“PARTİLİ MUHALEFETİN” MUHALEFETSİZLİĞİ VE OLUŞAN ALTERNATİF MUHALEFET
Bugün Türkiye ‘nin gündemini, muhalefetsiz bir iktidarın ve bir suç örgütü liderinin oluşturması konusunda, konuyu sosyolojik olarak inceleyen her bilimsel analizci bunun bir tesadüf gelişme olmadığını size verileriyle söyleyebilir.
19 yıllık, Türkiye’nin Anayasal dokusu ile uyuşmadığını her günlük söyleminde, her icraatında her hedefini açıkladığında belirten bu siyasal iktidara karşı, demokratik olarak, kendini parti yapısıyla, yeterli derecede iktidara gelmek için geniş kitlelere kabul ettiremeyen ilgili partili muhalefetçilerin, bugünkü konumları itibarıyla iktidara bir alternatif olmadıkları ve olamayacaklarıda artık ortadadır.
Bunun değişik sebepleri tabiki vardır.
Bunu incelediğimizde sebeplerinden en önemlisi, ‘partili muhalefetin’ kendi içindeki muhalefetsizliği ve partiyi parti içi muhalefetsiz bırakmalarıdır.
Gerçektende bir ülkede, gerçek bir partili muhalefet olmak için, öncelikle, partili muhalefetin kendi partisi içindeki muhaliflere karşı yaptığı demokratik uygulamalarıyla örnek olması gerekmektedir.
Bu bir partinin demokratik muhalefet olma rüştünün olması, muhalefet etmenin yada olmanın önemini halka kavratması ve siyasette inandırıcı olması içinde şarttır.
Olmaz ise olmazıdır.
Çünkü her parti içinde olması gereken bu ilkenin, partinin iktidara gelmeden önce ve samimice parti içinde uygulanması, parti olarak, bir gün iktidara geldiğinde ülkeyide öyle yöneteceğinin garantisidir.
Yani muhalif bir partinin kendi içinde, muhalefet olanlara, demokratik temayüller esasında, parti içi muhalefetin demokratik haklarını budamadan, toplumun önemli bir parçası olan üyelerine ve seçmenelerine öncelikle kendi içinde örnek olması gerekmektedir.
Ve politikalarınıda bu düzleme yerleştirerek, örgütlü demokratik ve siyasi bir ayna olarak, Milletin nazarında ve bu şekilde bir yapıyla karşılığını bulması gerekmektedir.
Ama bunu, maalesef, muhalefet partilerindeki tüzük ve programın uygulanmasında, program güncellemesinde, gündem yaratacak konuların tespit ve işlenmesinde, toplumu geniş bir yelpazede seferber etmede ve partili içi muhalefete karşı siyasi tavırlarda hiç göremiyoruz.
Yani bugün itibariyle anti demokratik buldukları ve bundan dolayı eleştirdikleri siyasal islamcı iktidar, Türkiye’de ki partili muhalefete nasıl anti demokratik bir şekilde davranıyorsa, partili muhalefet yapan parti liderliğide kendi içindeki muhaliflere karşı aynı anti demokratik uygulamaları yapmaktadır.
Bu bir sır değildir. Bilinen bir ‘sırdır’.
Bugün bilindiği gibi mevcut partili muhalefetin tüm liderliği, kendi partisinde her türlü demokratik tartışmayı engellemekte, istişareyi kesmekte, farklı fikirlerden üyelerini ihraç etmekte, partilerindeki dinamiklikliği ve fikir üretme, öneri ve çözüm zenginliğini bu sayede yok etmektedir.
Böyle bir partili muhalefetin, Türkiye’de iktidara gelmeleri durumunda, Türkiye’yi mevcut iktidardan söylem olarak farklı ama içerik olarak aynı şekilde yöneteceklerini söylemekte aşırı bir şey olarak görülmemelidir.
Bu yüzden de, bugün ve öncelikle, kendi parti içi iç dinamiklerini despotça yok eden ve harcayan partili muhalefet, toplumda çekici ve inandırıcı olamamakta, güç kaybetmekte, politika üretememekte, gündem oluşturamamakta, alternatif olamamakta ve projeleride varsa ki çoğunluklada yoktur, bu sebepten Milletin çoğunluğu tarafındanda dikkate alınmamaktadır.
Partili muhalefetteki var olan bu despotça liderlik ve kendi parti içi dinamiklerini yok etme anlayışı ve bu anlayışın parti içinde uygulanması, tabiki bu haliyle, öncelikle partinin üyelerine ve genel olarakta seçmenin büyük çoğunluğuna güven vermemektedir.
Partili muhalefet bu halleriyle, bırakın üyelerine ve seçmene güven vermeyi iktidarın bu kadar hatasına ve yanlış uygulamalarına rağmen mevcut partili muhalefet, oy ve destek oranı olarakta erimekte, erimekte ve erimektedir.
Mevcut İktidara karşıda bir alternatif olmayı bu ve benzer nedenlerle becerememektedir.
Bugün Türkiye’de gündemi oluşturan iki faktör vardır.
