Bu hafta içinde CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Özel’in AkTroller hakkındaki çok önemli bir rapor açıkladı. Yaklaşık 8 bin kişilik bir trol ordusunun içişleri bakanı Soylu tarafından yönetildiği haberi yaklaşan seçim öncesi bu önemli konuyu tekrar gündeme getirdi. İçişleri Bakanı dedi ki; Seçimler bana, polisimize, Jandarmaya emanettir.” Bu cümleyi duyunca aklıma gelene güldüm; Tilkiye “Seni kümese bekçi yapacağız demişler, boğaz tokluğuna çalışırım başka bir şey istemem” demiş.
Öncelikle ilk trol çalışmasını Ahmet Davutoğlu ve ekibi başlattı. Para verilen bir ekibi vardı. Başında ise Taha Ün bulunuyordu. Şu an ise 3 tane troll grubu var. Berat Albayrak’ın, Süleyman Soylu’nun ve Metin Külünk’ün grubu. ” “Özetle belirtelim; troller yaptıkları, yapacakları tüm manipülasyonlarla seçim güvenliği açısından bir tehlike arz ediyor. Bu nedenle hem izlenmeleri, hem de raporlanmaları gerekli. Ancak bu sefer seçim güvenliği açısından Aktroller daha önemli.”
Bu nedenle 6 bölümlük yazı dizisini güncelleyerek tekrar bilginize ve okumanıza sunuyorum.
Naci Kaptan – 15 Ocak 2023
2013 tarihli e-postalar, Albayrak’ın Gezi Parkı Protestoları sırasında bir propaganda ekibi kurmaya karar verdiğini gösterdi ve bu propaganda ekibi 28 Haziran 2013 tarihinde hükümet politikalarına destek veren “#DirenÇözüm” etiketiyle iktidarın trollük faaliyetlerini başlatmış oldu.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
Değerli okur,
Bilim ve bilişim ilerledikçe internet tüm ülkelerde yoğun olarak kullanılmaya başlandı. Bilgisayarlarla birlikte akıllı telefonlar da yaşamın vazgeçilmez bir parçası oldu. Bu büyük değişim hayatımızı kolaylaştırdığı kadar büyük tehdit ve tehlikeler de getirmeye başladı.
Trol” ile tam olarak ne kast edilir?
Urban sözlüğünde birkaç farklı açıklaması yer alan trol teriminin en beğenilen açıklaması son derece basittir: “İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
İnternet üzerinden yapılan kara propagandalar ile toplumlar gerçeklerden uzaklaştırılarak iktidarların sahneye koydukları pembe renkli tiyatrolarla yanıltılıyor, kandırılıyor, gerçekleri görmeleri engelleniyor. Toplumlar iktidarın çıkarına göre yönlendiriliyor. Bu amaçla demokratik olmayan baskıcı yönetimler tarafından bu görevleri yapacak İNTERNET HAYDUTLARI oluşturuldu. Bunlara TROL ve ETKİ AJANLARI adı verildi. Gerçek dışı haberlerle, dezenformasyon yaparak toplumu, medyayı, yargıyı etkiliyorlar ve hedefe konmuş kişilerin onurları, yaşamları, hayatlarıyla oynuyorlar. Seçim sonuçlarını etkiliyorlar. Bu önemli konuyu bölümler halinde okumanıza sunacağım.
Özellikle demokrasinin işlemediği, otokrat yönetimlerin var olduğu ülkelerde internet üzerinden toplumu yönlendirmek, gerçekleri saptırmak, hedef konuları iktidarın isteğine uygun olarak şekillendirmek, hedef kişileri, kurumları, siyasi partileri, siyasetçileri karalamak, iftira atmak, bu kişileri var olmayan isnatlarla suçlu göstererek yandaş basına ve savcılıklara yol göstererek yargılanmalarına gidecek yolu açmak için organize çalışan TROLLER internette görev yapıyor. Görevleri DEZENFORMASYON yaparak korku üretmek, baskııcı iktidarın önündeki engelleri kaldırmak, otokrasiye, teokrasiye, kanunsuzluğa giden yolları açmak.
