Suriye Ordusu’nun (SAA) Rusya’nın da desteğiyle İdlib bölgesine yönelik başlattığı operasyonlar Türkiye ile Suriye arasında gerilime yol açtı.
Suriye ile Türkiye arasında uzun süredir var olan gerilim, Suriye Ordusu’nun (SAA) İdlib’in güney kasabası Han Şeyhun’u kontrol altına almasıyla birlikte yeni bir seviyeye ulaştı. Gerilimi tetikleyen esas unsur ise, bölgede bulunan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait gözlem noktalarının Suriye kuvvetlerinin arasında kalması.
Türkiye, bölgedeki kuvvetlerine ve gözlem noktasına Suriye Ordusu tarafından taciz ateşi açıldığını söylese de, Suriye ve Rusya’nın temel görüşü, Türkiye’nin Rusya ile mutabakatı gereği bölgedeki silahlı unsurlarla muhalifleri ayırma görevini geciktirdiği yönünde.
Rusya Dışişleri Bakanı Servey Lavrov da, bölgedeki gelişmelere ilişkin yaptığı açıklamada “İdlib’de teröristleri ortadan kaldırma uygulaması devam edecek” demişti ve İdlib’deki Türk gözlem noktalarının görevini ‘Rusya’nın umduğu gibi yerine getirmediğini’ söyleyerek “Teröristlerin provokasyonları Türk gözlemci askerlerin başları üzerinden yapılmaya devam etti” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak, bölgede yaşanan son gelişmeler dünya gündeminde üst sıralara yerleşse de, konuyla ilgili Suriye cephesinin görüşleri batı medyası başta olmak üzere kendisine hak ettiği yeri bulmadı.
Bu sebeple, İdlib’de yaşanan son gelişmeler Türkiye – Suriye ilişkileri düzleminde Halep bağımsız milletvekili Fares Shehabi ile konuştuk.
Shehabi, iki ülke ilişkilerinin normalleşmesinin öncelikle Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının sonlanması yönünde varılacak bir uzlaşmadan geçtiği görüşünde.
‘TÜRKİYE HALKINI DÜŞMAN OLARAK GÖRMEDİĞİMİZİN BİLİNMESİNİ İSTERİM’
Türkiye’nin Suriye’deki silahlı militan grupları desteklediğini vurgulayan Shehabi, “Her şeyden önce, Türkiye halkını düşman olarak görmediğimizin bilinmesini isterim. Ancak Erdoğan ve onun partisi AK Parti, 8 yıldır ülkemizde terörizmi destekliyor” ifadelerini kullandı.
‘SURİYE’NİN BU DURUMA GELMESİNDEN ERDOĞAN DA SORUMLUDUR’
Suriye’nin bugünkü durumundan ‘Türkiye’nin de sorumlu olduğunu’ söyleyen vekil, Türkiye’nin Suriye ile olan ikili anlaşmaları da ihlal ettiğini belirtti ve şunları söyledi:
“Suriye’deki bütün bu karışıklıktan Erdoğan hükümeti de sorumludur. Erdoğan, uluslararası hukuku ve ikili anlaşmaları çiğneyerek ülkeye çok sayıda silahlı militanın girişini sağladı ve hali hazırda muhalif silahlı güçleri desteklemeye devam ediyor. Biz Türkiye ile kesinlikle bir çatışma istemiyoruz, ancak aynı anda, ülkemizi Türkiye’nin askeri varlığından da özgürleştirmek istiyoruz.”
Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gözlem noktası krizine değinen Shehabi ayrıca, “Türkiye, sürecin sonunda ülkemizdeki bütün gözlem noktalarını kaldırmalı, kaldıracak da. Suriye’de yalnızca Suriye ordusu ve müttefiklerinin gözlem noktası kurma hakkı vardır” dedi.
‘ABD İLE TÜRKİYE ARASINDAKİ GÜVENLİ BÖLGE ANLAŞMASINI TANIMIYORUZ’
Öte yandan Shehabi, Suriye’nin Türkiye ile ABD ile arasında yapılan güvenli bölge anlaşmasını tanımadığını açıkladı:
“Türkiye ile ABD arasındaki güvenli bölge anlaşmasına karşıyız. ABD ile Türkiye arasında Suriye’nin meşru güçlerine danışılmadan alınan bu karar, aynı zamanda Türkiye’nin bölgeye dair Rusya’yla yaptığı anlaşmalarla da çelişir nitelikte. Bu anlaşmayı meşru görmüyoruz ve bunun gerçekleşmemesi için çalışacağız.”
‘TÜRKİYE İLE SURİYE ARASINDA ÇATIŞMA İSTEMİYORUZ’
Suriye hükümetinin niyetinin Türkiye halkı tarafından ‘açık ve doğru bir şekilde anlaşılmasını istediklerini’ kaydeden vekil, Suriye yönetiminin Türkiye ile herhangi bir çatışma istemediğini söyleyerek Türkiye halkına şu mesajı vermek istediğini kaydetti.
“Türkiye ile Suriye arasındaki Türkiye ile Suriye arasında herhangi bir askeri çatışma istemiyoruz. Ancak Türkiye hükümeti Osmanlı hayallerini bir kenara bırakıp bölgedeki silahlı militanlara verdiği desteği kesmeli. Biz, ülkemizi özgürleştirmek için her ne gerekiyorsa onu yapacağız. Türkiye’nin bir an önce Suriye ile ilişkilerini normalleştirmeli ve Suriye ve Rusya ile koordinasyon halinde Suriye topraklarından çekilmeli. Türkler de dahil olmak üzere bölge ülkelerinde yaşayan herkes bunun için çalışmalı. Bölgeye gerçek barışı getirecek formül budur.”
Sputnik Türkiye