1. Haberler
  2. Belcika
  3. Yasanmış gerçek hikayeler

Yasanmış gerçek hikayeler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Çarşamba sabahı, saat 07.00. Yine yollardayım. Adrese vardığımda, hastaneye götüreceğim yaşlı hanımefendiyi kapısının önünde beklerken görüyorum. Elinde bastonu, ak saçları bakımlı, asil bir duruşu var. Arabaya binmesine yardımcı olmak istiyorum. Hafifçe gülümseyerek, “Gerek yok, ben kendim binebilirim,” diyor. Yine de ona nazikçe destek oluyorum.

Yola koyuluyoruz. Adını, soyadını ve gideceği hastaneyi biliyorum. Gülümseyerek, “Nasılsınız, Madame Eliane?” diye soruyorum.

Bana dönerek, “Sizin adınız neydi, beyefendi?” diye yanıt veriyor. Her zaman yaptığım gibi derneğimizin hazırladığı kartviziti uzatıyorum. Kartı inceleyerek, “İyiyim, Monsieur Kurt. Yaşıma göre iyiyim,” diyor. Ardından birkaç dakikalık sessizlik oluyor.

Arabadan dışarı bakarak, “Buralar çok değişti… Eskiden buralar boş araziler, tarlalarla doluydu,” diye mırıldanıyor.

Yaşlı insanlarla sohbet ederken bazen savaşı yaşamış olup olmadıklarını sorarım. Ona da sordum: “İkinci Dünya Savaşı’nda Brüksel’de miydiniz?”

Gözlerini hafif kısarak, “Evet, evet… Çok küçük bir çocuktum,” diye cevapladı.

Birkaç saniye bekledikten sonra merakla sordum: “Amerikalıların Brüksel’e girişini hatırlıyor musunuz?”

Derin bir nefes aldı, anılarına daldı ve “Evet… Oldukça çok siyahi asker vardı. Ciplere binmişlerdi, halkı selamlayarak geçiyorlardı. Bir tanesi beni yanına aldı ve saçlarımı okşadı. Elleri çok büyüktü… Hâlâ unutamıyorum,” dedi.

Madame Eliane ile ilk tanışmamız böyle olmuştu. O günden bu yana birkaç yıldır tanışıyoruz. Bugün yine hastaneye götürmek üzere evine geldim. Arabaya binerken yardımı reddetmeye devam ediyor ama artık zorlandığını fark ediyorum. Ona yine nazikçe yardımcı oluyorum.

Araba hareket ettikten kısa bir süre sonra,

“Monsieur Kurt, bugün 95 yaşıma girdim,” dedi.

Şaşırdım ama belli etmeden, “Aa, ne kadar güzel! Doğum gününüz kutlu olsun, Madame Eliane !” dedim.

Dikiz aynasından göz göze geldik. Bakışlarında bir hüzün vardı. “Artık yaşamaktan yoruldum,” dedi. “Dün aile doktorumla görüştüm ve ona ‘Ben artık anestezi olmak istiyorum’ dedim.”

Bir an anlamadım. Sonra, “Ötanazi mi?” diye düzelttim içimden.

Derin bir nefes alarak devam etti: “Doktorum olmaz dedi. Çünkü tedavisi mümkün olmayan bir hastalığım yokmuş. Bu şartlarda isteğim kabul edilmezmiş. Ama ağrılarım var, uyuyamıyorum.

Doktorum ise sadece ‘Vücudunuz yıprandığı için bu normal’ dedi.”

Ayrıca biliyormusunuz ben sizi sosyal medyadan takip ediyorum artık. Yazdıklarınızın büyük bir bölümünü anlamıyorum. Kendi dilindizde yazıyorsunuz herhalde.

Bir süre sessizlik oldu. Sonra, gözleri uzaklara dalarak ekledi: “Eşimi bundan on yıl önce kaybettim. Onu çok seviyordum… Çok güzel bir evlilik yaşadık. Ama o gittikten sonra her şey daha zor oldu…”

Sözleri içimi burktu. Onu teselli edecek bir şeyler söylemek istedim ama kelimeler boğazımda düğümlendi. Sadece direksiyonu biraz daha sıkı tuttum ve yolu izlemeye devam ettim…

Ramazan Kurt yazıyor

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
1
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Yasanmış gerçek hikayeler