DEZENFORMASYON sadece troller tarafından yapılmaz. Değerli Necip Hablemitoğlu’nu saygıyla anarak ETKİ AJANLARI VE NÜFUZ CASUSLARI başlıklı makalesinden alıntı yapıyorum;
“Küreselleşme sürecine uyum sağlamak isteyen ulusal-uluslararası düzeydeki kurumların pekçoğu kabuk değiştiriyor. Hiç şüphesiz değişen bu kurumların başında da istihbarat örgütleri geliyor. Değişen tanımlar ve kavramlara koşut olarak, istihbarat ve karşı istihbarat faaliyetleri artık nostaljik 007 kalıplarından oldukça uzaklarda.
Örneğin, dünya üzerindeki her türlü kitle iletişimini kontrol eden “Echolon Ağı”, uzaydan her türlü görüntüyü sağlayan uydu sistemleri, klasik casusların tüm işlevini fazlasıyla üstlenmiş durumda. Sanayi casusluğu hâlâ önemini korurken, istihbarat terminolojisinde yeni kavramlar, konseptler ön plana çıkmakta: “Sosyal-Ekonomik-Siyasal-Dinsel-Kültürel İstihbarat” kavramları gibi. İstihbarat ve Karşı İstihbarat Servisleri, gelişmiş ülkelerde eskiden olduğu gibi tam bir gizlilik içinde işlerini yürüten kurumlar değil artık.
Halk deyimi ile “maşa” olarak da nitelendirebileceğimiz bu etki ajanlarının farklı işlevleri bulunuyor: Kimi, politikacı, kimi gazeteci , kimi akademisyen, kimi diplomat, kimi hukukçu, kimi tarikat-cemaat şeyhi, kimi de yüksek bürokrat ya da işadamı olarak, önce madden-manen bağlı oldukları, aidiyet duygusunu ve güvencesini hissettikleri ülke adına tüm yetkilerini kullanıyorlar.
Bu bazen, devlet politikasının güdümlü olarak saptırılması; bazen, halkın din ve ırk duygularına bağlı olarak kin ve husumete sevkedilmesi; bazen, uluslararası ihalelerde devlet çıkarlarının gözardı edilerek bağlı ülke şirketlerinin tercih edilmesi; bazen tahkim örneğinde olduğu gibi çağcıl kapitülasyonların geri gelmesi amacına uygun olarak gerçekdışı bilgilerle kamuoyunun aldatılması; bazen, Türkiye’nin en zengin işadamlarından birinin tüm mesaisini – Diyanet İşleri Başkanlığına değil- Fener Rum Patrikhanesi’ne hizmete hasretmesi ya da fethullahçıların Papa, Fener Rum Patriği ve Batı kökenli hristiyan misyonerlerle halvete girmesi;
bazen, kendi halkının can güvenliğinin hiçe sayılarak Bergama’da olduğu gibi şaibeli şirketlerden yana tavır konulması ya da nükleer enerji ihalelerinin sonlandırılmasına karşın sözleşmede olmadığı halde halkın kıt kaynaklarını taraf yabancı şirketlere tazminat olarak aktarılmasının önerilmesi;
bazen AB örneğinde olduğu gibi, “Kopenhag Kriterleri, TC Anayasası’nın üstündedir” gibi söylemlerle ulus-devletin sona erdiğinin, egemenlik-bağımsızlık-ulusal onur-ulusçuluk gibi kavramların modasının geçtiğinin vurgulanması; şeriatçılara ve bölücülere sınırsız ve koşulsuz özgürlük isteminde bulunularak bunun “demokratlık” olarak lanse edilmesi; bazen hizbullahçılar gibi kanlı örgütlere yıllar boyu göz yumulması ya da her türlü organize suç örgütü ile çıkar ilişkisi içinde bulunulması”
Görülüyor ki;
“Politikacı, kimi gazeteci , kimi akademisyen, kimi diplomat, kimi hukukçu, kimi tarikat-cemaat şeyhi, kimi de yüksek bürokrat ya da işadamı olarak, önce madden-manen bağlı oldukları, aidiyet duygusunu ve güvencesini hissettikleri ülke adına tüm yetkilerini kullanıyorlar.”
