinde de aynı şeyi söyledik. Adaletsizlik kime karşı yapılmışsa sesinizi yükselteceksiniz. Demokrasiler çifte standardı kabul etmez. Gözaltına alınanlar HDP’liler, deniliyor. Bir yerde milletin iradesi yok sayılıyorsa ve siz itiraz etmiyorsanız, size dilsiz şeytan denir. Hangi gerekçeyle altı yıl beklediniz? Papazı bir günde salıyorsun. Acaba Millet İttifakı’nı nasıl dağıtırız, hinliği içindeler.
Pandemi sürecinden geçiyoruz. Sağlıkçılarımız tarih yazdılar. Türk Tabipleri Birliği (TTB), vakaların doğru açıklanmasını istedi. Her türlü hakareti ettiler. Sonra ortaya çıktı ki, Bakan vakaları doğru açıklamıyor. Devletin sözcüsü yalan söyler mi? Bazen devletin menfaatleri gereği açıklama yapılmaz, ama yapıyorsanız doğruyu söyleyeceksiniz. Yoksa dünyada alay konusu olursunuz.
Esnafı genelde orta direk olarak tanımlarız. Esnaf Ahi Evran geleneğinden gelen kişidir. Çocukken ilk karşılaştığımız da mahallenin bakkalıdır. Salgın döneminde 700 bine yakın dükkan kapatıldı. Kapatıldı da ne oldu? Kapatılması doğruydu, ancak kapatıyorsan sosyal devlet olarak gerekeni yapman gerekir. Hemen bir sicil affı çıkarılması gerektiğini söyledik. Kiraların devlet tarafından ödenmesini, stopaj vergisinin kaldırılmasını, bankalara olan borçlarını bir yıl süreyle faizsiz erteleyin dedik. Hiçbirini yapmadılar. Her şeye insafsızca zam yaptılar. Esnafın sorgulaması lazım. 1 milyon 656 bin esnafımız var üç büyükşehirde 35 bin esnaf kepenk kapatıldı. Haziran ayında 7 bin 222 iş yeri kapandı. Bu son beş yılın en yüksek verisi. TÜİK verilerine göre ise 335 bin esnaf kepenk kapattı.
Yıllardır uyarıyoruz, yanlış yapıyorsunuz, dedik. Gaziantep’in Şahinbey ilçesinde marangoz Şahin, banka kredisini ödeyemediği için dükkanında intihar etti. Erdoğan ve bakanlar bunu biliyor mu acaba? Aydın Nazilli’de 49 yaşında perdecilik yapan Halis, intihar ediyor. Cebinden çıkan mektupta borçları nedeniyle intihar ettiğini söylüyor. Bunlar esnaf. Tüm esnaf kardeşlerime sesleniyorum: Saray sizi duyuyor mu? Bir daha söylüyorum, bütün garibanların, esnafın, sokak satıcılarının sözcüsüyüm, temsilcisiyim.
CHP’li tüm milletvekillerini görevlendirdik. Dükkan sahipleriyle görüşüp rapor yazacaklar. Biz 81 ile esnafın ayağına milletvekillerimizi gönderdik. O, Saray’a üç tane esnafı çağırıp sorunlarını dinleyemez.