Başkanını Erdoğan’ın belirlediği UID AKP’nin yurt dışı kolu mu?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Dolmabahçe’de AKP’li vekillerin katılımı ile ağırladığı Uluslararası Demokratlar Birliği hakkında soru işaretleri oluştu.
6 Şubat’ta Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı tarafından yayımlanan “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Uluslararası Demokratlar Birliği (UID) Başkanı Köksal Kuş ve beraberindeki heyeti kabul etti” başlıklı basın açıklamasında Erdoğan’ın Dolmabahçe sarayında AKP’li vekillerin katılımı ile UID ekibini ağırladığı ifade edildi.
Deutsche Welle Türkçe’den Elmas Topçu’nun haberine göre, söz konusu haberlerde UID’in yapısına, misyonuna, yönetiminin neden Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından Dolmabahçe’de ağırlandığına ve AKP’li vekillerin katılımıyla neden İstanbul’da üç günlük çalıştay düzenlediğine dair bilgiye yer verilmedi.
Başkanı Erdoğan mı belirliyor?
24 Haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı ve 27’inci Dönem Milletvekili Genel Seçimleri öncesinde Avrupa’da AKP’li politikacıların miting ve etkinliklerine izin verilmemesi üzerine Erdoğan’ın Avrupalı seçmen ile buluşması Saraybosna’ya alımış ve oraya taraftar da götüren UID, 6‘ncı olağan genel kurulunu orada yapmıştı. Bu seçimde yeni başkan olarak da Bülent Bilgi seçilmişti.
Bülent Bilgi Kasım 2020’de UID genel başkanlığından “affını” istediğini açıkladı. Yerine yine teşkilatta uzun süredir görev yapan UID Genel Başkan Vekili Bülent Güven’i önerdiğini söyledi. UID başkanını Cumhurbaşkanı Erdoğan belirlediği için de aday Bülent Güven ilk iş olarak hemen Ankara’ya gidip Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüğü de ifade edildi.
Bilgi ve Güven’i yetersiz veya liberal bulan kanat medya ve sohbet grupları üzerinden Erdoğan’ın Güven’in adaylığına onay verdiği haberi üzerine tepki göstermeye başladı. “Beyefendi’nin” kararına açıktan itiraz edemeyecekleri için de sosyal medya üzerinden faaliyete geçtikleri görüldü.
Elmas Topçu haberinde şunları ifade etti:
“Almanya Sosyal Demokrat Parti (SPD) üyesi de olan genel başkan adayı Güven’in yıllar önce bir televizyon programında söylediği “Benim Cumhurbaşkanım Gauck, Başbakanım da Bayan Merkel’dir” sözleri dolaşıma sokuldu. Gazeteci Deniz Yücel’in serbest bırakılması yönündeki açıklaması başta gelmek üzere, geçmişte “Türkiye karşıtı tavrıyla dikkat çektiği” şeklinde kampanya başlatıldı. Derken Ocak ayından düzenlenen 7’nci UID Olağan Genel Kurulu’nda Bülent Güven değil bambaşka bir isim başkan seçildi: Köksal Kuş.
Yıllardır UID bünyesinde farklı görevler yapan, ülkücü gelenekten gelen Köksal Kuş’un seçimi Erdoğan’ın MHP ve ülkücü tabana jesti olarak niteleniyor. Öte yandan Kuş gibi ülkücü hareket içinde sosyalize olmuş ve 1980 askeri darbesinden önce Türkiye’den çıkmak zorunda kalıp Almanya’ya yerleşen birinin başkan seçilmesi Alman siyasetinde endişe yarattı.
UID 2017’den beri Alman İstihbarat raporlarında
UID’ın yeni yönetimine Kuş dışında da ülkücü camiadan isimlerin girmesi, Almanya’ya yönelik radikal çıkışlarıyla göze çarpan Tuğrul Selmanoğlu’nun seçilmesi ve Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nden (DİTİB) kişilerin katılması da dikkat çekti. 2018 yılı Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV) raporunda istihbarat, DİTİB ile UID’i “yerel ve bölgesel çok sayıda temsilciliği bulunan, kamuoyunda kendilerini bağımsız örgütlenmeler şeklinde öne çıkarmaya çalışan ve Türkiye’ye olan bağlarını da önemsiz gösteren” kuruluşlar olarak niteledi.