Bunlar 3-5 doğru arasına yaymak istedikleri yalanları sokarak paylaşıyor ve yazılardaki doğru haber arasına saklanmış olan YALANLARIN da GERÇEK gibi algılanmasını sağlıyorlar. İktidarın etkisiz bırakmak istediği kişileri, politikacıları da hedefe alarak karalıyorlar. Bunlara ETKİ AJANLARI diyoruz.
Korku, politik iktidarın kurulması ve sürdürülmesinde önemli bir enstrümandır. Türkiye’de Twitter trolleri genellikle #homoseksuellikyasaklansin, #kadinlarcalismasin, #kizlarokulagitmesin, #seriatgelsin, #oructutmayanlarsinirdisiedilsin gibi hastagler üreterek Türkiye’de egemen olan seküler korkuları aktive etmeyi hedeflerler. Bu hastagler, bu fikirlerin Twitter’da gündeme getirilip savunulmasından kaygıya kapılan insanların attığı eleştirel tweetler aracılığıyla kısa zamanda trending topic olur.
Bunlar TROL olarak isimlendiriliyor. Bir merkezden yönetiliyorlar. merkezin ortasında bulunan TROL ŞEFİ tarafından belirlenen konularda toplumu kandıracak, yanıltacak, iktidara yarar sağlayacak hukuk dışı, gerçek olmayan konuları içeren mesajlar yayınlıyorlar. Hedef kişilerin onurlarını kırararak itibarlarını düşürüyorlar. Binlerce benzer mesaj bir anda çevrime giriyor. İkinci basamakta medya devreye giriyor. Son basamakta ise iktidara çengellenmiş yargı devreye girerek hedefe konan kişi HAKSIZ bir dava ile karşı karşıya kalıyor.
“Trol” ne demektir? “İnternet trolü” kime denir?
İnternetin aktif kullanımı yaşamımıza yeni bir kelime daha ekledi. İngilizce orijinali “troll” olan kelimenin Türkçe karşılığı “muzip cüce” ya da “balık yemi”dir. Sosyal yaşamımızda internetin payı aniden artınca belki de birçoğumuz henüz trol kelimesini işitmemişken, onlarla uğraşmak zorunda kaldık. Kelimeyi dilimizde “trollemek,” “trolleşmek,” “trollük yapmak” vb. kullanıyoruz. Peki internet argo sözlüğüne eklenen bu yeni terimin gerçek anlamı nedir?
“Trol” ile tam olarak ne kast edilir?
Urban sözlüğünde birkaç farklı açıklaması yer alan trol teriminin en beğenilen açıklaması son derece basittir: “İnternette olmanın verdiği rahatlık ile kötülük yapan, adeta ipi salınmış bir saldırgan gibi sarkastik ve küçümseyici bir söylemle masum insanlara saldıran kişi!”
Wikipedia ise şöyle bir tanımlama getirmiştir: “İnternet’te insanların keyfini kaçırmayı ya da münakaşa çıkarmayı amaçlayan kişi. Forumlar, bloglar, sohbet odaları gibi çevrimiçi yerlerde insanları provoke ederek, duygusal cevaplar vermeye zorlayan ya da konuşulan konuyu dağıtarak varlık göstermeye çalışan kişi”
Aslında “internet trolü” mitolojideki “trol” adı verilen yaratıktan esinlenilerek türetilmiş bir kelimedir. Tıpkı mitolojideki trol gibi internet trolü de gizlenerek sorun yaratmaya çalışır. Trol mümkün olan her durumda öfkeli ve yıkıcı tavırlar sergiler. Üstelik bunların çoğunlukla gerçek bir amacı yoktur.
Trollere en çok nerede rastlanır?