Birincisi siyasal islamcı iktidarın lideri ve ikincisi ise bir organize suç örgütünün lideridir.
Bugün bütün partili muhalefeti toplasak,Türkiye’nin gündemini yaratmada ve damgasını vurmada bir organize suç örgütü lideri kadar etkisi yoktur.
Hepsinin toplamı bir Organize suç örgütü lideri kadar etmemektedir.
Bunu ölçmek için ise, bir partili muhalefet liderlerinin konuşmalarının izlenme oranına ve birde organize suç örgütü liderinin izlenme ve etki oranına bakmanız yeterlidir.
Aradaki bu çok büyük farkı hemen görürsünüz.
Türkiye’deki mevcut partili muhalefet, bugün bile, mevcut iktidarın siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel, güvenlik ve dış politikasında acz içinde olduğunu bildiği halde, kendi saflarını güçlendirmenin şartları oluştuğu halde, kendi alternatif politikasını üretip, toplumsal, genel iç ve dış sorunlara somut çözümler getirememekte ve halkı kendi safına çekememekte, hatta bizzat söylemleriyle erimektedir.
Böyle bir durumda muhalefetteki boşluğu dolduran ise, halkın kendi beklentilerine cevap verdiğinden, O kişiyi sayıp sevdiğinden değil ama sosyolojik boşluğu doldurduğundan, iktidara kızgınlığından dolayı bir organize suç örgütü lideri olmuştur.
Partili muhalefetin kendisi ise, iktidarın yanlış polştikalarına karşı, sorumlu bir alternatif politika üreteceğine, organize suç örgütü liderinin ipine sarılmıştır.
Peşine takılmıştır.
Bu partili muhalefet için bir aciziyettir. Utanç verici bir durumdur.
Bu Türkiye genel siyaseti içinde utanç verici bir durumdur.
Bu durum, Türkiye’nin siyasi ve toplumsal olarakta, her bakımdan, geri kalmışlık ile çağdaşlık arasında hangi seviyede olduğunuda özetlemektedir.
Yani şimdi ortada siyaseten bir iktidar ve real bir ‘muhalefet’ olarakta maalesef organize suç örgütü lideri vardır.
“Partili muhalefet” real olarak ‘yoktur’.
Bu artık bilinen ve ortaya çıkmış bir gerçekliktir.
Birde üçüncü taraf olarak,
partisiz ve partilere güvensiz olan ama zihinlerde organize, fakat örgütlü olmayan bir toplumsal muhalefet vardır.
Bu üçüncü kesim kendi gündemini bilmektedir.
Bu, real olarak varlığını gün be gün hissettiren partisiz ama anketlerde görüldüğü gibi, sayısı gün ve gün artan toplumsal muhalefettir.
Bu toplumsal muhalefet, bundan sonra hem iktidar hemde partili muhalefet tarafından artık aldatılmaya tahammül edememektedir. İkisine karşıda alternatif ama şu an için örgütsüz bir toplumsal gerçekliği oluşturmaktadır.
Ve bu yüzdende ve şu anda iktidara ve partili muhalefetede karşı tek alternatif olarak gözükmektedir.
İşte bu partisiz muhalefet, bugün, özellikle ekonominin, siyasi ahlakın, dış ve iç politikanın düzelmesi, işsizliğin , açlığın, intiharların, mutsuzluğun, güvensizliğin, umutsuzluğun bir an önce son bulmasını isteyen doğal bir istek yapısını ve şimdilik Türkiye’nin neredeyse toplumsal olarak gerçek yarısını oluşturmaktadır.
Bugün anketlerde de var olan bu real ve zihinsel Toplumsal muhalefet gerçeği, iktidara ve partili muhalefete karşı sessiz’ ama çok uyanık bir kesimi oluşturmakta ve siyasi olarakta hareketlenmek için zamanını, istemlerini gerçekleştirecek bir çekim merkezini ve bir birliktelik sağlayacak olan dinamik oluşumun oluşmasını ve bunun bir eşgüdümünü beklemektedir.
Şartlarda, bugünkü Türkiye’de, partili muhalefetin ve siyasi iktidarın değil, mevcut partisiz TOPLUMSAL MUHALEFET’İN istekleri doğrultusunda ilerlemekte ve doğal olarak oluşmaktadır.
Umutlar ve beklentiler, iktidar ve partili muhalefetten uzaklaşmalar bu yönde ilerlemektedir.
Bu real bir durumur.
Türkiye’nin artık bir gerçeğidir.
Böylelikle, siyasette ve ülke yönetiminde su akıp kendi yarığını bulacaktır. Ve bu su temiz olacak olan kendi öz göletini oluşturacaktır.
Bu gidişlede, bu gidişat, toplumsal muhalefet hareketlenmesiyle işlevsizleşmiş olan partili muhalefeti ve iktidarı ıskartaya çıkartacaktır.
Ve Türkiye tekrar ve aynen 1923’ de ki gibi kendi benliğini ve yolunu doğal olarak bulacaktır.
Sefa Yürükel