Eski adıyla UETD ve şimdiki adıyla UID, Almanya iç istihbaratı olan Anayasayı Koruma Teşkilatı‘nın raporlarında (BfV) 2017’den itibaren yer almaya başladı. UID’in MİT’in Almanya’daki çalışmalarının özetlendiği “Casusluk ve diğer istihbarat faaliyetleri” başlığı altındaki bölümde anılması 2016’da yaşanan bir dizi gelişme sonrasına denk geldi. Bunlar arasında 15 Temmuz’da yaşanan darbe girişimi ve Almanya’ya yansımaları, Ermeni Soykırımı tasarısının Alman Federal Meclisi’nde kabul edilmesiyle belirgin biçimde artan tepki ve protestolar ile organize suç örgütü Almanyalı Osmanlılar’ın izlenmesi ve ona yönelik operasyonlar geliyor.
Alman istihbaratının 2016 yılını büyüteç altına aldığı 2017 tarihli yıllık raporunda UID, “Erdoğan’ın isteğiyle kurulan, Almanya ile Avrupa’da AKP’nin çıkarlarını temsil eden bir kuruluş” olarak niteleniyor ve “AKP’nin gayriresmi yurt dışı örgütlenmesi” olarak tanımlanıyor. UID’in 2017’deki Türkiye’deki anayasa değişikliği referandumunda Almanya’daki seçmenin evet oyu verilmesi için çalıştığı ve AKP’li bakanların da katıldığı çok sayıda seçim etkinliği düzenlediği belirtiliyor. Tüzüğünde siyasi hedefler gütmeyen bir dernek gibi görünse de, siyasi partiler ile dünyaya bakış konusunda tarafsız olduğunu savunsa da UID’in kesinlikle Türkiye kökenli göçmenlerin çıkarlarını savunan bağımsız bir örgütlenme olmadığı, siyasi ve toplumsal açıdan AKP’nin çıkarlarını gözeten bir lobi yapılanması olduğu belirtiliyor.
Raporda, medya ve UID’in reaksiyonlarının tamamına bakıldığında ise “oldukça dallı budaklı ve Türkiye’deki çok üst düzey seviyelerden Almanya’daki yerel bir derneğine kadar tesir etme gücüne sahip halkalardan oluşan bir yapılanma olduğu belirtiliyor. Bu haliyle de Türk diasporasının düşüncelerini ve tutumunu doğrudan etkileyecebileceğine, dolayısıyla da Almanya’daki siyasi süreçlere tesir edebileceği uyarısı yapılıyor.
Almanyalı Osmanlılar faktörü
UID’in istihbarat raporuna girmesinde 2016 yılında Alman güvenlik birimlerinin organize suç çetesi Almanyalı Osmanlılar’a yönelik operasyon ve takibatının da etkili olduğu tahmin ediliyor. Nitekim Alman güvenlik birimlerinin uyuşturucu, şantaj ve fuhuşa zorlama gibi suçlardan dolayı takibe aldığı organize suç çetesine yönelik takibat kapsamında AKP’li vekil Metin Külünk’ün de dinlemeye takıldığı ortaya çıkmıştı. Söz konusu Haziran 2016 tarihli konuşmada Külünk’ün, Berlin’de Ermeni Soykırımı tasarısına karşı düzenlenmesi hedeflenen bir gösteriyle bağlantılı olarak önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile konuştuğu, daha sonra telefonu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a uzattığı ve ondan talimat beklediğini bildirdiği Hessen emniyet güçlerinin notları arasında yer aldı. Güvenlik güçlerinin, bir organize suç örgütüne yönelik dinlemesinde bir cumhurbaşkanının telefonunu dinlemiş olması karşısında yaşadıkları şaşkınlığın da raporlarına yansıdığı görüldü.