Aslında internetin her mecrasında çok sayıda trole rastlayabiliriz. YouTube video yorumları arasında sıklıkla varlık gösterirler. Video’nun izlenme oranı arttıkça maruz kaldıkları trol saldırılar da artar. Yoruma açık popüler bloglarda ve haber sitelerinin yorumlar bölümünde bolca lanetleyici trol yorumuna rastlamak mümkündür. Bilhassa tartışmalı konularda görüşlerini dünyaya açıklamak isteyen insanlar arasına sızarak tartışmaları alevlendirmeye gayret ederler. Açık fikirli insanların tartışması için açılan forumlar da trollerin varlık gösterdiği mecralardır. Birbirini anlama ve kendi görüşlerini aktarma gayretinde olan insanlar arasına sızan troller, forum moderatörleri tarafından engellenmezse forumun maksadını kaybetmesine neden olurlar. Korkunç e-postalar yazarak insanları rencide etmeye çalışan troller de vardır. Üstelik bunu gerçek bir nedenleri olmadığı (hatta bazen mesajı yazdığı kişiyi tanımadığı) halde yaparlar.
Facebook, Twitter, Reddit, Instagram, Tumblr gibi sosyal mecralarda, bir durum güncellemesine yorum yapma, bir tweet’e cevap verme, anonim bir soru sorma gibi alanlarda trollük yaygındır. İnsanların fotoğraflarını yayınladıkları yaygın olarak kullanılan platformlardan biri olan Instagram, trollerce en zengin mecralardan biridir. Çünkü Instagram’da çoğu kişi herkese açık profil kullanır ve bu da trollerin fotoğrafların altına yorum yazmalarını kolaylaştırır. Kimliklerini gizleyerek kötü ve çirkin davranışlarının bedeli ile ilgili bir endişe duymaksızın öfkelerini, nefretlerini saçabilme imkanı sağlayan anonim sosyal ağlar troller için biçilmiş kaftan gibidir.
Facebook’ta büyük markalar, Twitter’da ünlüler ve takipçileri olan Tumblr gençleri her gün çok sayıda trolle mücadele etmek zorunda kalır. Bazen “trol” denilince muziplik, yaramazlık, haşarılık ve sarkazm ile sınırlı bir durumdan söz ediliyormuş hissini uyansa da siber zorbalığa varan örnekleri gelecekte de bunun ciddi bir problem olacağını göstermektedir.
Trollerle mücadele
Bir trol tarafından provoke edilmek istendiğinizi fark ederseniz yapabileceğiniz en iyi şey görmezden gelmektir. Bunu yapan kişilere sinirlenmek ve zaman harcamaksa yapılabilecek en kötü şeydir. Onların söylediği hiçbir şeyi kişisel algılamayın.
Bunu yapan kişinin gerçekten acı çekmekte olan ve kendisini iyileştiremeyeceğini bildiği için buna duyduğu öfkeyi başkalarına yansıtan çaresiz bir insan olduğunu hatırlayın. Böylece ona kızmaz ve bu anlamsız ve tahrip edici oyunu oynamak zorunda kalmazsınız.
“Aktroller” skandalını, aynı konu ile ilgili Stanford Internet Gözlemevi’nde çalışmış olan Fazıl Alp Akiş yorumladı.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 30 Ocak günü paylaştığı videoda iktidar yönlendirmesiyle sosyal medyada paylaşımlar yapan sahte hesaplar, yaygın adıyla troller, hakkında elde ettiği bulguları açıkladı. Kılıçdaroğlu, “Devasa bir trol ağı Hazine’den çalınan paralar ile besleniyor” dedi. Türkiye’de sosyal medyada iktidarı destekleyen ve en az bir o kadar da muhalefeti kötüleyen trollerin varlığı neredeyse 10 yıldır biliniyordu ancak ilk defa siyasetin bu kadar odağında bir konu haline geldi.
TÜRKİYE’DE TROLLERİN TARİHÇESİ
2016 yılında “Red Hack” isimli hacker grubu dönemin Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın yazışmalarını sızdırdı. Bu yazışmaların içinde 2013 tarihli e-postalar, Albayrak’ın Gezi Parkı Protestoları sırasında bir propaganda ekibi kurmaya karar verdiğini gösterdi ve bu propaganda ekibi 28 Haziran 2013 tarihinde hükümet politikalarına destek veren “#DirenÇözüm” etiketiyle iktidarın trollük faaliyetlerini başlatmış oldu.
2013’ten bugüne kadar iktidarın altında çalışan trol ağları Türkiye’de ve dünyada birçok gazete ve akademik rapora konu oldu. Twitter’ın 2020 yılında 37 milyon tweet atmış 7 bin 340 hesabı sahte oldukları gerekçesiyle silmesi ve Stanford İnternet Gözlemevi’nden benim de içinde bulunduğum bir grup araştırmacının silinen hesapların AKP Gençlik Kolları’na bağlı olduğunu raporlaştırması Aktrolleri Türkiye’de gazete manşetlerine taşıdı.
TROLLERİ TANIMAK
Sosyal medya trollerini, yani bir grup adına propaganda veya bir gruba karşı kara propaganda yapmak üzere oluşturulmuş sahte hesapları tespit etmek zor değil. Bu hesaplar genellikle sahte bir isim ve sahte profil fotoğrafları kullanır, kendilerini istihdam eden gruba ait sosyal medya içeriklerine paylaşımlar ve beğenilerle destek verir ve kendi yaptıkları az sayıda paylaşımların neredeyse tamamı tek bir konu hakkındadır veya tek bir grubu hedef alır.
Grup olarak hareket eden trol birliklerinde bu hesapların aynı veya benzer tarihlerde oluşturulduğu, kullanıcı ismi formatı olarak benzerlik gösterdiği (örneğin bir özel isim, birkaç sayı ve aynı emoji), attıkları tivitlerde de aynı şablonu takip ettikleri görülür (örneğin destek verilen siyasetçinin fotoğrafı, benzer kalıplarda destek cümleleri ve aynı etiketin kullanımı) ve genellikle az sayıda takipçileri vardır. Bu hesaplar koordinasyonlu çalıştıklarından dolayı aynı zamanlarda paylaşım yaparlar.
Trollerin ve onları istihdam edenlerin temel hedeflerini şu başlıklar altından toparlayabiliriz: bireyleri veya kurumları hedef alan karalama kampanyaları yürütmek, etiket çalışmalarıyla propagandasını yaptıkları gruba olan desteği sahte bir biçimde büyütmek veya sahte bir gündem yaratmak, koordinasyonlu bir şekilde sosyal medya platformlarının şikayet mekanizmalarını kullanarak hedef aldıkları sosyal medya hesaplarını askıya aldırmak (spam), bilgi kirliliği ve dezenformasyon yaratmak ve kurumsal kanallardan yapması mümkün olmayacak şekilde bilgi sızdırmak.
Bu trol faaliyetleri arasında en yaygın olanların etiket çalışmalarıyla varolmayan bir destek yansıtmak ve kişileri hedef almak olduğunu söyleyebiliriz. Etiket çalışmalarının çok sayıdaki örneklerinden biri AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Twitter’da açılan “#TAMAM” etiketine karşı çok sayıda trol tarafından paylaşılan “#DEVAM” etiketiydi.
Hedef gösterilen kişilere gelince en yaygın hedefin muhalif gazeteciler ve siyasetçiler olduğunu söylemek mümkün. Bu hesaplar, muhalif gazeteci ve siyasetçilerin isminin geçtiği öne çıkan sosyal medya paylaşımlarının altına, bu kişiler hakkındaki iftiraları dile getirerek veya hakaret ederek bu kişileri karalamaya çalışıyor.
TROL ŞEBEKESİ GELİŞİYOR, GENİŞLİYOR
Troller hakkındaki farkındalık arttıkça ve sosyal medya platformları trollere karşı aldıkları önlemleri geliştirdikçe trol şebekeleri yeni yöntemlerle çalışmaya başladı. Özellikle etiket çalışmalarında kullanılmak üzere tasarlanan ve en zahmetsiz trol hesap çeşidi olan “bot hesaplar”, yani bir yazılım aracılığıyla rastgele bir araya getirilen kelimelerin sonuna istenen etiketi yerleştirip paylaşan ve o etiketin kullanıldığı başka paylaşımlara destek veren sahte hesaplar. Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Norton Symantec siber güvenlik şirketinin 2016 yılında yayımladığı Avrupa, Ortadoğu ve Afrika’yı kapsayan araştırmada, Türkiye’nin sosyal medyada en çok bot hesap kullanılan ülke olduğu belirtildi.