Almanya Federal Meclisi’nde kabul edilen “Ermeni Soykırımı” tasarısı, Alman siyasi partilerine üye pek çok UID mensubunun da partileriyle yollarını ayırmasına, yüksek sesle de eleştirmesine yol açtı. Bu durum, uzun yıllardır UID’in AKP için lobi faaliyetleri yürütürken diğer taraftan Alman siyasetine nüfuz etme çabasının kanıtı olarak yorumlandı.
O yıllarda bir ayağı Almanya’da olan, her hafta birkaç UID etkiliğine katılan veya teşkilat ziyareti yapan Külünk’ün suç çetesi Almanyalı Osmanlılar’a silah almaları için 20 bin euro para verdiği iddiası ortaya atıldı. Külünk’e Almanyalı Osmanlılar ile bağ kurmada yardım eden kişinin eski bir UID üyesi olduğu suçlaması gözlerin UID’e çevrilmesine neden oldu. Soruşturmayı yürüten emniyet güçlerinin Almanyalı Osmanlılar’ı “Erdoğan’ın Almanya’daki dayakçı grubu” diye nitelediğine dair notlar dosyada yer aldı. Darmstadt Savcılığı da Külünk hakkında soruşturma başlattı.
Uyuşturucu, haraç ve fuhuşa zorlama suçlarıyla yargılanan Almanyalı Osmanlılar’ın, Almanya’daki AKP muhaliflerini hedef aldığı da kayıtlara geçmiş, 2018 yılında İçişleri Bakanlığı tarafıdan yasaklanması memnuniyetle karşılanmıştı.
Alman istihbaratının 2019 tarihli, 2018’e dair raporunda ise UID’e, görece liberal-muhafazakar çizginin temsilcisi Başkan Bülent Bilgi ile birlikte UID’e daha az yer verildiği dikkat çekiyor.
Öte yandan 2019 raporunda Ankara’nın Almanya’yı devlet eliyle etkileme strajesi kapsamında kullandığı yönteme dair tanımlamaya yer verildiği görülüyor ve temel prensip de şöyle özetleniyor: Türkiye’deki siyasi gelişmelere yönelik eleştirilere, yaşandığı iddia edilen veya gerçekten yaşanan ırkçılık, islamofobi ve Türkiye düşmanlığı olaylarına dikkat çekme ve Almanya ile Avrupa’daki olumsuz gelişmelere özellikle vurgu yapma suretiyle karşılık verilmesi şeklinde.
Erdoğan’dan veri tabanı oluşturduk açıklaması
Cumartesi günü yeni UID yönetimini kabul eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türklerin veya Müslümanların meseleleriyle ilgili UID gibi kurumların daha aktif görev alması gerektiğini vurguladı. Erdoğan, “Diğer Türk sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte kanun ve nizam çerçevesinde yeni medya araçlarından da istifade ederek bu mücadeleyi yürütmelisiniz” dedi. UID yönetiminden, yurt dışındaki Türklere yönelik ırkçı, ayrımcı ve İslam düşmanı bağlantılı olaylarda büyükelçilikler ile başkonsolosluklara bildirim yapılmasını talep etti ve “Oluşturduğumuz veri tabanıyla önümüzdeki dönemde nefret suçlarını daha yakından takip edecek, sizlerin meselesini daha fazla gündeme taşıyacağız” diye konuştu.
Son yıllarda Almanya ve Avrupa’dan Türkiye’ye gidişte çok sayıda kişi gözaltına alınmış, tutuklanan veya ülkeye girişi yasaklanan pek çok kişiye Cumhurbaşkanı veya Türkiye’ye yönelik hakaret suçlaması yöneltilmişti. Bu veri tabanında toplanan bilgilerde bu tür paylaşımların da nefret suçu kapsamında toplanıp topkanmadığına dair açıklama yapılmadı.”