Bu bot hesaplar çok sayıda paylaşımda bulunup istenilen etiketi kolayca yaygınlaştırdıkları için tercih ediliyordu ancak paylaşım hızı ve içeriği bakımından tespit edilmesi kolay olmalarından dolayı büyük bir çoğunluğu yerlerini daha gelişmiş trol şebekelerine bıraktılar.
Otomatik olarak paylaşım yapan bot hesapların ürettiği paylaşım trafiğini yakalamak için daha fazla sayıda trolün istihdam edilmesi ve bu hesapların koordineli bir şekilde çalışabilmeleri için bir merkeze bağlı olan çok sayıda sahte hesap ve bu hesapların başlarında duran kişiler istihdam edildi.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
2020 yılında Twitter’ın Türkiye’de faaliyet gösteren 7 bin 340 sahte hesabı inceleyen Stanford İnternet Gözlemevi, bu hesaplar arasında “retweet hücreleri” olarak adlandırılan bir organizasyon şeklini keşfetti. Sahte hesaplar “AK Davam”, “AK Hilal” gibi isimli “retweet gruplarının” bir parçası oluyor ve birbirlerinin paylaşımlarını yeniden paylaşarak istenilen etiketi daha görünür kılıyordu. Böylece az takipçili hesaplardan yapılan paylaşımlar katsayısal olarak artıp çok etkili olabiliyordu.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıkladığı trol faaliyeti ise sahte hesapların yeni bir şekilde organize olmaya başladığını gösteriyor. Kılıçdaroğlu’na göre arkasında gerçek bir kişinin olduğu ve yüksek takipçili anonim trol hesaplarına bağlı küçük trol hesapları, yüksek takipçili hesapların yönlendirmesiyle paylaşımlarda bulunuyor. Bu yeni şebekenin ölçeğini ve işleyiş tarzını daha iyi anlamamız için Kılıçdaroğlu’nun hazırlattığı raporu kamuoyuyla paylaşmasını beklememiz gerekecek.
TROLLÜK VE AKTİVİZM ARASINDAKİ TEMEL FARK
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal bir röportajda Armağan Çağlayan’ın kendisine aktroller hakkındaki sorusuna “2 milyon 100 bin teşkilat mensubuyla gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyoruz” şeklinde cevap verdi.
Gerçekten de Ünal’ın dediği gibi teşkilat mensupları gerçek kişiler olarak sosyal medyada bulunuyorsa, bu hesapların trol hesaplar olmadığı sonucuna varabilir miyiz?
Propaganda yapmak, etiket yaygınlaştırma çalışmalarına katılmak, sosyal medyadan muhalif siyasiler ve gazetecileri kötüleyen paylaşımlarda bulunmak pek tabii gerçek kişilerin yapabileceği eylemler ve bu hareketlerin kategorik olarak trollük olduğunu söylemek zor. Bu çalışmaların bir merkezden gelen yönlendirme sonucunda ve koordineli bir şekilde yapılması da kendi başına bir trollük faaliyetini oluşturmaz, hatta bir sanal miting bile sayılabilir. Nitekim, bu tarz, yani tek kaynaktan gelen çağrılarla, yürütülen yardım kampanyaları için etiket çalışmalarına katılmak trollük değildir. Anayasada teminat altına alınan toplanma özgürlüğü ve ifade özgürlüğü bu faaliyetlerin yasal olduğunu da söyler.
Kullanıcıların trollerle karşılaştıklarında yapmaları ve daha önemlisi yapmamaları gereken şeyler aslında çok basit: trollere kesinlikle etkileşim vermeyip (cevap vermek, paylaşıp ifşa etmeye çalışmak…) trol hesaplarını hemen engellemek hatta daha iyisi sosyal medya platformuna şikayet etmek. Twitter’da şikayet etme süreci sadece birkaç saniye sürüyor ve tanık olduğumuz trollere yanıt vermek yerine bu seçeneği kullanmak yapabileceğimiz en doğru hamle. Bunun sonucunda bu kişilerin hesaplarına bir takım sınırlamalar getirilebilir, mesela yorumları gizlenebilir ve yeterli sayıda şikayet olursa hesapları kapatılabilir.
Naci KAPTAN 07 Şubat 2022 / Güncellendi; 15 Ocak 2023 – Devam edecek